Cevahir AYDIN
Köşe Yazarı
Cevahir AYDIN
 

Çağın Gürültüsü ve Sûkut-2

Çağın Gürültüsü ve Sûkut-2 Temel hassasiyetlerin korunduğu, temsilde liyakatli davranıldığı dönemde fesat çıkarmada cesaretli davranamayanlar, Hak ve hakikatin cılız seslerle bireysel bazda savunulduğu dönemi fırsat bilip atağa geçmiştir. Çağımızda yüksek sesle faaliyete geçirilen ifsat (bozgunculuk) çalışmalarının ne gibi yansımaları olduğuna değerli yazar Abdülaziz Kıranşal'ın değindiği açıdan bakmakta fayda var. Özetle: "Ekini ve nesli ifsad eden bu projelere karşı mücadele etmek: Her Müslüman fert, her Müslüman yönetici; her parti, her dernek, her vakıf; her anne ve her babanın öncelikli görevi olmak zorundadır. Çünkü bu ifsadı durduramazsak elimizde nesil diye bir şey kalmayacak." .... Toplumsal hadislerde, her vakanın sosyolojik temellerine inmek yerinde olacaktır. Hadiseleri tetikleyen, zuhur etmesine yol açan veya ortaya çıkışını hızlandıran faktörler neler olabilir sorgulamak gerekiyor. Örneğin: -Nasıl bir ahlaka sahibiz -Kulluk pratiklerimiz nasıl bir kaliteye sahip -Hakikatleri layıkıyla ne kadar temsil edebiliyoruz -Ticari ilişkilerimizde güveni ve sıdk'ı tesis ediyor muyuz -Hanemizde şefkat ve sadakat hakim mi -Davamıza ve dostlarımıza karşı vefalı mıyız -Adaleti her sahada, herkese karşı ayakta tutabildik mi; yoksa kendi mahallemize uğramayan zulme ve haksızlığa karşı sessiz mi kaldık -Doğru kimden gelirse gelsin kabulde pasif mi kaldık yoksa işimize gelmediği için yok mu saydık -Sa'y ve mücadelede işlerin yoğunluğundan kendimizi, iç onarımımızı erteleyip kendimizi ihmal mi ettik? Bunlar ve bunlar gibi onlarca dinamikleri sağlıklı okumadan hadiselerin mesajlarını anlamak zannımca kolay olmayacaktır. Farklı gerekçeler sunabilir, olaylar karşısında sessiz kalma hakkımızı da kullanabiliriz. Lakin bunlar hakikati değiştirmeyecektir. Sorgulayan, iç alemine yolculuk yapan, taasubiyet veya tarafgirliği bir kenara bırakma cesaretini gösterenlerin genel gidişata dair çabaları kuruluş reçetesini tatbikte can simidi olacaktır. Değilse, aktüalite içerisinde, gündelik gündemlerde kaybolur gideriz. Yüksek sesle dayatılan, zihnimizi, fikrimizi, kalbimizi meşgul eden ifsat propagandaları ile en mühim en kıymetli meselelerimizin yavaş yavaş gündemimizden ve hayatımızdan uzaklaştığına üzülerek şahit oluruz. Mesela kalp dünyamızın imarını, iç alemimizin sonsuzluğa namzet gayretlerini neticesiz bırakabileceğimizi unutmamalı. Kıyamadığız, uğurlarına çoğu şeyimizi feda ettiğimiz sevdiklerimizle, ötelerde birlikte olmak adına gösterdiğimiz hassas çabamızı köreltebiliriz. Çağın karanlıklarına karşı hakikat ışığıyla yola revan olarak, "ahir zamanda en gür sâdâ İslâm'ın sâdâsı olacaktır" müjdesini kuşanıp mücadele sathında ihlas ve samimiyet ile gayet edilmelidir. Esen fırtınalara karşı, yol arkadaşlarına ve sevdiklerine kol kanat germeli, zaten şiddetli olan rüzgarın yanında bir imtihan da biz olmamalıyız. Yüzeysel konular, suni gündemler bizi bize yabancılaştırmamalı. Esas vazifemizi ve öncelikli gündemlerimizi unutturmamalı. Duyarsız, gamsız, nefisperest, nemelazımcı bir bünye oluşmasına asla ama asla müsaade edilmemelidir. Zira vicdan ve izan sahibi her sine, bu dayatmaları en yüksek sesle reddedecektir. Bilir ve iman ederiz ki Hakk olanı yaşamaz ve savunmazsak, bize dayatılan batıl, hayatlarımızı istila eder. Sonra eşref-i mahlukat olan bizler çoğu hakikati gündemimize dahi alamayacak acizliğe düşeriz. İnsan olarak bir kıymeti harbiyemiz kalmaz. Bir alimin güzel bir sözü var: "İnsanın kıymeti azalırsa eşyanın fiyatı yükselir." İnsan onuruna yaraşır bir hayat için tüm fesat çabalarına karşın hakkı hayatlarımıza hakim kılabilmek duasıyla... Cevâhir Aydın / Küçük Dünyam
Ekleme Tarihi: 13 Aralık 2021 - Pazartesi

Çağın Gürültüsü ve Sûkut-2

Çağın Gürültüsü ve Sûkut-2 Temel hassasiyetlerin korunduğu, temsilde liyakatli davranıldığı dönemde fesat çıkarmada cesaretli davranamayanlar, Hak ve hakikatin cılız seslerle bireysel bazda savunulduğu dönemi fırsat bilip atağa geçmiştir. Çağımızda yüksek sesle faaliyete geçirilen ifsat (bozgunculuk) çalışmalarının ne gibi yansımaları olduğuna değerli yazar Abdülaziz Kıranşal'ın değindiği açıdan bakmakta fayda var. Özetle: "Ekini ve nesli ifsad eden bu projelere karşı mücadele etmek: Her Müslüman fert, her Müslüman yönetici; her parti, her dernek, her vakıf; her anne ve her babanın öncelikli görevi olmak zorundadır. Çünkü bu ifsadı durduramazsak elimizde nesil diye bir şey kalmayacak." .... Toplumsal hadislerde, her vakanın sosyolojik temellerine inmek yerinde olacaktır. Hadiseleri tetikleyen, zuhur etmesine yol açan veya ortaya çıkışını hızlandıran faktörler neler olabilir sorgulamak gerekiyor. Örneğin: -Nasıl bir ahlaka sahibiz -Kulluk pratiklerimiz nasıl bir kaliteye sahip -Hakikatleri layıkıyla ne kadar temsil edebiliyoruz -Ticari ilişkilerimizde güveni ve sıdk'ı tesis ediyor muyuz -Hanemizde şefkat ve sadakat hakim mi -Davamıza ve dostlarımıza karşı vefalı mıyız -Adaleti her sahada, herkese karşı ayakta tutabildik mi; yoksa kendi mahallemize uğramayan zulme ve haksızlığa karşı sessiz mi kaldık -Doğru kimden gelirse gelsin kabulde pasif mi kaldık yoksa işimize gelmediği için yok mu saydık -Sa'y ve mücadelede işlerin yoğunluğundan kendimizi, iç onarımımızı erteleyip kendimizi ihmal mi ettik? Bunlar ve bunlar gibi onlarca dinamikleri sağlıklı okumadan hadiselerin mesajlarını anlamak zannımca kolay olmayacaktır. Farklı gerekçeler sunabilir, olaylar karşısında sessiz kalma hakkımızı da kullanabiliriz. Lakin bunlar hakikati değiştirmeyecektir. Sorgulayan, iç alemine yolculuk yapan, taasubiyet veya tarafgirliği bir kenara bırakma cesaretini gösterenlerin genel gidişata dair çabaları kuruluş reçetesini tatbikte can simidi olacaktır. Değilse, aktüalite içerisinde, gündelik gündemlerde kaybolur gideriz. Yüksek sesle dayatılan, zihnimizi, fikrimizi, kalbimizi meşgul eden ifsat propagandaları ile en mühim en kıymetli meselelerimizin yavaş yavaş gündemimizden ve hayatımızdan uzaklaştığına üzülerek şahit oluruz. Mesela kalp dünyamızın imarını, iç alemimizin sonsuzluğa namzet gayretlerini neticesiz bırakabileceğimizi unutmamalı. Kıyamadığız, uğurlarına çoğu şeyimizi feda ettiğimiz sevdiklerimizle, ötelerde birlikte olmak adına gösterdiğimiz hassas çabamızı köreltebiliriz. Çağın karanlıklarına karşı hakikat ışığıyla yola revan olarak, "ahir zamanda en gür sâdâ İslâm'ın sâdâsı olacaktır" müjdesini kuşanıp mücadele sathında ihlas ve samimiyet ile gayet edilmelidir. Esen fırtınalara karşı, yol arkadaşlarına ve sevdiklerine kol kanat germeli, zaten şiddetli olan rüzgarın yanında bir imtihan da biz olmamalıyız. Yüzeysel konular, suni gündemler bizi bize yabancılaştırmamalı. Esas vazifemizi ve öncelikli gündemlerimizi unutturmamalı. Duyarsız, gamsız, nefisperest, nemelazımcı bir bünye oluşmasına asla ama asla müsaade edilmemelidir. Zira vicdan ve izan sahibi her sine, bu dayatmaları en yüksek sesle reddedecektir. Bilir ve iman ederiz ki Hakk olanı yaşamaz ve savunmazsak, bize dayatılan batıl, hayatlarımızı istila eder. Sonra eşref-i mahlukat olan bizler çoğu hakikati gündemimize dahi alamayacak acizliğe düşeriz. İnsan olarak bir kıymeti harbiyemiz kalmaz. Bir alimin güzel bir sözü var: "İnsanın kıymeti azalırsa eşyanın fiyatı yükselir." İnsan onuruna yaraşır bir hayat için tüm fesat çabalarına karşın hakkı hayatlarımıza hakim kılabilmek duasıyla... Cevâhir Aydın / Küçük Dünyam
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haber111.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.