Ahmet Aydın
Köşe Yazarı
Ahmet Aydın
 

Min Eyne Ente

 Min Eyne Ente Gece saat 01.30 -Hocam vakit tamam. Gidelim mi?" diye bir ses duydum uyur uyanık bir haldeyken. Arkadaşlar hazırlanmışlar bile Kabe'de tavaf için.   -Beş dakikaya hazırım. Beni lobide bekleyin, geliyorum" dedim. 25 katlı otelin 11. katında kalıyoruz. 8 tane asansör vızır vızır çalışıyor, yine de asansörün gelmesi zor izdihamdan bazen. Bu defa öyle olmadı. Beş dakikada hazırlanıp asansöre geldiğimde sanki beni bekliyormuş gibi kapılar açıldı, aşağıya indim. Arkadaşlarım da otobüsün gelmesini bekliyorlardı.         Cuma sabahı Kâbe yolundayız yaya olarak. Hacca gidenler bilirler o mahşeri kalabalığı. Dünyanın her köşesinden ihramlı hacılar. Gurup gurup. Her şeyleri farklı, dilleri, renkleri, cüsseleri, aksanları, şiveleri. Fakat, tek şeyleri aynı. Aynı şeyi haykırıyorlar: ALLAHÜ EKBER ALLAH'U EKBER, LAİLAHE İLLALLAHU  VALLAHU EKBER ALLAHU EKBER VELİLLAHİL HAMD. Allah en yücedir Allah en büyüktür Allah'tan başka ilah yoktur Ve Allah en büyüktür Allah en yücedir Ve hamd, şükür Allah'adır. Lâkin, Kâbe yolunda sanki yüreğimiz hopur hopur hopluyor, diller ve kalpler bir, göz yaşları boşalıyor hamdolsun bizlere bu anı yaşatan Rabbimize. Teşekkür ediyoruz var güçleriyle bizlere bu güzellikleri yaşatanlara.         Kâbe'nin etrafı genişletildiğinden girdiğiniz kapıyı, çıkacağınız kapıyı kaybedebilirsiniz alanın büyüklüğünden. 2013 deki umreye gidişimde genişletme çalışmaları vardı ve hâlâ genişletiyorlar. Kâbe'nin  giriş kapılarından birinin önündeyiz. Polislerin yönlendirmesiyle ancak üst katta yer bulabildik. Terliklerimizi çantamıza koyup, yalın ayak, baş açık haldeyiz.         Yeşil ışık, tavaf başlangıcında ellerimizi Kâbe'ye kaldırıp ALLAHU EKBER'le selamlıyoruz. Yedi şavtı yani bir tavafı bitirdik şükürler ola. İki rekat nafile namaz kılıp oturduk. Önümde, sağımda, solumda farklı farklı insanlar vardı. Raflardan aldığım Kur'an-ı Kerimin, tefe'ülle, yani rast gele bir sayfasını açtım.         Aman Allah'ım, HAC SURESİ. Kıyamet sahnesini anlatıyor. Bizler de zaten mahşer gününü andırır bir haldeyiz. İnsan oğlunun, yaratışılının evrelerini anlatıyor. Dokuzuncu ayete geldim, takıldım anlamakta عطفه kelimesinde. Sağ yanımdakiler arapça konuşuyorlardı. Bir fırsatını bulup, -"Min eyne ente" dedim. -"Min Masır" dedi gülümseyerek. Mısır kelimesi ingilizcede masır yazılır. O kişi de bana,  -"Min eyne ente" dedi,  -"Ene min Türkiye" dedim. Gözlerinin içi güldü sanki. İstanbula gelmiş, çok beğenmiş. Bana resimlerini gösterdi. Bir anda arkadaş olduk Mısırlı kardeşlerle. Türkçe bilmiyorlar bir kaç kelimeden başka. Hac suresindeki anlamakta zorlandığım عطفه kelimesini sordum, telefonundaki Kur'an proğramından yardımcı olmak istedi. Kelimenin anlamı: "Kibir ve azametle yönünü, boynunu, çevirerek, kasılarak, Allah hakkında tartışmaya kalkar." Teşekkür ettim. Memnun oldular. Ayet: Bismillahirrahmanirrahim "İnsanlardan bazısı, bir bilgisi, bir rehberi ve aydınlatıcı bir kitabı olmadığı halde, sırf Allah yolundan saptırmak için yanını eğip bükerek Allah hakkında tartışmaya kalkar. Onun için dünyada bir rezillik vardır; kıyamet gününde ise ona yakıcı azabı tattıracağız." Sadakallahül Azîm.         Ben kaldığım yerden okumaya devam ettim. Onbirinci ayete geldim, yine durakaldım. حرف kelimesinde.         Telefonumun şarjı olmadığı için tekrar mısırlı kardeşimize sormak zorunda kaldım. Kelimenin ayete kattığı anlam, "Kıyı, kenar, uçurum" ifade ediyor. Bizler, "İşin tam ortasından değilde, ucundan tutma, kıyıdan kıyıya gitme, pamuk ipliğiyle bağlıymış gibi ufak bir şeyde kopacak gibi" deriz. Ayette: Bismillahirrahmanirrahim "İnsanlardan kimi Allah´a yalnız bir yönden kulluk eder. Şöyle ki: Kendisine bir iyilik dokunursa buna pek memnun olur, bir de musibete uğrarsa çehresi değişir. O, dünyasını da, ahiretini de kaybetmiştir. İşte bu, apaçık ziyanın ta kendisidir." Sadekallahül Azîm         Kabe'de ilk Cumamız. Milyonlar burda. Saf saf dizildik de yine tavaftan sonra iki rekat namaz kılıp oturduk.          Türk, kürt, arap, özbek, malezyalı, iranlı, mısırlı, cezayirli,.......  Velhasılı kelam, Allah AZZE CELLE'nin evi Beytullah'ın Kabe'nin yanında insanlar arasında hiç bir farkın olmadığını gördüm.         Allah AZZE ve CELLE'nin engin rahmetini, inananların kardeşliğini gördüm.         Bir de Türkiye'yi çok sevdiklerini ve Türkiye'ye çok güvendiklerini gördüm. Türkiyemiz için çok dua ediyor olduklarını gördüm.         Bir şey daha gördüm ki Arapça ve İngilizcenin acilen öğrenilmesi, her müslümana gerekli olduğunu gördüm.         Bir şey daha gördüm ki, islam âlemi olarak sayıca az değiliz, lakin kendimizle didişmemiz olmasa. Başkalarını küçümsememiz olmasa. Çalışkan olsak da üretsek. Hep tüketici olmasak da üretici de olabilsek, her şeyi devletten beklemesek. Devletin bir lirasını haksız yere alırsak 80 milyonun hakkını yemiş olmaz mıyız? Helalleşmek istediğimizde 80 milyonu nasıl bulup da hakkını helal et diyeceğiz.? İnşallah dünyanın bütün ülke insanlarının hidayete ermesini ve dünyanın bütün ülke insanlarından şu sözleri duymak isteriz. Kardaş Türkiye, Turkiya qardosh davlat, Turki adalah negara saudara, Turska je sestrinska zemlja, Türkiyə qardaş ölkədir, Turkey is a sister country, Die Türkei ist ein Schwesterland, La Turquie est un pays frère, 土耳其是姐妹国家. Турция е братска държава Turecko je sesterská země Թուրքիան քույր երկիր է Turkki on sisarmaa ...... ........ ...... Ahmet AYDIN.
Ekleme Tarihi: 02 Temmuz 2022 - Cumartesi

Min Eyne Ente

 Min Eyne Ente Gece saat 01.30 -Hocam vakit tamam. Gidelim mi?" diye bir ses duydum uyur uyanık bir haldeyken. Arkadaşlar hazırlanmışlar bile Kabe'de tavaf için.   -Beş dakikaya hazırım. Beni lobide bekleyin, geliyorum" dedim. 25 katlı otelin 11. katında kalıyoruz. 8 tane asansör vızır vızır çalışıyor, yine de asansörün gelmesi zor izdihamdan bazen. Bu defa öyle olmadı. Beş dakikada hazırlanıp asansöre geldiğimde sanki beni bekliyormuş gibi kapılar açıldı, aşağıya indim. Arkadaşlarım da otobüsün gelmesini bekliyorlardı.         Cuma sabahı Kâbe yolundayız yaya olarak. Hacca gidenler bilirler o mahşeri kalabalığı. Dünyanın her köşesinden ihramlı hacılar. Gurup gurup. Her şeyleri farklı, dilleri, renkleri, cüsseleri, aksanları, şiveleri. Fakat, tek şeyleri aynı. Aynı şeyi haykırıyorlar: ALLAHÜ EKBER ALLAH'U EKBER, LAİLAHE İLLALLAHU  VALLAHU EKBER ALLAHU EKBER VELİLLAHİL HAMD. Allah en yücedir Allah en büyüktür Allah'tan başka ilah yoktur Ve Allah en büyüktür Allah en yücedir Ve hamd, şükür Allah'adır. Lâkin, Kâbe yolunda sanki yüreğimiz hopur hopur hopluyor, diller ve kalpler bir, göz yaşları boşalıyor hamdolsun bizlere bu anı yaşatan Rabbimize. Teşekkür ediyoruz var güçleriyle bizlere bu güzellikleri yaşatanlara.         Kâbe'nin etrafı genişletildiğinden girdiğiniz kapıyı, çıkacağınız kapıyı kaybedebilirsiniz alanın büyüklüğünden. 2013 deki umreye gidişimde genişletme çalışmaları vardı ve hâlâ genişletiyorlar. Kâbe'nin  giriş kapılarından birinin önündeyiz. Polislerin yönlendirmesiyle ancak üst katta yer bulabildik. Terliklerimizi çantamıza koyup, yalın ayak, baş açık haldeyiz.         Yeşil ışık, tavaf başlangıcında ellerimizi Kâbe'ye kaldırıp ALLAHU EKBER'le selamlıyoruz. Yedi şavtı yani bir tavafı bitirdik şükürler ola. İki rekat nafile namaz kılıp oturduk. Önümde, sağımda, solumda farklı farklı insanlar vardı. Raflardan aldığım Kur'an-ı Kerimin, tefe'ülle, yani rast gele bir sayfasını açtım.         Aman Allah'ım, HAC SURESİ. Kıyamet sahnesini anlatıyor. Bizler de zaten mahşer gününü andırır bir haldeyiz. İnsan oğlunun, yaratışılının evrelerini anlatıyor. Dokuzuncu ayete geldim, takıldım anlamakta عطفه kelimesinde. Sağ yanımdakiler arapça konuşuyorlardı. Bir fırsatını bulup, -"Min eyne ente" dedim. -"Min Masır" dedi gülümseyerek. Mısır kelimesi ingilizcede masır yazılır. O kişi de bana,  -"Min eyne ente" dedi,  -"Ene min Türkiye" dedim. Gözlerinin içi güldü sanki. İstanbula gelmiş, çok beğenmiş. Bana resimlerini gösterdi. Bir anda arkadaş olduk Mısırlı kardeşlerle. Türkçe bilmiyorlar bir kaç kelimeden başka. Hac suresindeki anlamakta zorlandığım عطفه kelimesini sordum, telefonundaki Kur'an proğramından yardımcı olmak istedi. Kelimenin anlamı: "Kibir ve azametle yönünü, boynunu, çevirerek, kasılarak, Allah hakkında tartışmaya kalkar." Teşekkür ettim. Memnun oldular. Ayet: Bismillahirrahmanirrahim "İnsanlardan bazısı, bir bilgisi, bir rehberi ve aydınlatıcı bir kitabı olmadığı halde, sırf Allah yolundan saptırmak için yanını eğip bükerek Allah hakkında tartışmaya kalkar. Onun için dünyada bir rezillik vardır; kıyamet gününde ise ona yakıcı azabı tattıracağız." Sadakallahül Azîm.         Ben kaldığım yerden okumaya devam ettim. Onbirinci ayete geldim, yine durakaldım. حرف kelimesinde.         Telefonumun şarjı olmadığı için tekrar mısırlı kardeşimize sormak zorunda kaldım. Kelimenin ayete kattığı anlam, "Kıyı, kenar, uçurum" ifade ediyor. Bizler, "İşin tam ortasından değilde, ucundan tutma, kıyıdan kıyıya gitme, pamuk ipliğiyle bağlıymış gibi ufak bir şeyde kopacak gibi" deriz. Ayette: Bismillahirrahmanirrahim "İnsanlardan kimi Allah´a yalnız bir yönden kulluk eder. Şöyle ki: Kendisine bir iyilik dokunursa buna pek memnun olur, bir de musibete uğrarsa çehresi değişir. O, dünyasını da, ahiretini de kaybetmiştir. İşte bu, apaçık ziyanın ta kendisidir." Sadekallahül Azîm         Kabe'de ilk Cumamız. Milyonlar burda. Saf saf dizildik de yine tavaftan sonra iki rekat namaz kılıp oturduk.          Türk, kürt, arap, özbek, malezyalı, iranlı, mısırlı, cezayirli,.......  Velhasılı kelam, Allah AZZE CELLE'nin evi Beytullah'ın Kabe'nin yanında insanlar arasında hiç bir farkın olmadığını gördüm.         Allah AZZE ve CELLE'nin engin rahmetini, inananların kardeşliğini gördüm.         Bir de Türkiye'yi çok sevdiklerini ve Türkiye'ye çok güvendiklerini gördüm. Türkiyemiz için çok dua ediyor olduklarını gördüm.         Bir şey daha gördüm ki Arapça ve İngilizcenin acilen öğrenilmesi, her müslümana gerekli olduğunu gördüm.         Bir şey daha gördüm ki, islam âlemi olarak sayıca az değiliz, lakin kendimizle didişmemiz olmasa. Başkalarını küçümsememiz olmasa. Çalışkan olsak da üretsek. Hep tüketici olmasak da üretici de olabilsek, her şeyi devletten beklemesek. Devletin bir lirasını haksız yere alırsak 80 milyonun hakkını yemiş olmaz mıyız? Helalleşmek istediğimizde 80 milyonu nasıl bulup da hakkını helal et diyeceğiz.? İnşallah dünyanın bütün ülke insanlarının hidayete ermesini ve dünyanın bütün ülke insanlarından şu sözleri duymak isteriz. Kardaş Türkiye, Turkiya qardosh davlat, Turki adalah negara saudara, Turska je sestrinska zemlja, Türkiyə qardaş ölkədir, Turkey is a sister country, Die Türkei ist ein Schwesterland, La Turquie est un pays frère, 土耳其是姐妹国家. Турция е братска държава Turecko je sesterská země Թուրքիան քույր երկիր է Turkki on sisarmaa ...... ........ ...... Ahmet AYDIN.
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haber111.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.