Mesut BALYEMEZ
Köşe Yazarı
Mesut BALYEMEZ
 

DEVLET ÖPER DE BELEDİYELER GERİ KALIR MI?

DEVLET ÖPER DE BELEDİYELER GERİ KALIR MI? Öyle tahmin ediyorum ki, (hatta eminim) Afrika’da birkaç geri kalmış ülke hariç dünyada bizim devletimiz kadar halkını soyan, soyduran, soyulmasına izin veren başka bir ülke yoktur. Bu 5-10 yıllık bir şey değil ülke kurulduktan bu yana aynı düzen devam ediyor. Aldığımız ürünün istisnasız en az 30-40’ı vergidir. Birde buna “serbest piyasa” dedikleri ucube eklenince on liralık malı, 50 liraya alabiliyorsunuz. Devlet dahil hiç kimse “Kaça alıyorsun, kaça satıyorsun” diye sormuyor. Fahiş fiyata satış yapanların verdiği vergiye baksan, asgari ücretli kadar vergi de vermiyordur. Yer altından çıkan 330 ml. “Allah’ın suyunu” markette 1.5 liraya alırken, büfede 3 liraya, lokantada 4 liraya daha lüks yerlerde 10-15 liraya havaalanlarında da 30 liraya alıyorsunuz. Çay ocağında 2,5 liraya içtiğiniz bir bardak tavşan kanı çayın bulanık halde olanını, kafede 5-7 liraya daha lüks kafelerde 12-15 liraya havaalanlarında 30-40 liraya içiyorsunuz. Mahalle fırınında 10, normal lokantalarda 15 liraya yediğiniz bir lahmacunu, değişik yerlerde 50, 70 hatta 200 liraya yersiniz. Bir tuvalete girmek 3 tl. El insaf.. Aynı evsaftaki bir ürünü, 50 liraya da buluyorsunuz 500 liraya da. Ne kadar ucuza da alsanız aklınızda hep “acaba kazıklandım mı” sorusu vardır. Çünkü piyasaya güvenmiyorsunuz. Sadece, eşya veya gıdada değil ev ve dükkan satış/kiralarında da aynı soygun geçerli. Aynı apartmanda bir ev 2 bin tl ye kiraya verilirken hemen yanı 3 bin liraya kiraya verilebiliyor. Neymiş efendim serbest piyasaymış. İyi de kardeşim serbest piyasa dediğin rekabet için olmalı. Yanii, ucuza satma, ucuza verme amaçlı olmalı. Sistem halkın, tüketicinin yararına çalışmalı. Bizimkiler serbest piyasayı tersine anlıyor galiba. Nasıl olsa karışan, görüşen, “yahu ne yapıyorsun dur bakalım” diyen de yok. Al beşe sat yetmiş beşe. Ne âlâ memleket. Bu sistemde zengin daha zengin olurken, fakir daha da fakirleşiyor. Zengin için sorun değil, abalının sırtına biniliyor. Telefon dolandırıcılığı, tapu dolandırıcılığı, araba kaparo dolandırıcılığı derken bin bir çeşit dolandırıcılık türü türedi. Kötü niyetliler dolandırmak için akla hayale gelmeyen yöntemler buluyorlar. “Dolandırıcılığa teşebbüs” diye bir suçta yok. Hani “Adam öldürmeye teşebbüs” gibi. Nasıl olsa (suç vaki dahi olsa) yakalansa cezası hafif. Çocuktum hatırlıyorum 1980 darbesinden sonra, askeri hükümet, ürün cinsine göre belli bir kâr marjı vermişti. Satılan her üründe etiket zorunluluğu vardı ve etikette alış ve satış fiyatları yazıyordu. Piyasa sürekli kontrol ediliyordu. Sıkıyönetime bağlı astsubaylar sürekli esnafları dolaşıyor. Etiket kontrolleri yapıyor, etikette yanlış beyanda bulunan veya öngörülen orandan daha fazla kâr etmeye çalışanlar ise cezalandırılıyordu. Elbette böyle olsun demiyorum ama piyasayı başıboş bırakmakta olmuyor. Sadece, satıcılar mı? Devlet ve belediyeler onlardan geri kalır mı? Örneğin, ehliyet alacak olursunuz ver 1461 lira, Kimlik çıkartayım dersiniz ver 37,5 tl Pasaport alayım dersiniz ver 452 tl. Devletten hangi evrakı alayım deseniz bedava olmaz illa ki harç ödersiniz. Tamam bedava olmasın, olmasın da bu kadar yüksek rakamlar da olmasın. Yahu maliyeti en fazla 10 lira olan el kadar karta bu kadar para istenir mi? Devlet öper de belediyeler geri kalır mı? Su fiyatlarına sürekli zam (Pardon güncelleme) yaparlar. Ruhsat parası, emlak vergisi, işgaliye, çöp vergisi adı altında bir dünya para isterler. El altından alınan, istenenlerde cabası. Anlayacağınız ülkede gücü yeten yeteni soyuyor. Devlette herkesi. Böyle gelmiş böyle gitmemeli Hükümet bir an önce gerekli çalışmayı başlatmalı. Devlet işe kendi aldığı harçlardan başlamalı. Harç, haraç olmaktan çıkmalı. 10 liralık bir kart, üç kuruşluk bir belge için yüzlerce, binlerce lira alınması günahtır, zulümdür. Piyasada fahiş fiyatlı mal satanlar için gerekli yasaları bir an önce çıkartmalı ve takibini yaptırmalı. Her önüne gelenden, tuttuğundan değil, gerçekten kazanandan vergiyi almalı. Ev fiyatları ve kiraların tespiti için her ilde, ilçede komisyonlar kurmalı. Dolandırıcılık cezaları on kat, yirmi kat arttırılmalı. Bu tür suçlarda indirim ve denetimli serbestlik uygulanmamalı. Devlet olarak piyasayı boş bırakırsanız, o boşluğu illegal olarak dolduracak birileri hep vardır. Ülke Deli Dumrul zihniyetinden çıkartılmalı. Artık kandırılmak, dolandırılmak istemiyoruz, bu soygun düzeni bir an önce bitmeli. Sağlıcakla.. Mübarek Kurban Bayramınızı kutluyor saygılar sunuyorum. Mesut BALYEMEZ mesutb44@gmail.com
Ekleme Tarihi: 07 Temmuz 2022 - Perşembe

DEVLET ÖPER DE BELEDİYELER GERİ KALIR MI?

DEVLET ÖPER DE BELEDİYELER GERİ KALIR MI? Öyle tahmin ediyorum ki, (hatta eminim) Afrika’da birkaç geri kalmış ülke hariç dünyada bizim devletimiz kadar halkını soyan, soyduran, soyulmasına izin veren başka bir ülke yoktur. Bu 5-10 yıllık bir şey değil ülke kurulduktan bu yana aynı düzen devam ediyor. Aldığımız ürünün istisnasız en az 30-40’ı vergidir. Birde buna “serbest piyasa” dedikleri ucube eklenince on liralık malı, 50 liraya alabiliyorsunuz. Devlet dahil hiç kimse “Kaça alıyorsun, kaça satıyorsun” diye sormuyor. Fahiş fiyata satış yapanların verdiği vergiye baksan, asgari ücretli kadar vergi de vermiyordur. Yer altından çıkan 330 ml. “Allah’ın suyunu” markette 1.5 liraya alırken, büfede 3 liraya, lokantada 4 liraya daha lüks yerlerde 10-15 liraya havaalanlarında da 30 liraya alıyorsunuz. Çay ocağında 2,5 liraya içtiğiniz bir bardak tavşan kanı çayın bulanık halde olanını, kafede 5-7 liraya daha lüks kafelerde 12-15 liraya havaalanlarında 30-40 liraya içiyorsunuz. Mahalle fırınında 10, normal lokantalarda 15 liraya yediğiniz bir lahmacunu, değişik yerlerde 50, 70 hatta 200 liraya yersiniz. Bir tuvalete girmek 3 tl. El insaf.. Aynı evsaftaki bir ürünü, 50 liraya da buluyorsunuz 500 liraya da. Ne kadar ucuza da alsanız aklınızda hep “acaba kazıklandım mı” sorusu vardır. Çünkü piyasaya güvenmiyorsunuz. Sadece, eşya veya gıdada değil ev ve dükkan satış/kiralarında da aynı soygun geçerli. Aynı apartmanda bir ev 2 bin tl ye kiraya verilirken hemen yanı 3 bin liraya kiraya verilebiliyor. Neymiş efendim serbest piyasaymış. İyi de kardeşim serbest piyasa dediğin rekabet için olmalı. Yanii, ucuza satma, ucuza verme amaçlı olmalı. Sistem halkın, tüketicinin yararına çalışmalı. Bizimkiler serbest piyasayı tersine anlıyor galiba. Nasıl olsa karışan, görüşen, “yahu ne yapıyorsun dur bakalım” diyen de yok. Al beşe sat yetmiş beşe. Ne âlâ memleket. Bu sistemde zengin daha zengin olurken, fakir daha da fakirleşiyor. Zengin için sorun değil, abalının sırtına biniliyor. Telefon dolandırıcılığı, tapu dolandırıcılığı, araba kaparo dolandırıcılığı derken bin bir çeşit dolandırıcılık türü türedi. Kötü niyetliler dolandırmak için akla hayale gelmeyen yöntemler buluyorlar. “Dolandırıcılığa teşebbüs” diye bir suçta yok. Hani “Adam öldürmeye teşebbüs” gibi. Nasıl olsa (suç vaki dahi olsa) yakalansa cezası hafif. Çocuktum hatırlıyorum 1980 darbesinden sonra, askeri hükümet, ürün cinsine göre belli bir kâr marjı vermişti. Satılan her üründe etiket zorunluluğu vardı ve etikette alış ve satış fiyatları yazıyordu. Piyasa sürekli kontrol ediliyordu. Sıkıyönetime bağlı astsubaylar sürekli esnafları dolaşıyor. Etiket kontrolleri yapıyor, etikette yanlış beyanda bulunan veya öngörülen orandan daha fazla kâr etmeye çalışanlar ise cezalandırılıyordu. Elbette böyle olsun demiyorum ama piyasayı başıboş bırakmakta olmuyor. Sadece, satıcılar mı? Devlet ve belediyeler onlardan geri kalır mı? Örneğin, ehliyet alacak olursunuz ver 1461 lira, Kimlik çıkartayım dersiniz ver 37,5 tl Pasaport alayım dersiniz ver 452 tl. Devletten hangi evrakı alayım deseniz bedava olmaz illa ki harç ödersiniz. Tamam bedava olmasın, olmasın da bu kadar yüksek rakamlar da olmasın. Yahu maliyeti en fazla 10 lira olan el kadar karta bu kadar para istenir mi? Devlet öper de belediyeler geri kalır mı? Su fiyatlarına sürekli zam (Pardon güncelleme) yaparlar. Ruhsat parası, emlak vergisi, işgaliye, çöp vergisi adı altında bir dünya para isterler. El altından alınan, istenenlerde cabası. Anlayacağınız ülkede gücü yeten yeteni soyuyor. Devlette herkesi. Böyle gelmiş böyle gitmemeli Hükümet bir an önce gerekli çalışmayı başlatmalı. Devlet işe kendi aldığı harçlardan başlamalı. Harç, haraç olmaktan çıkmalı. 10 liralık bir kart, üç kuruşluk bir belge için yüzlerce, binlerce lira alınması günahtır, zulümdür. Piyasada fahiş fiyatlı mal satanlar için gerekli yasaları bir an önce çıkartmalı ve takibini yaptırmalı. Her önüne gelenden, tuttuğundan değil, gerçekten kazanandan vergiyi almalı. Ev fiyatları ve kiraların tespiti için her ilde, ilçede komisyonlar kurmalı. Dolandırıcılık cezaları on kat, yirmi kat arttırılmalı. Bu tür suçlarda indirim ve denetimli serbestlik uygulanmamalı. Devlet olarak piyasayı boş bırakırsanız, o boşluğu illegal olarak dolduracak birileri hep vardır. Ülke Deli Dumrul zihniyetinden çıkartılmalı. Artık kandırılmak, dolandırılmak istemiyoruz, bu soygun düzeni bir an önce bitmeli. Sağlıcakla.. Mübarek Kurban Bayramınızı kutluyor saygılar sunuyorum. Mesut BALYEMEZ mesutb44@gmail.com
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haber111.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.