Dr. Vehbi KARA
Köşe Yazarı
Dr. Vehbi KARA
 

Dinsizler Kuran’ın Tercümesini Niçin İstiyorlar?

<div style="color: rgb(34, 34, 34); font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: small;">20. Y&uuml;zyıl İslam aleminde b&uuml;y&uuml;k &ccedil;&ouml;k&uuml;şlerin yaşandığı korkun&ccedil; bir &ccedil;ağ olmuştur. Dinimizi ortadan kaldırmak i&ccedil;in akla gelmedik m&uuml;nafıklıklar yapılmış kutsal saydığımız b&uuml;t&uuml;n değerlere h&uuml;cum edilmiştir.<br /> <br /> Hangi birini anlatalım. Saymakla bitmez ki! Harf inkılabından tutun Halifeliğin kaldırılıp İslam&rsquo;ın başsız kalmasına kadar din ve vicdan &ouml;zg&uuml;rl&uuml;ğ&uuml;n&uuml;n katledildiği acımasız tek parti sultasını yaşadık. Cami minarelerinden ezan yerine tangır tungur şarkı s&ouml;zlerine benzeyen nidaların yapıldığı acı g&uuml;nler yetmemiş gibi namazın dahi T&uuml;rk&ccedil;e okunması i&ccedil;in &ccedil;alışmalar yapıldığına şahit olduk.<br /> <br /> 24 Temmuz 2020 tarihi bu tahribatlardan bir tanesinin daha ortadan kaldırıldığı &ouml;nemli bir g&uuml;nd&uuml;. Ayasofya camisinde yeniden namaz kılmaya başladık. Bu aziz vatanın evlatları ile beraber b&uuml;t&uuml;n İslam alemini sevince boğan bu g&uuml;zel g&uuml;n&uuml; yaşattığı i&ccedil;in Rabbimize sonsuz ş&uuml;k&uuml;rler olsun.<br /> <br /> Tahrip kolay tamir zordur. İlki yılda yapılan bir gemiyi bir denizci kolayca batırabilir. Bu nedenle o kadar &ccedil;ok tahribat yapıldı ki bunları tamir etmek olduk&ccedil;a uzun zaman alıyor. İşte Ezan-ı Muhammedi 16 sene sonra 1950 yılında ancak d&uuml;zeltilebildi. Keza Ayasofya tam 89 yıl sonra yeniden camiye d&ouml;nd&uuml;r&uuml;lebildi. Fakat yapılan tahribatlar bunlarla sınırlı değil ki&hellip;<br /> <br /> 1932 Yılından beri bu vatanda Cuma hutbesi T&uuml;rk&ccedil;e okunuyor. Halbuki 4 mezhebe g&ouml;re hutbenin Arap&ccedil;a okunması gereklidir. Lakin dindar insanlar dahi bu bidatin i&ccedil;imize sokulduğundan habersizdir. İşte 1400 yıldan beri Arap&ccedil;a okunan hutbe aynı vaazlardaki gibi T&uuml;rk&ccedil;e okunmaya başlamıştır.<br /> <br /> Cuma hutbesi okunurken birisine &ldquo;sus, konuşma&rdquo; dahi denilmez. Aynı namaz kılarken denilmeyeceği gibi. Fakat hutbede yapılan uydurmalar yani bidatlar o kadar &ccedil;oktur ki bu nedenle zuhuru ahir namazının kılındığını bile bilmiyoruz. İmam-ı Azam Ebu Hanefi bazı h&uuml;k&uuml;mdarların bidatlarından dolayı namaza ş&uuml;phe gelmemesi i&ccedil;in &ouml;ğle namazının da kılınması gerektiği konusunda fetva vermiştir.<br /> <br /> Halbuki b&uuml;t&uuml;n bidatlar ve dinde uydurma işler bizzat hz. Muhammed Aleyhissalat&uuml; Vesselam tarafından yasaklanmıştır. Bu konuda sadece &uuml;&ccedil; hadis nakletmekle yetinelim:<br /> <br /> Rasulullah (asm) ş&ouml;yle buyurmuştur:<br /> <br /> &ldquo;S&ouml;zlerin en doğrusu Allah&rsquo;ın Kitabıdır, yolların en hayırlısı Muhammed&rsquo;in yoludur. İşlerin en şerlisi muhdes olanlardır. Dine sonradan sokulan her şey bid&rsquo;attır, her bid&rsquo;at dalalettir ve her dalalet ateştedir.&rdquo;(Muhdes: Dinden olmayan şeyin din adına &ccedil;ıkarılmasıdır) M&uuml;slim 867, Nesei 3/188.<br /> <br /> &ldquo;&hellip;Yolun en faziletlisi Muhammed&rsquo;in yoludur. En k&ouml;t&uuml; iş ise sonradan icat edilenlerdir. Her bid&rsquo;at dalalettir.&rdquo; Buhari, İtisam, 16.<br /> <br /> &ldquo;Hakikat şu ki; kim benden sonra terk edilmiş bir s&uuml;nnetimi ihya ederse, onunla amel eden herkesin ecri kadar o kimseye sevap verilir, hem de onların sevabından hi&ccedil;bir şey eksilmeden. Kim de Allah&rsquo;ın ve Rasul&uuml;n&uuml;n rızasına uygun d&uuml;şmeyen bir dalalet bid&rsquo;atı icad ederse onunla amel eden insanların g&uuml;nahları kadar o kimseye g&uuml;nah y&uuml;kletilir, hem de g&uuml;nahlarından hi&ccedil; bir şey eskitilmeden.&rdquo; Tirmizi, M&uuml;slim, Ebu Davud.<br /> <br /> İşte bidatların ne derece tehlikeli olduğunu bu hadislerden kolayca anlayabiliriz. Bununla birlikte Cuma namazlarında hutbenin T&uuml;rk&ccedil;e olarak 1932 yılından beri okunmasından kimse rahatsızlık duymamaktadır.<br /> <br /> &Ccedil;in&rsquo;den tutun Hindistan&rsquo;a kadar d&uuml;nyanın her yerinde Arap&ccedil;a hutbe okunduğuna bizzat şahit oldum. Fakat &uuml;lkemizde sanki hutbe her toplumun lisanı neyse onunla okunur gibi yanlış bir algı oluşmuştur. Bunun bidat olduğunu dahi bilemeyen nice insanımız vardır.<br /> <br /> Bu konuda daha detaylı bilgi edinmek isteyenlerin &ldquo;Kelam-ı Ezeli ve Hutbenin Arap&ccedil;a Okunması&rdquo; başlıklı kitabımı okumasını tavsiye ederim. Kitapyurdunda yayınladığım din ve vicdan &ouml;zg&uuml;rl&uuml;ğ&uuml;n&uuml; hi&ccedil;e sayarak dinde uydurmaların yapıldığı bu konuya; tekrar girmeyeceğim. Fakat bunun yerine bazı siyasi liderlerin Arap&ccedil;a yerine ni&ccedil;in T&uuml;rk&ccedil;e okunmasını istediklerini izah etmeye &ccedil;alışacağım&hellip;<br /> <br /> 1930&rsquo;lu yıllarda dehşetli din d&uuml;şmanları Kur&acirc;n&rsquo;a karşı suikastlarını terc&uuml;mesiyle yapmaya &ccedil;alışmışlardır. Demişlerdir ki: &quot;Kur&rsquo;&acirc;n terc&uuml;me edilsin, t&acirc; ne mal olduğu bilinsin.&quot; Yani, &ldquo;l&uuml;zumsuz tekrarları herkes g&ouml;rs&uuml;n ve terc&uuml;mesi onun yerinde okunsun&rdquo; diye ahmak&ccedil;a bir işe girişmişlerdir.<br /> <br /> Fakat Bedi&uuml;zzaman Said Nursi bu konuda yazmış olduğu eserlerle en aklı kıt insanın dahi anlayacağı şekilde izah etmiştir. Bunları kısaca şu şekilde a&ccedil;ıklayalım:<br /> <br /> Kur&acirc;n&rsquo;ın hakik&icirc; terc&uuml;mesinin m&uuml;mk&uuml;n değildir.Lisan-ı nahv&icirc; olan lisan-ı Arab&icirc; yerinde Kur&rsquo;&acirc;n&rsquo;ın meziyetlerini ve n&uuml;ktelerini başka lisan muhafaza edemez.Herbir harfi, on adetten bine kadar sevap veren kelim&acirc;t-ı Kur&rsquo;&acirc;niyenin muciz&acirc;ne ve cemiyetli tabirlerinin yerini, beşerin &acirc;di ve c&uuml;z&rsquo;&icirc; terc&uuml;meleri tutamaz.Kuran yerine meal veya terc&uuml;meler camilerde hutbe veya namaz gibi ibadetlerde okunamaz.<br /> <br /> İşte bu eserler sayesinde dinsizlerin bu dehşetli planları akim kalmıştır. Fakat bu İslam d&uuml;şmanlarından ders alan m&uuml;nafıklar, yine şeytan hesabına Kur&acirc;n g&uuml;neşini &uuml;flemekle s&ouml;nd&uuml;rmeye &ccedil;alışan ahmak &ccedil;ocuklar gibi &ccedil;alışmışlardır. Nitekim kitabımı yazdıktan sonra g&ouml;nderdiğim bazı akademisyen ve ilahiyat&ccedil;ılar a&ccedil;ık&ccedil;a &ldquo;hutbenin T&uuml;rk&ccedil;e okunması gerektiğini d&uuml;ş&uuml;n&uuml;yorum&rdquo; diye bizzat tarafıma s&ouml;ylemişlerdir. Allah ıslah etsin&hellip;<br /> <br /> Bu makalede anlamaya &ccedil;alıştığımız Kuran&rsquo;ın tekrarlarının ise &ccedil;ok hikmeti vardır. Burada sadece birka&ccedil; tanesini s&ouml;yleyeceğiz ki Kuran&rsquo;ın yerine hi&ccedil;bir lisan yerini tutamaz ve ibadetlerde okunamaz:<br /> <br /> Her şeyden &ouml;nce Kuran&rsquo;ın tekrarı gerektiren bir dua, d&acirc;vet, zikir ve tevhid kitabı olduğunu bilmek gerekiyor. G&uuml;zel ve tatlı tekrarları ile bir tek c&uuml;mlede ve bir tek kıssada ayrı ayrı &ccedil;ok m&acirc;n&acirc;ları, ayrı ayrı muhatap tabakalarına d&uuml;ş&uuml;nd&uuml;ren Kuran&rsquo;ın bu &ouml;zelliği &ccedil;ok &ouml;nemlidir.<br /> <br /> Koca k&acirc;inatı par&ccedil;a par&ccedil;a edip kıyamette şeklini değiştirerek, d&uuml;nyayı kaldırıp onun yerine azametli &acirc;hireti kuracak ve zerrattan yıldızlara kadar b&uuml;t&uuml;n c&uuml;z&rsquo;iyat ve k&uuml;lliyatın tek bir Z&acirc;tın elinde ve tasarrufunda bulunduğunu ispat edecek ve k&acirc;inatı ve arzı ve semavatı ve an&acirc;sırı kızdıran ve hiddete getiren nev-i beşerin zul&uuml;mlerine, k&acirc;inatın netice-i hilkati hesabına gazab-ı İl&acirc;h&icirc;yi ve hiddet-i Rabb&acirc;niyeyi g&ouml;sterecek hadsiz ve nihayetsiz ve dehşetli ve geniş bir inkıl&acirc;bın tesisinde, binler netice kuvvetinde bazı c&uuml;mleleri ve hadsiz delillerin neticesi olan bir kısım &acirc;yetleri tekrar etmek, değil bir kusur, belki gayet kuvvetli bir i&rsquo;caz ve gayet y&uuml;ksek bir bel&acirc;gat ve mukteza-yı h&acirc;le gayet mutabık bir cez&acirc;lettir, bir fes&acirc;hattir.<br /> <br /> &Ouml;rneğin birtek &acirc;yet olup y&uuml;z on d&ouml;rt defa tekrar edilen Bismill&acirc;hirrahm&acirc;nirrah&icirc;m c&uuml;mlesi, Arşı ferşe bağlayan ve k&acirc;inatı ışıklandıran ve her dakika herkes ona muhta&ccedil; olan &ouml;yle bir hakikattir ki, milyonlar defa tekrar edilse yine ihtiya&ccedil; vardır. Değil yalnız ekmek gibi her g&uuml;n, belki hava ve ziya gibi her dakika ona ihtiya&ccedil; ve iştiyak vardır.<br /> <br /> İşte Kuran&rsquo;ın tekrarları bunun gibi &ccedil;ok esaslara bakıyor. Hatt&acirc; bazen bir sayfada makamın gereği ve beyanın belagatı icap eder ki; tevhit yani Allah&rsquo;ın birliği defalarca zikredilmesi gereklidir. Bu durum değil usan&ccedil;, belki kuvvet ve şevk verir.<br /> <br /> Bu konu Bedi&uuml;zzaman&rsquo;ın eserlerinde işlenmiş olup konuyu derinlemesine anlamak isteyenlere tavsiye edilir.<br /> <br /> İşte Kur&acirc;n, hem bir şeriat, ahk&acirc;m, hikmet kitabı olduğu gibi hem bir ak&icirc;de, iman, zikir, fikir, dua ve d&acirc;vet kitabı olduğunu bu şekilde g&ouml;stermektedir. Herbiri birer k&uuml;&ccedil;&uuml;k Kur&rsquo;&acirc;n olan ekser uzun s&ucirc;re ve makamlarda yalnız iki &uuml;&ccedil; maksat değil, hem bir kitab-ı zikir, iman ve fikir, hem bir kitab-ı şeriat, hikmet ve irşad gibi, &ccedil;ok kitapları ve ayrı ayrı dersleri i&ccedil;ine aldığı bu şekilde anlaşılmış olur.<br /> <br /> Evet, herg&uuml;n, her zaman, herkes i&ccedil;in bir &acirc;lem gider, taze bir &acirc;lemin kapısı kendine a&ccedil;ılmasından, ge&ccedil;ici herbir &acirc;lemini nurlandırmak i&ccedil;in ihtiya&ccedil; ve iştiyakla L&acirc; il&acirc;he ill&acirc;llah c&uuml;mlesini bin defa tekrar ile o değişen perdelerin herbirisine L&acirc; il&acirc;he ill&acirc;llah&rsquo;ı l&acirc;mba yapmak gerekiyor.<br /> <br /> İnsanlar Kur&acirc;n&rsquo;ı okumakla g&uuml;zelliğini takdir etmek ve nefsinin tuğyanından kurtulmaya &ccedil;alışmak hikmetiyle tekrar ederler. Bu derece kuvvet ve şiddet ve tekrarla tehdidat-ı Kur&rsquo;&acirc;niyeyi hakikatsız tevehh&uuml;m etmekten, Şeytan bile ka&ccedil;ar. Onları dinlemeyen inkarcılara Cehennem azabı da tam bir adalettir, diye g&ouml;sterir.<br /> <br /> Son s&ouml;z&uuml;m şudur ki; k&ouml;r adam, g&uuml;neşin ışığını bilmez. Hasta ağız da suyun tadını alamaz. Bu y&uuml;zden Kuran&rsquo;ın tekrarının hikmetini bilmeyenlere sadece acımak gerekir, vesselam&hellip;<br /> <br /> Dr. Vehbi KARA</div>
Ekleme Tarihi: 04 Ağustos 2020 - Salı

Dinsizler Kuran’ın Tercümesini Niçin İstiyorlar?

<div style="color: rgb(34, 34, 34); font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: small;">20. Y&uuml;zyıl İslam aleminde b&uuml;y&uuml;k &ccedil;&ouml;k&uuml;şlerin yaşandığı korkun&ccedil; bir &ccedil;ağ olmuştur. Dinimizi ortadan kaldırmak i&ccedil;in akla gelmedik m&uuml;nafıklıklar yapılmış kutsal saydığımız b&uuml;t&uuml;n değerlere h&uuml;cum edilmiştir.<br /> <br /> Hangi birini anlatalım. Saymakla bitmez ki! Harf inkılabından tutun Halifeliğin kaldırılıp İslam&rsquo;ın başsız kalmasına kadar din ve vicdan &ouml;zg&uuml;rl&uuml;ğ&uuml;n&uuml;n katledildiği acımasız tek parti sultasını yaşadık. Cami minarelerinden ezan yerine tangır tungur şarkı s&ouml;zlerine benzeyen nidaların yapıldığı acı g&uuml;nler yetmemiş gibi namazın dahi T&uuml;rk&ccedil;e okunması i&ccedil;in &ccedil;alışmalar yapıldığına şahit olduk.<br /> <br /> 24 Temmuz 2020 tarihi bu tahribatlardan bir tanesinin daha ortadan kaldırıldığı &ouml;nemli bir g&uuml;nd&uuml;. Ayasofya camisinde yeniden namaz kılmaya başladık. Bu aziz vatanın evlatları ile beraber b&uuml;t&uuml;n İslam alemini sevince boğan bu g&uuml;zel g&uuml;n&uuml; yaşattığı i&ccedil;in Rabbimize sonsuz ş&uuml;k&uuml;rler olsun.<br /> <br /> Tahrip kolay tamir zordur. İlki yılda yapılan bir gemiyi bir denizci kolayca batırabilir. Bu nedenle o kadar &ccedil;ok tahribat yapıldı ki bunları tamir etmek olduk&ccedil;a uzun zaman alıyor. İşte Ezan-ı Muhammedi 16 sene sonra 1950 yılında ancak d&uuml;zeltilebildi. Keza Ayasofya tam 89 yıl sonra yeniden camiye d&ouml;nd&uuml;r&uuml;lebildi. Fakat yapılan tahribatlar bunlarla sınırlı değil ki&hellip;<br /> <br /> 1932 Yılından beri bu vatanda Cuma hutbesi T&uuml;rk&ccedil;e okunuyor. Halbuki 4 mezhebe g&ouml;re hutbenin Arap&ccedil;a okunması gereklidir. Lakin dindar insanlar dahi bu bidatin i&ccedil;imize sokulduğundan habersizdir. İşte 1400 yıldan beri Arap&ccedil;a okunan hutbe aynı vaazlardaki gibi T&uuml;rk&ccedil;e okunmaya başlamıştır.<br /> <br /> Cuma hutbesi okunurken birisine &ldquo;sus, konuşma&rdquo; dahi denilmez. Aynı namaz kılarken denilmeyeceği gibi. Fakat hutbede yapılan uydurmalar yani bidatlar o kadar &ccedil;oktur ki bu nedenle zuhuru ahir namazının kılındığını bile bilmiyoruz. İmam-ı Azam Ebu Hanefi bazı h&uuml;k&uuml;mdarların bidatlarından dolayı namaza ş&uuml;phe gelmemesi i&ccedil;in &ouml;ğle namazının da kılınması gerektiği konusunda fetva vermiştir.<br /> <br /> Halbuki b&uuml;t&uuml;n bidatlar ve dinde uydurma işler bizzat hz. Muhammed Aleyhissalat&uuml; Vesselam tarafından yasaklanmıştır. Bu konuda sadece &uuml;&ccedil; hadis nakletmekle yetinelim:<br /> <br /> Rasulullah (asm) ş&ouml;yle buyurmuştur:<br /> <br /> &ldquo;S&ouml;zlerin en doğrusu Allah&rsquo;ın Kitabıdır, yolların en hayırlısı Muhammed&rsquo;in yoludur. İşlerin en şerlisi muhdes olanlardır. Dine sonradan sokulan her şey bid&rsquo;attır, her bid&rsquo;at dalalettir ve her dalalet ateştedir.&rdquo;(Muhdes: Dinden olmayan şeyin din adına &ccedil;ıkarılmasıdır) M&uuml;slim 867, Nesei 3/188.<br /> <br /> &ldquo;&hellip;Yolun en faziletlisi Muhammed&rsquo;in yoludur. En k&ouml;t&uuml; iş ise sonradan icat edilenlerdir. Her bid&rsquo;at dalalettir.&rdquo; Buhari, İtisam, 16.<br /> <br /> &ldquo;Hakikat şu ki; kim benden sonra terk edilmiş bir s&uuml;nnetimi ihya ederse, onunla amel eden herkesin ecri kadar o kimseye sevap verilir, hem de onların sevabından hi&ccedil;bir şey eksilmeden. Kim de Allah&rsquo;ın ve Rasul&uuml;n&uuml;n rızasına uygun d&uuml;şmeyen bir dalalet bid&rsquo;atı icad ederse onunla amel eden insanların g&uuml;nahları kadar o kimseye g&uuml;nah y&uuml;kletilir, hem de g&uuml;nahlarından hi&ccedil; bir şey eskitilmeden.&rdquo; Tirmizi, M&uuml;slim, Ebu Davud.<br /> <br /> İşte bidatların ne derece tehlikeli olduğunu bu hadislerden kolayca anlayabiliriz. Bununla birlikte Cuma namazlarında hutbenin T&uuml;rk&ccedil;e olarak 1932 yılından beri okunmasından kimse rahatsızlık duymamaktadır.<br /> <br /> &Ccedil;in&rsquo;den tutun Hindistan&rsquo;a kadar d&uuml;nyanın her yerinde Arap&ccedil;a hutbe okunduğuna bizzat şahit oldum. Fakat &uuml;lkemizde sanki hutbe her toplumun lisanı neyse onunla okunur gibi yanlış bir algı oluşmuştur. Bunun bidat olduğunu dahi bilemeyen nice insanımız vardır.<br /> <br /> Bu konuda daha detaylı bilgi edinmek isteyenlerin &ldquo;Kelam-ı Ezeli ve Hutbenin Arap&ccedil;a Okunması&rdquo; başlıklı kitabımı okumasını tavsiye ederim. Kitapyurdunda yayınladığım din ve vicdan &ouml;zg&uuml;rl&uuml;ğ&uuml;n&uuml; hi&ccedil;e sayarak dinde uydurmaların yapıldığı bu konuya; tekrar girmeyeceğim. Fakat bunun yerine bazı siyasi liderlerin Arap&ccedil;a yerine ni&ccedil;in T&uuml;rk&ccedil;e okunmasını istediklerini izah etmeye &ccedil;alışacağım&hellip;<br /> <br /> 1930&rsquo;lu yıllarda dehşetli din d&uuml;şmanları Kur&acirc;n&rsquo;a karşı suikastlarını terc&uuml;mesiyle yapmaya &ccedil;alışmışlardır. Demişlerdir ki: &quot;Kur&rsquo;&acirc;n terc&uuml;me edilsin, t&acirc; ne mal olduğu bilinsin.&quot; Yani, &ldquo;l&uuml;zumsuz tekrarları herkes g&ouml;rs&uuml;n ve terc&uuml;mesi onun yerinde okunsun&rdquo; diye ahmak&ccedil;a bir işe girişmişlerdir.<br /> <br /> Fakat Bedi&uuml;zzaman Said Nursi bu konuda yazmış olduğu eserlerle en aklı kıt insanın dahi anlayacağı şekilde izah etmiştir. Bunları kısaca şu şekilde a&ccedil;ıklayalım:<br /> <br /> Kur&acirc;n&rsquo;ın hakik&icirc; terc&uuml;mesinin m&uuml;mk&uuml;n değildir.Lisan-ı nahv&icirc; olan lisan-ı Arab&icirc; yerinde Kur&rsquo;&acirc;n&rsquo;ın meziyetlerini ve n&uuml;ktelerini başka lisan muhafaza edemez.Herbir harfi, on adetten bine kadar sevap veren kelim&acirc;t-ı Kur&rsquo;&acirc;niyenin muciz&acirc;ne ve cemiyetli tabirlerinin yerini, beşerin &acirc;di ve c&uuml;z&rsquo;&icirc; terc&uuml;meleri tutamaz.Kuran yerine meal veya terc&uuml;meler camilerde hutbe veya namaz gibi ibadetlerde okunamaz.<br /> <br /> İşte bu eserler sayesinde dinsizlerin bu dehşetli planları akim kalmıştır. Fakat bu İslam d&uuml;şmanlarından ders alan m&uuml;nafıklar, yine şeytan hesabına Kur&acirc;n g&uuml;neşini &uuml;flemekle s&ouml;nd&uuml;rmeye &ccedil;alışan ahmak &ccedil;ocuklar gibi &ccedil;alışmışlardır. Nitekim kitabımı yazdıktan sonra g&ouml;nderdiğim bazı akademisyen ve ilahiyat&ccedil;ılar a&ccedil;ık&ccedil;a &ldquo;hutbenin T&uuml;rk&ccedil;e okunması gerektiğini d&uuml;ş&uuml;n&uuml;yorum&rdquo; diye bizzat tarafıma s&ouml;ylemişlerdir. Allah ıslah etsin&hellip;<br /> <br /> Bu makalede anlamaya &ccedil;alıştığımız Kuran&rsquo;ın tekrarlarının ise &ccedil;ok hikmeti vardır. Burada sadece birka&ccedil; tanesini s&ouml;yleyeceğiz ki Kuran&rsquo;ın yerine hi&ccedil;bir lisan yerini tutamaz ve ibadetlerde okunamaz:<br /> <br /> Her şeyden &ouml;nce Kuran&rsquo;ın tekrarı gerektiren bir dua, d&acirc;vet, zikir ve tevhid kitabı olduğunu bilmek gerekiyor. G&uuml;zel ve tatlı tekrarları ile bir tek c&uuml;mlede ve bir tek kıssada ayrı ayrı &ccedil;ok m&acirc;n&acirc;ları, ayrı ayrı muhatap tabakalarına d&uuml;ş&uuml;nd&uuml;ren Kuran&rsquo;ın bu &ouml;zelliği &ccedil;ok &ouml;nemlidir.<br /> <br /> Koca k&acirc;inatı par&ccedil;a par&ccedil;a edip kıyamette şeklini değiştirerek, d&uuml;nyayı kaldırıp onun yerine azametli &acirc;hireti kuracak ve zerrattan yıldızlara kadar b&uuml;t&uuml;n c&uuml;z&rsquo;iyat ve k&uuml;lliyatın tek bir Z&acirc;tın elinde ve tasarrufunda bulunduğunu ispat edecek ve k&acirc;inatı ve arzı ve semavatı ve an&acirc;sırı kızdıran ve hiddete getiren nev-i beşerin zul&uuml;mlerine, k&acirc;inatın netice-i hilkati hesabına gazab-ı İl&acirc;h&icirc;yi ve hiddet-i Rabb&acirc;niyeyi g&ouml;sterecek hadsiz ve nihayetsiz ve dehşetli ve geniş bir inkıl&acirc;bın tesisinde, binler netice kuvvetinde bazı c&uuml;mleleri ve hadsiz delillerin neticesi olan bir kısım &acirc;yetleri tekrar etmek, değil bir kusur, belki gayet kuvvetli bir i&rsquo;caz ve gayet y&uuml;ksek bir bel&acirc;gat ve mukteza-yı h&acirc;le gayet mutabık bir cez&acirc;lettir, bir fes&acirc;hattir.<br /> <br /> &Ouml;rneğin birtek &acirc;yet olup y&uuml;z on d&ouml;rt defa tekrar edilen Bismill&acirc;hirrahm&acirc;nirrah&icirc;m c&uuml;mlesi, Arşı ferşe bağlayan ve k&acirc;inatı ışıklandıran ve her dakika herkes ona muhta&ccedil; olan &ouml;yle bir hakikattir ki, milyonlar defa tekrar edilse yine ihtiya&ccedil; vardır. Değil yalnız ekmek gibi her g&uuml;n, belki hava ve ziya gibi her dakika ona ihtiya&ccedil; ve iştiyak vardır.<br /> <br /> İşte Kuran&rsquo;ın tekrarları bunun gibi &ccedil;ok esaslara bakıyor. Hatt&acirc; bazen bir sayfada makamın gereği ve beyanın belagatı icap eder ki; tevhit yani Allah&rsquo;ın birliği defalarca zikredilmesi gereklidir. Bu durum değil usan&ccedil;, belki kuvvet ve şevk verir.<br /> <br /> Bu konu Bedi&uuml;zzaman&rsquo;ın eserlerinde işlenmiş olup konuyu derinlemesine anlamak isteyenlere tavsiye edilir.<br /> <br /> İşte Kur&acirc;n, hem bir şeriat, ahk&acirc;m, hikmet kitabı olduğu gibi hem bir ak&icirc;de, iman, zikir, fikir, dua ve d&acirc;vet kitabı olduğunu bu şekilde g&ouml;stermektedir. Herbiri birer k&uuml;&ccedil;&uuml;k Kur&rsquo;&acirc;n olan ekser uzun s&ucirc;re ve makamlarda yalnız iki &uuml;&ccedil; maksat değil, hem bir kitab-ı zikir, iman ve fikir, hem bir kitab-ı şeriat, hikmet ve irşad gibi, &ccedil;ok kitapları ve ayrı ayrı dersleri i&ccedil;ine aldığı bu şekilde anlaşılmış olur.<br /> <br /> Evet, herg&uuml;n, her zaman, herkes i&ccedil;in bir &acirc;lem gider, taze bir &acirc;lemin kapısı kendine a&ccedil;ılmasından, ge&ccedil;ici herbir &acirc;lemini nurlandırmak i&ccedil;in ihtiya&ccedil; ve iştiyakla L&acirc; il&acirc;he ill&acirc;llah c&uuml;mlesini bin defa tekrar ile o değişen perdelerin herbirisine L&acirc; il&acirc;he ill&acirc;llah&rsquo;ı l&acirc;mba yapmak gerekiyor.<br /> <br /> İnsanlar Kur&acirc;n&rsquo;ı okumakla g&uuml;zelliğini takdir etmek ve nefsinin tuğyanından kurtulmaya &ccedil;alışmak hikmetiyle tekrar ederler. Bu derece kuvvet ve şiddet ve tekrarla tehdidat-ı Kur&rsquo;&acirc;niyeyi hakikatsız tevehh&uuml;m etmekten, Şeytan bile ka&ccedil;ar. Onları dinlemeyen inkarcılara Cehennem azabı da tam bir adalettir, diye g&ouml;sterir.<br /> <br /> Son s&ouml;z&uuml;m şudur ki; k&ouml;r adam, g&uuml;neşin ışığını bilmez. Hasta ağız da suyun tadını alamaz. Bu y&uuml;zden Kuran&rsquo;ın tekrarının hikmetini bilmeyenlere sadece acımak gerekir, vesselam&hellip;<br /> <br /> Dr. Vehbi KARA</div>
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haber111.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.