Mehmet Bozkurt
Köşe Yazarı
Mehmet Bozkurt
 

BİR DEVLET NASIL ÇÖKER!?

■ BİR DEVLET NASIL ÇÖKER!? Bir devletin nasıl çökeceği konusu, Yavuz Sultan Selim'ın kafasına takılan sorudur! "Bir devlet ne zaman çöker ve sonunda ne olur?" Bunun cevabını almak için dönemin ünlü Türk bilgini Yahya Efendi’ye sorar. Cevap: "Neme lazım denildiği zaman!" Yavuz, bunu açıklamasını ister! Yahya efendi, durumu bir mektupla bildirir. Bu mektup şu anda Topkapı Sarayı'nda sergilenmektedir. 500 sene önce yazıldı. Mektup şöyledir: Bir devlette zulüm yayılırsa, Haksızlık sıradan bir hale gelirse, İşitenler de "neme lazım!" deyip uzaklaşırsa, sonra koyunları kurtlar değil de çobanlar yerse! Bilenler bunu söylemeyip susarsa ve gizlerse! Fakirlerin, muhtaçların, yoksulların ve kimsesizlerin feryadı göklere çıkar, bunu da taşlardan başkası işitmezse! İşte o zaman devletin sonu görünür. Böyle durumlardan sonra devletin hazinesi boşalır. Halkın güven ve saygısı sarsılır. Asayişe itaat hissi kaybolur. Halkın umutları yok olur, böylece mukadder hale ve kaçınılmaz hale gelinir! .... Ve İbn-i Haldun, bir toplumda çöküş alametleri ile ilgili olarak diyor ki: Dayanışma yok olmuşsa, Tüketim çılgınlığı varsa, Adaletsizlik yaygınlaşmışsa, Umutlar kırılmışsa, Gösteriş, riyakarlık ve yalakalık varsa, Göç hızlanmışsa, Üretim zayıflamışsa, Vergiler artmışsa, Gurur ve kibir varsa, Ve en kötüsü de bütün bunları görmezden gelerek her şeyi normal gören bir toplumun olması! Bütün bunlar hepimize neyi hatırlatıyor!? Neredeyiz ve nereye doğru koşuyoruz!? Kur'an'ın ifadesiyle, bu gidiş nereye!? Adalet anlayışını yitirmiş ve ahlak denilen hazine darmadağın olmuş! Herkes, ama herkes farklı dünyalarda!? Akıl ve basiret tutulması yaşıyor milletimiz! Ve tabi İslam ümmeti! Roger Garaudy diyor ki: "Bundan 300 yıl kadar önce de müslümanlar Namaz kılıyordu, şimdi de kılıyorlar. 300 yıl önce dünyaya hakimdi, şimdi ise sürünüyorlar. Namaz'da bir değişiklik olmadığına göre, müslümanlarda bir değişiklik var." Doğru dememiş mi? Dün ejdad haykırırken diyordu ki: Minareler süngü, Kubbeler miğfer, Camiler kışlamız, Mü'minler asker! Peki şimdi ne diyeceğiz!? Minareler ruhsuz, Kubbeler zevksiz, Camiler bomboş, Mü'minler çaresiz! Hem de çok mu çok çaresiz! .... Ve Bir sistem ki, çökmüş üstümüze nefes aldırmıyor! Kuşatmış her yanımızı... Öyle kurallar koymuş ki, ne yapsak ne etsek kurtulamıyoruz!? Sadece sistem mi? Gel gör ki, sistemin azgın bekçilerini? "Kanımız pahasına savunacağız" diyorlar! "Ya uyacaksınız, ya da gideceksiniz!?" diyorlar! Düşünebiliyor musunuz? Müslüman bir ülkenin Anayasasında "İslam" kelimesi bile yok! "Devletin dini İslam'dır!" cümlesini bile çok gördüler... Laiklik diye bir silah kuşanmışlar, durmadan ateş ediyorlar! Nefes alamıyoruz! Laiklik bu ülkeye, Müslüman olmayanların inançlarını Müslümanlardan daha rahat yaşaması için getirilmiştir. Laiklik, Müslüman olmayanları korumuş, Müslümanlara zulüm aracı olarak kullanılmıştır. Adeta "Allah" diyen herkesin kafasında mel'un bir şeytan olarak dikilmiş, binlerce Müslüman zarar görmüş ve cezalandırılmıştır. Allah, bu zulmü Müslümanlara reva görenlere sorsun inşaallah! "Yaşasın zalimler için cehennem!"  .... Ve Biz tarihi masalarda sadece toprak kaybetmedik; Hilafetimizi, Siyasetimizi, Özgüvenimizi, Kültür ve medeniyetimizi, Alfabemizi, Edebimizi, Ailemizi, Manevi hayatımızı, Sanatımızı, Ahlakımızı, Kıyafetimizi, Hayallerimizi, Umutlarımızı Ufkumuzu, Güzelliklerimizi, ....... Biz, bize benzemiyoruz! Bizi değiştirdiler! Ya da biz değiştik! Fikri derinliğimizi kaybettik! Sıradanlaştık! Mazimizle bütün bağlarımız koptu, sadece övüyoruz! Üstad Cemil Meriç'in dediği gibi; "Her aydınlığı yangın sanıp söndürmeye koşan zavallı insanlarım! Karanlığa o kadar alışmışsiniz ki, yıldızlar bile rahatsız ediyor sizi!" .... Ve Öyle bir sistem kurulmuş ki, içinde vefa yok, "kendin için neyi istiyorsan, başkası için de aynı şeyi düşün!" anlayışı yok! Dedim ya, adalet ve ahlak yok! Hayat bir mücadele olunca bu sistemde, güçlü olanlar kazanır! Oysa hayat; bir mücadele değil, bir yardımlaşmadır. Ve en önemlisi toplumumuzda bu yardımlaşma duygusu da yok oldu... ....Ve Sistemi yönetenler, neyin peşinde, hepimiz çok iyi biliyoruz! Tutturmuşlar bir yol, yollarına devam ediyorlar... Abbasi Devletinin kurucusu Ebu Müslüm Horasani'ye bir gün Emevi devletinin niçin yıkıldığını sorduklarında demiş ki: "Onlar, dostlarının dostluklarından emin olduğu için dostlarını uzak tuttular... Düşmanlarının dostluğunu kazanabilmek için düşmanlarını yakın tuttular... Uzaklaştırılan dost, dost kalmadı. Yakınlaştırılan düşman ise asla dost olmadı. Her ikisi de düşman safında birleşince yıkılmaları kaçınılmaz oldu." .... Ve Merhum Prof. Dr. Necmettin Erbakan diyor ki: "8 milyonluk İsrail için, 1.5 miyar Müslüman Ebabil bekliyorsa; Ebabiller gelse İsrail'i değil, bizi taşlar." Ebabiller yolda... Siz bilirsiniz! Hala akıllanmayacak mısınız!? Selam ve saygılarımla... Mehmet Bozkurt, Eğitimci İlahiyatçı Araştırmacı Yazar
Ekleme Tarihi: 13 Nisan 2022 - Çarşamba

BİR DEVLET NASIL ÇÖKER!?

■ BİR DEVLET NASIL ÇÖKER!? Bir devletin nasıl çökeceği konusu, Yavuz Sultan Selim'ın kafasına takılan sorudur! "Bir devlet ne zaman çöker ve sonunda ne olur?" Bunun cevabını almak için dönemin ünlü Türk bilgini Yahya Efendi’ye sorar. Cevap: "Neme lazım denildiği zaman!" Yavuz, bunu açıklamasını ister! Yahya efendi, durumu bir mektupla bildirir. Bu mektup şu anda Topkapı Sarayı'nda sergilenmektedir. 500 sene önce yazıldı. Mektup şöyledir: Bir devlette zulüm yayılırsa, Haksızlık sıradan bir hale gelirse, İşitenler de "neme lazım!" deyip uzaklaşırsa, sonra koyunları kurtlar değil de çobanlar yerse! Bilenler bunu söylemeyip susarsa ve gizlerse! Fakirlerin, muhtaçların, yoksulların ve kimsesizlerin feryadı göklere çıkar, bunu da taşlardan başkası işitmezse! İşte o zaman devletin sonu görünür. Böyle durumlardan sonra devletin hazinesi boşalır. Halkın güven ve saygısı sarsılır. Asayişe itaat hissi kaybolur. Halkın umutları yok olur, böylece mukadder hale ve kaçınılmaz hale gelinir! .... Ve İbn-i Haldun, bir toplumda çöküş alametleri ile ilgili olarak diyor ki: Dayanışma yok olmuşsa, Tüketim çılgınlığı varsa, Adaletsizlik yaygınlaşmışsa, Umutlar kırılmışsa, Gösteriş, riyakarlık ve yalakalık varsa, Göç hızlanmışsa, Üretim zayıflamışsa, Vergiler artmışsa, Gurur ve kibir varsa, Ve en kötüsü de bütün bunları görmezden gelerek her şeyi normal gören bir toplumun olması! Bütün bunlar hepimize neyi hatırlatıyor!? Neredeyiz ve nereye doğru koşuyoruz!? Kur'an'ın ifadesiyle, bu gidiş nereye!? Adalet anlayışını yitirmiş ve ahlak denilen hazine darmadağın olmuş! Herkes, ama herkes farklı dünyalarda!? Akıl ve basiret tutulması yaşıyor milletimiz! Ve tabi İslam ümmeti! Roger Garaudy diyor ki: "Bundan 300 yıl kadar önce de müslümanlar Namaz kılıyordu, şimdi de kılıyorlar. 300 yıl önce dünyaya hakimdi, şimdi ise sürünüyorlar. Namaz'da bir değişiklik olmadığına göre, müslümanlarda bir değişiklik var." Doğru dememiş mi? Dün ejdad haykırırken diyordu ki: Minareler süngü, Kubbeler miğfer, Camiler kışlamız, Mü'minler asker! Peki şimdi ne diyeceğiz!? Minareler ruhsuz, Kubbeler zevksiz, Camiler bomboş, Mü'minler çaresiz! Hem de çok mu çok çaresiz! .... Ve Bir sistem ki, çökmüş üstümüze nefes aldırmıyor! Kuşatmış her yanımızı... Öyle kurallar koymuş ki, ne yapsak ne etsek kurtulamıyoruz!? Sadece sistem mi? Gel gör ki, sistemin azgın bekçilerini? "Kanımız pahasına savunacağız" diyorlar! "Ya uyacaksınız, ya da gideceksiniz!?" diyorlar! Düşünebiliyor musunuz? Müslüman bir ülkenin Anayasasında "İslam" kelimesi bile yok! "Devletin dini İslam'dır!" cümlesini bile çok gördüler... Laiklik diye bir silah kuşanmışlar, durmadan ateş ediyorlar! Nefes alamıyoruz! Laiklik bu ülkeye, Müslüman olmayanların inançlarını Müslümanlardan daha rahat yaşaması için getirilmiştir. Laiklik, Müslüman olmayanları korumuş, Müslümanlara zulüm aracı olarak kullanılmıştır. Adeta "Allah" diyen herkesin kafasında mel'un bir şeytan olarak dikilmiş, binlerce Müslüman zarar görmüş ve cezalandırılmıştır. Allah, bu zulmü Müslümanlara reva görenlere sorsun inşaallah! "Yaşasın zalimler için cehennem!"  .... Ve Biz tarihi masalarda sadece toprak kaybetmedik; Hilafetimizi, Siyasetimizi, Özgüvenimizi, Kültür ve medeniyetimizi, Alfabemizi, Edebimizi, Ailemizi, Manevi hayatımızı, Sanatımızı, Ahlakımızı, Kıyafetimizi, Hayallerimizi, Umutlarımızı Ufkumuzu, Güzelliklerimizi, ....... Biz, bize benzemiyoruz! Bizi değiştirdiler! Ya da biz değiştik! Fikri derinliğimizi kaybettik! Sıradanlaştık! Mazimizle bütün bağlarımız koptu, sadece övüyoruz! Üstad Cemil Meriç'in dediği gibi; "Her aydınlığı yangın sanıp söndürmeye koşan zavallı insanlarım! Karanlığa o kadar alışmışsiniz ki, yıldızlar bile rahatsız ediyor sizi!" .... Ve Öyle bir sistem kurulmuş ki, içinde vefa yok, "kendin için neyi istiyorsan, başkası için de aynı şeyi düşün!" anlayışı yok! Dedim ya, adalet ve ahlak yok! Hayat bir mücadele olunca bu sistemde, güçlü olanlar kazanır! Oysa hayat; bir mücadele değil, bir yardımlaşmadır. Ve en önemlisi toplumumuzda bu yardımlaşma duygusu da yok oldu... ....Ve Sistemi yönetenler, neyin peşinde, hepimiz çok iyi biliyoruz! Tutturmuşlar bir yol, yollarına devam ediyorlar... Abbasi Devletinin kurucusu Ebu Müslüm Horasani'ye bir gün Emevi devletinin niçin yıkıldığını sorduklarında demiş ki: "Onlar, dostlarının dostluklarından emin olduğu için dostlarını uzak tuttular... Düşmanlarının dostluğunu kazanabilmek için düşmanlarını yakın tuttular... Uzaklaştırılan dost, dost kalmadı. Yakınlaştırılan düşman ise asla dost olmadı. Her ikisi de düşman safında birleşince yıkılmaları kaçınılmaz oldu." .... Ve Merhum Prof. Dr. Necmettin Erbakan diyor ki: "8 milyonluk İsrail için, 1.5 miyar Müslüman Ebabil bekliyorsa; Ebabiller gelse İsrail'i değil, bizi taşlar." Ebabiller yolda... Siz bilirsiniz! Hala akıllanmayacak mısınız!? Selam ve saygılarımla... Mehmet Bozkurt, Eğitimci İlahiyatçı Araştırmacı Yazar
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haber111.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.