Cevahir AYDIN
Köşe Yazarı
Cevahir AYDIN
 

DİJİTAL GÖÇMEN JENERASYONU

DİJİTAL GÖÇMEN JENERASYONU İnternetin hayatımıza girmesiyle alternatif bir evren alternatif bir kişilik oluşturuldu. İnsanlar özel hayatlarında başka bir kişilik ve başka bir imkânla başka bir hayat yaşarken, internetle beraber bambaşka yansımalarla bir hayat sürmeye başladılar. Bu gerçeklikten uzak hayatın getirdiği rahatlıkla dijitalde çok hassas davranamayabiliyor. Sosyal mecraları aklıselim bir duruşla incelediğimizde, bizlerin kişiliğiyle; fikrimiz, duruşumuz, farkındalığımızla alakalı çok yerinde ipuçları verdiğine şahit oluruz. Gerçek hayattan kopmamak adına sürekli bilinçli bir hayat yolculuğu ile diri kalmak durumundayız. Sadece bu dünyadan ibaret olmayan bir hayata talip olanlar; ötelere namzet benliklerini ilahi kılavuza göre dizayn etmeli ve temel düsturları hayatlarına hayat kılmalılar. Fıtrî kodları ile oynanmasına müsaade etmemeli, kendilerine dayatılana değil, fıtri kodlarına uygun olanı, ilham edileni, elçiler vasıtasıyla yaşamda sunulan örnekleri rehber edinmeliler. Mekanikten dijitale geçişteki köprü jenerasyonu diye tabir edilen ellili yaşlardaki bireylerin dahi sarsıldığı bu değişim ve dönüşüm sürecinde bazı temel konuları yeniden ele almak ve öze dönüş yolculuğunu başlatmak yerinde olacaktır. Hayatımıza çeki düzen vermek adına, Tekâmül yolculuğunun işaret taşları olarak bilinen iyi/kötü, doğru/yanlış kavramlarının sağlıklı birer kılavuz olarak yeniden değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Birey olarak dünyaya ilk adım attığımız andan itibaren annemizin, çevremizin, öğretmenlerimizin iyi ve kötüyü anlattığına şahit oluruz. Neyin iyi neyin kötü olduğunu gösterirler. Hep iyi olmaya çalışırız çocukken. Sonra büyürken bu iyi ve kötünün yanına ergenlik döneminde doğru ve yanlışı ekleriz. O dönemin ilk sürecinde doğru ve yanlışla iyi ve kötü arasında bir çatışma yaşanır. Büyümenin alametlerinden bir tanesi iyi ve kötünün yanında doğru ve yanlışı da ayırt etmektir. Aydınlanma iyinin yanında doğruyu da yapabilmektedir. Toplumun iyiyi gösterdiği bir yerde ancak müstakil bir hayata sahip yetişkin bilincine sahip kişi iyinin yanına doğruyu da ekler. Toplumun geneli ne zaman hem iyiyi hem doğruyu yaparsa işte o zaman kaliteli ve keyifli bir hayattan söz edebiliriz. Örneğin sokakta gördüğümüz bir dilenci gördük. Ona sadaka verdik. İyilik yaptığımızı düşündüğümüz yerde doğru olmayan bu davranış o insanı topluma kazandırmaya engeldir. Gelişmiş toplum yapısında o sadakanın yanında bireyi topluma kazandırma çabasına şahit olur, içinde bulunduğu durumdan çıkarılmasına çaba harcanır. Toplumumuzun en belirgin hastalıklarından bir tanesi herkes çok iyi. Kimse kötü değil. Herkes kendi duygu ve düşüncesinin, kendi inancının en iyi olduğunu düşünüyor. O kadar iyi ki ötekinin de aynı iyilikte olmasını istiyor. Öteki aynı iyilikte olmadığında buna tölerans gösteremiyor. Tutarsız davranışlarla sürdürülen bu tür yaklaşımlarda hoşgörülü davranıldığı iddia edilse de bu yersi bir iddiadır. Hoşgörünün içinde bu yönüyle kibir vardır. “Ben çok iyiyim, sen de fena değilsin.” Rahatsızlığını barındırır. Azametli, en iyi, masum olma iddiası vardır… Her zaman iyiyi yapmak gerekmez, onunla beraber doğruyu yapmak gerekir. Yanlış yapan bir muhatabımıza davranışından dolayı tavır almak iyiyi desteklemek değildir. Muhatabımızı rencide etmeden, doğru olanı göstermek ve ona şefkatle teşvik etmek tutarlı olandır. Nesiller her zaman büyüklerinden öğrenerek hayat yolculuğunu sürdürür. Çocukluktan başlar öğrenme yolculuğu. İslam büyüklerinin yaklaşımlarını incelediğimizde ilk çocukluk evresinde iyi ile kötünün, yetişkinliğe adım attığımız ilk dönemde doğru ile yanlışın verildiğine şahit oluruz. Sonrasında hayatta belirli sorumluluklarla ehliyet yoklaması yapılır ve hayata hazırlanır. Günümüzde kalabalıkların kendi yolunu bulmalarında güçlük çekmelerinin bir sebebi sadece iyiye odaklanmalarıdır. Doğruyu yanına vermekten kaçınmalarıdır. Farkındalık; iyi ve doğrunun birlikte kullanılması durumu; aralarındaki farkların ayrıştırmaya başlanması durumudur. Fark edilen durumların sürdürülmesine farkındalık diyoruz. Bazı haller gelişir bireyde, hayret, hayranlık, şaşkınlık vb. Bir şeyin değeri birey onu fark ettikten sonraki takındığı tavırda saklıdır. Fark ettiği andan itibaren eski takınılan tavırdan ziyade daha doğru ve daha iyi tavra geldiğinde farkındalığı hayatına yansıtmış olur. Bireyi rahatsız eden, kurtulmak istediği bir huyu, kendisine iyi gelmeyen bir alışkanlığı olabilir bu konuda farkındalık mekanizmasını kullanmalı, hep aklımda demeli, farkındayım demeli ve kendisini frenlemelidir. Tasavvufta dört farklı ölümden bahsedilir: Beyaz Ölüm; yeme, içme ve şehevi arzuda ölüm Siyah Ölüm/Sububiyet; Vurmak, kırmak, saldırmak vb de ölüm Yeşil Ölüm; Gösterişte ölmek Kırmızı Ölüm; Mecazen nefsin ölümü… Bazı yerlerde ölebilmek gerekir. Eski beni, eski hali artık geride bırakabilme yeni hale sahip çıkma, yeni halin farkındalığı ile hayat yolunu yürümeye çalışmalı. Burada birey kendisine bir şey bırakmadığı sürece, farkındalığını sürdürmediği, sorumluluğu almadığı sürece kimse kendisine yardımcı olamaz. Cevâhir Aydın / Küçük Dünyam
Ekleme Tarihi: 11 Ağustos 2021 - Çarşamba

DİJİTAL GÖÇMEN JENERASYONU

DİJİTAL GÖÇMEN JENERASYONU İnternetin hayatımıza girmesiyle alternatif bir evren alternatif bir kişilik oluşturuldu. İnsanlar özel hayatlarında başka bir kişilik ve başka bir imkânla başka bir hayat yaşarken, internetle beraber bambaşka yansımalarla bir hayat sürmeye başladılar. Bu gerçeklikten uzak hayatın getirdiği rahatlıkla dijitalde çok hassas davranamayabiliyor. Sosyal mecraları aklıselim bir duruşla incelediğimizde, bizlerin kişiliğiyle; fikrimiz, duruşumuz, farkındalığımızla alakalı çok yerinde ipuçları verdiğine şahit oluruz. Gerçek hayattan kopmamak adına sürekli bilinçli bir hayat yolculuğu ile diri kalmak durumundayız. Sadece bu dünyadan ibaret olmayan bir hayata talip olanlar; ötelere namzet benliklerini ilahi kılavuza göre dizayn etmeli ve temel düsturları hayatlarına hayat kılmalılar. Fıtrî kodları ile oynanmasına müsaade etmemeli, kendilerine dayatılana değil, fıtri kodlarına uygun olanı, ilham edileni, elçiler vasıtasıyla yaşamda sunulan örnekleri rehber edinmeliler. Mekanikten dijitale geçişteki köprü jenerasyonu diye tabir edilen ellili yaşlardaki bireylerin dahi sarsıldığı bu değişim ve dönüşüm sürecinde bazı temel konuları yeniden ele almak ve öze dönüş yolculuğunu başlatmak yerinde olacaktır. Hayatımıza çeki düzen vermek adına, Tekâmül yolculuğunun işaret taşları olarak bilinen iyi/kötü, doğru/yanlış kavramlarının sağlıklı birer kılavuz olarak yeniden değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Birey olarak dünyaya ilk adım attığımız andan itibaren annemizin, çevremizin, öğretmenlerimizin iyi ve kötüyü anlattığına şahit oluruz. Neyin iyi neyin kötü olduğunu gösterirler. Hep iyi olmaya çalışırız çocukken. Sonra büyürken bu iyi ve kötünün yanına ergenlik döneminde doğru ve yanlışı ekleriz. O dönemin ilk sürecinde doğru ve yanlışla iyi ve kötü arasında bir çatışma yaşanır. Büyümenin alametlerinden bir tanesi iyi ve kötünün yanında doğru ve yanlışı da ayırt etmektir. Aydınlanma iyinin yanında doğruyu da yapabilmektedir. Toplumun iyiyi gösterdiği bir yerde ancak müstakil bir hayata sahip yetişkin bilincine sahip kişi iyinin yanına doğruyu da ekler. Toplumun geneli ne zaman hem iyiyi hem doğruyu yaparsa işte o zaman kaliteli ve keyifli bir hayattan söz edebiliriz. Örneğin sokakta gördüğümüz bir dilenci gördük. Ona sadaka verdik. İyilik yaptığımızı düşündüğümüz yerde doğru olmayan bu davranış o insanı topluma kazandırmaya engeldir. Gelişmiş toplum yapısında o sadakanın yanında bireyi topluma kazandırma çabasına şahit olur, içinde bulunduğu durumdan çıkarılmasına çaba harcanır. Toplumumuzun en belirgin hastalıklarından bir tanesi herkes çok iyi. Kimse kötü değil. Herkes kendi duygu ve düşüncesinin, kendi inancının en iyi olduğunu düşünüyor. O kadar iyi ki ötekinin de aynı iyilikte olmasını istiyor. Öteki aynı iyilikte olmadığında buna tölerans gösteremiyor. Tutarsız davranışlarla sürdürülen bu tür yaklaşımlarda hoşgörülü davranıldığı iddia edilse de bu yersi bir iddiadır. Hoşgörünün içinde bu yönüyle kibir vardır. “Ben çok iyiyim, sen de fena değilsin.” Rahatsızlığını barındırır. Azametli, en iyi, masum olma iddiası vardır… Her zaman iyiyi yapmak gerekmez, onunla beraber doğruyu yapmak gerekir. Yanlış yapan bir muhatabımıza davranışından dolayı tavır almak iyiyi desteklemek değildir. Muhatabımızı rencide etmeden, doğru olanı göstermek ve ona şefkatle teşvik etmek tutarlı olandır. Nesiller her zaman büyüklerinden öğrenerek hayat yolculuğunu sürdürür. Çocukluktan başlar öğrenme yolculuğu. İslam büyüklerinin yaklaşımlarını incelediğimizde ilk çocukluk evresinde iyi ile kötünün, yetişkinliğe adım attığımız ilk dönemde doğru ile yanlışın verildiğine şahit oluruz. Sonrasında hayatta belirli sorumluluklarla ehliyet yoklaması yapılır ve hayata hazırlanır. Günümüzde kalabalıkların kendi yolunu bulmalarında güçlük çekmelerinin bir sebebi sadece iyiye odaklanmalarıdır. Doğruyu yanına vermekten kaçınmalarıdır. Farkındalık; iyi ve doğrunun birlikte kullanılması durumu; aralarındaki farkların ayrıştırmaya başlanması durumudur. Fark edilen durumların sürdürülmesine farkındalık diyoruz. Bazı haller gelişir bireyde, hayret, hayranlık, şaşkınlık vb. Bir şeyin değeri birey onu fark ettikten sonraki takındığı tavırda saklıdır. Fark ettiği andan itibaren eski takınılan tavırdan ziyade daha doğru ve daha iyi tavra geldiğinde farkındalığı hayatına yansıtmış olur. Bireyi rahatsız eden, kurtulmak istediği bir huyu, kendisine iyi gelmeyen bir alışkanlığı olabilir bu konuda farkındalık mekanizmasını kullanmalı, hep aklımda demeli, farkındayım demeli ve kendisini frenlemelidir. Tasavvufta dört farklı ölümden bahsedilir: Beyaz Ölüm; yeme, içme ve şehevi arzuda ölüm Siyah Ölüm/Sububiyet; Vurmak, kırmak, saldırmak vb de ölüm Yeşil Ölüm; Gösterişte ölmek Kırmızı Ölüm; Mecazen nefsin ölümü… Bazı yerlerde ölebilmek gerekir. Eski beni, eski hali artık geride bırakabilme yeni hale sahip çıkma, yeni halin farkındalığı ile hayat yolunu yürümeye çalışmalı. Burada birey kendisine bir şey bırakmadığı sürece, farkındalığını sürdürmediği, sorumluluğu almadığı sürece kimse kendisine yardımcı olamaz. Cevâhir Aydın / Küçük Dünyam
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haber111.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.