ZEHRA KINALI
Köşe Yazarı
ZEHRA KINALI
 

EGOMUZU DEĞİL, İNSANLIĞIMIZI VE RUHUMUZU BESLEYELİM.

EGOMUZU DEĞİL, İNSANLIĞIMIZI VE RUHUMUZU BESLEYELİM. “–Sâkin ol kardeşim! Ben bir kral veya hükümdar değilim. Kureyş’ten kuru ekmek yiyen bir kadının oğluyum!..” (1) Diyerek insanların gönlüne ve ruhuna hitap eden, peygamberliğiyle değilde insanlığıyla tevazu ve alçak gönüllülük timsali olan Fahri Kainat efendimizin ümmetinin dünya makam ve mevkii putculuğunda yok olduğu çağı yaşıyoruz. Bu ne gururdur, bu ne kibirdir böyle Allahım. Ünvanımız, makamımız ne olursa olsun nihayetinde adımız Ademoğlu değil mi? Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri “Gurur ile insan maddî ve manevî kemâlat ve mehasinden mahrum kalır.”(2) ifadesi ile gururun insanı her nevî kemalattan mahrum bırakacağını ifade etmiştir. Teneşire uzanınca ne ünvan kalıyor, ne makam, nede mevki. Hoca efendi, "merhum veya merhume" diyerek helallik istemiyor mu? Kimin ünvanı söyleniyor ölünce, kim ünvan sahibi diye torpil görüyor. Bu yüzden egomuzu değil insanlığımızı ruhumuzu besleyelim. Gök kubbede hoş bir seda bırakamayacak kadar insanlıktan iyilikten yoksun olan birinin ünvanı ne olursa olsun kocaman bir hiçtir. Makamıyla mevkisiyle övünen biri ünvanını kaybettikten sonra kişiliksiz biri olarak yoluna devam etmeye mahkumdur. Bu nedenle tevazudan, alçakgönüllülükten, güler yüzden, hoşgörüden önce ünvanını söyleyen kişilerden ne insanlık beklenir, nede kişilik. Rabbim sırf egosunu tatmin etmek için kimseye hakkını veremeyeceği makamı nasip etmesin. Emin olun bir müslüman için bundan büyük gaflet batağı olmaz. Kibir, şeytanın özelliğidir. Allahım kibir ve gurur hastalığından bizi muhafaza etsin. Selam ve dua ile kalın. Allaha emanet olun. Zehra KINALI Not: (1) İbn-i Mâce, Et‘ime, 30 (2)Mesnevî-i, 2011, s. 106.)
Ekleme Tarihi: 29 Ekim 2021 - Cuma

EGOMUZU DEĞİL, İNSANLIĞIMIZI VE RUHUMUZU BESLEYELİM.

EGOMUZU DEĞİL, İNSANLIĞIMIZI VE RUHUMUZU BESLEYELİM. “–Sâkin ol kardeşim! Ben bir kral veya hükümdar değilim. Kureyş’ten kuru ekmek yiyen bir kadının oğluyum!..” (1) Diyerek insanların gönlüne ve ruhuna hitap eden, peygamberliğiyle değilde insanlığıyla tevazu ve alçak gönüllülük timsali olan Fahri Kainat efendimizin ümmetinin dünya makam ve mevkii putculuğunda yok olduğu çağı yaşıyoruz. Bu ne gururdur, bu ne kibirdir böyle Allahım. Ünvanımız, makamımız ne olursa olsun nihayetinde adımız Ademoğlu değil mi? Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri “Gurur ile insan maddî ve manevî kemâlat ve mehasinden mahrum kalır.”(2) ifadesi ile gururun insanı her nevî kemalattan mahrum bırakacağını ifade etmiştir. Teneşire uzanınca ne ünvan kalıyor, ne makam, nede mevki. Hoca efendi, "merhum veya merhume" diyerek helallik istemiyor mu? Kimin ünvanı söyleniyor ölünce, kim ünvan sahibi diye torpil görüyor. Bu yüzden egomuzu değil insanlığımızı ruhumuzu besleyelim. Gök kubbede hoş bir seda bırakamayacak kadar insanlıktan iyilikten yoksun olan birinin ünvanı ne olursa olsun kocaman bir hiçtir. Makamıyla mevkisiyle övünen biri ünvanını kaybettikten sonra kişiliksiz biri olarak yoluna devam etmeye mahkumdur. Bu nedenle tevazudan, alçakgönüllülükten, güler yüzden, hoşgörüden önce ünvanını söyleyen kişilerden ne insanlık beklenir, nede kişilik. Rabbim sırf egosunu tatmin etmek için kimseye hakkını veremeyeceği makamı nasip etmesin. Emin olun bir müslüman için bundan büyük gaflet batağı olmaz. Kibir, şeytanın özelliğidir. Allahım kibir ve gurur hastalığından bizi muhafaza etsin. Selam ve dua ile kalın. Allaha emanet olun. Zehra KINALI Not: (1) İbn-i Mâce, Et‘ime, 30 (2)Mesnevî-i, 2011, s. 106.)
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haber111.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.