GÜLAY YILMAZ
Köşe Yazarı
GÜLAY YILMAZ
 

İMTİHANIMIZ... ÇOCUKLARIMIZ

İMTİHANIMIZ... ÇOCUKLARIMIZ Yeryüzünde ilk çocuk Habil ile Kabil idi. Ve Habil ile Kabil, HZ.Adem’in duası ve aynı zamanda en büyük imtihanı değil miydi? Çocuğunun biri ölmüş diğeri ise katil olmuştu. Hz.Yusuf deyince hep iffeti ve güzelliği aklımıza gelir, fakat unutmayalım ki O'da bir çocuktu ve Hz.Yakub’un imtihanı, sabrı ve göz yaşıydı. Peygamberimiz (sav)’in hayatını incelediğimizde çocuklarını küçük yaşta toprağa vererek en büyük imtihana, evlat acısına maruz kaldığını, bundan dolayı hiç isyan etmediğini ve her zaman metanetini koruduğunu görürüz. Dünya imtihan dünyası ve en çok da çocuklarımızla sınanıyoruz. Yüce Rabbimiz(cc): “Mallarınız ve çocuklarınız sizin için ancak bir imtihandır, büyük mükafat ise Allah’ın katındadır.” (Teğabün/15) buyurmuştur. Son zamanlarda en çok duyduğumuz söz: “Ben yapamadım, çocuğum yapsın, ben alamadım, çocuğum alsın...” Ve sonu gelmeyen istekler, doyumsuz isyankar gençler. Hem ailenin fedakarlığına hem nimete nankörlük, şükürsüzlük. Çocuklarımızın mutluluğu bu kadar maddeye indirgenmemeli oysa ki. Her şeyi her istediğini elde etmesinde değil mutluluğun sırrı! Bilinç altına attığımız, çocukken elde edemediğimiz ne varsa çocuklara alarak aslında kendimizi tatmin ediyor, eksik kalan yanımızı tamamlanmış hissediyoruz farkında olmadan. Bu durum ebeveynlere geçici bir haz ve mutluluk verse de çocuklar için yapılabilecek en büyük kötülük. Sonu olmayan tüketim çılgınlığının, ellerinden düşmeyen telefon, tablet gibi teknolojik aletlerin ve küfrün, saygısızlığın moda olarak lanse edildiği sosyal mecraların esaretinden kurtarmadığımız sürece “nerede yanlış yapıyorum da bu çocuk böyle oldu?” demeye devam edeceğiz maalesef. Çağ ve zaman akıyor, bu akıma ayak uydurup, çok okuyup-araştırarak kendimizi geliştirmeli ve çocuklarımıza rol-model olmalıyız. Yakup olup yanmadan, İbrahim olup İsmail’ini Rabb’e teslim etmeden,Yunus olup nefsini hesaba çekmeden, bu çağın kötülüklerinden ve bataklığından körpe zihinleri korumak mümkün değil. Zira bazı şeyler önceden gizli yapılır ve az da olsa mahcubiyet duyulurdu. Şimdi ise alenen mahalle aralarında bile normalleştirilerek yayılıyor sapkınlıklar ve küfürler. Derdimiz çocuklarımıza neyi alıp alamadığımız değil, nasıl koruyabileceğimiz olmalıdır. Sevgili Peygamberimiz (sav) bir Hadis-i Şerifte : “Hiç bir baba, çocuğuna güzel ahlaktan daha kıymetli bir miras bırakmamıştır.” (Tirmizi,Birr,33 / İbn Hanbel ,4,77) buyurarak bizlere yol göstermiş ve çocukların manevi dünyasına, ahlâkî gelişimine önem vermemizi tavsiye etmiştir. Çocuğumuzun çalışkan bir öğrenci, iyi bir meslek sahibi olmasını isterken, iyi bir insan ve iyi bir mü’min olmasını atlıyoruz ne yazık ki! Çocuklarımızın güzel ahlâklı olması için öncelikle anne ve baba olarak bizlerin güzel ahlak ve örnek teşkil edecek davranışlar sergilememiz gerekir. Fiili olarak vazifemizi yapıp, tedbirimizi aldıktan sonra dua ve sabır... Ailelerden en çok duyduğumuz ve üzüntülerine bizzat şahit olduğumuz noktalardan biri, “ne yaparsak yapalım düzelmiyor, bizim aile de böyle biri yok kime çekmiş bu çocuk?” Düzelmiyor dediğiniz yerde profesyonel yardım, dua ve sabır ile tevekkülü elden bırakmamalısınız. Zira Yakub’u (as) Yusuf(as)’a kavuşturan, Yunus(as)’u gün ışığına çıkaran sabır ve duaydı. Her daim çocuklarımızın güzel ahlaklı, bilinçli bir yaşam süren, tertemiz bir nesil olarak devam etmesi için çalışmalıyız. Ayrıca bir zamanlar kendinizin de çocuk olduğunuzu unutmayıp empati yaparsanız, onları daha iyi anladığınızı ve daha sağlıklı iletişim kurduğunuzu göreceksiniz. Dua ile... Gülay YILMAZ
Ekleme Tarihi: 15 Kasım 2021 - Pazartesi

İMTİHANIMIZ... ÇOCUKLARIMIZ

İMTİHANIMIZ... ÇOCUKLARIMIZ Yeryüzünde ilk çocuk Habil ile Kabil idi. Ve Habil ile Kabil, HZ.Adem’in duası ve aynı zamanda en büyük imtihanı değil miydi? Çocuğunun biri ölmüş diğeri ise katil olmuştu. Hz.Yusuf deyince hep iffeti ve güzelliği aklımıza gelir, fakat unutmayalım ki O'da bir çocuktu ve Hz.Yakub’un imtihanı, sabrı ve göz yaşıydı. Peygamberimiz (sav)’in hayatını incelediğimizde çocuklarını küçük yaşta toprağa vererek en büyük imtihana, evlat acısına maruz kaldığını, bundan dolayı hiç isyan etmediğini ve her zaman metanetini koruduğunu görürüz. Dünya imtihan dünyası ve en çok da çocuklarımızla sınanıyoruz. Yüce Rabbimiz(cc): “Mallarınız ve çocuklarınız sizin için ancak bir imtihandır, büyük mükafat ise Allah’ın katındadır.” (Teğabün/15) buyurmuştur. Son zamanlarda en çok duyduğumuz söz: “Ben yapamadım, çocuğum yapsın, ben alamadım, çocuğum alsın...” Ve sonu gelmeyen istekler, doyumsuz isyankar gençler. Hem ailenin fedakarlığına hem nimete nankörlük, şükürsüzlük. Çocuklarımızın mutluluğu bu kadar maddeye indirgenmemeli oysa ki. Her şeyi her istediğini elde etmesinde değil mutluluğun sırrı! Bilinç altına attığımız, çocukken elde edemediğimiz ne varsa çocuklara alarak aslında kendimizi tatmin ediyor, eksik kalan yanımızı tamamlanmış hissediyoruz farkında olmadan. Bu durum ebeveynlere geçici bir haz ve mutluluk verse de çocuklar için yapılabilecek en büyük kötülük. Sonu olmayan tüketim çılgınlığının, ellerinden düşmeyen telefon, tablet gibi teknolojik aletlerin ve küfrün, saygısızlığın moda olarak lanse edildiği sosyal mecraların esaretinden kurtarmadığımız sürece “nerede yanlış yapıyorum da bu çocuk böyle oldu?” demeye devam edeceğiz maalesef. Çağ ve zaman akıyor, bu akıma ayak uydurup, çok okuyup-araştırarak kendimizi geliştirmeli ve çocuklarımıza rol-model olmalıyız. Yakup olup yanmadan, İbrahim olup İsmail’ini Rabb’e teslim etmeden,Yunus olup nefsini hesaba çekmeden, bu çağın kötülüklerinden ve bataklığından körpe zihinleri korumak mümkün değil. Zira bazı şeyler önceden gizli yapılır ve az da olsa mahcubiyet duyulurdu. Şimdi ise alenen mahalle aralarında bile normalleştirilerek yayılıyor sapkınlıklar ve küfürler. Derdimiz çocuklarımıza neyi alıp alamadığımız değil, nasıl koruyabileceğimiz olmalıdır. Sevgili Peygamberimiz (sav) bir Hadis-i Şerifte : “Hiç bir baba, çocuğuna güzel ahlaktan daha kıymetli bir miras bırakmamıştır.” (Tirmizi,Birr,33 / İbn Hanbel ,4,77) buyurarak bizlere yol göstermiş ve çocukların manevi dünyasına, ahlâkî gelişimine önem vermemizi tavsiye etmiştir. Çocuğumuzun çalışkan bir öğrenci, iyi bir meslek sahibi olmasını isterken, iyi bir insan ve iyi bir mü’min olmasını atlıyoruz ne yazık ki! Çocuklarımızın güzel ahlâklı olması için öncelikle anne ve baba olarak bizlerin güzel ahlak ve örnek teşkil edecek davranışlar sergilememiz gerekir. Fiili olarak vazifemizi yapıp, tedbirimizi aldıktan sonra dua ve sabır... Ailelerden en çok duyduğumuz ve üzüntülerine bizzat şahit olduğumuz noktalardan biri, “ne yaparsak yapalım düzelmiyor, bizim aile de böyle biri yok kime çekmiş bu çocuk?” Düzelmiyor dediğiniz yerde profesyonel yardım, dua ve sabır ile tevekkülü elden bırakmamalısınız. Zira Yakub’u (as) Yusuf(as)’a kavuşturan, Yunus(as)’u gün ışığına çıkaran sabır ve duaydı. Her daim çocuklarımızın güzel ahlaklı, bilinçli bir yaşam süren, tertemiz bir nesil olarak devam etmesi için çalışmalıyız. Ayrıca bir zamanlar kendinizin de çocuk olduğunuzu unutmayıp empati yaparsanız, onları daha iyi anladığınızı ve daha sağlıklı iletişim kurduğunuzu göreceksiniz. Dua ile... Gülay YILMAZ
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haber111.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.