Mehmet MEMDOĞLU
Köşe Yazarı
Mehmet MEMDOĞLU
 

Ziya Gökalp’in Kitabındaki Büyük Tahrifat!

<p>&nbsp;</p> <p>Tarih bir milletin hafızasıdır. Tarih bir milletin ge&ccedil;mişiyle birlikte, geleceğinin de aynasıdır. Tarihini bilmeyen toplumlar, izmihlale mahk&ucirc;mdurlar. Tarihinden korkan değil, y&uuml;zleşen bir millet olmalıyız. Tarihimize hissiyatla, &ouml;nyargılarla, &ouml;n kabullerle, taassupla yaklaşmamalıyız. Ge&ccedil;mişimizden korkmadan, gelecek nesillere doğru ve objektif bir tarihi miras bırakmak asli vazifemiz olmalıdır. Ka&ccedil; kişimiz tarihini orijinal kaynaklarından okuyabiliyor? &ldquo;Sadeleştirme&rdquo; adı altında tarihi kaynaklarımız maalesef tahrif edilmiştir.</p> <p>&nbsp;</p> <p>Bilindiği &uuml;zere Ziya G&ouml;kalp, 1876-1924 yıllara arasında yaşamış, İkinci Meşrutiyet&rsquo;ten başlayarak, T&uuml;rk&ccedil;&uuml;l&uuml;k akımının en b&uuml;y&uuml;k temsilcisi olmuş, toplumbilimci, yazar, şair ve siyaset&ccedil;idir. Ziya G&ouml;kalp&rsquo;in kitapları bile tahrif edilmiş, orijinal n&uuml;shalarda yer alan &ldquo;K&uuml;rd, Laz ve &Ccedil;erkes&rdquo; ifadeler; sadeleştirme adına &ccedil;ıkartılmış, tarih <strong>&acirc;</strong>deta katledilmiştir.</p> <p>&nbsp;</p> <p>1918 yılında basılan &ldquo;T&uuml;rkleşmek, İslamlaşmak, Muassırlaşmak&rdquo; kitabının orijinalini, T&uuml;rk K&uuml;lt&uuml;r Yayını 4. serisi olan ve Ferhat Tamir&rsquo;in sadeleştirmesiyle &Ouml;zdemir Basımevi&rsquo;nde 1977 yılında &uuml;&ccedil;&uuml;n&uuml; baskısı yapılan n&uuml;shasıyla karşılaştırma imk&acirc;nı bulduk.</p> <p>&nbsp;</p> <p><strong>Osmanlıca Orijinal N&uuml;sha, sahife 8:</strong></p> <p>&nbsp;</p> <p><img src="file:///C:/Users/MER~1/AppData/Local/Temp/OICE_82B13DAA-1CCE-40D4-A005-3668CC71FC20.0/msohtmlclip1/01/clip_image002.jpg" style="height:180px; width:498px" /></p> <p>&nbsp;</p> <p><strong>Tıpkı &Ccedil;evirisi: </strong>&ldquo;T&uuml;rklerin de vicdanları tahlil olunursa g&ouml;r&uuml;l&uuml;r ki bir T&uuml;rk, kızını bir Araba, bir Arnavuda, <strong>bir K&uuml;rde, bir &Ccedil;erkese </strong>tezvi&ccedil; edebilir, fakat katiyen bir Finlandiyalıya, bir Hıristiyan Macara tezvi&ccedil; edemez. Bir Budist (Boudhiste) Moğolun, bir Şaman&icirc; Tonğuzun kızını da İsl&acirc;m yapmadan alamaz.&rdquo;</p> <p>&nbsp;</p> <p><strong>1977 Baskısı, sayfa 15:</strong> &ldquo;T&uuml;rklerin de vicd&acirc;nları incelenirse g&ouml;r&uuml;l&uuml;r ki bir T&uuml;rk, kızını bir Arabla, bir Arnavudla, evlendirebilir, fakat asl&acirc; bir Finl&acirc;ndalıyla, bir Hristiyan Macarla evlendiremez, bir Budist (Boudhiste) Moğolun, bir Şam&acirc;n&icirc; Tonguz&rsquo;un kızını da İsl&acirc;m yapmadan alamaz.&rdquo;</p> <p>&nbsp;</p> <p>Sadeleştirilerek tahrif edilen 1977 baskısında <strong>&ldquo;bir K&uuml;rd&rdquo;</strong> kelimesinin yanında <strong>&ldquo;bir &Ccedil;erkes&rdquo;</strong> ifadesinin de &ccedil;ıkartıldığı g&ouml;r&uuml;lmektedir. Ne ama&ccedil;la &ccedil;ıkarılmış olabileceği ise kamuoyunun malumudur.</p> <p>&nbsp;</p> <p><strong>Osmanlıca Orijinal N&uuml;sha, sahife 26:</strong></p> <p>&nbsp;</p> <p><strong><img src="file:///C:/Users/MER~1/AppData/Local/Temp/OICE_82B13DAA-1CCE-40D4-A005-3668CC71FC20.0/msohtmlclip1/01/clip_image003.png" style="height:169px; width:507px" /></strong></p> <p>&nbsp;</p> <p><strong>Tıpkı &Ccedil;evirisi: &ldquo;S&uuml;ruri&rsquo;nin Refi&rsquo; Amedi&rsquo;ye hitap ettiği &ldquo;Men &ucirc; tu her du ne şehriyem k&icirc; men Tirk &ucirc; tu Kurd&rdquo; mısraından da anlaşıldığı vecih ile</strong> &ldquo;Şehr&icirc;&rdquo; ne T&uuml;rk, <strong>ne K&uuml;rd,</strong> ne Arap, ne Arnavud&rsquo;du. B&uuml;t&uuml;n milliyetlere d&uuml;şman bir heyet. Bu heyet, Arabı beğenmez, K&uuml;rd&uuml; istihfaf eder, <strong>Lazla</strong> eğlenir, T&uuml;rk&rsquo;&uuml; tahkir ederdi.&rdquo;</p> <p>&nbsp;</p> <p><strong>1977 Baskısı, sayfa 26:</strong> &ldquo;(Şehr&icirc;) ne T&uuml;rk, ne Arap ne Arnavut&rsquo;tu: B&uuml;t&uuml;n milliyetlere d&uuml;şman bir topluluk. Bu topluluk, Arab&rsquo;ı beğenmez, Arnavut&rsquo;la eğlenir, T&uuml;rk&rsquo;&uuml; hor g&ouml;r&uuml;rd&uuml;.&rdquo;</p> <p>&nbsp;</p> <p>1977 yılında sadeleştirilerek yapılan baskıda <strong>&ldquo;S&uuml;ruri&rsquo;nin Refi&rsquo; Amedi&rsquo;ye hitap ettiği &ldquo;Men &ucirc; tu her du ne şehriyem k&icirc; men Tirk &ucirc; tu Kurd&rsquo; mısraından da anlaşıldığı vecih ile&rdquo;</strong> b&ouml;l&uuml;m&uuml;n&uuml;n tamamının, aynı paragraftaki <strong>&ldquo;ne K&uuml;rd ve Lazla&rdquo;</strong> kelimelerinin de yer almadığı g&ouml;r&uuml;lmektedir.&nbsp;</p> <p>&nbsp;</p> <p><strong>Osmanlıca Orijinal N&uuml;sha, sahife 28:</strong></p> <p>&nbsp;</p> <p><strong><img src="file:///C:/Users/MER~1/AppData/Local/Temp/OICE_82B13DAA-1CCE-40D4-A005-3668CC71FC20.0/msohtmlclip1/01/clip_image004.png" style="height:148px; width:511px" /></strong></p> <p>&nbsp;</p> <p><strong>Tıpkı &Ccedil;evirisi: </strong>&ldquo;Bu telkinleri yalnız Arnavud gen&ccedil;lerine mahsur değildi. Arap <strong>ve K&uuml;rd</strong> gen&ccedil;lerine de bu d&uuml;ş&uuml;nceyi telkine &ccedil;alışıyorlar, hatta T&uuml;rklerin cibilliyetsiz ve barbar olduğuna T&uuml;rkleri bile inandırmaya gayret ediyorlardı. O vakit zaten T&uuml;rk unvanını kabul eden bir fert yoktu.&rdquo;</p> <p>&nbsp;</p> <p><strong>1977 Baskısı, sayfa 39:</strong> &ldquo;Bu telkinleri yalnız Arnavut gen&ccedil;lerine yapmıyorlardı. Arap gen&ccedil;lerine de bu d&uuml;ş&uuml;nceyi aşılamaya &ccedil;alışıyorlar, hatta T&uuml;rklerin soysuz ve barbar olduğuna T&uuml;rkleri bile inandırmağa gayret ediyorlardı. O zaman zaten T&uuml;rk adını kabul eden bir fert yoktu.&rdquo;</p> <p>&nbsp;</p> <p>1977 yılında sadeleştirilerek yapılan baskıda da <strong>&ldquo;</strong><strong>K&uuml;rd</strong><strong>&rdquo;</strong> kelimesinin yer almadığı g&ouml;r&uuml;lmektedir.&nbsp;</p> <p>&nbsp;</p> <p><strong>Osmanlıca Orijinal N&uuml;sha, sahife 44:</strong></p> <p>&nbsp;</p> <p><strong><img src="file:///C:/Users/MER~1/AppData/Local/Temp/OICE_82B13DAA-1CCE-40D4-A005-3668CC71FC20.0/msohtmlclip1/01/clip_image005.png" style="height:165px; width:527px" /></strong></p> <p>&nbsp;</p> <p><strong>&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp; Tıpkı &Ccedil;evirisi: </strong>&ldquo;Nasıl ki İslavlar, Latinler <strong>ve K&uuml;rdler</strong> kadim zamanlardan beri m&uuml;teaddid kavimlere ayrılmışlardı. <strong>(Bug&uuml;n K&uuml;rdler, biribirinin lisanını anlamayan beş kavimden m&uuml;teşekkildir.) </strong>Fakat T&uuml;rkler, g&ouml;&ccedil;ebe hayatı yaşadıkları i&ccedil;in mazide b&ouml;yle bir iftiraka uğramadılar.&rdquo;</p> <p>&nbsp;</p> <p><strong>1977 Baskısı, sayfa 60:</strong> &ldquo;Nasıl ki İsl&acirc;vlar, L&acirc;tinler eksi zamanlardan beri bir&ccedil;ok kavimlere ayrılmışlardı. Fakat T&uuml;rkler g&ouml;&ccedil;ebe hayatı yaşadıkları i&ccedil;in ge&ccedil;mişte b&ouml;yle bir ayrılığa uğramadılar.&rdquo;</p> <p>&nbsp;</p> <p>1977 yılında sadeleştirilerek yapılan baskıda, ilgili b&ouml;l&uuml;mdeki <strong>&ldquo;</strong><strong>K&uuml;rdler</strong>&rdquo; ile<strong>&nbsp; (Bug&uuml;n K&uuml;rdler, biribirinin lisanını anlamayan beş kavimden m&uuml;teşekkildir.)</strong><strong>&rdquo;</strong> c&uuml;mlesinin yer almadığı g&ouml;r&uuml;lmektedir.</p> <p>&nbsp;</p> <p>Her ne kadar 1977 baskısının &ouml;ns&ouml;z&uuml;nde <em>&ldquo;Bu baskıyı yaparken eserin dilinde bir sadeleştirme yapma yoluna gittik. Fakat bunu yaparken yazarın &uuml;slubunun değişmemesine dikkat ettik. Hele Ziya G&ouml;k Alp&rsquo;ın &ccedil;oğunu T&uuml;rkiye&rsquo;de ilk defa kendisinin kullandığı ilm&icirc; kelimelere (terimlere) hi&ccedil; dokunmadık, aynen bıraktık (mefk&ucirc;re, hars v.b). Değiştirmediğimiz kelimeler &ccedil;oğunlukla o g&uuml;nk&uuml; konuşma diliyle ilgili olup, bug&uuml;nk&uuml; konuşma dilinde olmayan kelimeler olmuştur.&rdquo;</em> (Ferhat Tamir/Edebiyat &Ouml;ğretmeni) <em>&ldquo;yazarın &uuml;slubunun değişmemesine dikkat&rdquo;</em> edildiği belirtilmiş olsa da, bunun sadece bir iddiadan ibaret olduğunu, sadeleştirilmesi yapılan kitaptaki &ldquo;tahrifatlar&rdquo;la tebar&uuml;z ettiğine sizler de tanıklık ettiniz.</p> <p>&nbsp;</p> <p>Kitabın sadeleştirilmesini ve &ccedil;evirisini yapanlar, bin yıldır beraber yaşadıkları K&uuml;rtleri yok saymış, maalesef Ziya G&ouml;kalp kadar dahi cesur ve objektif olamamışlardır.</p> <p>&nbsp;</p> <p>Yine dikkatimizi &ccedil;eken bir başka nokta, kitabın (T&uuml;rkleşmek, İslamlaşmak, Muassırlaşmak) orijinal baskısında yer almamasına rağmen, (80. sahifeden sonrasında) Ziya G&ouml;kalp&rsquo;in değişik zamanlarda, farklı konuları i&ccedil;eren makalelerinin de yer alması olmuştur.</p> <p>&nbsp;</p> <p>Toplumunun t&uuml;m kesimlerinin duyarlı olmasını temenni ediyor, ilgili kesimlerin sorumlu davranarak, tarihi belgeleri sadeleştirme adına her t&uuml;rl&uuml; tahriften korumalarını diliyorum.</p> <p>&nbsp;</p> <p>&nbsp;</p>
Ekleme Tarihi: 17 Nisan 2015 - Cuma

Ziya Gökalp’in Kitabındaki Büyük Tahrifat!

<p>&nbsp;</p> <p>Tarih bir milletin hafızasıdır. Tarih bir milletin ge&ccedil;mişiyle birlikte, geleceğinin de aynasıdır. Tarihini bilmeyen toplumlar, izmihlale mahk&ucirc;mdurlar. Tarihinden korkan değil, y&uuml;zleşen bir millet olmalıyız. Tarihimize hissiyatla, &ouml;nyargılarla, &ouml;n kabullerle, taassupla yaklaşmamalıyız. Ge&ccedil;mişimizden korkmadan, gelecek nesillere doğru ve objektif bir tarihi miras bırakmak asli vazifemiz olmalıdır. Ka&ccedil; kişimiz tarihini orijinal kaynaklarından okuyabiliyor? &ldquo;Sadeleştirme&rdquo; adı altında tarihi kaynaklarımız maalesef tahrif edilmiştir.</p> <p>&nbsp;</p> <p>Bilindiği &uuml;zere Ziya G&ouml;kalp, 1876-1924 yıllara arasında yaşamış, İkinci Meşrutiyet&rsquo;ten başlayarak, T&uuml;rk&ccedil;&uuml;l&uuml;k akımının en b&uuml;y&uuml;k temsilcisi olmuş, toplumbilimci, yazar, şair ve siyaset&ccedil;idir. Ziya G&ouml;kalp&rsquo;in kitapları bile tahrif edilmiş, orijinal n&uuml;shalarda yer alan &ldquo;K&uuml;rd, Laz ve &Ccedil;erkes&rdquo; ifadeler; sadeleştirme adına &ccedil;ıkartılmış, tarih <strong>&acirc;</strong>deta katledilmiştir.</p> <p>&nbsp;</p> <p>1918 yılında basılan &ldquo;T&uuml;rkleşmek, İslamlaşmak, Muassırlaşmak&rdquo; kitabının orijinalini, T&uuml;rk K&uuml;lt&uuml;r Yayını 4. serisi olan ve Ferhat Tamir&rsquo;in sadeleştirmesiyle &Ouml;zdemir Basımevi&rsquo;nde 1977 yılında &uuml;&ccedil;&uuml;n&uuml; baskısı yapılan n&uuml;shasıyla karşılaştırma imk&acirc;nı bulduk.</p> <p>&nbsp;</p> <p><strong>Osmanlıca Orijinal N&uuml;sha, sahife 8:</strong></p> <p>&nbsp;</p> <p><img src="file:///C:/Users/MER~1/AppData/Local/Temp/OICE_82B13DAA-1CCE-40D4-A005-3668CC71FC20.0/msohtmlclip1/01/clip_image002.jpg" style="height:180px; width:498px" /></p> <p>&nbsp;</p> <p><strong>Tıpkı &Ccedil;evirisi: </strong>&ldquo;T&uuml;rklerin de vicdanları tahlil olunursa g&ouml;r&uuml;l&uuml;r ki bir T&uuml;rk, kızını bir Araba, bir Arnavuda, <strong>bir K&uuml;rde, bir &Ccedil;erkese </strong>tezvi&ccedil; edebilir, fakat katiyen bir Finlandiyalıya, bir Hıristiyan Macara tezvi&ccedil; edemez. Bir Budist (Boudhiste) Moğolun, bir Şaman&icirc; Tonğuzun kızını da İsl&acirc;m yapmadan alamaz.&rdquo;</p> <p>&nbsp;</p> <p><strong>1977 Baskısı, sayfa 15:</strong> &ldquo;T&uuml;rklerin de vicd&acirc;nları incelenirse g&ouml;r&uuml;l&uuml;r ki bir T&uuml;rk, kızını bir Arabla, bir Arnavudla, evlendirebilir, fakat asl&acirc; bir Finl&acirc;ndalıyla, bir Hristiyan Macarla evlendiremez, bir Budist (Boudhiste) Moğolun, bir Şam&acirc;n&icirc; Tonguz&rsquo;un kızını da İsl&acirc;m yapmadan alamaz.&rdquo;</p> <p>&nbsp;</p> <p>Sadeleştirilerek tahrif edilen 1977 baskısında <strong>&ldquo;bir K&uuml;rd&rdquo;</strong> kelimesinin yanında <strong>&ldquo;bir &Ccedil;erkes&rdquo;</strong> ifadesinin de &ccedil;ıkartıldığı g&ouml;r&uuml;lmektedir. Ne ama&ccedil;la &ccedil;ıkarılmış olabileceği ise kamuoyunun malumudur.</p> <p>&nbsp;</p> <p><strong>Osmanlıca Orijinal N&uuml;sha, sahife 26:</strong></p> <p>&nbsp;</p> <p><strong><img src="file:///C:/Users/MER~1/AppData/Local/Temp/OICE_82B13DAA-1CCE-40D4-A005-3668CC71FC20.0/msohtmlclip1/01/clip_image003.png" style="height:169px; width:507px" /></strong></p> <p>&nbsp;</p> <p><strong>Tıpkı &Ccedil;evirisi: &ldquo;S&uuml;ruri&rsquo;nin Refi&rsquo; Amedi&rsquo;ye hitap ettiği &ldquo;Men &ucirc; tu her du ne şehriyem k&icirc; men Tirk &ucirc; tu Kurd&rdquo; mısraından da anlaşıldığı vecih ile</strong> &ldquo;Şehr&icirc;&rdquo; ne T&uuml;rk, <strong>ne K&uuml;rd,</strong> ne Arap, ne Arnavud&rsquo;du. B&uuml;t&uuml;n milliyetlere d&uuml;şman bir heyet. Bu heyet, Arabı beğenmez, K&uuml;rd&uuml; istihfaf eder, <strong>Lazla</strong> eğlenir, T&uuml;rk&rsquo;&uuml; tahkir ederdi.&rdquo;</p> <p>&nbsp;</p> <p><strong>1977 Baskısı, sayfa 26:</strong> &ldquo;(Şehr&icirc;) ne T&uuml;rk, ne Arap ne Arnavut&rsquo;tu: B&uuml;t&uuml;n milliyetlere d&uuml;şman bir topluluk. Bu topluluk, Arab&rsquo;ı beğenmez, Arnavut&rsquo;la eğlenir, T&uuml;rk&rsquo;&uuml; hor g&ouml;r&uuml;rd&uuml;.&rdquo;</p> <p>&nbsp;</p> <p>1977 yılında sadeleştirilerek yapılan baskıda <strong>&ldquo;S&uuml;ruri&rsquo;nin Refi&rsquo; Amedi&rsquo;ye hitap ettiği &ldquo;Men &ucirc; tu her du ne şehriyem k&icirc; men Tirk &ucirc; tu Kurd&rsquo; mısraından da anlaşıldığı vecih ile&rdquo;</strong> b&ouml;l&uuml;m&uuml;n&uuml;n tamamının, aynı paragraftaki <strong>&ldquo;ne K&uuml;rd ve Lazla&rdquo;</strong> kelimelerinin de yer almadığı g&ouml;r&uuml;lmektedir.&nbsp;</p> <p>&nbsp;</p> <p><strong>Osmanlıca Orijinal N&uuml;sha, sahife 28:</strong></p> <p>&nbsp;</p> <p><strong><img src="file:///C:/Users/MER~1/AppData/Local/Temp/OICE_82B13DAA-1CCE-40D4-A005-3668CC71FC20.0/msohtmlclip1/01/clip_image004.png" style="height:148px; width:511px" /></strong></p> <p>&nbsp;</p> <p><strong>Tıpkı &Ccedil;evirisi: </strong>&ldquo;Bu telkinleri yalnız Arnavud gen&ccedil;lerine mahsur değildi. Arap <strong>ve K&uuml;rd</strong> gen&ccedil;lerine de bu d&uuml;ş&uuml;nceyi telkine &ccedil;alışıyorlar, hatta T&uuml;rklerin cibilliyetsiz ve barbar olduğuna T&uuml;rkleri bile inandırmaya gayret ediyorlardı. O vakit zaten T&uuml;rk unvanını kabul eden bir fert yoktu.&rdquo;</p> <p>&nbsp;</p> <p><strong>1977 Baskısı, sayfa 39:</strong> &ldquo;Bu telkinleri yalnız Arnavut gen&ccedil;lerine yapmıyorlardı. Arap gen&ccedil;lerine de bu d&uuml;ş&uuml;nceyi aşılamaya &ccedil;alışıyorlar, hatta T&uuml;rklerin soysuz ve barbar olduğuna T&uuml;rkleri bile inandırmağa gayret ediyorlardı. O zaman zaten T&uuml;rk adını kabul eden bir fert yoktu.&rdquo;</p> <p>&nbsp;</p> <p>1977 yılında sadeleştirilerek yapılan baskıda da <strong>&ldquo;</strong><strong>K&uuml;rd</strong><strong>&rdquo;</strong> kelimesinin yer almadığı g&ouml;r&uuml;lmektedir.&nbsp;</p> <p>&nbsp;</p> <p><strong>Osmanlıca Orijinal N&uuml;sha, sahife 44:</strong></p> <p>&nbsp;</p> <p><strong><img src="file:///C:/Users/MER~1/AppData/Local/Temp/OICE_82B13DAA-1CCE-40D4-A005-3668CC71FC20.0/msohtmlclip1/01/clip_image005.png" style="height:165px; width:527px" /></strong></p> <p>&nbsp;</p> <p><strong>&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp; Tıpkı &Ccedil;evirisi: </strong>&ldquo;Nasıl ki İslavlar, Latinler <strong>ve K&uuml;rdler</strong> kadim zamanlardan beri m&uuml;teaddid kavimlere ayrılmışlardı. <strong>(Bug&uuml;n K&uuml;rdler, biribirinin lisanını anlamayan beş kavimden m&uuml;teşekkildir.) </strong>Fakat T&uuml;rkler, g&ouml;&ccedil;ebe hayatı yaşadıkları i&ccedil;in mazide b&ouml;yle bir iftiraka uğramadılar.&rdquo;</p> <p>&nbsp;</p> <p><strong>1977 Baskısı, sayfa 60:</strong> &ldquo;Nasıl ki İsl&acirc;vlar, L&acirc;tinler eksi zamanlardan beri bir&ccedil;ok kavimlere ayrılmışlardı. Fakat T&uuml;rkler g&ouml;&ccedil;ebe hayatı yaşadıkları i&ccedil;in ge&ccedil;mişte b&ouml;yle bir ayrılığa uğramadılar.&rdquo;</p> <p>&nbsp;</p> <p>1977 yılında sadeleştirilerek yapılan baskıda, ilgili b&ouml;l&uuml;mdeki <strong>&ldquo;</strong><strong>K&uuml;rdler</strong>&rdquo; ile<strong>&nbsp; (Bug&uuml;n K&uuml;rdler, biribirinin lisanını anlamayan beş kavimden m&uuml;teşekkildir.)</strong><strong>&rdquo;</strong> c&uuml;mlesinin yer almadığı g&ouml;r&uuml;lmektedir.</p> <p>&nbsp;</p> <p>Her ne kadar 1977 baskısının &ouml;ns&ouml;z&uuml;nde <em>&ldquo;Bu baskıyı yaparken eserin dilinde bir sadeleştirme yapma yoluna gittik. Fakat bunu yaparken yazarın &uuml;slubunun değişmemesine dikkat ettik. Hele Ziya G&ouml;k Alp&rsquo;ın &ccedil;oğunu T&uuml;rkiye&rsquo;de ilk defa kendisinin kullandığı ilm&icirc; kelimelere (terimlere) hi&ccedil; dokunmadık, aynen bıraktık (mefk&ucirc;re, hars v.b). Değiştirmediğimiz kelimeler &ccedil;oğunlukla o g&uuml;nk&uuml; konuşma diliyle ilgili olup, bug&uuml;nk&uuml; konuşma dilinde olmayan kelimeler olmuştur.&rdquo;</em> (Ferhat Tamir/Edebiyat &Ouml;ğretmeni) <em>&ldquo;yazarın &uuml;slubunun değişmemesine dikkat&rdquo;</em> edildiği belirtilmiş olsa da, bunun sadece bir iddiadan ibaret olduğunu, sadeleştirilmesi yapılan kitaptaki &ldquo;tahrifatlar&rdquo;la tebar&uuml;z ettiğine sizler de tanıklık ettiniz.</p> <p>&nbsp;</p> <p>Kitabın sadeleştirilmesini ve &ccedil;evirisini yapanlar, bin yıldır beraber yaşadıkları K&uuml;rtleri yok saymış, maalesef Ziya G&ouml;kalp kadar dahi cesur ve objektif olamamışlardır.</p> <p>&nbsp;</p> <p>Yine dikkatimizi &ccedil;eken bir başka nokta, kitabın (T&uuml;rkleşmek, İslamlaşmak, Muassırlaşmak) orijinal baskısında yer almamasına rağmen, (80. sahifeden sonrasında) Ziya G&ouml;kalp&rsquo;in değişik zamanlarda, farklı konuları i&ccedil;eren makalelerinin de yer alması olmuştur.</p> <p>&nbsp;</p> <p>Toplumunun t&uuml;m kesimlerinin duyarlı olmasını temenni ediyor, ilgili kesimlerin sorumlu davranarak, tarihi belgeleri sadeleştirme adına her t&uuml;rl&uuml; tahriften korumalarını diliyorum.</p> <p>&nbsp;</p> <p>&nbsp;</p>
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haber111.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.