Abdulkadir MENEK
Köşe Yazarı
Abdulkadir MENEK
 

28 ŞUBAT- POSTMODERN DARBESİNDEN GÜNÜMÜZE BİR BAKIŞ

<p>Demokrasimizin &ccedil;etin bir sınavdan ge&ccedil;tiği, yetkili ve &uuml;st d&uuml;zey bazı devlet g&ouml;revlilerinin birilerini &lsquo;&rsquo;kazığa oturtmanın&rsquo;&rsquo; hayalini kurduğu bu karanlık ve istibdat g&uuml;nlerinin &uuml;zerinden tam yirmi d&ouml;rt yıl ge&ccedil;ti.</p> <p>28 Şubat 1997 tarihinde toplanan ve en uzun s&uuml;re devam eden kurul toplantısı olarak tarihe ge&ccedil;en Milli G&uuml;venlik Kurulu&rsquo;nda, Genel Kurmay Başkanlığı tarafından irtica ile m&uuml;cadele bahane edilerek hazırlanan on sekiz maddelik bir bildiri kabul edildi. Bu bildiri ile resmen &lsquo;&rsquo;28 Şubat S&uuml;reci&rsquo;&rsquo; başlamış oluyordu. B&ouml;ylece, tamamen demokratik olarak kurulan bir cumhuriyet h&uuml;k&uuml;meti, b&uuml;rokratik bir m&uuml;dahale ile iş yapamaz hale getiriliyor ve ayrılmaya zorlanıyordu.&nbsp;</p> <p>Bu kararlara karşı bir m&uuml;ddet direnen Başbakan Necmettin Erbakan, herhangi bir icraatta bulunamayacağını anlayınca, &lsquo;&rsquo;D&ouml;n&uuml;ş&uuml;ml&uuml; Başbakanlık&rsquo;&rsquo; form&uuml;l&uuml;n&uuml;n de gereği olarak istifasını Cumhurbaşkanı Demirel&rsquo;e sundu. Refah Partisi ve Doğru Yol Partisi milletvekilleri de bir deklarasyon yayınlayarak, Tansu &Ccedil;iller&rsquo;in başbakanlığını desteklediklerini kamuoyuna ilan ettiler.&nbsp;</p> <p>Ancak, Cumhurbaşkanı S&uuml;leyman Demirel, h&uuml;k&uuml;meti kurma g&ouml;revini &Ccedil;iller&rsquo;e vermeyerek, ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz&rsquo;ı h&uuml;k&uuml;meti kurmakla g&ouml;revlendirdi. Tansu &Ccedil;iller, bu d&ouml;nemde Refah Partisi ile koalisyon kurarak, birilerinin nazarında su&ccedil;lu durumuna d&uuml;şm&uuml;ş ve b&ouml;ylece bu d&ouml;nemin istenmeyenleri arasında yer almıştı.&nbsp; Bu sıralarda DYP&rsquo;nden istifa furyası başladı. İstifa eden milletvekilleri, H&uuml;samettin Cindoruk başkanlığında Demokrat T&uuml;rkiye Partisini kurdular.&nbsp;&nbsp;</p> <p>İsmi demokrat fakat yapılan postmodern bir darbeyi desteklemek ve devam ettirmek i&ccedil;in kurulan Demokrat T&uuml;rkiye Partisi, Cumhurbaşkanı S&uuml;leyman Demirel tarafından da destekleniyordu. Nitekim S&uuml;leyman Demirel&rsquo;e yakınlığı ile bilinen Doğru Yol Partisi milletvekillerinin &ccedil;oğu istifa ederek Demokrat T&uuml;rkiye Partisi&rsquo;ne ge&ccedil;tiler.</p> <p>B&ouml;ylece yeni kurulacak h&uuml;k&uuml;metin alt yapısı oluşturulmaya başlandı. Tansu &Ccedil;iller de bu arada yaptığı tarihi hatasının bedelini &lsquo;&rsquo;A Takımı&rsquo;&rsquo;nı b&uuml;y&uuml;k &ouml;l&ccedil;&uuml;de kaybederek &ouml;dedi ve DYP b&uuml;y&uuml;k bir darbe aldı.&nbsp;</p> <p>&nbsp;Refahyol d&ouml;neminde Batı &Ccedil;alışma Grubu tarafından başlayan ve neredeyse b&uuml;t&uuml;n vatandaşları i&ccedil;ine alan fişleme faaliyetleri, Anasol-D h&uuml;k&uuml;meti tarafından artan bir hızla devam etti. Valiler, kaymakamlar, okullar, yurtlar, daire amirleri, memurlar araştırılıyor;&nbsp; dindar olanlar, namaza gidenler, eşinin başı &ouml;rt&uuml;l&uuml; olanlar potansiyel su&ccedil;lu kategorisine d&acirc;hil ediliyorlardı.&nbsp;</p> <p>Bu fişleme &ouml;yle bir boyuta ulaşmıştı ki, mağazalar, marketler, şirketler ve hatta kebap&ccedil;ılar bile bu su&ccedil;lama ve fişlenme furyasından nasiplerini almışlardı.&nbsp; Askeri personelin eşleri de bu jurnal faaliyetlerinde ajan olarak &ccedil;alıştırılmak isteniyordu.&nbsp;&nbsp;</p> <p>Bu d&ouml;nemde baş&ouml;rt&uuml;s&uuml; ile amansız bir m&uuml;cadele başlamıştı. Yasak b&uuml;t&uuml;n &Uuml;niversitelere en acımasız bir şekilde yaygınlaştırılmıştı. Bu h&uuml;k&uuml;met d&ouml;neminde Batı &Ccedil;alışma Grubu&rsquo;nun Başbakanlığın kontrol&uuml;ne ge&ccedil;mesini sağlamak amacıyla Başbakanlık b&uuml;nyesinde bir Takip Kurulu oluşturuluyor ve Başbakan Mesut Yılmaz da &lsquo;&rsquo; artık B&Ccedil;G&rsquo;ye gerek yok&rsquo;&rsquo; diyordu.</p> <p>Fakat sonradan ortaya &ccedil;ıktı ki,&nbsp; B&Ccedil;G &ccedil;alışmalarına aralıksız devam etmiş, fişleme ve istihbarat &ccedil;alışmalarını kesintisiz s&uuml;rd&uuml;rm&uuml;şt&uuml;. Yine bu d&ouml;nemde Anayasa Mahkemesi tarafından se&ccedil;imlerden birinci parti olarak &ccedil;ıkan Refah Partisi kapatılıyordu.&nbsp;</p> <p>Mesut Yılmaz başkanlığında kurulan h&uuml;k&uuml;met, bir m&uuml;ddet sonra istifa etti. Aslında g&ouml;revini de hakkıyla yapmıştı. Operasyonun birinci aşaması tamamlanmıştı. Bu sefer de ikinci aşamaya ge&ccedil;ilerek daha ileri hedeflerin ger&ccedil;ekleşmesine &ccedil;alışılacaktı. Mesut Yılmaz&rsquo;ın istifa etmesinden sonra bu yeni senaryo sahneye konmuştu.&nbsp; O da Cumhurbaşkanı Demirel tarafından, Sanayi Bakanı Yalım Erez&rsquo;in h&uuml;k&uuml;meti kurmakla g&ouml;revlendirilmesi senaryosuydu.&nbsp;</p> <p>Hi&ccedil;bir partinin Genel Başkanı değildi. G&uuml;venoyu alacağına dair kamuoyuna bir angajman da yapılmamıştı.&nbsp; Ger&ccedil;i bir milletvekilini Başbakan olarak atamak Cumhurbaşkanının g&ouml;reviydi. Meclis&rsquo;ten istediği bir milletvekilini Başbakan olarak atama yetkisi vardı. Ama &ouml;teden beri oluşan bir gelenek s&ouml;z konusuydu. Bu atamalar yapılırken, g&uuml;venoyu alabilecek durumda olanları tercih etmek, bir gelenek olarak hep g&ouml;z &ouml;n&uuml;ne alınmıştı. Yalım Erez&rsquo;in h&uuml;k&uuml;meti kurmakla g&ouml;revlendirilmesi, olağan&uuml;st&uuml; d&ouml;nemin a&ccedil;ık bir yansımasıydı.</p> <p>Bu durum karşısında Tansu &Ccedil;iller&rsquo;in bir karşı atağı s&ouml;z konusu oldu. Aslında Tansu &Ccedil;iller, bu senaryolar karşısında &ouml;l&uuml;mlerden &ouml;l&uuml;m beğenmişti. Burada,&nbsp; ya partisinden se&ccedil;ilip istifa eden bir milletvekilinin başbakanlığını kabul ederek partisinin elinden kaymasına &ccedil;anak tutacak veya kendince ehven-&uuml;ş şer olarak telakki ettiği B&uuml;lent Ecevit&rsquo;e başbakanlık teklif ederek, Yalım Erez operasyonunu geri p&uuml;sk&uuml;rtecekti.</p> <p>Daha &ouml;nce partisinden istifa ettirilen bir şahsa h&uuml;k&uuml;meti kurma g&ouml;revinin verilmesini, kendisine karşı bir tezg&acirc;h olarak d&uuml;ş&uuml;nm&uuml;ş olacak ki, Ecevit&rsquo;in azınlık h&uuml;k&uuml;metini dışarıdan desteklemeyi tercih etti ve H&uuml;samettin &Ouml;zkan vasıtasıyla Ecevit&rsquo;e haber g&ouml;nderdi.&nbsp;&nbsp;</p> <p>B&ouml;ylece Yalım Erez&rsquo;in &ouml;n&uuml; kesilmiş oldu. Mesut Yılmaz&rsquo;da, ANAP olarak B&uuml;lent Ecevit&rsquo;in başbakanlığını destekleyeceklerini a&ccedil;ıklamıştı. H&uuml;k&uuml;meti kuramayacağını anlayan Yalım Erez, g&ouml;revi iade etmek zorunda kaldı. Cumhurbaşkanı S&uuml;leyman Demirel i&ccedil;in de, değişen bir durum s&ouml;z konusu olmayacaktı.&nbsp;</p> <p>Yalım Erez olmadı ama B&uuml;lent Ecevit, b&ouml;ylece g&uuml;venoyunu garantilemişti. Bunun &uuml;zerine Ecevit, h&uuml;k&uuml;meti kurmakla g&ouml;revlendirildi. Ecevit, se&ccedil;imden d&ouml;rd&uuml;nc&uuml; parti olarak &ccedil;ıkmıştı ve sadece altmış bir milletvekiline sahipti. Fakat kendisinden daha fazla milletvekili &ccedil;ıkaran &uuml;&ccedil; partinin genel başkanlarını sollayarak Başbakanlık koltuğuna oturmuştu. Bu durum bile 28 Şubat s&uuml;recinin meclis zemininde ulaştığı başarının &ccedil;ok somut bir &ouml;rneği idi.&nbsp;</p> <p>Bu s&uuml;re zarfında anti demokratik ve zul&uuml;m boyutlarına ulaşan &ccedil;ok sayıda uygulamaya imza atıldı. Millet tarafından b&uuml;y&uuml;k oy oranı ile desteklenen partiler kapatıldı. On binlerce baş&ouml;rt&uuml;l&uuml; &ouml;ğrenci okulunu bırakmak zorunda kaldı. &Ccedil;ok sayıda baş&ouml;rt&uuml;l&uuml; memurun ve akademisyenin g&ouml;revine son verildi.</p> <p>Demokrasiyi savunan ve 28 Şubat&rsquo;ın anti demokratik uygulamalarına ve zul&uuml;mlerine destek vermeyen gazeteciler, yazarlar ve siyaset&ccedil;iler hakkında postmodern darbenin i&ccedil;inde aktif olarak bulunan askerler tarafından andı&ccedil;lar hazırlandı. Bir&ccedil;ok gazetecinin işine, patronlarına yapılan baskılar sonucu son verildi. Korkan bazı gazeteciler, suya sabuna dokunmayan yazılar kaleme almaya başladılar.&nbsp;</p> <p>Bazı gazeteciler de istemeye istemeye askerleri yere g&ouml;ğe sığdıramayan yazılara imza attılar. Bazı gazeteler, Genel Kurmay&rsquo;da hazırlanan manşetler ile okuyucularının karşısına &ccedil;ıktılar. 28 Şubat uygulamalarına karşı &ccedil;ıkan Mahir Kaynak&rsquo;a şu teklifte bile bulunulmaktan &ccedil;ekinilmedi: &rsquo;&rsquo;Sen yazı yazmaktan vazge&ccedil;. Patronun tarafından yazıyormuş gibi &uuml;cretini almaya devam edeceksin&rsquo;&rsquo;</p> <p>Bu s&uuml;re&ccedil;te siyaset&ccedil;ilere akla hayale gelmeyen baskılar yapıldı. Tehdit edilenler, bir şekilde korkutulmaya &ccedil;alışılanlar, para teklif edilenler bile oldu. Bazıları bu s&uuml;re&ccedil;te dik durmasını ve taviz vermemesini bildi. Bazıları da maalesef bu &ccedil;irkin ve kirli s&uuml;recin b&uuml;t&uuml;n pisliklerine sonuna kadar battı. Bu haysiyet fukaraları kendi değerlerini, inan&ccedil;larını ve m&uuml;cadelelerini; bir menfaat, bir korku veya başkalarına bir husumet karşılığı satan şahsiyet yoksunları olarak tarihin kara sayfalarına ge&ccedil;tiler.&nbsp;</p> <p>Bu yirmi d&ouml;rt yıllık s&uuml;re i&ccedil;erisinde T&uuml;rkiye&rsquo;de &ccedil;ok şey değişti. &lsquo;&rsquo;Bin yıl da olsa sonuna kadar devam edecek&rsquo;&rsquo; denilen 28 Şubat s&uuml;reci ve din d&uuml;şmanı istibdat uygulamaları sona erdi. Milletin kararlı, sabırlı ve onurlu duruşu ve direnişi sonuncunda, bu iğren&ccedil; d&ouml;nem, b&uuml;t&uuml;n karar ve uygulamaları ile tarihin &ccedil;&ouml;pl&uuml;ğ&uuml;ne atılmaya devam ediliyor.&nbsp;</p> <p>&Uuml;niversitelerde baş&ouml;rt&uuml;s&uuml; problem olmaktan &ccedil;ıktı. Baş&ouml;rt&uuml;s&uuml; meselesi, diğer b&uuml;t&uuml;n kurum ve kuruluşlar i&ccedil;in bir engel olmaktan &ccedil;ıkarıldı.&nbsp; İmam Hatip Liselerinin &ouml;n&uuml;ndeki en b&uuml;y&uuml;k engel olan katsayı sorunu hal edildi. Bug&uuml;n T&uuml;rkiye&rsquo;nin bir&ccedil;ok b&ouml;lgesinde ihtiya&ccedil;lar ortaya &ccedil;ıktık&ccedil;a, yeni İmam Hatip Liseleri a&ccedil;ılmaya devam ediliyor. Art niyetlere alet edilen kesintisi eğitim garabetine son verildi. İlahiyat Fak&uuml;ltelerine konulan ambargo kaldırıldı.</p> <p>Kahraman ordumuz, yavaş yavaş ve sindire sindire olması gereken asli vazifesine d&ouml;nmeye devam ediyor. Bug&uuml;n hi&ccedil; olmadığı kadar kahraman ordu, siyasi iradeye tabi bir g&ouml;r&uuml;nt&uuml; vermeye başladı. Temennimiz bu g&ouml;r&uuml;nt&uuml;n&uuml;n tam anlamıyla demokratik bir hazım ve olgunluk ile kemale ermesidir. Dizginini tamamen kurtaracak g&uuml;nlerin pek uzak olmadığına dair inancımızı ve duamızı ifade etmek istiyoruz.&nbsp;</p> <p>12 Eyl&uuml;l İhtilalinden otuz yıl sonra başlayabilen hesaplaşma s&uuml;recinin, 28 Şubat Postmodern darbesi i&ccedil;in on beş yıl sonra başlamış olması, arınma ve demokratikleşme s&uuml;recinin her ge&ccedil;en g&uuml;n daha da hızlandığının g&ouml;stergesi. Bu s&uuml;re&ccedil;te darbeciler yargılandı, bu &ccedil;irkin darbede rol oynayan bir&ccedil;ok kişi, m&uuml;ebbet d&acirc;hil &ccedil;eşitli hapis cezalarına &ccedil;arptırıldı. Bu d&ouml;nemde mağdur edilen ve hala adaletin tecelli etmesini bekleyen bazı mazlumların da bir an &ouml;nce b&uuml;t&uuml;n haklarına kavuşması ve bu &ccedil;irkin d&ouml;nemin tamamen kapatılması, adaletin tam olarak tesis etmesi bakımından b&uuml;y&uuml;k &ouml;neme haiz bulunmaktadır.&nbsp;</p> <p>Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan&rsquo;ın sabırlı, azimli ve kararlı duruşu neticesinde, 15-20 yıl &ouml;nce vicdan sahiplerini derinden yaralayan bir&ccedil;ok kirli zul&uuml;m ve icraat, tarihin &ccedil;&ouml;pl&uuml;ğ&uuml;ne atıldı. Bir&ccedil;ok alanda &ccedil;ok daha fazlasına imza atıldı. Risale-i Nur&rsquo;lar, Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından resmen yayınlandı. En b&uuml;y&uuml;k maksatlarımızdan birisi olan Ayasofya&rsquo;nın, hazin ve i&ccedil;imizi kan ağlatan elim vaziyetinden kurtarılarak, beş y&uuml;z yıl kadar s&uuml;ren mukaddes vazifesine yeniden d&ouml;nd&uuml;r&uuml;lmesini g&ouml;zyaşları ile takip ettik. Eminim ki, Mele-i Ala&rsquo;nın sakinleri de bu b&uuml;y&uuml;k mukaddes icraatı alkışlamaya devam etmektedirler.&nbsp; &nbsp;</p> <p>&nbsp; &nbsp; &nbsp; &nbsp; &nbsp; &nbsp; Beş yıl kadar s&uuml;ren 28 Şubat Postmodern darbe s&uuml;recinde &ccedil;ok b&uuml;y&uuml;k mağduriyetler ve haksızlıklar yaşandı. Bazı haksızlıkları telafi etmek elbette m&uuml;mk&uuml;n değildir. Mahkeme-i K&uuml;bra&rsquo;nın mutlak adalet terazisinde, herkes yaptıklarının hesabını elbette en adil manada verecektir.&nbsp;</p> <p>Bug&uuml;n 28 Şubat Postmodern darbe s&uuml;reci ve bu d&ouml;nemde yaşananlar, hemen hemen herkes tarafından şiddetle eleştirilmektedir. O g&uuml;nlerde s&uuml;reci destekleyen yazılar yazanlar, bug&uuml;n utan&ccedil;larını gizlemek i&ccedil;in bin dereden su getiriyorlar. Piyasada nesilleri t&uuml;kenen kelaynaklara d&ouml;nen birka&ccedil; kişi dışında bu &ccedil;irkin m&uuml;dahaleyi destekleyen hi&ccedil; kimse kalmadı.</p> <p>28 Şubat S&uuml;recinin etkilerini ortadan kaldırmak ve kalıntılarını tamamen temizlemek i&ccedil;in b&uuml;y&uuml;k bir azim ve kararlılıkla &ccedil;alışanlardan ve gelinen bu &ccedil;ok &ouml;nemli noktada, emeği ge&ccedil;en ve fedak&acirc;rca &ccedil;alışan herkesten Allah razı olsun demek, vicdanın ve hakperest olmanın bir gereğidir. Bu g&uuml;nler kavga ve basit &ccedil;ıkarların hesabının yapılacağı g&uuml;nler değildir.&nbsp;</p> <p>Zaman zaman ortaya atılan iddialar ve demokrat olmayı asla başaramamış, pusuda bekleyen ve bu s&uuml;reci kesintiye uğratmak isteyen derin g&uuml;&ccedil;ler, b&uuml;t&uuml;n&uuml;yle etkisiz kılınmış değillerdir. Canan Kaftancıoğlu ve Can Ataklı gibi bazı şahıslar, bug&uuml;n bile darbe &ccedil;ağrısı anlamına gelebilecek ifadeleri kullanmaya devam etmektedirler. Hatalar, basit &ccedil;ıkar &ccedil;atışmaları ve k&uuml;&ccedil;&uuml;k hesaplar, bu s&uuml;reci baltalamak i&ccedil;in fırsat kollayanların ekmeğine yağ s&uuml;recektir.</p> <p>Herkes gelinen noktada, elde edilen kazanımların değerini &ccedil;ok iyi bilmeli, bunlara b&uuml;t&uuml;n varlığı ile sahip &ccedil;ıkmalı ve artık darbe heveslerinin telaffuz dahi edilemeyeceği g&uuml;nlere kavuşmak i&ccedil;in elinden gelen b&uuml;t&uuml;n gayreti g&ouml;stermeye devam etmelidir.&nbsp;</p> <p>Bug&uuml;n &uuml;mitvar olmamız i&ccedil;in &ccedil;ok daha fazla sebebimiz var.&nbsp; Fakat gevşekliğe ve darbe heveslilerinin ekmeğine yağ s&uuml;recek ve onların değirmenine su taşıyacak teşebb&uuml;s ve tavırlardan herkesin ka&ccedil;ınması gerekir. Basit ve k&uuml;&ccedil;&uuml;k heveslerin ve &ccedil;ıkarların neticesi, b&uuml;y&uuml;k h&uuml;sranlara d&ouml;n&uuml;şebilir.&nbsp;</p> <p>Abd&uuml;lkadir MENEK</p>
Ekleme Tarihi: 27 Şubat 2021 - Cumartesi

28 ŞUBAT- POSTMODERN DARBESİNDEN GÜNÜMÜZE BİR BAKIŞ

<p>Demokrasimizin &ccedil;etin bir sınavdan ge&ccedil;tiği, yetkili ve &uuml;st d&uuml;zey bazı devlet g&ouml;revlilerinin birilerini &lsquo;&rsquo;kazığa oturtmanın&rsquo;&rsquo; hayalini kurduğu bu karanlık ve istibdat g&uuml;nlerinin &uuml;zerinden tam yirmi d&ouml;rt yıl ge&ccedil;ti.</p> <p>28 Şubat 1997 tarihinde toplanan ve en uzun s&uuml;re devam eden kurul toplantısı olarak tarihe ge&ccedil;en Milli G&uuml;venlik Kurulu&rsquo;nda, Genel Kurmay Başkanlığı tarafından irtica ile m&uuml;cadele bahane edilerek hazırlanan on sekiz maddelik bir bildiri kabul edildi. Bu bildiri ile resmen &lsquo;&rsquo;28 Şubat S&uuml;reci&rsquo;&rsquo; başlamış oluyordu. B&ouml;ylece, tamamen demokratik olarak kurulan bir cumhuriyet h&uuml;k&uuml;meti, b&uuml;rokratik bir m&uuml;dahale ile iş yapamaz hale getiriliyor ve ayrılmaya zorlanıyordu.&nbsp;</p> <p>Bu kararlara karşı bir m&uuml;ddet direnen Başbakan Necmettin Erbakan, herhangi bir icraatta bulunamayacağını anlayınca, &lsquo;&rsquo;D&ouml;n&uuml;ş&uuml;ml&uuml; Başbakanlık&rsquo;&rsquo; form&uuml;l&uuml;n&uuml;n de gereği olarak istifasını Cumhurbaşkanı Demirel&rsquo;e sundu. Refah Partisi ve Doğru Yol Partisi milletvekilleri de bir deklarasyon yayınlayarak, Tansu &Ccedil;iller&rsquo;in başbakanlığını desteklediklerini kamuoyuna ilan ettiler.&nbsp;</p> <p>Ancak, Cumhurbaşkanı S&uuml;leyman Demirel, h&uuml;k&uuml;meti kurma g&ouml;revini &Ccedil;iller&rsquo;e vermeyerek, ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz&rsquo;ı h&uuml;k&uuml;meti kurmakla g&ouml;revlendirdi. Tansu &Ccedil;iller, bu d&ouml;nemde Refah Partisi ile koalisyon kurarak, birilerinin nazarında su&ccedil;lu durumuna d&uuml;şm&uuml;ş ve b&ouml;ylece bu d&ouml;nemin istenmeyenleri arasında yer almıştı.&nbsp; Bu sıralarda DYP&rsquo;nden istifa furyası başladı. İstifa eden milletvekilleri, H&uuml;samettin Cindoruk başkanlığında Demokrat T&uuml;rkiye Partisini kurdular.&nbsp;&nbsp;</p> <p>İsmi demokrat fakat yapılan postmodern bir darbeyi desteklemek ve devam ettirmek i&ccedil;in kurulan Demokrat T&uuml;rkiye Partisi, Cumhurbaşkanı S&uuml;leyman Demirel tarafından da destekleniyordu. Nitekim S&uuml;leyman Demirel&rsquo;e yakınlığı ile bilinen Doğru Yol Partisi milletvekillerinin &ccedil;oğu istifa ederek Demokrat T&uuml;rkiye Partisi&rsquo;ne ge&ccedil;tiler.</p> <p>B&ouml;ylece yeni kurulacak h&uuml;k&uuml;metin alt yapısı oluşturulmaya başlandı. Tansu &Ccedil;iller de bu arada yaptığı tarihi hatasının bedelini &lsquo;&rsquo;A Takımı&rsquo;&rsquo;nı b&uuml;y&uuml;k &ouml;l&ccedil;&uuml;de kaybederek &ouml;dedi ve DYP b&uuml;y&uuml;k bir darbe aldı.&nbsp;</p> <p>&nbsp;Refahyol d&ouml;neminde Batı &Ccedil;alışma Grubu tarafından başlayan ve neredeyse b&uuml;t&uuml;n vatandaşları i&ccedil;ine alan fişleme faaliyetleri, Anasol-D h&uuml;k&uuml;meti tarafından artan bir hızla devam etti. Valiler, kaymakamlar, okullar, yurtlar, daire amirleri, memurlar araştırılıyor;&nbsp; dindar olanlar, namaza gidenler, eşinin başı &ouml;rt&uuml;l&uuml; olanlar potansiyel su&ccedil;lu kategorisine d&acirc;hil ediliyorlardı.&nbsp;</p> <p>Bu fişleme &ouml;yle bir boyuta ulaşmıştı ki, mağazalar, marketler, şirketler ve hatta kebap&ccedil;ılar bile bu su&ccedil;lama ve fişlenme furyasından nasiplerini almışlardı.&nbsp; Askeri personelin eşleri de bu jurnal faaliyetlerinde ajan olarak &ccedil;alıştırılmak isteniyordu.&nbsp;&nbsp;</p> <p>Bu d&ouml;nemde baş&ouml;rt&uuml;s&uuml; ile amansız bir m&uuml;cadele başlamıştı. Yasak b&uuml;t&uuml;n &Uuml;niversitelere en acımasız bir şekilde yaygınlaştırılmıştı. Bu h&uuml;k&uuml;met d&ouml;neminde Batı &Ccedil;alışma Grubu&rsquo;nun Başbakanlığın kontrol&uuml;ne ge&ccedil;mesini sağlamak amacıyla Başbakanlık b&uuml;nyesinde bir Takip Kurulu oluşturuluyor ve Başbakan Mesut Yılmaz da &lsquo;&rsquo; artık B&Ccedil;G&rsquo;ye gerek yok&rsquo;&rsquo; diyordu.</p> <p>Fakat sonradan ortaya &ccedil;ıktı ki,&nbsp; B&Ccedil;G &ccedil;alışmalarına aralıksız devam etmiş, fişleme ve istihbarat &ccedil;alışmalarını kesintisiz s&uuml;rd&uuml;rm&uuml;şt&uuml;. Yine bu d&ouml;nemde Anayasa Mahkemesi tarafından se&ccedil;imlerden birinci parti olarak &ccedil;ıkan Refah Partisi kapatılıyordu.&nbsp;</p> <p>Mesut Yılmaz başkanlığında kurulan h&uuml;k&uuml;met, bir m&uuml;ddet sonra istifa etti. Aslında g&ouml;revini de hakkıyla yapmıştı. Operasyonun birinci aşaması tamamlanmıştı. Bu sefer de ikinci aşamaya ge&ccedil;ilerek daha ileri hedeflerin ger&ccedil;ekleşmesine &ccedil;alışılacaktı. Mesut Yılmaz&rsquo;ın istifa etmesinden sonra bu yeni senaryo sahneye konmuştu.&nbsp; O da Cumhurbaşkanı Demirel tarafından, Sanayi Bakanı Yalım Erez&rsquo;in h&uuml;k&uuml;meti kurmakla g&ouml;revlendirilmesi senaryosuydu.&nbsp;</p> <p>Hi&ccedil;bir partinin Genel Başkanı değildi. G&uuml;venoyu alacağına dair kamuoyuna bir angajman da yapılmamıştı.&nbsp; Ger&ccedil;i bir milletvekilini Başbakan olarak atamak Cumhurbaşkanının g&ouml;reviydi. Meclis&rsquo;ten istediği bir milletvekilini Başbakan olarak atama yetkisi vardı. Ama &ouml;teden beri oluşan bir gelenek s&ouml;z konusuydu. Bu atamalar yapılırken, g&uuml;venoyu alabilecek durumda olanları tercih etmek, bir gelenek olarak hep g&ouml;z &ouml;n&uuml;ne alınmıştı. Yalım Erez&rsquo;in h&uuml;k&uuml;meti kurmakla g&ouml;revlendirilmesi, olağan&uuml;st&uuml; d&ouml;nemin a&ccedil;ık bir yansımasıydı.</p> <p>Bu durum karşısında Tansu &Ccedil;iller&rsquo;in bir karşı atağı s&ouml;z konusu oldu. Aslında Tansu &Ccedil;iller, bu senaryolar karşısında &ouml;l&uuml;mlerden &ouml;l&uuml;m beğenmişti. Burada,&nbsp; ya partisinden se&ccedil;ilip istifa eden bir milletvekilinin başbakanlığını kabul ederek partisinin elinden kaymasına &ccedil;anak tutacak veya kendince ehven-&uuml;ş şer olarak telakki ettiği B&uuml;lent Ecevit&rsquo;e başbakanlık teklif ederek, Yalım Erez operasyonunu geri p&uuml;sk&uuml;rtecekti.</p> <p>Daha &ouml;nce partisinden istifa ettirilen bir şahsa h&uuml;k&uuml;meti kurma g&ouml;revinin verilmesini, kendisine karşı bir tezg&acirc;h olarak d&uuml;ş&uuml;nm&uuml;ş olacak ki, Ecevit&rsquo;in azınlık h&uuml;k&uuml;metini dışarıdan desteklemeyi tercih etti ve H&uuml;samettin &Ouml;zkan vasıtasıyla Ecevit&rsquo;e haber g&ouml;nderdi.&nbsp;&nbsp;</p> <p>B&ouml;ylece Yalım Erez&rsquo;in &ouml;n&uuml; kesilmiş oldu. Mesut Yılmaz&rsquo;da, ANAP olarak B&uuml;lent Ecevit&rsquo;in başbakanlığını destekleyeceklerini a&ccedil;ıklamıştı. H&uuml;k&uuml;meti kuramayacağını anlayan Yalım Erez, g&ouml;revi iade etmek zorunda kaldı. Cumhurbaşkanı S&uuml;leyman Demirel i&ccedil;in de, değişen bir durum s&ouml;z konusu olmayacaktı.&nbsp;</p> <p>Yalım Erez olmadı ama B&uuml;lent Ecevit, b&ouml;ylece g&uuml;venoyunu garantilemişti. Bunun &uuml;zerine Ecevit, h&uuml;k&uuml;meti kurmakla g&ouml;revlendirildi. Ecevit, se&ccedil;imden d&ouml;rd&uuml;nc&uuml; parti olarak &ccedil;ıkmıştı ve sadece altmış bir milletvekiline sahipti. Fakat kendisinden daha fazla milletvekili &ccedil;ıkaran &uuml;&ccedil; partinin genel başkanlarını sollayarak Başbakanlık koltuğuna oturmuştu. Bu durum bile 28 Şubat s&uuml;recinin meclis zemininde ulaştığı başarının &ccedil;ok somut bir &ouml;rneği idi.&nbsp;</p> <p>Bu s&uuml;re zarfında anti demokratik ve zul&uuml;m boyutlarına ulaşan &ccedil;ok sayıda uygulamaya imza atıldı. Millet tarafından b&uuml;y&uuml;k oy oranı ile desteklenen partiler kapatıldı. On binlerce baş&ouml;rt&uuml;l&uuml; &ouml;ğrenci okulunu bırakmak zorunda kaldı. &Ccedil;ok sayıda baş&ouml;rt&uuml;l&uuml; memurun ve akademisyenin g&ouml;revine son verildi.</p> <p>Demokrasiyi savunan ve 28 Şubat&rsquo;ın anti demokratik uygulamalarına ve zul&uuml;mlerine destek vermeyen gazeteciler, yazarlar ve siyaset&ccedil;iler hakkında postmodern darbenin i&ccedil;inde aktif olarak bulunan askerler tarafından andı&ccedil;lar hazırlandı. Bir&ccedil;ok gazetecinin işine, patronlarına yapılan baskılar sonucu son verildi. Korkan bazı gazeteciler, suya sabuna dokunmayan yazılar kaleme almaya başladılar.&nbsp;</p> <p>Bazı gazeteciler de istemeye istemeye askerleri yere g&ouml;ğe sığdıramayan yazılara imza attılar. Bazı gazeteler, Genel Kurmay&rsquo;da hazırlanan manşetler ile okuyucularının karşısına &ccedil;ıktılar. 28 Şubat uygulamalarına karşı &ccedil;ıkan Mahir Kaynak&rsquo;a şu teklifte bile bulunulmaktan &ccedil;ekinilmedi: &rsquo;&rsquo;Sen yazı yazmaktan vazge&ccedil;. Patronun tarafından yazıyormuş gibi &uuml;cretini almaya devam edeceksin&rsquo;&rsquo;</p> <p>Bu s&uuml;re&ccedil;te siyaset&ccedil;ilere akla hayale gelmeyen baskılar yapıldı. Tehdit edilenler, bir şekilde korkutulmaya &ccedil;alışılanlar, para teklif edilenler bile oldu. Bazıları bu s&uuml;re&ccedil;te dik durmasını ve taviz vermemesini bildi. Bazıları da maalesef bu &ccedil;irkin ve kirli s&uuml;recin b&uuml;t&uuml;n pisliklerine sonuna kadar battı. Bu haysiyet fukaraları kendi değerlerini, inan&ccedil;larını ve m&uuml;cadelelerini; bir menfaat, bir korku veya başkalarına bir husumet karşılığı satan şahsiyet yoksunları olarak tarihin kara sayfalarına ge&ccedil;tiler.&nbsp;</p> <p>Bu yirmi d&ouml;rt yıllık s&uuml;re i&ccedil;erisinde T&uuml;rkiye&rsquo;de &ccedil;ok şey değişti. &lsquo;&rsquo;Bin yıl da olsa sonuna kadar devam edecek&rsquo;&rsquo; denilen 28 Şubat s&uuml;reci ve din d&uuml;şmanı istibdat uygulamaları sona erdi. Milletin kararlı, sabırlı ve onurlu duruşu ve direnişi sonuncunda, bu iğren&ccedil; d&ouml;nem, b&uuml;t&uuml;n karar ve uygulamaları ile tarihin &ccedil;&ouml;pl&uuml;ğ&uuml;ne atılmaya devam ediliyor.&nbsp;</p> <p>&Uuml;niversitelerde baş&ouml;rt&uuml;s&uuml; problem olmaktan &ccedil;ıktı. Baş&ouml;rt&uuml;s&uuml; meselesi, diğer b&uuml;t&uuml;n kurum ve kuruluşlar i&ccedil;in bir engel olmaktan &ccedil;ıkarıldı.&nbsp; İmam Hatip Liselerinin &ouml;n&uuml;ndeki en b&uuml;y&uuml;k engel olan katsayı sorunu hal edildi. Bug&uuml;n T&uuml;rkiye&rsquo;nin bir&ccedil;ok b&ouml;lgesinde ihtiya&ccedil;lar ortaya &ccedil;ıktık&ccedil;a, yeni İmam Hatip Liseleri a&ccedil;ılmaya devam ediliyor. Art niyetlere alet edilen kesintisi eğitim garabetine son verildi. İlahiyat Fak&uuml;ltelerine konulan ambargo kaldırıldı.</p> <p>Kahraman ordumuz, yavaş yavaş ve sindire sindire olması gereken asli vazifesine d&ouml;nmeye devam ediyor. Bug&uuml;n hi&ccedil; olmadığı kadar kahraman ordu, siyasi iradeye tabi bir g&ouml;r&uuml;nt&uuml; vermeye başladı. Temennimiz bu g&ouml;r&uuml;nt&uuml;n&uuml;n tam anlamıyla demokratik bir hazım ve olgunluk ile kemale ermesidir. Dizginini tamamen kurtaracak g&uuml;nlerin pek uzak olmadığına dair inancımızı ve duamızı ifade etmek istiyoruz.&nbsp;</p> <p>12 Eyl&uuml;l İhtilalinden otuz yıl sonra başlayabilen hesaplaşma s&uuml;recinin, 28 Şubat Postmodern darbesi i&ccedil;in on beş yıl sonra başlamış olması, arınma ve demokratikleşme s&uuml;recinin her ge&ccedil;en g&uuml;n daha da hızlandığının g&ouml;stergesi. Bu s&uuml;re&ccedil;te darbeciler yargılandı, bu &ccedil;irkin darbede rol oynayan bir&ccedil;ok kişi, m&uuml;ebbet d&acirc;hil &ccedil;eşitli hapis cezalarına &ccedil;arptırıldı. Bu d&ouml;nemde mağdur edilen ve hala adaletin tecelli etmesini bekleyen bazı mazlumların da bir an &ouml;nce b&uuml;t&uuml;n haklarına kavuşması ve bu &ccedil;irkin d&ouml;nemin tamamen kapatılması, adaletin tam olarak tesis etmesi bakımından b&uuml;y&uuml;k &ouml;neme haiz bulunmaktadır.&nbsp;</p> <p>Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan&rsquo;ın sabırlı, azimli ve kararlı duruşu neticesinde, 15-20 yıl &ouml;nce vicdan sahiplerini derinden yaralayan bir&ccedil;ok kirli zul&uuml;m ve icraat, tarihin &ccedil;&ouml;pl&uuml;ğ&uuml;ne atıldı. Bir&ccedil;ok alanda &ccedil;ok daha fazlasına imza atıldı. Risale-i Nur&rsquo;lar, Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından resmen yayınlandı. En b&uuml;y&uuml;k maksatlarımızdan birisi olan Ayasofya&rsquo;nın, hazin ve i&ccedil;imizi kan ağlatan elim vaziyetinden kurtarılarak, beş y&uuml;z yıl kadar s&uuml;ren mukaddes vazifesine yeniden d&ouml;nd&uuml;r&uuml;lmesini g&ouml;zyaşları ile takip ettik. Eminim ki, Mele-i Ala&rsquo;nın sakinleri de bu b&uuml;y&uuml;k mukaddes icraatı alkışlamaya devam etmektedirler.&nbsp; &nbsp;</p> <p>&nbsp; &nbsp; &nbsp; &nbsp; &nbsp; &nbsp; Beş yıl kadar s&uuml;ren 28 Şubat Postmodern darbe s&uuml;recinde &ccedil;ok b&uuml;y&uuml;k mağduriyetler ve haksızlıklar yaşandı. Bazı haksızlıkları telafi etmek elbette m&uuml;mk&uuml;n değildir. Mahkeme-i K&uuml;bra&rsquo;nın mutlak adalet terazisinde, herkes yaptıklarının hesabını elbette en adil manada verecektir.&nbsp;</p> <p>Bug&uuml;n 28 Şubat Postmodern darbe s&uuml;reci ve bu d&ouml;nemde yaşananlar, hemen hemen herkes tarafından şiddetle eleştirilmektedir. O g&uuml;nlerde s&uuml;reci destekleyen yazılar yazanlar, bug&uuml;n utan&ccedil;larını gizlemek i&ccedil;in bin dereden su getiriyorlar. Piyasada nesilleri t&uuml;kenen kelaynaklara d&ouml;nen birka&ccedil; kişi dışında bu &ccedil;irkin m&uuml;dahaleyi destekleyen hi&ccedil; kimse kalmadı.</p> <p>28 Şubat S&uuml;recinin etkilerini ortadan kaldırmak ve kalıntılarını tamamen temizlemek i&ccedil;in b&uuml;y&uuml;k bir azim ve kararlılıkla &ccedil;alışanlardan ve gelinen bu &ccedil;ok &ouml;nemli noktada, emeği ge&ccedil;en ve fedak&acirc;rca &ccedil;alışan herkesten Allah razı olsun demek, vicdanın ve hakperest olmanın bir gereğidir. Bu g&uuml;nler kavga ve basit &ccedil;ıkarların hesabının yapılacağı g&uuml;nler değildir.&nbsp;</p> <p>Zaman zaman ortaya atılan iddialar ve demokrat olmayı asla başaramamış, pusuda bekleyen ve bu s&uuml;reci kesintiye uğratmak isteyen derin g&uuml;&ccedil;ler, b&uuml;t&uuml;n&uuml;yle etkisiz kılınmış değillerdir. Canan Kaftancıoğlu ve Can Ataklı gibi bazı şahıslar, bug&uuml;n bile darbe &ccedil;ağrısı anlamına gelebilecek ifadeleri kullanmaya devam etmektedirler. Hatalar, basit &ccedil;ıkar &ccedil;atışmaları ve k&uuml;&ccedil;&uuml;k hesaplar, bu s&uuml;reci baltalamak i&ccedil;in fırsat kollayanların ekmeğine yağ s&uuml;recektir.</p> <p>Herkes gelinen noktada, elde edilen kazanımların değerini &ccedil;ok iyi bilmeli, bunlara b&uuml;t&uuml;n varlığı ile sahip &ccedil;ıkmalı ve artık darbe heveslerinin telaffuz dahi edilemeyeceği g&uuml;nlere kavuşmak i&ccedil;in elinden gelen b&uuml;t&uuml;n gayreti g&ouml;stermeye devam etmelidir.&nbsp;</p> <p>Bug&uuml;n &uuml;mitvar olmamız i&ccedil;in &ccedil;ok daha fazla sebebimiz var.&nbsp; Fakat gevşekliğe ve darbe heveslilerinin ekmeğine yağ s&uuml;recek ve onların değirmenine su taşıyacak teşebb&uuml;s ve tavırlardan herkesin ka&ccedil;ınması gerekir. Basit ve k&uuml;&ccedil;&uuml;k heveslerin ve &ccedil;ıkarların neticesi, b&uuml;y&uuml;k h&uuml;sranlara d&ouml;n&uuml;şebilir.&nbsp;</p> <p>Abd&uuml;lkadir MENEK</p>
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haber111.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.