Mehmet MEMDOĞLU
Köşe Yazarı
Mehmet MEMDOĞLU
 

Kudüs Fatihi Selahaddin-i Eyyûbî!...

<p>Ailesi, nesep ve aşiret olarak K&uuml;rtlerin eşrafından, sayılan ve en b&uuml;y&uuml;klerinden olan Hizyani soyundan olup, Ravadiyye adı ile bilinir. Bu kabile Azerbaycan&rsquo;ın hudut u&ccedil;larında bulunan &ldquo;Duvin&rdquo; k&ouml;y&uuml;nde mesk&ucirc;ndu. Ravadiyye&rsquo;ye Selahaddin&rsquo;in babası Şazi&rsquo;nin oğlu &ldquo;Eyy&ucirc;b&rdquo; nisbet edilir.</p> <p>&nbsp;</p> <p>Selahaddin&rsquo;in babası Eyy&ucirc;b b. Şaz&icirc; Bağdat&rsquo;ta, Sel&ccedil;uklu valilerinden M&uuml;cahidedin Behruz&rsquo;un idaresine girer. O da Eyy&ucirc;b&rsquo;u Tekrit Kalesi&rsquo;ne komutan tayin eder, kardeşi Şirkuh Esededdin&rsquo;i de kendisine yardımcı olarak atar.&nbsp;</p> <p>&nbsp;</p> <p>Selahaddin Eyy&ucirc;b&icirc;, hicri 532, miladi 1137 yılında Bağdat ile Musul arasında yer alan Tekrit Kalesi&rsquo;nde d&uuml;nyaya gelmiştir. Kale, Dicle nehri &uuml;zerinde kurulu, muhkem ve sarp bir kale olmasıyla bilinir.</p> <p>&nbsp;</p> <p>Sultan Selahaddin &ccedil;ocukluk yıllarının bir kısmını Balbek&rsquo;te ge&ccedil;irdi. Bu yıllar, &ouml;mr&uuml;n&uuml;n en mutlu ve mesut d&ouml;nemi sayılır. Farklı okullarda kıraat, kitabet, Kur-an&rsquo;ı Kerim&rsquo;i ezberleme ve buna ilave olarak &acirc;limlerden gramer dersleri alır. Binicilik, harp ve cihadla meşgul oldu. Siyaset ve idareciliği &ouml;ğrenip, g&ouml;rev ve sorumluluk y&uuml;klendi.</p> <p>&nbsp;</p> <p>Amcası Esededdin Şirkuh ile Ha&ccedil;lı ve Mısır ordularına karşı yaptıkları savaşlarda, Selahaddin&rsquo;in cesaret, tecr&uuml;be, siyaset, savaş, harp sanatındaki ustalığı ve eşsiz bir şahsiyet olduğu ortaya &ccedil;ıkar. Fatim&icirc; Halifesi El-Adıd tarafından otuz iki yaşında vezir olarak atanır. Bundan dolayı Fatim&icirc; devletinin g&ouml;lge ve himayesinde &ccedil;alışan devlet adamlarından pek &ccedil;oğunun kıskan&ccedil;lık ve &ccedil;ekememezliklerine hedef olur.</p> <p>&nbsp;</p> <p>Sultan Nureddin&rsquo;in vefatından sonra, Şam başta olmak &uuml;zere idaresindeki bazı yerlerde karışıklıklar meydana gelir. Selahaddin&rsquo;in Suriye&rsquo;de olan bitenden haberi vardı. Şam halkı karışıklığı giderebilecek tek şahsiyetin Selahaddin olduğunu bildiği i&ccedil;in, kendisi Şam&rsquo;a davet eder. &nbsp;Bu davet &uuml;zerine Mısır&rsquo;dan ayrılan Selahaddin, hicri 570, miladi 1174 yıl Rebi&uuml;levvel ayında Şam&rsquo;a ulaşır. <strong>&Ouml;ncelikle Şam kalesi i&ccedil;indeki mal ve hazinelere el koyar. Bunları toplumda sosyal adaletin ger&ccedil;ekleşmesi, cehalet, sefalet ve hastalıklara karşı kullanılmak &uuml;zere İslami adalet ve Kur&rsquo;ani &ouml;ğretiye g&ouml;re ehil olan ihtiya&ccedil; sahiplerine dağıtır.</strong> Şam&rsquo;da adaleti tesis ettikten sonra, Humus, Hama ve Haleb&rsquo;i fetheder.</p> <p>&nbsp;</p> <p>Nureddin&rsquo;in vefatından sonra, Sultan Selahaddin; İslam d&uuml;nyasını, idaresi ve sancağı altında birleştirmeye &ccedil;alıştı. Bu ama&ccedil;la &ouml;nce Yemen, sırasıyla Barka, Trablus ve bug&uuml;nk&uuml; Tunus&rsquo;un bir kısmını fethetti. Bu fetihler Kud&uuml;s&rsquo;&uuml;n fethine uzanan yolun adeta habercisi niteliğindedirler.</p> <p>&nbsp;</p> <p>Hicri 486 yılında Fransız Rahip Petross Nasık Kud&uuml;s&rsquo;&uuml; ziyaret eder. D&ouml;nd&uuml;ğ&uuml;nde papa ile g&ouml;r&uuml;ş&uuml;r, ha&ccedil;lı seferleri i&ccedil;in g&ouml;r&uuml;ş birliğine varılır. Papa &ouml;nce Kuzey İtalya&rsquo;da Belizans&rsquo;ta bir toplantı yapar. Sonra Fransa&rsquo;da Klirmon&rsquo;da bir toplantı yapar ve Konstatiniyye&rsquo;de (İstanbul) buluşmak &uuml;zere anlaşılır. Anadolu&rsquo;da Kılı&ccedil; Arslan&rsquo;ı mağlup eden ha&ccedil;lı ordusu, sekiz aylık bir kuşatmadan sonra Antakya&rsquo;yı da ele ge&ccedil;irir. Kud&uuml;s&rsquo;e doğru yol olan ha&ccedil;lılar, bir aylık işgal sonrası yetmiş bin M&uuml;sl&uuml;manı katlederek; hicri 492, miladi 1099 yılında Kud&uuml;s&rsquo;&uuml; ele ge&ccedil;irirler.</p> <p>&nbsp;</p> <p><strong>&ldquo;Beyt-il Makdis ha&ccedil;lıların elinde iken ben nasıl olur da sevinir, beslenir ve uykunun tadına varabilirim?&rdquo;</strong> diyen Sultan Selahaddin, ordularıyla Şam&rsquo;dan ayrılır ve ha&ccedil;lılarla ilk karşılaşması Hıttin&rsquo;de ger&ccedil;ekleşir. Hıttin&rsquo;de ha&ccedil;lıları h&uuml;srana uğratan Selahaddin, Akka limanına y&ouml;nelir. Akka ve civarındaki Tibneyn, Sayda, C&uuml;beyl, Beyrut şehir merkezleri ve kaleleriyle birlikte Askalan&rsquo;ı da fetheder. Ha&ccedil;lı imdat kuvvetlerini engellemek i&ccedil;in Kud&uuml;s&rsquo;&uuml;n karşısına bir hisar inşa eder. Ardından Remle, Darum, Gazze, Beyt-i Lahm ve Natrun&rsquo;un teslim olmasıyla Beyt-il Makdis&rsquo;e y&uuml;r&uuml;r.</p> <p>&nbsp;</p> <p>Sultan Selahaddin Beyt-il Makdis&rsquo;e k&ouml;t&uuml; bir muamele yapmak istemiyor, bunun i&ccedil;in Kud&uuml;s&rsquo;e barışla girerek, binalarını kuvvetlerine yıktırmamayı tercih ediyordu. Kud&uuml;s ahalisine şartları &uuml;zere teslim olmaları i&ccedil;in el&ccedil;iler g&ouml;ndererek ş&ouml;yle dedi: <strong>&ldquo;Sizin inandığınız gibi ben de tam bir iman ile Kud&uuml;s&rsquo;&uuml;n Allah&rsquo;ın evi olduğuna inanıyorum. Allah&rsquo;ın evine saldırıda bulunarak hisara eza etmek veya h&uuml;cum ederek zarara uğratmak emelinde değilim.&rdquo;</strong> Frenkler bu teklifi reddetti. Bunun &uuml;zerine Selahaddin savaş ve savunma yoluyla şehri ele ge&ccedil;irmeye karar verir. Sultan Selahaddin&rsquo;in bir haftaya varmayan mukavemeti karşısında Kud&uuml;s, <strong>2 Ekim 1187</strong> tarihinde fethedilir. &nbsp;Frenkler sulha yanaşır ve kırk g&uuml;n i&ccedil;erisinde şehirden &ccedil;ıkmak, erkekleri i&ccedil;in on, kadınlar i&ccedil;in beş ve &ccedil;ocuklar i&ccedil;in iki dinar fidye vermek, veremeyen ise esir kalmak şartıyla anlaşma yapılır.&nbsp; Sultan Selahaddin anlaşmanın bu şartını yerine getirmez, ha&ccedil;lılara şefkat ve ihsanla muamelede bulunur. &nbsp;</p> <p>&nbsp;</p> <p>Hicri 14 Sefer 589 yılında Şam&rsquo;da, Mekke&rsquo;den d&ouml;nen hacıları karşılamak i&ccedil;in beklediği sırada <strong>&ldquo;sarı humma&rdquo;</strong> hastalığına yakalanır. Hastalığının on ikinci g&uuml;n&uuml; miladi 4 Mart 1193 tarihinde ruhunu rabbine teslim eder.</p> <p>&nbsp;</p> <p>Kud&uuml;s F&acirc;tihi, &ouml;l&uuml;m d&ouml;şeğindeyken, emri gereğince şehre dağılan m&uuml;nadiler, mızrağa ge&ccedil;irilmiş kefenini g&ouml;stererek şu ibret y&uuml;kl&uuml; s&ouml;z&uuml; haykırmışlardı: <strong>&ldquo;Ey ahali!.. Şarkın h&acirc;kimi Sultan Sel&acirc;haddin &ouml;lmek &uuml;zeredir. Ahirete ancak şu bez par&ccedil;asını g&ouml;t&uuml;rebilecektir. &Ouml;yleyse, Allah&rsquo;a kullukta gevşeklik g&ouml;stermeyin!..&rdquo;</strong></p> <p>&nbsp;</p> <p>Ş&ouml;hreti cihana m&acirc;l olan İsl&acirc;m M&uuml;cahidi vefat ettiğinde, geride miras olarak bıraktıklarının d&uuml;nya namına hi&ccedil;bir değeri yoktu. <strong>T&uuml;m mal varlığı şundan ibaretti: 1 Mısır dinarı ve kırk yedi Nasir&icirc; dirhemi.</strong> Koca Sultan, z&uuml;hd ve takva i&ccedil;inde k&acirc;mil bir hayat s&uuml;rm&uuml;şt&uuml;r. Dımeşk Kalesi&rsquo;ne defnedilen Sultan Selahaddin&rsquo;in naaşı &uuml;&ccedil; yıl sonra oğlu Melik El-Efdal tarafından Emevi Camisi&rsquo;ne yakın satın alınan ve makber olarak d&uuml;zenlenen bir eve taşınır.</p> <p>&nbsp;</p> <p><strong>Kaynak: Kud&uuml;s Fatihi Selahaddin-i Eyyub&icirc; </strong></p> <p><strong>(Abdullah Nasıh Ulv&acirc;n/Se&ccedil;kin Yayıncılık 1992 Baskısı)</strong></p> <p>&nbsp;</p> <p>&nbsp;</p> <p>&nbsp;</p> <p>&nbsp;</p>
Ekleme Tarihi: 16 Mart 2020 - Pazartesi

Kudüs Fatihi Selahaddin-i Eyyûbî!...

<p>Ailesi, nesep ve aşiret olarak K&uuml;rtlerin eşrafından, sayılan ve en b&uuml;y&uuml;klerinden olan Hizyani soyundan olup, Ravadiyye adı ile bilinir. Bu kabile Azerbaycan&rsquo;ın hudut u&ccedil;larında bulunan &ldquo;Duvin&rdquo; k&ouml;y&uuml;nde mesk&ucirc;ndu. Ravadiyye&rsquo;ye Selahaddin&rsquo;in babası Şazi&rsquo;nin oğlu &ldquo;Eyy&ucirc;b&rdquo; nisbet edilir.</p> <p>&nbsp;</p> <p>Selahaddin&rsquo;in babası Eyy&ucirc;b b. Şaz&icirc; Bağdat&rsquo;ta, Sel&ccedil;uklu valilerinden M&uuml;cahidedin Behruz&rsquo;un idaresine girer. O da Eyy&ucirc;b&rsquo;u Tekrit Kalesi&rsquo;ne komutan tayin eder, kardeşi Şirkuh Esededdin&rsquo;i de kendisine yardımcı olarak atar.&nbsp;</p> <p>&nbsp;</p> <p>Selahaddin Eyy&ucirc;b&icirc;, hicri 532, miladi 1137 yılında Bağdat ile Musul arasında yer alan Tekrit Kalesi&rsquo;nde d&uuml;nyaya gelmiştir. Kale, Dicle nehri &uuml;zerinde kurulu, muhkem ve sarp bir kale olmasıyla bilinir.</p> <p>&nbsp;</p> <p>Sultan Selahaddin &ccedil;ocukluk yıllarının bir kısmını Balbek&rsquo;te ge&ccedil;irdi. Bu yıllar, &ouml;mr&uuml;n&uuml;n en mutlu ve mesut d&ouml;nemi sayılır. Farklı okullarda kıraat, kitabet, Kur-an&rsquo;ı Kerim&rsquo;i ezberleme ve buna ilave olarak &acirc;limlerden gramer dersleri alır. Binicilik, harp ve cihadla meşgul oldu. Siyaset ve idareciliği &ouml;ğrenip, g&ouml;rev ve sorumluluk y&uuml;klendi.</p> <p>&nbsp;</p> <p>Amcası Esededdin Şirkuh ile Ha&ccedil;lı ve Mısır ordularına karşı yaptıkları savaşlarda, Selahaddin&rsquo;in cesaret, tecr&uuml;be, siyaset, savaş, harp sanatındaki ustalığı ve eşsiz bir şahsiyet olduğu ortaya &ccedil;ıkar. Fatim&icirc; Halifesi El-Adıd tarafından otuz iki yaşında vezir olarak atanır. Bundan dolayı Fatim&icirc; devletinin g&ouml;lge ve himayesinde &ccedil;alışan devlet adamlarından pek &ccedil;oğunun kıskan&ccedil;lık ve &ccedil;ekememezliklerine hedef olur.</p> <p>&nbsp;</p> <p>Sultan Nureddin&rsquo;in vefatından sonra, Şam başta olmak &uuml;zere idaresindeki bazı yerlerde karışıklıklar meydana gelir. Selahaddin&rsquo;in Suriye&rsquo;de olan bitenden haberi vardı. Şam halkı karışıklığı giderebilecek tek şahsiyetin Selahaddin olduğunu bildiği i&ccedil;in, kendisi Şam&rsquo;a davet eder. &nbsp;Bu davet &uuml;zerine Mısır&rsquo;dan ayrılan Selahaddin, hicri 570, miladi 1174 yıl Rebi&uuml;levvel ayında Şam&rsquo;a ulaşır. <strong>&Ouml;ncelikle Şam kalesi i&ccedil;indeki mal ve hazinelere el koyar. Bunları toplumda sosyal adaletin ger&ccedil;ekleşmesi, cehalet, sefalet ve hastalıklara karşı kullanılmak &uuml;zere İslami adalet ve Kur&rsquo;ani &ouml;ğretiye g&ouml;re ehil olan ihtiya&ccedil; sahiplerine dağıtır.</strong> Şam&rsquo;da adaleti tesis ettikten sonra, Humus, Hama ve Haleb&rsquo;i fetheder.</p> <p>&nbsp;</p> <p>Nureddin&rsquo;in vefatından sonra, Sultan Selahaddin; İslam d&uuml;nyasını, idaresi ve sancağı altında birleştirmeye &ccedil;alıştı. Bu ama&ccedil;la &ouml;nce Yemen, sırasıyla Barka, Trablus ve bug&uuml;nk&uuml; Tunus&rsquo;un bir kısmını fethetti. Bu fetihler Kud&uuml;s&rsquo;&uuml;n fethine uzanan yolun adeta habercisi niteliğindedirler.</p> <p>&nbsp;</p> <p>Hicri 486 yılında Fransız Rahip Petross Nasık Kud&uuml;s&rsquo;&uuml; ziyaret eder. D&ouml;nd&uuml;ğ&uuml;nde papa ile g&ouml;r&uuml;ş&uuml;r, ha&ccedil;lı seferleri i&ccedil;in g&ouml;r&uuml;ş birliğine varılır. Papa &ouml;nce Kuzey İtalya&rsquo;da Belizans&rsquo;ta bir toplantı yapar. Sonra Fransa&rsquo;da Klirmon&rsquo;da bir toplantı yapar ve Konstatiniyye&rsquo;de (İstanbul) buluşmak &uuml;zere anlaşılır. Anadolu&rsquo;da Kılı&ccedil; Arslan&rsquo;ı mağlup eden ha&ccedil;lı ordusu, sekiz aylık bir kuşatmadan sonra Antakya&rsquo;yı da ele ge&ccedil;irir. Kud&uuml;s&rsquo;e doğru yol olan ha&ccedil;lılar, bir aylık işgal sonrası yetmiş bin M&uuml;sl&uuml;manı katlederek; hicri 492, miladi 1099 yılında Kud&uuml;s&rsquo;&uuml; ele ge&ccedil;irirler.</p> <p>&nbsp;</p> <p><strong>&ldquo;Beyt-il Makdis ha&ccedil;lıların elinde iken ben nasıl olur da sevinir, beslenir ve uykunun tadına varabilirim?&rdquo;</strong> diyen Sultan Selahaddin, ordularıyla Şam&rsquo;dan ayrılır ve ha&ccedil;lılarla ilk karşılaşması Hıttin&rsquo;de ger&ccedil;ekleşir. Hıttin&rsquo;de ha&ccedil;lıları h&uuml;srana uğratan Selahaddin, Akka limanına y&ouml;nelir. Akka ve civarındaki Tibneyn, Sayda, C&uuml;beyl, Beyrut şehir merkezleri ve kaleleriyle birlikte Askalan&rsquo;ı da fetheder. Ha&ccedil;lı imdat kuvvetlerini engellemek i&ccedil;in Kud&uuml;s&rsquo;&uuml;n karşısına bir hisar inşa eder. Ardından Remle, Darum, Gazze, Beyt-i Lahm ve Natrun&rsquo;un teslim olmasıyla Beyt-il Makdis&rsquo;e y&uuml;r&uuml;r.</p> <p>&nbsp;</p> <p>Sultan Selahaddin Beyt-il Makdis&rsquo;e k&ouml;t&uuml; bir muamele yapmak istemiyor, bunun i&ccedil;in Kud&uuml;s&rsquo;e barışla girerek, binalarını kuvvetlerine yıktırmamayı tercih ediyordu. Kud&uuml;s ahalisine şartları &uuml;zere teslim olmaları i&ccedil;in el&ccedil;iler g&ouml;ndererek ş&ouml;yle dedi: <strong>&ldquo;Sizin inandığınız gibi ben de tam bir iman ile Kud&uuml;s&rsquo;&uuml;n Allah&rsquo;ın evi olduğuna inanıyorum. Allah&rsquo;ın evine saldırıda bulunarak hisara eza etmek veya h&uuml;cum ederek zarara uğratmak emelinde değilim.&rdquo;</strong> Frenkler bu teklifi reddetti. Bunun &uuml;zerine Selahaddin savaş ve savunma yoluyla şehri ele ge&ccedil;irmeye karar verir. Sultan Selahaddin&rsquo;in bir haftaya varmayan mukavemeti karşısında Kud&uuml;s, <strong>2 Ekim 1187</strong> tarihinde fethedilir. &nbsp;Frenkler sulha yanaşır ve kırk g&uuml;n i&ccedil;erisinde şehirden &ccedil;ıkmak, erkekleri i&ccedil;in on, kadınlar i&ccedil;in beş ve &ccedil;ocuklar i&ccedil;in iki dinar fidye vermek, veremeyen ise esir kalmak şartıyla anlaşma yapılır.&nbsp; Sultan Selahaddin anlaşmanın bu şartını yerine getirmez, ha&ccedil;lılara şefkat ve ihsanla muamelede bulunur. &nbsp;</p> <p>&nbsp;</p> <p>Hicri 14 Sefer 589 yılında Şam&rsquo;da, Mekke&rsquo;den d&ouml;nen hacıları karşılamak i&ccedil;in beklediği sırada <strong>&ldquo;sarı humma&rdquo;</strong> hastalığına yakalanır. Hastalığının on ikinci g&uuml;n&uuml; miladi 4 Mart 1193 tarihinde ruhunu rabbine teslim eder.</p> <p>&nbsp;</p> <p>Kud&uuml;s F&acirc;tihi, &ouml;l&uuml;m d&ouml;şeğindeyken, emri gereğince şehre dağılan m&uuml;nadiler, mızrağa ge&ccedil;irilmiş kefenini g&ouml;stererek şu ibret y&uuml;kl&uuml; s&ouml;z&uuml; haykırmışlardı: <strong>&ldquo;Ey ahali!.. Şarkın h&acirc;kimi Sultan Sel&acirc;haddin &ouml;lmek &uuml;zeredir. Ahirete ancak şu bez par&ccedil;asını g&ouml;t&uuml;rebilecektir. &Ouml;yleyse, Allah&rsquo;a kullukta gevşeklik g&ouml;stermeyin!..&rdquo;</strong></p> <p>&nbsp;</p> <p>Ş&ouml;hreti cihana m&acirc;l olan İsl&acirc;m M&uuml;cahidi vefat ettiğinde, geride miras olarak bıraktıklarının d&uuml;nya namına hi&ccedil;bir değeri yoktu. <strong>T&uuml;m mal varlığı şundan ibaretti: 1 Mısır dinarı ve kırk yedi Nasir&icirc; dirhemi.</strong> Koca Sultan, z&uuml;hd ve takva i&ccedil;inde k&acirc;mil bir hayat s&uuml;rm&uuml;şt&uuml;r. Dımeşk Kalesi&rsquo;ne defnedilen Sultan Selahaddin&rsquo;in naaşı &uuml;&ccedil; yıl sonra oğlu Melik El-Efdal tarafından Emevi Camisi&rsquo;ne yakın satın alınan ve makber olarak d&uuml;zenlenen bir eve taşınır.</p> <p>&nbsp;</p> <p><strong>Kaynak: Kud&uuml;s Fatihi Selahaddin-i Eyyub&icirc; </strong></p> <p><strong>(Abdullah Nasıh Ulv&acirc;n/Se&ccedil;kin Yayıncılık 1992 Baskısı)</strong></p> <p>&nbsp;</p> <p>&nbsp;</p> <p>&nbsp;</p> <p>&nbsp;</p>
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haber111.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.