Mehmet MEMDOĞLU
Köşe Yazarı
Mehmet MEMDOĞLU
 

KÜRT SORUN(UN)DAN, ÇÖZÜM(ÜN)E!

<p>K&uuml;rt sorununun başlangıcını Osmanlının son d&ouml;nemlerindeki İttihat ve Terakki h&uuml;k&uuml;metinin merkeziyet&ccedil;i ve milliyet&ccedil;i uygulamaları oluşturuyorsa da, Cumhuriyet d&ouml;neminin bu uygulamaları sahiplenmesiyle sorun kangrenleşmiş, &ldquo;K&uuml;rt sorunu&rdquo; şeklinde &uuml;lkenin birinci sorunu haline gelmiştir.</p> <p>&nbsp;</p> <p>1924&rsquo;te Halifeliğin kaldırılmasıyla birlikte, T&uuml;rkiye Cumhuriyeti, yeni bir ulus-devlet teşkili i&ccedil;in, sosyal hayatın tamamına m&uuml;dahale etmeye başladı. K&uuml;rtler i&ccedil;in, dini yaşam alanlarından olan Tarikat ve medreseler, kapatılmaya başlandı.</p> <p>Bu d&ouml;nemde T&uuml;rkiye&rsquo;de uygulanan kimi inkıl&acirc;p ve reformlar, bu d&ouml;nemde; T&uuml;rkiye toplumunda K&uuml;rt kimliği ile din&icirc; kimliklerin siyasallaşmasına sebebiyet vermiştir. Cumhuriyet&rsquo;in kuruluşuyla birlikte devlet; K&uuml;rtler, din ve diğer etnik unsurlar &uuml;zerinde &ouml;tekileştirici politikalar izlemiştir. Cumhuriyet&rsquo;in ilk yıllarından bug&uuml;ne en &ouml;nemli &ldquo;kimlik&rdquo; talepleri İslam&icirc; &ccedil;evreler ile K&uuml;rtlerden gelmiştir.</p> <p>Cumhuriyet d&ouml;nemiyle birlikte ulus-devlet modelinin T&uuml;rl&uuml;k dışındaki etnik unsurları ayrıştıran tavrı, K&uuml;rt hareketine, &ouml;zellikle de son yıllarda PKK eliyle hem T&uuml;rkiye i&ccedil;erisinde, hem de T&uuml;rkiye dışında b&uuml;y&uuml;k bir ivme kazandırmıştır.</p> <p>90&rsquo;lı yılların başında HEP ile yeniden sivil siyaseti deneyen K&uuml;rt siyasal hareketi, &ouml;zelikle b&ouml;lgede hatırı sayılır bir taraftar kitlesi buldu. Bir yandan resmi ideolojinin kapatma tehdidiyle karşı karşıya gelen HEP, diğer yandan PKK baskısı altına girmeye başladı. HEP&rsquo;in kapatılması ile K&uuml;rtler i&ccedil;in sivil siyasetin &ouml;n&uuml; kapatılmış ve maalesef sivil m&uuml;cadeleden yana olan K&uuml;rtleri de silahlı m&uuml;cadeleyi dayatan PKK ile entegrasyona itmiştir.</p> <p>&nbsp;</p> <p>1994 ile 1995 se&ccedil;imlerinde b&ouml;lgede azımsanmayacak bir oy alan İslam&icirc; geleneğin temsilcisi olan Refah Partisi&rsquo;nin 1996&rsquo;da kapatılması, PKK&rsquo;nın taktik değiştirerek dini &ouml;teleyen, dışlayan ifadelerini bırakmasına neden olmuştur. Bu yıllarda T&uuml;rkiye&rsquo;deki diğer siyasi partilerin (ANAP-DYP-CHP) kendi aralarında basit, kısır ve kavgacı bir siyaset y&uuml;r&uuml;tmeleri, b&ouml;lgeyi tamamen HADEP-PKK&rsquo;nın etki alanına sokmuştur.</p> <p>Diğer taraftan K&uuml;rt sorununun &ccedil;&ouml;z&uuml;m&uuml; konuşulmaya, bu y&ouml;nde gerekli adımlar atılmaya başlandığı anda marjinal gruplar (T&uuml;rk ve K&uuml;rt şoven milliyet&ccedil;iler) &ccedil;&ouml;z&uuml;m&uuml; zorlaştıran başka bir etken olmuşlardır. PKK&rsquo;nın yıllarca b&ouml;lge &uuml;zerindeki silahlı vesayeti, aynı zamanda K&uuml;rt sorunun &ccedil;&ouml;z&uuml;m&uuml; &ouml;n&uuml;ndeki bir başka engel olmuştur. Ayrıca, T&uuml;rkiye&rsquo;ye ve b&ouml;lgeye dayatılan batı kaynaklı sek&uuml;ler-laik anlayış &ldquo;din&rdquo; etrafında bir araya gelen b&ouml;lge insanını alternatif anlayışlara itmiştir. Bu anlayış, etnisiteye dayalı K&uuml;rt milliyet&ccedil;iliğinin y&uuml;kselmesine neden olmuştur.</p> <p>T&uuml;rkiye&rsquo;de kimlik taleplerinin dile getirilmesi her defasında g&uuml;venlik gerek&ccedil;esiyle &ouml;telenmiştir. H&acirc;lbuki K&uuml;rt sorununu &ccedil;&ouml;zmeden, etnik ayrışma temelinde baş g&ouml;steren bir dizi sorunu ortadan kaldırmak m&uuml;mk&uuml;n değildir. Bug&uuml;n gelinen noktada, K&uuml;rt sorunu; artık sadece K&uuml;rtleri ya da T&uuml;rkiye&rsquo;yi ilgilendiren bir sorun olmaktan &ccedil;ıkmış, b&ouml;lgesel ve hatta uluslararası bir boyut kazanmıştır. K&uuml;rt sorununun &ccedil;ok y&ouml;nl&uuml;l&uuml;ğ&uuml; (siyasi, sosyal, k&uuml;lt&uuml;rel, ekonomik) ve tarihsel derinliği dikkate alındığında, sorunun tek başına siyasi iktidarlarca &ccedil;&ouml;z&uuml;lebilecek bir sorun olmadığı da g&ouml;r&uuml;lmektedir.</p> <p>&nbsp;</p> <p>&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp; Gelenek haline gelen darbelerin, T&uuml;rkiye siyaseti &uuml;zerinde her zaman kendini hissettirmiş olması, T&uuml;rkiye halkının b&uuml;y&uuml;k &ccedil;oğunluğunun daha fazla &ldquo;demokrasi&rdquo; i&ccedil;in AB&rsquo;yi kabul etmesine neden olmuştur. Bu noktada AK Parti, halkın bu y&ouml;ndeki taleplerini iyi analiz etmiş, AB&rsquo;nin K&uuml;rt sorununu barış&ccedil;ıl bir yolla &ccedil;&ouml;zmeyen bir T&uuml;rkiye&rsquo;yi b&uuml;nyesine almayacağını bilen AK Parti, politikalarını buna g&ouml;re belirlemiştir.</p> <p>Devlet bug&uuml;nk&uuml; pratiğiyle (K&uuml;rt sorunuyla y&uuml;zleşmesi) K&uuml;rt sorununun &ccedil;&ouml;z&uuml;ms&uuml;zl&uuml;ğ&uuml;n&uuml;n &ouml;n&uuml;ndeki en b&uuml;y&uuml;k tabulardan birini yıkmıştır. Sorunun bug&uuml;n bu kadar a&ccedil;ık y&uuml;reklilikle ve cesaretle dile getirilmesinde,&nbsp; mevcut siyasi iktidarın kararlılığı ve konjonkt&uuml;re hakim olması da etkili olmuştur.</p> <p>Siyasi iktidar, K&uuml;rt sorunu konusunda demokratik adımlar atmaya &ccedil;alışırken, t&uuml;m siyasi hesaplarını K&uuml;rt milliyet&ccedil;iliği &uuml;zerine kurmuş olan BDP ile de m&uuml;cadele etmek zorunda kalmıştır. AK Parti&rsquo;nin sorunun &ccedil;&ouml;z&uuml;m&uuml;ne y&ouml;nelik başlattığı K&uuml;rt a&ccedil;ılımı ve bu bağlamda topluma sunduğu &ccedil;&ouml;z&uuml;m paketleri, b&ouml;lgedeki siyasi rakibi BDP&rsquo;yi &uuml;rk&uuml;tm&uuml;ş, BDP; her olumlu adımı, AK Parti&rsquo;nin siyasi bir manevrası olarak g&ouml;rm&uuml;şt&uuml;r.</p> <p>2007&rsquo;den sonra K&uuml;rt sorunun &ccedil;&ouml;z&uuml;m&uuml;ne y&ouml;nelik, g&uuml;venlik&ccedil;i ve asayiş&ccedil;i politikalardan vazge&ccedil;ilmiş, &ouml;zellikle 2009&rsquo;dan sonra; sorunun temel noktasını oluşturan sosyal i&ccedil;erikli politikalar devreye sokulmuştur. 2012 yılının son aylarında Devlet ile İmralı arasında başlayan &ldquo;&Ccedil;&ouml;z&uuml;m S&uuml;reci&rdquo; ise yavaş yavaş olgunlaşma d&ouml;nemine girmiştir.</p> <p>Gelinen noktada, T&uuml;rkiye toplumu olarak &ccedil;&ouml;z&uuml;m s&uuml;recinin meyvelerinden istifade arifesinde olduğumuzu rahatlıkla s&ouml;yleyebiliriz&hellip;</p> <p>Selam ve dua ile&hellip;</p>
Ekleme Tarihi: 30 Kasım 2013 - Cumartesi

KÜRT SORUN(UN)DAN, ÇÖZÜM(ÜN)E!

<p>K&uuml;rt sorununun başlangıcını Osmanlının son d&ouml;nemlerindeki İttihat ve Terakki h&uuml;k&uuml;metinin merkeziyet&ccedil;i ve milliyet&ccedil;i uygulamaları oluşturuyorsa da, Cumhuriyet d&ouml;neminin bu uygulamaları sahiplenmesiyle sorun kangrenleşmiş, &ldquo;K&uuml;rt sorunu&rdquo; şeklinde &uuml;lkenin birinci sorunu haline gelmiştir.</p> <p>&nbsp;</p> <p>1924&rsquo;te Halifeliğin kaldırılmasıyla birlikte, T&uuml;rkiye Cumhuriyeti, yeni bir ulus-devlet teşkili i&ccedil;in, sosyal hayatın tamamına m&uuml;dahale etmeye başladı. K&uuml;rtler i&ccedil;in, dini yaşam alanlarından olan Tarikat ve medreseler, kapatılmaya başlandı.</p> <p>Bu d&ouml;nemde T&uuml;rkiye&rsquo;de uygulanan kimi inkıl&acirc;p ve reformlar, bu d&ouml;nemde; T&uuml;rkiye toplumunda K&uuml;rt kimliği ile din&icirc; kimliklerin siyasallaşmasına sebebiyet vermiştir. Cumhuriyet&rsquo;in kuruluşuyla birlikte devlet; K&uuml;rtler, din ve diğer etnik unsurlar &uuml;zerinde &ouml;tekileştirici politikalar izlemiştir. Cumhuriyet&rsquo;in ilk yıllarından bug&uuml;ne en &ouml;nemli &ldquo;kimlik&rdquo; talepleri İslam&icirc; &ccedil;evreler ile K&uuml;rtlerden gelmiştir.</p> <p>Cumhuriyet d&ouml;nemiyle birlikte ulus-devlet modelinin T&uuml;rl&uuml;k dışındaki etnik unsurları ayrıştıran tavrı, K&uuml;rt hareketine, &ouml;zellikle de son yıllarda PKK eliyle hem T&uuml;rkiye i&ccedil;erisinde, hem de T&uuml;rkiye dışında b&uuml;y&uuml;k bir ivme kazandırmıştır.</p> <p>90&rsquo;lı yılların başında HEP ile yeniden sivil siyaseti deneyen K&uuml;rt siyasal hareketi, &ouml;zelikle b&ouml;lgede hatırı sayılır bir taraftar kitlesi buldu. Bir yandan resmi ideolojinin kapatma tehdidiyle karşı karşıya gelen HEP, diğer yandan PKK baskısı altına girmeye başladı. HEP&rsquo;in kapatılması ile K&uuml;rtler i&ccedil;in sivil siyasetin &ouml;n&uuml; kapatılmış ve maalesef sivil m&uuml;cadeleden yana olan K&uuml;rtleri de silahlı m&uuml;cadeleyi dayatan PKK ile entegrasyona itmiştir.</p> <p>&nbsp;</p> <p>1994 ile 1995 se&ccedil;imlerinde b&ouml;lgede azımsanmayacak bir oy alan İslam&icirc; geleneğin temsilcisi olan Refah Partisi&rsquo;nin 1996&rsquo;da kapatılması, PKK&rsquo;nın taktik değiştirerek dini &ouml;teleyen, dışlayan ifadelerini bırakmasına neden olmuştur. Bu yıllarda T&uuml;rkiye&rsquo;deki diğer siyasi partilerin (ANAP-DYP-CHP) kendi aralarında basit, kısır ve kavgacı bir siyaset y&uuml;r&uuml;tmeleri, b&ouml;lgeyi tamamen HADEP-PKK&rsquo;nın etki alanına sokmuştur.</p> <p>Diğer taraftan K&uuml;rt sorununun &ccedil;&ouml;z&uuml;m&uuml; konuşulmaya, bu y&ouml;nde gerekli adımlar atılmaya başlandığı anda marjinal gruplar (T&uuml;rk ve K&uuml;rt şoven milliyet&ccedil;iler) &ccedil;&ouml;z&uuml;m&uuml; zorlaştıran başka bir etken olmuşlardır. PKK&rsquo;nın yıllarca b&ouml;lge &uuml;zerindeki silahlı vesayeti, aynı zamanda K&uuml;rt sorunun &ccedil;&ouml;z&uuml;m&uuml; &ouml;n&uuml;ndeki bir başka engel olmuştur. Ayrıca, T&uuml;rkiye&rsquo;ye ve b&ouml;lgeye dayatılan batı kaynaklı sek&uuml;ler-laik anlayış &ldquo;din&rdquo; etrafında bir araya gelen b&ouml;lge insanını alternatif anlayışlara itmiştir. Bu anlayış, etnisiteye dayalı K&uuml;rt milliyet&ccedil;iliğinin y&uuml;kselmesine neden olmuştur.</p> <p>T&uuml;rkiye&rsquo;de kimlik taleplerinin dile getirilmesi her defasında g&uuml;venlik gerek&ccedil;esiyle &ouml;telenmiştir. H&acirc;lbuki K&uuml;rt sorununu &ccedil;&ouml;zmeden, etnik ayrışma temelinde baş g&ouml;steren bir dizi sorunu ortadan kaldırmak m&uuml;mk&uuml;n değildir. Bug&uuml;n gelinen noktada, K&uuml;rt sorunu; artık sadece K&uuml;rtleri ya da T&uuml;rkiye&rsquo;yi ilgilendiren bir sorun olmaktan &ccedil;ıkmış, b&ouml;lgesel ve hatta uluslararası bir boyut kazanmıştır. K&uuml;rt sorununun &ccedil;ok y&ouml;nl&uuml;l&uuml;ğ&uuml; (siyasi, sosyal, k&uuml;lt&uuml;rel, ekonomik) ve tarihsel derinliği dikkate alındığında, sorunun tek başına siyasi iktidarlarca &ccedil;&ouml;z&uuml;lebilecek bir sorun olmadığı da g&ouml;r&uuml;lmektedir.</p> <p>&nbsp;</p> <p>&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp; Gelenek haline gelen darbelerin, T&uuml;rkiye siyaseti &uuml;zerinde her zaman kendini hissettirmiş olması, T&uuml;rkiye halkının b&uuml;y&uuml;k &ccedil;oğunluğunun daha fazla &ldquo;demokrasi&rdquo; i&ccedil;in AB&rsquo;yi kabul etmesine neden olmuştur. Bu noktada AK Parti, halkın bu y&ouml;ndeki taleplerini iyi analiz etmiş, AB&rsquo;nin K&uuml;rt sorununu barış&ccedil;ıl bir yolla &ccedil;&ouml;zmeyen bir T&uuml;rkiye&rsquo;yi b&uuml;nyesine almayacağını bilen AK Parti, politikalarını buna g&ouml;re belirlemiştir.</p> <p>Devlet bug&uuml;nk&uuml; pratiğiyle (K&uuml;rt sorunuyla y&uuml;zleşmesi) K&uuml;rt sorununun &ccedil;&ouml;z&uuml;ms&uuml;zl&uuml;ğ&uuml;n&uuml;n &ouml;n&uuml;ndeki en b&uuml;y&uuml;k tabulardan birini yıkmıştır. Sorunun bug&uuml;n bu kadar a&ccedil;ık y&uuml;reklilikle ve cesaretle dile getirilmesinde,&nbsp; mevcut siyasi iktidarın kararlılığı ve konjonkt&uuml;re hakim olması da etkili olmuştur.</p> <p>Siyasi iktidar, K&uuml;rt sorunu konusunda demokratik adımlar atmaya &ccedil;alışırken, t&uuml;m siyasi hesaplarını K&uuml;rt milliyet&ccedil;iliği &uuml;zerine kurmuş olan BDP ile de m&uuml;cadele etmek zorunda kalmıştır. AK Parti&rsquo;nin sorunun &ccedil;&ouml;z&uuml;m&uuml;ne y&ouml;nelik başlattığı K&uuml;rt a&ccedil;ılımı ve bu bağlamda topluma sunduğu &ccedil;&ouml;z&uuml;m paketleri, b&ouml;lgedeki siyasi rakibi BDP&rsquo;yi &uuml;rk&uuml;tm&uuml;ş, BDP; her olumlu adımı, AK Parti&rsquo;nin siyasi bir manevrası olarak g&ouml;rm&uuml;şt&uuml;r.</p> <p>2007&rsquo;den sonra K&uuml;rt sorunun &ccedil;&ouml;z&uuml;m&uuml;ne y&ouml;nelik, g&uuml;venlik&ccedil;i ve asayiş&ccedil;i politikalardan vazge&ccedil;ilmiş, &ouml;zellikle 2009&rsquo;dan sonra; sorunun temel noktasını oluşturan sosyal i&ccedil;erikli politikalar devreye sokulmuştur. 2012 yılının son aylarında Devlet ile İmralı arasında başlayan &ldquo;&Ccedil;&ouml;z&uuml;m S&uuml;reci&rdquo; ise yavaş yavaş olgunlaşma d&ouml;nemine girmiştir.</p> <p>Gelinen noktada, T&uuml;rkiye toplumu olarak &ccedil;&ouml;z&uuml;m s&uuml;recinin meyvelerinden istifade arifesinde olduğumuzu rahatlıkla s&ouml;yleyebiliriz&hellip;</p> <p>Selam ve dua ile&hellip;</p>
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haber111.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.