Ahmet Aydın
Köşe Yazarı
Ahmet Aydın
 

Sanki 33 Yaşında

Sanki 33 Yaşında Çoğunlukla abdestli çıkardım evden. Bugün aceleyle abdest alamadım. İçimde bir sızı var. Abdestsiz evden çıkmak şeytana bir kaç adım daha yaklaşmak demek diye düşünüyorum. Abdestli olduğumda da Allah AZZE ve CELLE'ye daha yakın hissediyorum kendimi. Bu gece uykumda rüyalar gördüm. Müslüman olmayan bir ülkenin tamamını yukardan görüyorum sanki maket gibi. Ülkenin tam ortasında mega kent, sanırım başkenti, şehrin ortasında bir cami. Mekke'yi Mükerreme'yi andırıyor. Camiden uzaklaştıkça yanlara doğru, İslam literatürü dışında binalar, alışveriş merkezlerinin yanlarında, üstlerinde, altlarında farklı dinlerin kutsallarına ait resimler, farklı şekiller de var. Karmakarışık tasvirler. Oğlumun imtihana gireceği okula erken gelmiştik. Bende sahil gezintisi yapayım derken birden karşıma rüyamdakine benzer, mahalle arasında hakim bir tepede kocaman bir cami. Kuzey Makedonya’dan Türkiye'ye göç etmiş bir aile tarafından yaptırılan cami ismini de Kuzey Makedonya'da bir bölgenin ismi. Camii saat 10.00 da kapalı. Eyvah, abdest alamayacağım diye düşünürken, yan tarafta abdesthanenin açık olduğunu gördüm. WC'si, lavaboları, tertemiz olan abdesthanede hemen abdestimi aldım. Yüreğimdeki sızı dindi hamdolsun. Caminin abdesthanesinden sorumlu, piri fani, nur yüzlü amcaya, - "Selamün Aleyküm" dedim, - "Ve aleyküm Selam" dedi güler yüzlü, tatlı dilli, mütevazi duruşlu, çakır gözlü amcamız. İlk defa gördüm kendisini. Her halinden belli ki, amca Allah AZZE ve CELLE dostu biri. 'Ne yapıp yapıp, bir fırsatını bulup konuşmalıyım, nasıl olsa vaktim var kendisiyle' diye düşündüm. Yaşı ilerlemiş amcaya, "Nasılsın amca" dedim gönüldaş olup, hasbihal etmek için. Gülümsüyordu. Sanki ben onu, o da beni yıllar öncesinden tanıyormuş gibi. Bana, "Allah'ıma şükürler olsun, iyiyim. Sağlığım da yerinde. Bu yaşta buna şükür" diyerek, iki büklüm, oturduğu yerden kalkıp öyle bir baktı ki yüzüme. Ben de gözlerimi ayıramadım amcadan. Sanki benimle konuşmak istiyor veya bana bir şeyler söylemek istiyor gibiydi. Amcamız bana kim, nereli olduğumu, nereden gelip, nereye gittiğimi sormadı. Ben de sustum. Hep onu dinledim. Kısaca kendinden bahsetti. 87 yaşında olduğunu, kızının yanında kaldığını söyledi. Uzun uzadıya Peygamberimizden bahsetti kendi şivesiyle. Arasıra "Vellah" demesi beni daha da etkiliyordu. İki ömer'den birinin Cehennemin ortasını boylaması, diğer ömer Hazreti Ömer’in Müslüman oluşunu bir de bu amcamızdan dinleseniz inanın benim gibi gözleriniz dolar taşardı bile. Sanki sahabeden biri veya sahabenin canlı hayatını yaşıyor gibi hissettim. O anlattıkça, konuştukça kâh gözlerim yaşarıyor, çaktırmadan siliyorum, kâh tüylerim ürperiyor, kâh kafamı sallıyorum anlattıklarına “Evet, tabiki” dercesine. İlkokul mezunu bile değilmiş amcamız. Kur’an-ı Kerimi kendi kendine öğrenmiş. Ama konuşma esnasında öyle ayetler okuyor, okuduğu ayetlere öyle güzel anlamlar veriyor ki sanırsınız din âlimi. İnanın bu amcaya, cemaate vaaz etmesi için kürsüyü yarım saat verseler cami dolar, taşardı bile. Çünkü konuşurken öyle samimi, öyle içten, öyle isabetli konuşuyorki onu dinlememek mümkün değil. Göründüğü gibi değilmiş. “Yaşı yetmiş işi bitmiş” değilmiş. Yaşı seksen yedi, Allah aşkı, vatan aşkı inanın sanki 33 yaşında gibiydi. Sağ ol var ol nur yüzlü çakır gözlü, tatlı dilli, piri fâni, gönül adamı, amcamız. İnanıyorum ki siz; ilim ve maneviyatlı kişiler bu dünyada yaşadığınız müddetçe bu beldeler hem maddeten hem de manevi anlamda ayakta kalır, belalar engellenir, ülkemiz şer kişilerini tuzağına düşmez, yıkılmaz. Sizin Allah AZZE ve CELLE aşkınız, Hazreti Muhammed Mustafa (s.a.v) sevginiz, sizin dualarınız indi ilahide makbul olur inşaallah. Sizin nasihatlarınıza çok ihtiyacı var bu diyarların. Durmak yok, doğru bildiklerini anlatmaya devam diyoruz son nefese kadar çakır gözlü amca diyoruz. Ahmet AYDIN
Ekleme Tarihi: 16 Ekim 2022 - Pazar

Sanki 33 Yaşında

Sanki 33 Yaşında Çoğunlukla abdestli çıkardım evden. Bugün aceleyle abdest alamadım. İçimde bir sızı var. Abdestsiz evden çıkmak şeytana bir kaç adım daha yaklaşmak demek diye düşünüyorum. Abdestli olduğumda da Allah AZZE ve CELLE'ye daha yakın hissediyorum kendimi. Bu gece uykumda rüyalar gördüm. Müslüman olmayan bir ülkenin tamamını yukardan görüyorum sanki maket gibi. Ülkenin tam ortasında mega kent, sanırım başkenti, şehrin ortasında bir cami. Mekke'yi Mükerreme'yi andırıyor. Camiden uzaklaştıkça yanlara doğru, İslam literatürü dışında binalar, alışveriş merkezlerinin yanlarında, üstlerinde, altlarında farklı dinlerin kutsallarına ait resimler, farklı şekiller de var. Karmakarışık tasvirler. Oğlumun imtihana gireceği okula erken gelmiştik. Bende sahil gezintisi yapayım derken birden karşıma rüyamdakine benzer, mahalle arasında hakim bir tepede kocaman bir cami. Kuzey Makedonya’dan Türkiye'ye göç etmiş bir aile tarafından yaptırılan cami ismini de Kuzey Makedonya'da bir bölgenin ismi. Camii saat 10.00 da kapalı. Eyvah, abdest alamayacağım diye düşünürken, yan tarafta abdesthanenin açık olduğunu gördüm. WC'si, lavaboları, tertemiz olan abdesthanede hemen abdestimi aldım. Yüreğimdeki sızı dindi hamdolsun. Caminin abdesthanesinden sorumlu, piri fani, nur yüzlü amcaya, - "Selamün Aleyküm" dedim, - "Ve aleyküm Selam" dedi güler yüzlü, tatlı dilli, mütevazi duruşlu, çakır gözlü amcamız. İlk defa gördüm kendisini. Her halinden belli ki, amca Allah AZZE ve CELLE dostu biri. 'Ne yapıp yapıp, bir fırsatını bulup konuşmalıyım, nasıl olsa vaktim var kendisiyle' diye düşündüm. Yaşı ilerlemiş amcaya, "Nasılsın amca" dedim gönüldaş olup, hasbihal etmek için. Gülümsüyordu. Sanki ben onu, o da beni yıllar öncesinden tanıyormuş gibi. Bana, "Allah'ıma şükürler olsun, iyiyim. Sağlığım da yerinde. Bu yaşta buna şükür" diyerek, iki büklüm, oturduğu yerden kalkıp öyle bir baktı ki yüzüme. Ben de gözlerimi ayıramadım amcadan. Sanki benimle konuşmak istiyor veya bana bir şeyler söylemek istiyor gibiydi. Amcamız bana kim, nereli olduğumu, nereden gelip, nereye gittiğimi sormadı. Ben de sustum. Hep onu dinledim. Kısaca kendinden bahsetti. 87 yaşında olduğunu, kızının yanında kaldığını söyledi. Uzun uzadıya Peygamberimizden bahsetti kendi şivesiyle. Arasıra "Vellah" demesi beni daha da etkiliyordu. İki ömer'den birinin Cehennemin ortasını boylaması, diğer ömer Hazreti Ömer’in Müslüman oluşunu bir de bu amcamızdan dinleseniz inanın benim gibi gözleriniz dolar taşardı bile. Sanki sahabeden biri veya sahabenin canlı hayatını yaşıyor gibi hissettim. O anlattıkça, konuştukça kâh gözlerim yaşarıyor, çaktırmadan siliyorum, kâh tüylerim ürperiyor, kâh kafamı sallıyorum anlattıklarına “Evet, tabiki” dercesine. İlkokul mezunu bile değilmiş amcamız. Kur’an-ı Kerimi kendi kendine öğrenmiş. Ama konuşma esnasında öyle ayetler okuyor, okuduğu ayetlere öyle güzel anlamlar veriyor ki sanırsınız din âlimi. İnanın bu amcaya, cemaate vaaz etmesi için kürsüyü yarım saat verseler cami dolar, taşardı bile. Çünkü konuşurken öyle samimi, öyle içten, öyle isabetli konuşuyorki onu dinlememek mümkün değil. Göründüğü gibi değilmiş. “Yaşı yetmiş işi bitmiş” değilmiş. Yaşı seksen yedi, Allah aşkı, vatan aşkı inanın sanki 33 yaşında gibiydi. Sağ ol var ol nur yüzlü çakır gözlü, tatlı dilli, piri fâni, gönül adamı, amcamız. İnanıyorum ki siz; ilim ve maneviyatlı kişiler bu dünyada yaşadığınız müddetçe bu beldeler hem maddeten hem de manevi anlamda ayakta kalır, belalar engellenir, ülkemiz şer kişilerini tuzağına düşmez, yıkılmaz. Sizin Allah AZZE ve CELLE aşkınız, Hazreti Muhammed Mustafa (s.a.v) sevginiz, sizin dualarınız indi ilahide makbul olur inşaallah. Sizin nasihatlarınıza çok ihtiyacı var bu diyarların. Durmak yok, doğru bildiklerini anlatmaya devam diyoruz son nefese kadar çakır gözlü amca diyoruz. Ahmet AYDIN
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haber111.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.