Cevahir AYDIN
Köşe Yazarı
Cevahir AYDIN
 

Konuştuklarımız ve Sustuklarımız - 1

Konuştuklarımız ve Sustuklarımız - 1 Ötekini konuşmak, tek kelimeyle 'kendine susmanın cezasıdır.' Öyle insanlarla muhatap olur öyle insanlarla karşılaşırız ki her birinde tahayyül ettiğimiz ideal insan portresini bulmaya çalışırız. Daha doğrusu ideal insan olma mücadelesinde kendimize yol arkadaşı ararız. Ne yolculuk kısadır ne de yol arkadaşları o kadar azdır. Her yol arkadaşı farklı mizaca sahiptir. Her yolun her virajın kabul ettiği veya savurduğu karakterler vardır bunların içinde. Hep arzulanan, aranan, rol model olarak kabul gören bireyleri aramakla geçen ömrün aksine; yolun incinmediği, virajın savuramadığı, yanındayken yoldaşın kendisini güvenilir limanda hissettiği bahtiyar bir hayatı hayatlarında hakim kılanlar ne mutlu. Kıymetli bir dostumun yıllar evvel tarif ettiği bir kaide vardı. Hayat yolculuğumuzda nice insanlarla tanışır, niceleri ile türlü ortak işlerimiz olur. İnsan onuruna yakışır, mümin ahlakına yaraşır bir yöntem olarak bu kişilere kendimizce puan/kredi veririz. Misalen birlikte yol yürümeye karar verdiğimiz kişilere 10 üzerinden 10 puan veririz. (On üzerinden sıfır vermek kişisel egomuzu besleyeceğinden, her insan hüsnü niyeti hak eder ahlakı işlesin için on puan veririz. Bu aynı zamanda olgunlaşmış iç dünyanın, iç kalitenin, beşer olarak haddi bilmenin dışavurumudur.) 'Herkes kendinde olanı harcar' kuralı işler ve muhatabımız, yolculuk esnasında söz, tutum ve davranışlarıyla kredisini korur veya düşürür, bu onun kalitesini gösterir. Neyi tercih ettiğine göre muhatabımızı ve yolu tekrar be tekrar gözden geçirmek kaliteli bir yolculuk için elzemdir. .... Yol bu, her zaman düz olmayacak. Yolculuk bu, her daim kısa sürmeyecek menzile erken varmak belki mümkün olmayacak. Yol arkadaşı bu, herkes seninle aynı şartlarda seyahat etmek istemeyebilecek, yolun hakkını vermekte güçlü olamayabilecektir. Hayatın cilvesi işte, yolu yoldaşı hesaplarken kendisini ihmal eder kendisini unutur insan. İçe dönmez sorgulamaz, yolun gündeminde kaybolursa çok büyük geçmiş olsun. Haddini bilmeli insan, duracağı yeri, sözünün sınırını, mesuliyetinin ne olduğunu hep hatırda tutmalı. Ötekinin tercihini saatlerce günlerce haftalarca konuşup, magazinleştirircesine gündemine alıp; kendisinin ve çevresinin ümidini, heyecanını, şevkini kıracağı yere öze dönmeli. Mesuliyeti ile meşgul olmalı deriz ya, evet kendi ile meşgul olmalı. Ötekinin tercihinde ısrarına 'tercihini yaşamak istiyor, bu onun kaderidir artık' diyecek enginlikte olabilmelidir. Zaten birey kendisine ve sorumluluklarına döndüğünde, öz değerlerini, temel dinamiklerini koruyup kollamaya gayret ettiğinde 'Magazin peşinde koşmaya vakit yok. Zira uçurumdan aşağıya yuvarlanan nice canlar var, el uzatılmayı bekliyor'u görecek. Bir çocuğun masumiyeti, bir çırağın acemiliği, bir oyuncunun amatörlüğü, bir er'in ürkekliği, bir öğrencinin merakı, maneviyata susamış bir sinenin heyecanlı çabası, bir gencin mücadele kavgası, insanlığa bir eser kazandırmak isteyen bir mucidin sakarlıkları, yeni evli bir çiftin aynı hanede kendilerini yabancı hissetmeleri, gurbetçinin çaresizliği... Bunlar vb nice gerçeklikler varken önümüzde... Bunları tutup ayağa kaldırmak, sağlıklı yarınlar için sağlıklı bireyler hazırlamak varken, bunun için de önce öz benliği onarıp akabinde öncülük etmek varken ötekini konuşmak, tek kelimeyle "kendine susmanın cezasıdır." Görmek isteyen, elbet görecek. Öyle ki sorumluluğunu ihmal ettiğinde, ihmalde ısrar ettiğinde artık esas uğraş alanının çürüklüğü kendisini de tiksindirecek dışarıya yöneltecektir. Vicdani olarak bu kendisini rahatsız eder, rahatsız eder de ötekini konuşmaktan imtina edip susar. Kendisini konuşur, kendisiyle konuşur. Kaliteli bir birey gıybet haset hakka girme gibi virüslerden korunmak adına daha hassas yaşar. Ötekinin tercihini izler, varsa tavsiye mahiyetinde, tabiri yerindeyse eli omuzunda hakikati fısıldar. Her fırsatta açık bulmaya, eleştirip kınamaya tenezzül etmez. Zira ötelerde mahcup olmak istemez. İçe dönen özü bulur Arayan bulur Mücadele eden kavuşur Konuşması gerekeni konuşup susacağı yerde susanın sözü, samimiyet ateşinde pişer de konuştuğunda tesir eder vesselam... Cevâhir Aydın/ Küçük Dünyam
Ekleme Tarihi: 23 Ocak 2022 - Pazar

Konuştuklarımız ve Sustuklarımız - 1

Konuştuklarımız ve Sustuklarımız - 1 Ötekini konuşmak, tek kelimeyle 'kendine susmanın cezasıdır.' Öyle insanlarla muhatap olur öyle insanlarla karşılaşırız ki her birinde tahayyül ettiğimiz ideal insan portresini bulmaya çalışırız. Daha doğrusu ideal insan olma mücadelesinde kendimize yol arkadaşı ararız. Ne yolculuk kısadır ne de yol arkadaşları o kadar azdır. Her yol arkadaşı farklı mizaca sahiptir. Her yolun her virajın kabul ettiği veya savurduğu karakterler vardır bunların içinde. Hep arzulanan, aranan, rol model olarak kabul gören bireyleri aramakla geçen ömrün aksine; yolun incinmediği, virajın savuramadığı, yanındayken yoldaşın kendisini güvenilir limanda hissettiği bahtiyar bir hayatı hayatlarında hakim kılanlar ne mutlu. Kıymetli bir dostumun yıllar evvel tarif ettiği bir kaide vardı. Hayat yolculuğumuzda nice insanlarla tanışır, niceleri ile türlü ortak işlerimiz olur. İnsan onuruna yakışır, mümin ahlakına yaraşır bir yöntem olarak bu kişilere kendimizce puan/kredi veririz. Misalen birlikte yol yürümeye karar verdiğimiz kişilere 10 üzerinden 10 puan veririz. (On üzerinden sıfır vermek kişisel egomuzu besleyeceğinden, her insan hüsnü niyeti hak eder ahlakı işlesin için on puan veririz. Bu aynı zamanda olgunlaşmış iç dünyanın, iç kalitenin, beşer olarak haddi bilmenin dışavurumudur.) 'Herkes kendinde olanı harcar' kuralı işler ve muhatabımız, yolculuk esnasında söz, tutum ve davranışlarıyla kredisini korur veya düşürür, bu onun kalitesini gösterir. Neyi tercih ettiğine göre muhatabımızı ve yolu tekrar be tekrar gözden geçirmek kaliteli bir yolculuk için elzemdir. .... Yol bu, her zaman düz olmayacak. Yolculuk bu, her daim kısa sürmeyecek menzile erken varmak belki mümkün olmayacak. Yol arkadaşı bu, herkes seninle aynı şartlarda seyahat etmek istemeyebilecek, yolun hakkını vermekte güçlü olamayabilecektir. Hayatın cilvesi işte, yolu yoldaşı hesaplarken kendisini ihmal eder kendisini unutur insan. İçe dönmez sorgulamaz, yolun gündeminde kaybolursa çok büyük geçmiş olsun. Haddini bilmeli insan, duracağı yeri, sözünün sınırını, mesuliyetinin ne olduğunu hep hatırda tutmalı. Ötekinin tercihini saatlerce günlerce haftalarca konuşup, magazinleştirircesine gündemine alıp; kendisinin ve çevresinin ümidini, heyecanını, şevkini kıracağı yere öze dönmeli. Mesuliyeti ile meşgul olmalı deriz ya, evet kendi ile meşgul olmalı. Ötekinin tercihinde ısrarına 'tercihini yaşamak istiyor, bu onun kaderidir artık' diyecek enginlikte olabilmelidir. Zaten birey kendisine ve sorumluluklarına döndüğünde, öz değerlerini, temel dinamiklerini koruyup kollamaya gayret ettiğinde 'Magazin peşinde koşmaya vakit yok. Zira uçurumdan aşağıya yuvarlanan nice canlar var, el uzatılmayı bekliyor'u görecek. Bir çocuğun masumiyeti, bir çırağın acemiliği, bir oyuncunun amatörlüğü, bir er'in ürkekliği, bir öğrencinin merakı, maneviyata susamış bir sinenin heyecanlı çabası, bir gencin mücadele kavgası, insanlığa bir eser kazandırmak isteyen bir mucidin sakarlıkları, yeni evli bir çiftin aynı hanede kendilerini yabancı hissetmeleri, gurbetçinin çaresizliği... Bunlar vb nice gerçeklikler varken önümüzde... Bunları tutup ayağa kaldırmak, sağlıklı yarınlar için sağlıklı bireyler hazırlamak varken, bunun için de önce öz benliği onarıp akabinde öncülük etmek varken ötekini konuşmak, tek kelimeyle "kendine susmanın cezasıdır." Görmek isteyen, elbet görecek. Öyle ki sorumluluğunu ihmal ettiğinde, ihmalde ısrar ettiğinde artık esas uğraş alanının çürüklüğü kendisini de tiksindirecek dışarıya yöneltecektir. Vicdani olarak bu kendisini rahatsız eder, rahatsız eder de ötekini konuşmaktan imtina edip susar. Kendisini konuşur, kendisiyle konuşur. Kaliteli bir birey gıybet haset hakka girme gibi virüslerden korunmak adına daha hassas yaşar. Ötekinin tercihini izler, varsa tavsiye mahiyetinde, tabiri yerindeyse eli omuzunda hakikati fısıldar. Her fırsatta açık bulmaya, eleştirip kınamaya tenezzül etmez. Zira ötelerde mahcup olmak istemez. İçe dönen özü bulur Arayan bulur Mücadele eden kavuşur Konuşması gerekeni konuşup susacağı yerde susanın sözü, samimiyet ateşinde pişer de konuştuğunda tesir eder vesselam... Cevâhir Aydın/ Küçük Dünyam
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haber111.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.