Bedriye ÇAMBEL
Köşe Yazarı
Bedriye ÇAMBEL
 

1930’LU YILLAR UYANDIRILIYOR...!!

<p>Tam 18 yılık bir zifiri karanlığı var bu habis zihniyetin Millet-i İsl&acirc;m&#39;a bıraktığı.. &ldquo;Tanrı uludur&rdquo; nid&acirc;larının sinelere bıraktığı yaraları h&acirc;l&acirc; ilk g&uuml;nk&uuml; gibi hisseden bağrı yanık M&uuml;sl&uuml;man &uuml;mmeti... 18 yılın vah&acirc;metini, vaveyl&acirc;sını, acısını unutmadı bu millet. Demokrat Parti&rsquo;nin iktidara geldiği 1950&rsquo;li yıllardan itibaren 18 yıllık vah&acirc;metin s&uuml;k&ucirc;na ermiş olmasından dolayı sevin&ccedil; &ccedil;ığlıklarıyla mutmain olsa da; 18 yılı hatırlanmamacasına m&acirc;ziye g&ouml;mmedi, sadece raflara kaldırdı, raflar toz tutmuş idi. T&uuml;rk&ccedil;e Ez&acirc;n, T&uuml;rk&ccedil;e Kur&rsquo;an, T&uuml;rk&ccedil;e Tekbir ve T&uuml;rk&ccedil;e Hutbe dayatmasının ıstırabını, her Ez&acirc;n-ı Muhammed&icirc; okunduğunda ve s&acirc;ir ibadetler yapılırken tekrar tekrar yaşadı. Sonra da o karanlık g&uuml;nlerden, bug&uuml;nk&uuml; aydınlık g&uuml;nlere gelişinin ve asl&icirc; h&acirc;liyle ib&acirc;det edebilmenin huzurunu ve ş&uuml;kr&uuml;n&uuml; yaşadı.&nbsp;</p> <p>&nbsp; &nbsp;Bizler artık bu karanlık zihniyeti, tarihin tozlu raflarına g&ouml;md&uuml;ğ&uuml;m&uuml;z&uuml; d&uuml;ş&uuml;n&uuml;rken; CHP&rsquo;li&nbsp; İstanbul B&uuml;y&uuml;kşehir Belediyesi&rsquo;nin, Mevl&acirc;n&acirc; Celaleddin-i Rum&icirc;&rsquo;nin Hakk&rsquo;a y&uuml;r&uuml;y&uuml;ş&uuml;n&uuml;n 747&rsquo;inci gecesine ithafen d&uuml;zenlediği Şeb-i Arus t&ouml;reni adı altında sergilediği&nbsp; etkinlikte okuttuğu T&uuml;rk&ccedil;e Kur&rsquo;an ile bir kez daha derinden irkildik bug&uuml;nlerde. Zihniyet h&acirc;l&acirc; aynı zihniyet! Hi&ccedil; değişmemiş ve bir kez daha anladık ki bu zihniyet ilelebet değişmeyecek.</p> <p>&nbsp; &nbsp;Muhsin Ertuğrul Sahnesi&rsquo;nde, İBB&rsquo;nin Evrensel Mevl&acirc;n&acirc; &Acirc;şıkları Vakfı (EMAV) ile birlikte d&uuml;zenlediği t&ouml;rendeki rezalet, naat ve &acirc;yinin T&uuml;rk&ccedil;eleştirilmesiyle sınırlı kalmadı. Kur&rsquo;an&rsquo;ın T&uuml;rk&ccedil;e okunmasıyla da tavan yaptı. Mevl&acirc;n&acirc;&rsquo;nın naat-ı ve H&uuml;seyin Fahrettin Dede&rsquo;nin Acemşiran &Acirc;yini bedbaht bir h&acirc;le getirildi. Semazenler ise meydanda kadın ve erkek karışık olarak olduk&ccedil;a ker&icirc;h bir g&ouml;r&uuml;nt&uuml;ye meydan verdiler. Yapılan bu tahrifatın Kur&rsquo;an ve S&uuml;nnet ışığı altında yaşayan , g&ouml;n&uuml;llerde sevgi ve hoşg&ouml;r&uuml;n&uuml;n sembol&uuml; olarak hatırlanan &ldquo;Mevl&acirc;n&acirc; Hazretleri&rdquo; ve&nbsp; onun yolu olan &ldquo;Mevlevilik&rdquo; ile zerre miskal al&acirc;kası dahi yoktur. &ldquo;Kur&rsquo;an ve S&uuml;nnet&rdquo; ile de zinhar bağdaşmamaktadır.&nbsp; Kur&rsquo;an-ı Kerim&rsquo;in ve Naat-ı Şerif&rsquo;in aslını bozarak yapılan bu zelil davranış, dini değerlerimize karşı yapılan b&uuml;y&uuml;k bir saygısızlıktır, ihanettir, cinayettir. Hatırlatılmak istenen ve yapılmaya &ccedil;alışılan gaye 1930&rsquo;lu yılların vahşetini uyandırmak olduğu &acirc;şikare olsa da bizim de meramımız ve davamız noktasındaki hassasiyetimiz, 1930&rsquo;lu yıllarda ne ise; bug&uuml;nde aynı ve asla değişmeyecektir. O karanlık g&uuml;nleri, İsl&acirc;m aleminin şi&acirc;rına ve şe&acirc;irine yapılan kanlı saldırıları unutmadık, unutturmayacağız.&nbsp;</p> <p>&nbsp; &nbsp; İBB&rsquo;nin yaptığı bu rezillik kesinlikle kabul edilemez bir durumdur. Kur&rsquo;an&rsquo;ı Kerim&rsquo;in T&uuml;rk&ccedil;eleştirilerek okunması nerede g&ouml;r&uuml;lm&uuml;şt&uuml;r? Kadın erkek karışık &acirc;yin icrası nerede g&ouml;r&uuml;lm&uuml;şt&uuml;r? Naat-ı Şerif&rsquo;i g&uuml;n&uuml;m&uuml;z T&uuml;rk&ccedil;esiyle okumak nerede g&ouml;r&uuml;lm&uuml;şt&uuml;r? &Acirc;yin-i Şerif&rsquo;in g&uuml;ftesinin değiştirilerek okunması nerede g&ouml;r&uuml;lm&uuml;şt&uuml;r?&rdquo;&nbsp;</p> <p>&nbsp; &nbsp;Mevlevi mukabelesi ney taksimi ile başlayıp, Fars&ccedil;a bir &ldquo;naat&rdquo; ve bunun g&uuml;ftesi Fars&ccedil;a olan &acirc;yin ile devam eder. Bu esnada sem&acirc; edilir, sem&acirc;da ise sadece erkekler vardır. &Acirc;yin tamamlanınca Kur&rsquo;an ve ardından da geleneksel &ldquo;g&uuml;lbang&rdquo; okunur ve mukabele bir du&acirc; ile sona erer.&nbsp; İBB&rsquo;nin yaptığı bu seviyesiz adı g&uuml;ya &ldquo;Şeb-i Arus&rdquo; olan t&ouml;ren; geleneksel yapılan t&ouml;renle hi&ccedil;bir yakınlık g&ouml;stermemektedir. Geleneklerimizin &uuml;zerine oynanan ciddi bir oyun ve ihanettir. Kendi batıl ideolojileriyle, modernite fikirleriyle, batılılaşma ile harmanladıkları zihniyetleriyle, değerlerimize yapılan b&uuml;y&uuml;k bir tecav&uuml;zd&uuml;r. &ldquo;Mevlevi &acirc;yini ve &ldquo;sem&acirc;&rdquo; g&ouml;steri veya eğlence kimliğiyle lanse edilecek bir rit&uuml;el değil; ib&acirc;det kimliği taşıyan bir &acirc;yin, bir rit&uuml;el ve bir zikrdir.&nbsp;</p> <p>&nbsp; &nbsp;&Acirc;yini tiyatro g&ouml;sterisine benzetenler, dini ve milli değerlerimize yapılan bir sabotaj olarak nitelendirenler bangır bangır veryansın ederken; İBB&rsquo;nin ve İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu&rsquo;nun web sayfalarında, bu f&uuml;tursuzca yapılan davranış; &ldquo;G&ouml;rselliği ve estetiğiyle izleyenlerde b&uuml;y&uuml;k bir etki uyandıran etkinlik&rdquo; diye olduk&ccedil;a ciddiyetsiz bir lis&acirc;nla ifade edildi. Hangi g&ouml;rsellik? Estetik bunun neresinde? 800 yıldır aslını koruyarak g&uuml;n&uuml;m&uuml;ze kadar gelmiş olan bir Mevlevi &acirc;yininin aslını bozmak ne zamandan beri &ldquo;g&ouml;rsellik ve estetik&rdquo; algısıyla zihinlere empoze edilir oldu?.. Lis&acirc;nla da kalmayıp web sayfalarında bu hasaretin g&ouml;rselini de canlı olarak paylaştılar. Ekrem İmamoğlu paylaştığı g&ouml;rselin &uuml;st&uuml;ne, &ldquo;Y&uuml;zyıllar &ouml;tesinden bize ışık tutmaya devam eden Hz. Mevl&acirc;n&acirc;&rsquo;yı Hakk&rsquo;a vuslatının 747. Yılında rahmetle anıyoruz&rdquo; diyerek not&nbsp; d&uuml;şmeyi de ihmal etmemiş. &ldquo;Işık tutmaya devam eden...!&rdquo; O ışıktaki feraseti idrak edemediğiniz yetmiyor gibi, o ışıktan feyiz alan &uuml;mmetin ışığını, sihirli lambanızın i&ccedil;ine, algı operasyonunu yerleştirerek s&ouml;nd&uuml;rmeye &ccedil;alışıyorsunuz.&nbsp; Ekrem İmamoğlu şunu bilsin ki; bu &uuml;lkenin ne karanlıkta kalmaya niyeti vardır ne de o karanlıkları hortlatmaya &ccedil;alışanlara tahamm&uuml;l&uuml; vardır.</p> <p>&nbsp; &nbsp;Programı icra eden kuruluş olan Evrensel Mevl&acirc;n&acirc; &Acirc;şıkları Vakfı (EMAV) ise ayrı bir garabet konusudur. EMAV&rsquo;ın &ccedil;atısı altında bulunan &Ccedil;ağdaş Mevl&acirc;n&acirc; &Acirc;şıklar ı Topluluğu bu mevzuyla alakalı bir a&ccedil;ıklamakta bulunmuş ve demiş ki; &ldquo; Hz. Mevl&acirc;n&acirc; d&ouml;neminde de kadın semazenler vardı. Ama ne yazık ki; erkekler ile birlikte sem&acirc; yapamıyorlardı. Şimdi buna engel yok .Hz. Muhammed ve Hz. Mevl&acirc;n&acirc; ilerici ve reformcuydular. Hep cehaletle savaştılar. Şimdi bunu yadırgamanın anlamı yok. Kadın-erkek bir arada yapılan sem&acirc; t&ouml;renlerimiz t&uuml;m d&uuml;nyada izleniyor. Grubumuz il&acirc;hiler, Atat&uuml;rk il&acirc;hileri ve Mevlevi ayinleri hazırlayıp icra ediyor.&rdquo; Tut kelin per&ccedil;eminden! Şimdi bunun hangi tarafını ele alıp d&uuml;zeltirsin ki!.. Definelere m&acirc;lik dini ve manevi değerlerimizi koruyan hazine sandığımızın i&ccedil;ini boşaltma ve par&ccedil;alamaya teşebb&uuml;s değil mi bu!..</p> <p>&nbsp; &nbsp;Kadınlar Mevleviliğe intisap edebilirler, &ccedil;ileye soyunamazlar. &Acirc;yin-i cemlere alınmazlar, kendi aralarında ise bu cemleri yapabilirlerdi. Klasik T&uuml;rk M&uuml;ziği sanat&ccedil;ısı Neyzen Ender Doğan ise yaptığı a&ccedil;ıklamada, sem&acirc; t&ouml;renlerinin kadın-erkek karışık olmasının hi&ccedil;bir gelenekte olmadığını vurgulayarak, &ldquo;Gelenek i&ccedil;erisinde Cumhuriyet sonrasında bazı gruplar olmuştur ama bu gruplar gerek inan&ccedil; noktasında gerek tasavvufi noktasında gerekse tarikat adabı noktasında ana &ccedil;izginin uzağında bulunmuştur. Kadın-erkek sem&acirc; işi hi&ccedil; yok, hi&ccedil;bir zamanda onaylanamaz. Rahmetli Emin Işık hocamıza bu konuyu sorduğumuzda kesinlikle bunun doğru olmadığını s&ouml;ylemişti.&rdquo; diyerek İBB&rsquo;nin sahnelediği bu rezil etkinliğe tepkisini koydu. Ve T&uuml;rk&ccedil;e ez&acirc;n d&ouml;neminden beri b&ouml;yle bir durumun asla olmadığına da değinerek; &ldquo;Kur&rsquo;an&rsquo;ın T&uuml;rk&ccedil;e okunması olayı da tamamen siyasal bir bayrak a&ccedil;madır. Bilin&ccedil;li olarak bir fitne hareketinin başlatıldığını d&uuml;ş&uuml;n&uuml;yorum. Bu, tek partili d&ouml;nemin o menhus zihniyetinin b&ouml;yle hortlamasına ve tekrar ortaya &ccedil;ıkmasına y&ouml;nelik bir deneme olarak g&ouml;r&uuml;yorum. Ya birileri tarafından destekleniyorlar ya da f&uuml;tursuzca iş yapıyorlar&rdquo; ifadelerinde bulundu.&nbsp;</p> <p>&nbsp; &nbsp;Mevlevilik zaten; geleneksel değerinden esinlenerek yapılan icralardan soyutlanarak, olduk&ccedil;a istismar edilen, amacı dışında kullanılan bir ticari vasıta olarak g&ouml;r&uuml;l&uuml;yordu. L&acirc;kin bu kadarına da şahit olunmamıştı. Adı &ldquo;Mevl&acirc;n&acirc; &Acirc;şıkları&rdquo; olan kuruluşun ise d&uuml;zenlediği etkinliğe ve d&uuml;ş&uuml;nce yapısına bakılırsa Mevl&acirc;n&acirc;&rsquo;ya m&uuml;nhasır bir aşkın asla&nbsp; s&ouml;z konusu dahi olmadığı ortada. Olsa olsa sadece adi bir sadakatsizlik!</p> <p>&nbsp; &nbsp;Mevl&acirc;n&acirc; Hazretleri, farklı dil, din, ırk ve coğrafyadan&nbsp; insana hitap edebilen b&uuml;y&uuml;k bir &acirc;lim, sadece akla değil ruha da hitap eden, her kesimden insanın sevgisine mazhar olmuş bir din adamı, Kur&rsquo;an ve s&uuml;nneti şiir ve hikaye diliyle anlatımından dolayı zihinlerde ve ruhlarda daha kalıcı etki bırakan, sevgiyi ve hoşg&ouml;r&uuml;y&uuml; &acirc;leme hoş bir ed&acirc; ile duyuran bir filozof olduğu i&ccedil;in İsl&acirc;m şiarı ve şe&acirc;irlerine karşı yapılan hadsiz saldırıda hedef tutuluyor ne yazık ki!</p> <p>&nbsp; &nbsp;Ne buyuruyor Hz. P&icirc;r Mevl&acirc;n&acirc;; &ldquo; Ben yaşadık&ccedil;a Kur&rsquo;an&rsquo;ın k&ouml;lesiyim. Ben, Muhammed Mustafa&rsquo;nın (s.a.v) yolunun tozuyum, biri benden bundan başkasını naklederse, ondan da, o s&ouml;zden de şikayet&ccedil;iyim.&rdquo; Uyandırılan bir 1930&rsquo;lu yıllar varsa bize de d&uuml;şen kutsal vazife: UYUMAMAK ve UYANIK kalmak ve Hz.P&icirc;r Mevl&acirc;n&acirc;&rsquo;nın ŞİKAYET&Ccedil;İ olduklarından olmamak! Kıvılcıma m&uuml;dahale edilmezse yangının ateşi d&ouml;rt bir bucağı sarar ve tarumar eder. &Ccedil;ukur birdenbire a&ccedil;ılmaz. &Ouml;nce toprak eşelenir. &Ccedil;ukur a&ccedil;ıldıktan sonra, o &ccedil;ukurun kanlı zul&uuml;mlerle, g&ouml;zyaşlarıyla dolması &acirc;n meselesi olur. Fitne, fesatlık tohumları ekiliyor bu vatan topraklarına! Bize d&uuml;şen mesuliyet; o zehirli tohumların ekilmesine M&Uuml;SADE ETMEMEKTİR ve EKTİRMEMEKTİR ve&nbsp; dahi Hakk&rsquo;ı Batıl&rsquo;la karıştırıp, bile bile Hakk&rsquo;ı GİZLEMEMEK! Tasavvuf &uuml;st&uuml;nden siyaset yapılmasına mahall VERMEMEK!</p> <p>&nbsp; &nbsp;Zir&acirc;; &ldquo;Vatanlarını yaşanmaz bulanlar, vatanlarını &ldquo;yaşanmaz&rdquo;laştıranlardır.&rdquo; (Cemil Meri&ccedil;)&nbsp; Allah Res&ucirc;l&rsquo;&uuml;, &ldquo;Rabbinize kavuşuncaya kadar sabredin; zir&acirc; her gelen g&uuml;n, ge&ccedil;miş g&uuml;nden daha k&ouml;t&uuml; olacaktır&rdquo; buyuruyor. Birlik, dirlik i&ccedil;inde, el ele, yekv&uuml;cud bir mahfili gaye edinebilmenin, uyanık kalabilmenin ve uyuyanları uyandırabilmenin du&acirc;sıyla...</p> <p>&nbsp;</p> <p>Kalın sağlıcakla...</p>
Ekleme Tarihi: 24 Aralık 2020 - Perşembe

1930’LU YILLAR UYANDIRILIYOR...!!

<p>Tam 18 yılık bir zifiri karanlığı var bu habis zihniyetin Millet-i İsl&acirc;m&#39;a bıraktığı.. &ldquo;Tanrı uludur&rdquo; nid&acirc;larının sinelere bıraktığı yaraları h&acirc;l&acirc; ilk g&uuml;nk&uuml; gibi hisseden bağrı yanık M&uuml;sl&uuml;man &uuml;mmeti... 18 yılın vah&acirc;metini, vaveyl&acirc;sını, acısını unutmadı bu millet. Demokrat Parti&rsquo;nin iktidara geldiği 1950&rsquo;li yıllardan itibaren 18 yıllık vah&acirc;metin s&uuml;k&ucirc;na ermiş olmasından dolayı sevin&ccedil; &ccedil;ığlıklarıyla mutmain olsa da; 18 yılı hatırlanmamacasına m&acirc;ziye g&ouml;mmedi, sadece raflara kaldırdı, raflar toz tutmuş idi. T&uuml;rk&ccedil;e Ez&acirc;n, T&uuml;rk&ccedil;e Kur&rsquo;an, T&uuml;rk&ccedil;e Tekbir ve T&uuml;rk&ccedil;e Hutbe dayatmasının ıstırabını, her Ez&acirc;n-ı Muhammed&icirc; okunduğunda ve s&acirc;ir ibadetler yapılırken tekrar tekrar yaşadı. Sonra da o karanlık g&uuml;nlerden, bug&uuml;nk&uuml; aydınlık g&uuml;nlere gelişinin ve asl&icirc; h&acirc;liyle ib&acirc;det edebilmenin huzurunu ve ş&uuml;kr&uuml;n&uuml; yaşadı.&nbsp;</p> <p>&nbsp; &nbsp;Bizler artık bu karanlık zihniyeti, tarihin tozlu raflarına g&ouml;md&uuml;ğ&uuml;m&uuml;z&uuml; d&uuml;ş&uuml;n&uuml;rken; CHP&rsquo;li&nbsp; İstanbul B&uuml;y&uuml;kşehir Belediyesi&rsquo;nin, Mevl&acirc;n&acirc; Celaleddin-i Rum&icirc;&rsquo;nin Hakk&rsquo;a y&uuml;r&uuml;y&uuml;ş&uuml;n&uuml;n 747&rsquo;inci gecesine ithafen d&uuml;zenlediği Şeb-i Arus t&ouml;reni adı altında sergilediği&nbsp; etkinlikte okuttuğu T&uuml;rk&ccedil;e Kur&rsquo;an ile bir kez daha derinden irkildik bug&uuml;nlerde. Zihniyet h&acirc;l&acirc; aynı zihniyet! Hi&ccedil; değişmemiş ve bir kez daha anladık ki bu zihniyet ilelebet değişmeyecek.</p> <p>&nbsp; &nbsp;Muhsin Ertuğrul Sahnesi&rsquo;nde, İBB&rsquo;nin Evrensel Mevl&acirc;n&acirc; &Acirc;şıkları Vakfı (EMAV) ile birlikte d&uuml;zenlediği t&ouml;rendeki rezalet, naat ve &acirc;yinin T&uuml;rk&ccedil;eleştirilmesiyle sınırlı kalmadı. Kur&rsquo;an&rsquo;ın T&uuml;rk&ccedil;e okunmasıyla da tavan yaptı. Mevl&acirc;n&acirc;&rsquo;nın naat-ı ve H&uuml;seyin Fahrettin Dede&rsquo;nin Acemşiran &Acirc;yini bedbaht bir h&acirc;le getirildi. Semazenler ise meydanda kadın ve erkek karışık olarak olduk&ccedil;a ker&icirc;h bir g&ouml;r&uuml;nt&uuml;ye meydan verdiler. Yapılan bu tahrifatın Kur&rsquo;an ve S&uuml;nnet ışığı altında yaşayan , g&ouml;n&uuml;llerde sevgi ve hoşg&ouml;r&uuml;n&uuml;n sembol&uuml; olarak hatırlanan &ldquo;Mevl&acirc;n&acirc; Hazretleri&rdquo; ve&nbsp; onun yolu olan &ldquo;Mevlevilik&rdquo; ile zerre miskal al&acirc;kası dahi yoktur. &ldquo;Kur&rsquo;an ve S&uuml;nnet&rdquo; ile de zinhar bağdaşmamaktadır.&nbsp; Kur&rsquo;an-ı Kerim&rsquo;in ve Naat-ı Şerif&rsquo;in aslını bozarak yapılan bu zelil davranış, dini değerlerimize karşı yapılan b&uuml;y&uuml;k bir saygısızlıktır, ihanettir, cinayettir. Hatırlatılmak istenen ve yapılmaya &ccedil;alışılan gaye 1930&rsquo;lu yılların vahşetini uyandırmak olduğu &acirc;şikare olsa da bizim de meramımız ve davamız noktasındaki hassasiyetimiz, 1930&rsquo;lu yıllarda ne ise; bug&uuml;nde aynı ve asla değişmeyecektir. O karanlık g&uuml;nleri, İsl&acirc;m aleminin şi&acirc;rına ve şe&acirc;irine yapılan kanlı saldırıları unutmadık, unutturmayacağız.&nbsp;</p> <p>&nbsp; &nbsp; İBB&rsquo;nin yaptığı bu rezillik kesinlikle kabul edilemez bir durumdur. Kur&rsquo;an&rsquo;ı Kerim&rsquo;in T&uuml;rk&ccedil;eleştirilerek okunması nerede g&ouml;r&uuml;lm&uuml;şt&uuml;r? Kadın erkek karışık &acirc;yin icrası nerede g&ouml;r&uuml;lm&uuml;şt&uuml;r? Naat-ı Şerif&rsquo;i g&uuml;n&uuml;m&uuml;z T&uuml;rk&ccedil;esiyle okumak nerede g&ouml;r&uuml;lm&uuml;şt&uuml;r? &Acirc;yin-i Şerif&rsquo;in g&uuml;ftesinin değiştirilerek okunması nerede g&ouml;r&uuml;lm&uuml;şt&uuml;r?&rdquo;&nbsp;</p> <p>&nbsp; &nbsp;Mevlevi mukabelesi ney taksimi ile başlayıp, Fars&ccedil;a bir &ldquo;naat&rdquo; ve bunun g&uuml;ftesi Fars&ccedil;a olan &acirc;yin ile devam eder. Bu esnada sem&acirc; edilir, sem&acirc;da ise sadece erkekler vardır. &Acirc;yin tamamlanınca Kur&rsquo;an ve ardından da geleneksel &ldquo;g&uuml;lbang&rdquo; okunur ve mukabele bir du&acirc; ile sona erer.&nbsp; İBB&rsquo;nin yaptığı bu seviyesiz adı g&uuml;ya &ldquo;Şeb-i Arus&rdquo; olan t&ouml;ren; geleneksel yapılan t&ouml;renle hi&ccedil;bir yakınlık g&ouml;stermemektedir. Geleneklerimizin &uuml;zerine oynanan ciddi bir oyun ve ihanettir. Kendi batıl ideolojileriyle, modernite fikirleriyle, batılılaşma ile harmanladıkları zihniyetleriyle, değerlerimize yapılan b&uuml;y&uuml;k bir tecav&uuml;zd&uuml;r. &ldquo;Mevlevi &acirc;yini ve &ldquo;sem&acirc;&rdquo; g&ouml;steri veya eğlence kimliğiyle lanse edilecek bir rit&uuml;el değil; ib&acirc;det kimliği taşıyan bir &acirc;yin, bir rit&uuml;el ve bir zikrdir.&nbsp;</p> <p>&nbsp; &nbsp;&Acirc;yini tiyatro g&ouml;sterisine benzetenler, dini ve milli değerlerimize yapılan bir sabotaj olarak nitelendirenler bangır bangır veryansın ederken; İBB&rsquo;nin ve İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu&rsquo;nun web sayfalarında, bu f&uuml;tursuzca yapılan davranış; &ldquo;G&ouml;rselliği ve estetiğiyle izleyenlerde b&uuml;y&uuml;k bir etki uyandıran etkinlik&rdquo; diye olduk&ccedil;a ciddiyetsiz bir lis&acirc;nla ifade edildi. Hangi g&ouml;rsellik? Estetik bunun neresinde? 800 yıldır aslını koruyarak g&uuml;n&uuml;m&uuml;ze kadar gelmiş olan bir Mevlevi &acirc;yininin aslını bozmak ne zamandan beri &ldquo;g&ouml;rsellik ve estetik&rdquo; algısıyla zihinlere empoze edilir oldu?.. Lis&acirc;nla da kalmayıp web sayfalarında bu hasaretin g&ouml;rselini de canlı olarak paylaştılar. Ekrem İmamoğlu paylaştığı g&ouml;rselin &uuml;st&uuml;ne, &ldquo;Y&uuml;zyıllar &ouml;tesinden bize ışık tutmaya devam eden Hz. Mevl&acirc;n&acirc;&rsquo;yı Hakk&rsquo;a vuslatının 747. Yılında rahmetle anıyoruz&rdquo; diyerek not&nbsp; d&uuml;şmeyi de ihmal etmemiş. &ldquo;Işık tutmaya devam eden...!&rdquo; O ışıktaki feraseti idrak edemediğiniz yetmiyor gibi, o ışıktan feyiz alan &uuml;mmetin ışığını, sihirli lambanızın i&ccedil;ine, algı operasyonunu yerleştirerek s&ouml;nd&uuml;rmeye &ccedil;alışıyorsunuz.&nbsp; Ekrem İmamoğlu şunu bilsin ki; bu &uuml;lkenin ne karanlıkta kalmaya niyeti vardır ne de o karanlıkları hortlatmaya &ccedil;alışanlara tahamm&uuml;l&uuml; vardır.</p> <p>&nbsp; &nbsp;Programı icra eden kuruluş olan Evrensel Mevl&acirc;n&acirc; &Acirc;şıkları Vakfı (EMAV) ise ayrı bir garabet konusudur. EMAV&rsquo;ın &ccedil;atısı altında bulunan &Ccedil;ağdaş Mevl&acirc;n&acirc; &Acirc;şıklar ı Topluluğu bu mevzuyla alakalı bir a&ccedil;ıklamakta bulunmuş ve demiş ki; &ldquo; Hz. Mevl&acirc;n&acirc; d&ouml;neminde de kadın semazenler vardı. Ama ne yazık ki; erkekler ile birlikte sem&acirc; yapamıyorlardı. Şimdi buna engel yok .Hz. Muhammed ve Hz. Mevl&acirc;n&acirc; ilerici ve reformcuydular. Hep cehaletle savaştılar. Şimdi bunu yadırgamanın anlamı yok. Kadın-erkek bir arada yapılan sem&acirc; t&ouml;renlerimiz t&uuml;m d&uuml;nyada izleniyor. Grubumuz il&acirc;hiler, Atat&uuml;rk il&acirc;hileri ve Mevlevi ayinleri hazırlayıp icra ediyor.&rdquo; Tut kelin per&ccedil;eminden! Şimdi bunun hangi tarafını ele alıp d&uuml;zeltirsin ki!.. Definelere m&acirc;lik dini ve manevi değerlerimizi koruyan hazine sandığımızın i&ccedil;ini boşaltma ve par&ccedil;alamaya teşebb&uuml;s değil mi bu!..</p> <p>&nbsp; &nbsp;Kadınlar Mevleviliğe intisap edebilirler, &ccedil;ileye soyunamazlar. &Acirc;yin-i cemlere alınmazlar, kendi aralarında ise bu cemleri yapabilirlerdi. Klasik T&uuml;rk M&uuml;ziği sanat&ccedil;ısı Neyzen Ender Doğan ise yaptığı a&ccedil;ıklamada, sem&acirc; t&ouml;renlerinin kadın-erkek karışık olmasının hi&ccedil;bir gelenekte olmadığını vurgulayarak, &ldquo;Gelenek i&ccedil;erisinde Cumhuriyet sonrasında bazı gruplar olmuştur ama bu gruplar gerek inan&ccedil; noktasında gerek tasavvufi noktasında gerekse tarikat adabı noktasında ana &ccedil;izginin uzağında bulunmuştur. Kadın-erkek sem&acirc; işi hi&ccedil; yok, hi&ccedil;bir zamanda onaylanamaz. Rahmetli Emin Işık hocamıza bu konuyu sorduğumuzda kesinlikle bunun doğru olmadığını s&ouml;ylemişti.&rdquo; diyerek İBB&rsquo;nin sahnelediği bu rezil etkinliğe tepkisini koydu. Ve T&uuml;rk&ccedil;e ez&acirc;n d&ouml;neminden beri b&ouml;yle bir durumun asla olmadığına da değinerek; &ldquo;Kur&rsquo;an&rsquo;ın T&uuml;rk&ccedil;e okunması olayı da tamamen siyasal bir bayrak a&ccedil;madır. Bilin&ccedil;li olarak bir fitne hareketinin başlatıldığını d&uuml;ş&uuml;n&uuml;yorum. Bu, tek partili d&ouml;nemin o menhus zihniyetinin b&ouml;yle hortlamasına ve tekrar ortaya &ccedil;ıkmasına y&ouml;nelik bir deneme olarak g&ouml;r&uuml;yorum. Ya birileri tarafından destekleniyorlar ya da f&uuml;tursuzca iş yapıyorlar&rdquo; ifadelerinde bulundu.&nbsp;</p> <p>&nbsp; &nbsp;Mevlevilik zaten; geleneksel değerinden esinlenerek yapılan icralardan soyutlanarak, olduk&ccedil;a istismar edilen, amacı dışında kullanılan bir ticari vasıta olarak g&ouml;r&uuml;l&uuml;yordu. L&acirc;kin bu kadarına da şahit olunmamıştı. Adı &ldquo;Mevl&acirc;n&acirc; &Acirc;şıkları&rdquo; olan kuruluşun ise d&uuml;zenlediği etkinliğe ve d&uuml;ş&uuml;nce yapısına bakılırsa Mevl&acirc;n&acirc;&rsquo;ya m&uuml;nhasır bir aşkın asla&nbsp; s&ouml;z konusu dahi olmadığı ortada. Olsa olsa sadece adi bir sadakatsizlik!</p> <p>&nbsp; &nbsp;Mevl&acirc;n&acirc; Hazretleri, farklı dil, din, ırk ve coğrafyadan&nbsp; insana hitap edebilen b&uuml;y&uuml;k bir &acirc;lim, sadece akla değil ruha da hitap eden, her kesimden insanın sevgisine mazhar olmuş bir din adamı, Kur&rsquo;an ve s&uuml;nneti şiir ve hikaye diliyle anlatımından dolayı zihinlerde ve ruhlarda daha kalıcı etki bırakan, sevgiyi ve hoşg&ouml;r&uuml;y&uuml; &acirc;leme hoş bir ed&acirc; ile duyuran bir filozof olduğu i&ccedil;in İsl&acirc;m şiarı ve şe&acirc;irlerine karşı yapılan hadsiz saldırıda hedef tutuluyor ne yazık ki!</p> <p>&nbsp; &nbsp;Ne buyuruyor Hz. P&icirc;r Mevl&acirc;n&acirc;; &ldquo; Ben yaşadık&ccedil;a Kur&rsquo;an&rsquo;ın k&ouml;lesiyim. Ben, Muhammed Mustafa&rsquo;nın (s.a.v) yolunun tozuyum, biri benden bundan başkasını naklederse, ondan da, o s&ouml;zden de şikayet&ccedil;iyim.&rdquo; Uyandırılan bir 1930&rsquo;lu yıllar varsa bize de d&uuml;şen kutsal vazife: UYUMAMAK ve UYANIK kalmak ve Hz.P&icirc;r Mevl&acirc;n&acirc;&rsquo;nın ŞİKAYET&Ccedil;İ olduklarından olmamak! Kıvılcıma m&uuml;dahale edilmezse yangının ateşi d&ouml;rt bir bucağı sarar ve tarumar eder. &Ccedil;ukur birdenbire a&ccedil;ılmaz. &Ouml;nce toprak eşelenir. &Ccedil;ukur a&ccedil;ıldıktan sonra, o &ccedil;ukurun kanlı zul&uuml;mlerle, g&ouml;zyaşlarıyla dolması &acirc;n meselesi olur. Fitne, fesatlık tohumları ekiliyor bu vatan topraklarına! Bize d&uuml;şen mesuliyet; o zehirli tohumların ekilmesine M&Uuml;SADE ETMEMEKTİR ve EKTİRMEMEKTİR ve&nbsp; dahi Hakk&rsquo;ı Batıl&rsquo;la karıştırıp, bile bile Hakk&rsquo;ı GİZLEMEMEK! Tasavvuf &uuml;st&uuml;nden siyaset yapılmasına mahall VERMEMEK!</p> <p>&nbsp; &nbsp;Zir&acirc;; &ldquo;Vatanlarını yaşanmaz bulanlar, vatanlarını &ldquo;yaşanmaz&rdquo;laştıranlardır.&rdquo; (Cemil Meri&ccedil;)&nbsp; Allah Res&ucirc;l&rsquo;&uuml;, &ldquo;Rabbinize kavuşuncaya kadar sabredin; zir&acirc; her gelen g&uuml;n, ge&ccedil;miş g&uuml;nden daha k&ouml;t&uuml; olacaktır&rdquo; buyuruyor. Birlik, dirlik i&ccedil;inde, el ele, yekv&uuml;cud bir mahfili gaye edinebilmenin, uyanık kalabilmenin ve uyuyanları uyandırabilmenin du&acirc;sıyla...</p> <p>&nbsp;</p> <p>Kalın sağlıcakla...</p>
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haber111.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.