Mehmet Nuri BİNGÖL
Köşe Yazarı
Mehmet Nuri BİNGÖL
 

"Hakikat Alimi" Ne Menemdir?

<div style="color: rgb(34, 34, 34); font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: small;">Tarih boyunca yapılan &ldquo;&acirc;lim&rdquo; tabirlerinin en isabetlisinin ne olduğu &ndash;bence- bedihi; &ldquo;Alim, bilmediğini bilendir.&rdquo;<br /> <br /> Hz. Ali&rsquo;nin (kv) de hikmetli s&ouml;z&uuml; olan beyana, daha başka sıfatları da ekleyebilirsiniz ama b&uuml;t&uuml;n o ilave ettiğiniz sıfatların hepsinin muhassalı yine aynı olacaktır: &ldquo;Kendini ve haddini bilme. &ldquo;<br /> <br /> Yani usuli&rsquo;d-Din&rsquo;in haricine &ccedil;ıkmamama; kendi re&rsquo;yi ile &ldquo;m&uuml;şahede&rdquo; ettiği bir hali, S&uuml;nnet ve Kur&rsquo;an ayetlerininden ayrı tutmamama, &ndash; HafazaAllah- &uuml;st&uuml;nm&uuml;ş gibi zannettirmeme.<br /> <br /> Gelen itirazı duyar gibiyim: &ldquo;Ya o &acirc;lim kendini &ouml;yle biliyor ve g&ouml;steriyorsa, ama onun salikleri &lsquo;Şeyh u&ccedil;maz, m&uuml;rid u&ccedil;urur.&rsquo; s&ouml;z&uuml;n&uuml; pek andıran bir &ldquo;mihengsiz&rdquo; h&uuml;sn-&uuml; zan i&ccedil;indeyseler, o alim denen şahsın bunda ne su&ccedil;u olacak ki?&rdquo;<br /> <br /> Hafızamdaki b&uuml;t&uuml;n izahları arıyor tarıyorum, ben de b&ouml;yle bir kabahatı bulamıyorum., &ldquo;Essebeb&uuml; kel fa&rsquo;il&rdquo; sırrıyla, kabahat o saliklere ait olabilir. Hani &Uuml;stad Hazretleri&rsquo;nin bir beyanı var: &ldquo;M&uuml;balağa zemm-i zımnidir.&rdquo; ; &ldquo; M&uuml;balağa ihtilalciddir.&rdquo;<br /> <br /> M&uuml;balağalarla şahsı &ldquo;Hayali Ziyaeddin&rdquo; halinde takdim edenler bizzat o zata &ldquo;b&uuml;htan&rdquo; ettiklerinden hem onun kul hakkını sırtlarlar, hem de saptırdığı insanların vebalini. O zaman, Bedi&uuml;zzaman hazretleri&rsquo;nin &ldquo; Hususi &Uuml;stadım&rdquo; dediği Hz. Ali (KV)nin beyanını a&ccedil;mak gerekiyor.<br /> <br /> &ldquo;Alim bilmediğini bilen ve bilmediği hususları beyan ederek ilan eden kişidir.&rdquo;<br /> <br /> &ldquo;Peki, maslahat ya da bir zararı def i&ccedil;in bilmediklerini ketmedemez mi?&rdquo; sualini &ccedil;ok duymuşuzdur.<br /> <br /> &ldquo;H&acirc;l-i &acirc;lem&rdquo;den alınan ders de daime ş&ouml;yle bir hat &ccedil;izer zihnimde; Eğer bir kimse bilmediği mevzuları ilan etmiyorsa, yeni nesiller onun her meselede tek selahiyetli bilerek, &ldquo;Usul&rdquo; kaynaklarını atlayıp &ldquo;fırak-ı dalle&rdquo;den olabilir!<br /> <br /> Hele bir de bizim gibi fani o insana bir insan&uuml;st&uuml;l&uuml;k payesi takıp, onun şahsi, yani &ldquo;c&uuml;z&rsquo;i&rdquo; kusuratlarında da bir hikmet var zannıyle taklide kalkarsa ve de &ndash; zamanla- &ouml;yle inanırsa, manen &ldquo;sefil&rdquo; derekesine inebilir ki bu vebalin adını koymada zorlanıyoruz.<br /> <br /> ***<br /> <br /> &Ccedil;ok zaman hatırlarım.<br /> <br /> &ldquo;Yazılan S&ouml;zler tasavvur değil tasdiktir; teslim değil, imandır; m&acirc;rifet değil, şehadettir, şuhuddur; taklid değil tahkiktir; iltizam değil, iz&rsquo;andır; tasavvuf değil hakikattır; d&acirc;va değil, d&acirc;va i&ccedil;inde b&uuml;rhandır.&rdquo; (Mektubat, 376)<br /> <br /> &ldquo;&Uuml;mmet-i İslamiye&rsquo;nin ahkam-ı diniyede g&ouml;sterdiği teseyy&uuml;b ve ihmalin bence en m&uuml;him sebebi şudur:<br /> <br /> Erk&acirc;n ve ahk&acirc;m-ı zaruriye ki, &ndash; y&uuml;zde doksandır- bizzat Kur&rsquo;an&rsquo;ın ve Kur&rsquo;an&rsquo;ın tefsiri mahiyetinde olan s&uuml;nnetin malıdır. İ&ccedil;tihad&icirc; olan mesail-i hilafiye ise, y&uuml;zde on nisbetindedir. Kıymet&ccedil;e mesail-i hilafiye ile erk&acirc;n ve ahk&acirc;m-ı zaruriye arasında azim tefav&uuml;t vardır. Mes&rsquo;ele-i i&ccedil;tihadiye altun ise, &ouml;teki birer elmas s&uuml;tundur. Acaba doksan elmas s&uuml;tununu on altunun himayesine vermek, mezcedip t&acirc;bi kılmak caiz midir?&rdquo; ( Asar-ı Bed&rsquo;iyye, S&uuml;nuhat, shf:141)<br /> <br /> B&ouml;ylesi &ldquo;muhakeme&rdquo; anlarımda baş vurduğum kaynak ise, ilk başta &ldquo;D&acirc;va i&ccedil;inde b&uuml;rhan&rdquo; denilen Risale-i Nur&rsquo;un şu ya da bu&ldquo;m&uuml;teferrik&rdquo; meselesi değil, b&uuml;t&uuml;n k&uuml;lliyatı.<br /> <br /> &Ccedil;&uuml;nk&uuml; hem &ldquo;Kur&rsquo;an&rsquo;ın hakiki m&uuml;fessiri olan S&uuml;nnet&rdquo;i yani hadisleri bu zamanın anlayabileceği tarzda ve ehl-i s&uuml;nnet ve&rsquo;l-cemaat &acirc;limlerinin izahlarına tam mutabık olarak izah eden elbet Bedi&uuml;zzaman Said Nurs&icirc;; Nur &Uuml;stad. (RA)<br /> <br /> Yeter ki biz bakmasını, okumasını, metin tahlili usul&uuml;n&uuml; bilelim de, &ldquo;Hakkın hatırı &acirc;lidir, hi&ccedil; bir hatıra feda edilmez!&rdquo; d&uuml;sturunu şiar edinelim; yeter ki &ldquo;m&uuml;frit h&uuml;sn&uuml; zan&rdquo; edilen şu ya da bu şahsın izahına uymuyor diye, meseleleri kendi &ldquo;kafa feneri&rdquo;mizle anlamaya ya da &ldquo;se&ccedil;kincilik&rdquo; yapmaya kalkışmayalım.<br /> <br /> Misal olması i&ccedil;in meseleyi hatırlatalım.<br /> &ldquo;Eğer muhabbet, kendi esbabının r&uuml;chaniyetine g&ouml;re bir kalbde hakik&icirc; bulunsa, o vakit adavet mecaz&icirc; olur; acımak suretine inkılab eder. Evet m&uuml;&rsquo;min, kardeşini sever ve sevmeli. Fakat fenalığı i&ccedil;in yalnız acır. Tahakk&uuml;mle değil, belki l&uuml;tufla ıslahına &ccedil;alışır. Onun i&ccedil;in nass-ı had&icirc;s ile: &ldquo;&Uuml;&ccedil; g&uuml;nden fazla m&uuml;&rsquo;min m&uuml;&rsquo;mine k&uuml;s&uuml;p kat&rsquo;-ı m&uuml;k&acirc;leme etmeyecek.&rdquo;<br /> Eğer esbab-ı adavet galebe &ccedil;alıp, adavet hakikatıyla bir kalbde bulunsa; o vakit muhabbet mecaz&icirc; olur, tasannu&rsquo; ve temelluk suretine girer.<br /> Ey insafsız adam! Şimdi bak ki: M&uuml;&rsquo;min kardeşine kin ve adavet ne kadar zul&uuml;md&uuml;r. &Ccedil;&uuml;nki nasılki sen &acirc;di k&uuml;&ccedil;&uuml;k taşları, K&acirc;&rsquo;be&rsquo;den daha ehemmiyetli ve Cebel-i Uhud&rsquo;dan daha b&uuml;y&uuml;k desen, &ccedil;irkin bir akılsızlık edersin. Aynen &ouml;yle de: K&acirc;&rsquo;be h&uuml;rmetinde olan iman ve Cebel-i Uhud azametinde olan İsl&acirc;miyet gibi &ccedil;ok evsaf-ı İsl&acirc;miye; muhabbeti ve ittifakı istediği halde, m&uuml;&rsquo;mine karşı adavete sebebiyet veren ve &acirc;di taşlar h&uuml;km&uuml;nde olan bazı kusuratı, iman ve İsl&acirc;miyete tercih etmek, o derece insafsızlık ve akılsızlık ve pek b&uuml;y&uuml;k bir zul&uuml;m olduğunu aklın varsa anlarsın&hellip;&rdquo; (Mektubat, 263- 264)<br /> <br /> Metnin b&uuml;t&uuml;n&uuml;n&uuml; almamın sebebi şu. Bir metni kavramak i&ccedil;in onun sadece bir paragrafını anlamak k&acirc;fi değildir- erbabınca bilindiği &uuml;zere. İtiraz eden sesleri hemen duyuyor gibiyim.<br /> &ldquo;Risale&rsquo;ler normal bir metin değil ki&hellip;&rdquo;<br /> Evet, amenna, neam&hellip; &ldquo;Bu zamanın dertlerine tam &ccedil;are&rdquo; olabilecek (olacak) ve M&uuml;ceddid-i Zaman olan Nur &Uuml;stad Bedi&uuml;zzaman Said Nursi&rsquo;ye (Ra) &ldquo;Kur&rsquo;an&rsquo;ın feyziyle&rdquo; (yani ilhamıyla) yazılan eser k&uuml;lliyatı. &Ouml;yle bir k&uuml;lliyat ki 350-400 Ayet&rsquo;ten muktabes, &Uuml;stad&rsquo;ın tabiriyle bir meselesi anında, &ldquo;İki y&uuml;z Ayet&rdquo;in imdadına yetiştirildiği ve &ldquo;ihtiyaca binaen&rdquo; yazdırılmış bir eser k&uuml;lliyatı.<br /> <br /> O halde o k&uuml;lliyatın b&uuml;t&uuml;n c&uuml;zleri anlaşılmadan, herhangi bir mevzudaki h&uuml;km&uuml; umumileştirilemez; &ouml;yle yaparak &ldquo;keskin&rdquo; bir h&uuml;k&uuml;m c&uuml;mlesi yapmak, izaha yeltenmek Gavs-ı Azam&rsquo;ın (KS) &ldquo;m&uuml;ridim&rdquo; dediği, İmam-ı Ali&rsquo;nin yaklaşık 1300 yıl &ouml;nceden hizmetini m&acirc;nen alkışladığı bir zata b&uuml;htan m&acirc;nasına gelir ki, sıradan bir insanın dahi kul hakkını &ldquo;hangi amellerimizi&rdquo; karşıya hediye ederek affettirebildiğimiz d&uuml;ş&uuml;n&uuml;l&uuml;rse, uhrevi vebal daha iyi anlaşılır.<br /> <br /> Yukarıya iktibas ettiğimiz meselede men edilen &ldquo;k&uuml;s kalma&rdquo; hadisesinin şahsi, ferdi, c&uuml;z&rsquo;i mevzularda olduğu &ndash;mantıken dahi- o kadar bedihi ki, İmam-ı Nevevi hazretlerinin Hadis&rsquo;e verdiği mana bilinmese dahi, metni b&uuml;t&uuml;n&uuml;yle okumak ve d&uuml;ş&uuml;nmek yeter. &Ccedil;&uuml;nk&uuml; &Uuml;stad, dini mevzudaki hatayı, &ldquo;İsl&acirc;miyet gibi &ccedil;ok evsaf-ı İsl&acirc;miye; muhabbeti ve ittifakı istediği halde, m&uuml;&rsquo;mine karşı adavete sebebiyet veren ve &acirc;di taşlar h&uuml;km&uuml;nde olan bazı kusuratı, iman ve İsl&acirc;miyete tercih etmek&rdquo; c&uuml;mlesiyle tasrih ediyor. &ldquo;Kabe h&uuml;rmetinde olan&rdquo; iman ve İslamiyet a&ccedil;ısından bir hataya karşı, m&uuml;&rsquo;minin şiarı mesafeli durarak ona &ldquo;aksulamelini&rdquo; g&ouml;stermesidir ki Hadis, bunu dahi imanın en d&uuml;ş&uuml;k derecesi diye izah buyuruyor.<br /> <br /> &ldquo;Belki ben de ifsad ediyorum. O halde, siz mihenge vurmadan almayınız.&rdquo; İfadesi da muhterem M&uuml;ellifin. O &ldquo;miheng&rdquo;in ne olduğu da mezkur makalenin diğer c&uuml;zlerinde beyan buyruluyor.<br /> Zaten makalenin baş kısmına alınan, &ldquo;Allah&rsquo;ın ipine topluca &ndash; camian; fert fert değil- sarılınız, sakın b&ouml;l&uuml;nmeyiniz.&rdquo; (Allah&rsquo;ın ipi olan inzal buyurduğu Kur&rsquo;an&rsquo;a topluca, cemaat olarak (ehl-i s&uuml;nnet vel-cemaat) sarılmazsanız, aranıza tefrika girer.- Mana Nur&rsquo;ul-Beyan tefsirinden) Ayet-i Celilesi ile &ldquo; Elif Lam Mim, Ayetlerinde hi&ccedil; bir ş&uuml;phe bulunmayan Kur&rsquo;an (el-kitab), muttakilere bir hidayet rehberidir.&rdquo; Ayet-i Kerime&rsquo;si &ldquo; miheng&rdquo;in ne olduğunu tasrih ediyor.<br /> <br /> Bir muhterem yorumcunun dediği, miheng Risale-i Nur&rsquo;un ta kendisidir, ifadesi ne usuli&rsquo;d-Din&rsquo;e, ne mantığa, ne de Risale&rsquo;nin a&ccedil;ık beyanlarına uymuyor. Aklen d&uuml;ş&uuml;nelim; almak istediğimiz bir kumaşın &ouml;l&ccedil;&uuml; &ldquo;birimi&rdquo; bizzat o kumaşın kendisi olabilir mi?<br /> &ldquo;Cumhuru b&uuml;rhandan ziyade me&rsquo;hazdaki kudsiyet imtisale sevkeder. M&uuml;&ccedil;tehidinin kitabları vesile gibi, cam gibi Kur&rsquo;an&rsquo;ı g&ouml;stermeli, yoksa vekil, g&ouml;lge olmamalı.&rdquo; Tavsiyesinden sonra &ndash; ya da talimat,emir- devam eder &Uuml;stad:<br /> &ldquo;Mantık&ccedil;a&rdquo; alemin kabul ettiği bir h&uuml;k&uuml;md&uuml;r; insanın &ldquo;nisyan&rdquo; ile mal&uuml;l zihni, &ldquo;melzumdan&rdquo; (Biri birisinden asl&acirc; ayrılmaz, birisi olunca diğerinin de olması şart olan.-<a href="http://sozluk.ihya.org/osmanlica-turkce-sozluk/lazim-i-melzum.html" style="color: rgb(17, 85, 204);" target="_blank">sozluk.ihya.org/osmanlica-turkce-sozluk/lazim-i-melzum.html</a>) ikinci bir gayretle &ldquo;lazıma&rdquo; (Kendisine ait icab eden hal. Kendisine has vaziyet. -ihya.org/osmanlica-turkce-sozluk/lazim-ızati. Html) intikal eder ki ve ( farz-ı muhal) etse de, &ldquo; ikinci bir tevecc&uuml;h ve kasd ile eder. Bu ise gayr-ı tabiidir.&rdquo;- şaz halidir, nadir bir durumdur.<br /> Mevzuyu daha da a&ccedil;ıyor Bedi&uuml;zzaman Hazretleri:<br /> &ldquo;Mesela; h&uuml;km&uuml;n me&rsquo;hazı olan şeriat kitapları melzum gibidir. Delili olan Kur&rsquo;an ise, lazımdır. Muharrik-i vicdan olan kudsiyet, lazımın lazımıdır. Cumhurun nazarı kitablara temerk&uuml;z ettiğinden, yalnız hayal- meyal lazımı tasavvur eder. Bu cihetle vicdan lakaydlığa alışır, c&uuml;mudet peyda eder.<br /> <br /> Eğer zaruriyat-ı diniyede doğrudan doğruya Kur&rsquo;an g&ouml;sterilse idi, zihin tabii olarak m&uuml;şevvik-i imtisal ve mukız-ı vicdan ve lazım-ı zati olan &ldquo;kudsiyet&rdquo;e intikal ederdi. Ve bu suretle kalbe meleke-i hassasiyet gelerek, imanın ihtaratına karşı asamm kalmazdı.<br /> Demek şeriat kitabları, birer şeffaf cam mahiyetinde olmak lazım gelirken, m&uuml;rur-u zamanla mukallidlerin hatası y&uuml;z&uuml;nden, paslanıp hicab olmuşlardı. Evet, bu kitablar, Kur&rsquo;an&rsquo;a tefsir olmak lazım iken, başlı başına tasnifat h&uuml;km&uuml;ne ge&ccedil;mişlerdir.&rdquo; (age; s. 141-142)<br /> <br /> Burada dikkat &ccedil;ekilen bir vebali de nazarlarınıza sunmak istiyorum. Hangi dini eser okunursa okunsun veya başkalarına izah edilirse edilsin tavsiye edilen bu mana ile muhatap olunmalıdır; yoksa onu &ldquo;ayrı bir tasnifat&rdquo; gibi takdim edersek, bir b&uuml;y&uuml;k vebalin altına gireriz ki bu hal bir de inat ve ısrarla s&uuml;rd&uuml;r&uuml;l&uuml;rse işin ucu &ldquo;cinayet-i azime&rdquo;ye kadar gider.</div> <div style="color: rgb(34, 34, 34); font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: small;">&nbsp;</div> <div style="color: rgb(34, 34, 34); font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: small;">Mehmet Nuri BİNG&Ouml;L</div>
Ekleme Tarihi: 14 Eylül 2020 - Pazartesi

"Hakikat Alimi" Ne Menemdir?

<div style="color: rgb(34, 34, 34); font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: small;">Tarih boyunca yapılan &ldquo;&acirc;lim&rdquo; tabirlerinin en isabetlisinin ne olduğu &ndash;bence- bedihi; &ldquo;Alim, bilmediğini bilendir.&rdquo;<br /> <br /> Hz. Ali&rsquo;nin (kv) de hikmetli s&ouml;z&uuml; olan beyana, daha başka sıfatları da ekleyebilirsiniz ama b&uuml;t&uuml;n o ilave ettiğiniz sıfatların hepsinin muhassalı yine aynı olacaktır: &ldquo;Kendini ve haddini bilme. &ldquo;<br /> <br /> Yani usuli&rsquo;d-Din&rsquo;in haricine &ccedil;ıkmamama; kendi re&rsquo;yi ile &ldquo;m&uuml;şahede&rdquo; ettiği bir hali, S&uuml;nnet ve Kur&rsquo;an ayetlerininden ayrı tutmamama, &ndash; HafazaAllah- &uuml;st&uuml;nm&uuml;ş gibi zannettirmeme.<br /> <br /> Gelen itirazı duyar gibiyim: &ldquo;Ya o &acirc;lim kendini &ouml;yle biliyor ve g&ouml;steriyorsa, ama onun salikleri &lsquo;Şeyh u&ccedil;maz, m&uuml;rid u&ccedil;urur.&rsquo; s&ouml;z&uuml;n&uuml; pek andıran bir &ldquo;mihengsiz&rdquo; h&uuml;sn-&uuml; zan i&ccedil;indeyseler, o alim denen şahsın bunda ne su&ccedil;u olacak ki?&rdquo;<br /> <br /> Hafızamdaki b&uuml;t&uuml;n izahları arıyor tarıyorum, ben de b&ouml;yle bir kabahatı bulamıyorum., &ldquo;Essebeb&uuml; kel fa&rsquo;il&rdquo; sırrıyla, kabahat o saliklere ait olabilir. Hani &Uuml;stad Hazretleri&rsquo;nin bir beyanı var: &ldquo;M&uuml;balağa zemm-i zımnidir.&rdquo; ; &ldquo; M&uuml;balağa ihtilalciddir.&rdquo;<br /> <br /> M&uuml;balağalarla şahsı &ldquo;Hayali Ziyaeddin&rdquo; halinde takdim edenler bizzat o zata &ldquo;b&uuml;htan&rdquo; ettiklerinden hem onun kul hakkını sırtlarlar, hem de saptırdığı insanların vebalini. O zaman, Bedi&uuml;zzaman hazretleri&rsquo;nin &ldquo; Hususi &Uuml;stadım&rdquo; dediği Hz. Ali (KV)nin beyanını a&ccedil;mak gerekiyor.<br /> <br /> &ldquo;Alim bilmediğini bilen ve bilmediği hususları beyan ederek ilan eden kişidir.&rdquo;<br /> <br /> &ldquo;Peki, maslahat ya da bir zararı def i&ccedil;in bilmediklerini ketmedemez mi?&rdquo; sualini &ccedil;ok duymuşuzdur.<br /> <br /> &ldquo;H&acirc;l-i &acirc;lem&rdquo;den alınan ders de daime ş&ouml;yle bir hat &ccedil;izer zihnimde; Eğer bir kimse bilmediği mevzuları ilan etmiyorsa, yeni nesiller onun her meselede tek selahiyetli bilerek, &ldquo;Usul&rdquo; kaynaklarını atlayıp &ldquo;fırak-ı dalle&rdquo;den olabilir!<br /> <br /> Hele bir de bizim gibi fani o insana bir insan&uuml;st&uuml;l&uuml;k payesi takıp, onun şahsi, yani &ldquo;c&uuml;z&rsquo;i&rdquo; kusuratlarında da bir hikmet var zannıyle taklide kalkarsa ve de &ndash; zamanla- &ouml;yle inanırsa, manen &ldquo;sefil&rdquo; derekesine inebilir ki bu vebalin adını koymada zorlanıyoruz.<br /> <br /> ***<br /> <br /> &Ccedil;ok zaman hatırlarım.<br /> <br /> &ldquo;Yazılan S&ouml;zler tasavvur değil tasdiktir; teslim değil, imandır; m&acirc;rifet değil, şehadettir, şuhuddur; taklid değil tahkiktir; iltizam değil, iz&rsquo;andır; tasavvuf değil hakikattır; d&acirc;va değil, d&acirc;va i&ccedil;inde b&uuml;rhandır.&rdquo; (Mektubat, 376)<br /> <br /> &ldquo;&Uuml;mmet-i İslamiye&rsquo;nin ahkam-ı diniyede g&ouml;sterdiği teseyy&uuml;b ve ihmalin bence en m&uuml;him sebebi şudur:<br /> <br /> Erk&acirc;n ve ahk&acirc;m-ı zaruriye ki, &ndash; y&uuml;zde doksandır- bizzat Kur&rsquo;an&rsquo;ın ve Kur&rsquo;an&rsquo;ın tefsiri mahiyetinde olan s&uuml;nnetin malıdır. İ&ccedil;tihad&icirc; olan mesail-i hilafiye ise, y&uuml;zde on nisbetindedir. Kıymet&ccedil;e mesail-i hilafiye ile erk&acirc;n ve ahk&acirc;m-ı zaruriye arasında azim tefav&uuml;t vardır. Mes&rsquo;ele-i i&ccedil;tihadiye altun ise, &ouml;teki birer elmas s&uuml;tundur. Acaba doksan elmas s&uuml;tununu on altunun himayesine vermek, mezcedip t&acirc;bi kılmak caiz midir?&rdquo; ( Asar-ı Bed&rsquo;iyye, S&uuml;nuhat, shf:141)<br /> <br /> B&ouml;ylesi &ldquo;muhakeme&rdquo; anlarımda baş vurduğum kaynak ise, ilk başta &ldquo;D&acirc;va i&ccedil;inde b&uuml;rhan&rdquo; denilen Risale-i Nur&rsquo;un şu ya da bu&ldquo;m&uuml;teferrik&rdquo; meselesi değil, b&uuml;t&uuml;n k&uuml;lliyatı.<br /> <br /> &Ccedil;&uuml;nk&uuml; hem &ldquo;Kur&rsquo;an&rsquo;ın hakiki m&uuml;fessiri olan S&uuml;nnet&rdquo;i yani hadisleri bu zamanın anlayabileceği tarzda ve ehl-i s&uuml;nnet ve&rsquo;l-cemaat &acirc;limlerinin izahlarına tam mutabık olarak izah eden elbet Bedi&uuml;zzaman Said Nurs&icirc;; Nur &Uuml;stad. (RA)<br /> <br /> Yeter ki biz bakmasını, okumasını, metin tahlili usul&uuml;n&uuml; bilelim de, &ldquo;Hakkın hatırı &acirc;lidir, hi&ccedil; bir hatıra feda edilmez!&rdquo; d&uuml;sturunu şiar edinelim; yeter ki &ldquo;m&uuml;frit h&uuml;sn&uuml; zan&rdquo; edilen şu ya da bu şahsın izahına uymuyor diye, meseleleri kendi &ldquo;kafa feneri&rdquo;mizle anlamaya ya da &ldquo;se&ccedil;kincilik&rdquo; yapmaya kalkışmayalım.<br /> <br /> Misal olması i&ccedil;in meseleyi hatırlatalım.<br /> &ldquo;Eğer muhabbet, kendi esbabının r&uuml;chaniyetine g&ouml;re bir kalbde hakik&icirc; bulunsa, o vakit adavet mecaz&icirc; olur; acımak suretine inkılab eder. Evet m&uuml;&rsquo;min, kardeşini sever ve sevmeli. Fakat fenalığı i&ccedil;in yalnız acır. Tahakk&uuml;mle değil, belki l&uuml;tufla ıslahına &ccedil;alışır. Onun i&ccedil;in nass-ı had&icirc;s ile: &ldquo;&Uuml;&ccedil; g&uuml;nden fazla m&uuml;&rsquo;min m&uuml;&rsquo;mine k&uuml;s&uuml;p kat&rsquo;-ı m&uuml;k&acirc;leme etmeyecek.&rdquo;<br /> Eğer esbab-ı adavet galebe &ccedil;alıp, adavet hakikatıyla bir kalbde bulunsa; o vakit muhabbet mecaz&icirc; olur, tasannu&rsquo; ve temelluk suretine girer.<br /> Ey insafsız adam! Şimdi bak ki: M&uuml;&rsquo;min kardeşine kin ve adavet ne kadar zul&uuml;md&uuml;r. &Ccedil;&uuml;nki nasılki sen &acirc;di k&uuml;&ccedil;&uuml;k taşları, K&acirc;&rsquo;be&rsquo;den daha ehemmiyetli ve Cebel-i Uhud&rsquo;dan daha b&uuml;y&uuml;k desen, &ccedil;irkin bir akılsızlık edersin. Aynen &ouml;yle de: K&acirc;&rsquo;be h&uuml;rmetinde olan iman ve Cebel-i Uhud azametinde olan İsl&acirc;miyet gibi &ccedil;ok evsaf-ı İsl&acirc;miye; muhabbeti ve ittifakı istediği halde, m&uuml;&rsquo;mine karşı adavete sebebiyet veren ve &acirc;di taşlar h&uuml;km&uuml;nde olan bazı kusuratı, iman ve İsl&acirc;miyete tercih etmek, o derece insafsızlık ve akılsızlık ve pek b&uuml;y&uuml;k bir zul&uuml;m olduğunu aklın varsa anlarsın&hellip;&rdquo; (Mektubat, 263- 264)<br /> <br /> Metnin b&uuml;t&uuml;n&uuml;n&uuml; almamın sebebi şu. Bir metni kavramak i&ccedil;in onun sadece bir paragrafını anlamak k&acirc;fi değildir- erbabınca bilindiği &uuml;zere. İtiraz eden sesleri hemen duyuyor gibiyim.<br /> &ldquo;Risale&rsquo;ler normal bir metin değil ki&hellip;&rdquo;<br /> Evet, amenna, neam&hellip; &ldquo;Bu zamanın dertlerine tam &ccedil;are&rdquo; olabilecek (olacak) ve M&uuml;ceddid-i Zaman olan Nur &Uuml;stad Bedi&uuml;zzaman Said Nursi&rsquo;ye (Ra) &ldquo;Kur&rsquo;an&rsquo;ın feyziyle&rdquo; (yani ilhamıyla) yazılan eser k&uuml;lliyatı. &Ouml;yle bir k&uuml;lliyat ki 350-400 Ayet&rsquo;ten muktabes, &Uuml;stad&rsquo;ın tabiriyle bir meselesi anında, &ldquo;İki y&uuml;z Ayet&rdquo;in imdadına yetiştirildiği ve &ldquo;ihtiyaca binaen&rdquo; yazdırılmış bir eser k&uuml;lliyatı.<br /> <br /> O halde o k&uuml;lliyatın b&uuml;t&uuml;n c&uuml;zleri anlaşılmadan, herhangi bir mevzudaki h&uuml;km&uuml; umumileştirilemez; &ouml;yle yaparak &ldquo;keskin&rdquo; bir h&uuml;k&uuml;m c&uuml;mlesi yapmak, izaha yeltenmek Gavs-ı Azam&rsquo;ın (KS) &ldquo;m&uuml;ridim&rdquo; dediği, İmam-ı Ali&rsquo;nin yaklaşık 1300 yıl &ouml;nceden hizmetini m&acirc;nen alkışladığı bir zata b&uuml;htan m&acirc;nasına gelir ki, sıradan bir insanın dahi kul hakkını &ldquo;hangi amellerimizi&rdquo; karşıya hediye ederek affettirebildiğimiz d&uuml;ş&uuml;n&uuml;l&uuml;rse, uhrevi vebal daha iyi anlaşılır.<br /> <br /> Yukarıya iktibas ettiğimiz meselede men edilen &ldquo;k&uuml;s kalma&rdquo; hadisesinin şahsi, ferdi, c&uuml;z&rsquo;i mevzularda olduğu &ndash;mantıken dahi- o kadar bedihi ki, İmam-ı Nevevi hazretlerinin Hadis&rsquo;e verdiği mana bilinmese dahi, metni b&uuml;t&uuml;n&uuml;yle okumak ve d&uuml;ş&uuml;nmek yeter. &Ccedil;&uuml;nk&uuml; &Uuml;stad, dini mevzudaki hatayı, &ldquo;İsl&acirc;miyet gibi &ccedil;ok evsaf-ı İsl&acirc;miye; muhabbeti ve ittifakı istediği halde, m&uuml;&rsquo;mine karşı adavete sebebiyet veren ve &acirc;di taşlar h&uuml;km&uuml;nde olan bazı kusuratı, iman ve İsl&acirc;miyete tercih etmek&rdquo; c&uuml;mlesiyle tasrih ediyor. &ldquo;Kabe h&uuml;rmetinde olan&rdquo; iman ve İslamiyet a&ccedil;ısından bir hataya karşı, m&uuml;&rsquo;minin şiarı mesafeli durarak ona &ldquo;aksulamelini&rdquo; g&ouml;stermesidir ki Hadis, bunu dahi imanın en d&uuml;ş&uuml;k derecesi diye izah buyuruyor.<br /> <br /> &ldquo;Belki ben de ifsad ediyorum. O halde, siz mihenge vurmadan almayınız.&rdquo; İfadesi da muhterem M&uuml;ellifin. O &ldquo;miheng&rdquo;in ne olduğu da mezkur makalenin diğer c&uuml;zlerinde beyan buyruluyor.<br /> Zaten makalenin baş kısmına alınan, &ldquo;Allah&rsquo;ın ipine topluca &ndash; camian; fert fert değil- sarılınız, sakın b&ouml;l&uuml;nmeyiniz.&rdquo; (Allah&rsquo;ın ipi olan inzal buyurduğu Kur&rsquo;an&rsquo;a topluca, cemaat olarak (ehl-i s&uuml;nnet vel-cemaat) sarılmazsanız, aranıza tefrika girer.- Mana Nur&rsquo;ul-Beyan tefsirinden) Ayet-i Celilesi ile &ldquo; Elif Lam Mim, Ayetlerinde hi&ccedil; bir ş&uuml;phe bulunmayan Kur&rsquo;an (el-kitab), muttakilere bir hidayet rehberidir.&rdquo; Ayet-i Kerime&rsquo;si &ldquo; miheng&rdquo;in ne olduğunu tasrih ediyor.<br /> <br /> Bir muhterem yorumcunun dediği, miheng Risale-i Nur&rsquo;un ta kendisidir, ifadesi ne usuli&rsquo;d-Din&rsquo;e, ne mantığa, ne de Risale&rsquo;nin a&ccedil;ık beyanlarına uymuyor. Aklen d&uuml;ş&uuml;nelim; almak istediğimiz bir kumaşın &ouml;l&ccedil;&uuml; &ldquo;birimi&rdquo; bizzat o kumaşın kendisi olabilir mi?<br /> &ldquo;Cumhuru b&uuml;rhandan ziyade me&rsquo;hazdaki kudsiyet imtisale sevkeder. M&uuml;&ccedil;tehidinin kitabları vesile gibi, cam gibi Kur&rsquo;an&rsquo;ı g&ouml;stermeli, yoksa vekil, g&ouml;lge olmamalı.&rdquo; Tavsiyesinden sonra &ndash; ya da talimat,emir- devam eder &Uuml;stad:<br /> &ldquo;Mantık&ccedil;a&rdquo; alemin kabul ettiği bir h&uuml;k&uuml;md&uuml;r; insanın &ldquo;nisyan&rdquo; ile mal&uuml;l zihni, &ldquo;melzumdan&rdquo; (Biri birisinden asl&acirc; ayrılmaz, birisi olunca diğerinin de olması şart olan.-<a href="http://sozluk.ihya.org/osmanlica-turkce-sozluk/lazim-i-melzum.html" style="color: rgb(17, 85, 204);" target="_blank">sozluk.ihya.org/osmanlica-turkce-sozluk/lazim-i-melzum.html</a>) ikinci bir gayretle &ldquo;lazıma&rdquo; (Kendisine ait icab eden hal. Kendisine has vaziyet. -ihya.org/osmanlica-turkce-sozluk/lazim-ızati. Html) intikal eder ki ve ( farz-ı muhal) etse de, &ldquo; ikinci bir tevecc&uuml;h ve kasd ile eder. Bu ise gayr-ı tabiidir.&rdquo;- şaz halidir, nadir bir durumdur.<br /> Mevzuyu daha da a&ccedil;ıyor Bedi&uuml;zzaman Hazretleri:<br /> &ldquo;Mesela; h&uuml;km&uuml;n me&rsquo;hazı olan şeriat kitapları melzum gibidir. Delili olan Kur&rsquo;an ise, lazımdır. Muharrik-i vicdan olan kudsiyet, lazımın lazımıdır. Cumhurun nazarı kitablara temerk&uuml;z ettiğinden, yalnız hayal- meyal lazımı tasavvur eder. Bu cihetle vicdan lakaydlığa alışır, c&uuml;mudet peyda eder.<br /> <br /> Eğer zaruriyat-ı diniyede doğrudan doğruya Kur&rsquo;an g&ouml;sterilse idi, zihin tabii olarak m&uuml;şevvik-i imtisal ve mukız-ı vicdan ve lazım-ı zati olan &ldquo;kudsiyet&rdquo;e intikal ederdi. Ve bu suretle kalbe meleke-i hassasiyet gelerek, imanın ihtaratına karşı asamm kalmazdı.<br /> Demek şeriat kitabları, birer şeffaf cam mahiyetinde olmak lazım gelirken, m&uuml;rur-u zamanla mukallidlerin hatası y&uuml;z&uuml;nden, paslanıp hicab olmuşlardı. Evet, bu kitablar, Kur&rsquo;an&rsquo;a tefsir olmak lazım iken, başlı başına tasnifat h&uuml;km&uuml;ne ge&ccedil;mişlerdir.&rdquo; (age; s. 141-142)<br /> <br /> Burada dikkat &ccedil;ekilen bir vebali de nazarlarınıza sunmak istiyorum. Hangi dini eser okunursa okunsun veya başkalarına izah edilirse edilsin tavsiye edilen bu mana ile muhatap olunmalıdır; yoksa onu &ldquo;ayrı bir tasnifat&rdquo; gibi takdim edersek, bir b&uuml;y&uuml;k vebalin altına gireriz ki bu hal bir de inat ve ısrarla s&uuml;rd&uuml;r&uuml;l&uuml;rse işin ucu &ldquo;cinayet-i azime&rdquo;ye kadar gider.</div> <div style="color: rgb(34, 34, 34); font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: small;">&nbsp;</div> <div style="color: rgb(34, 34, 34); font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: small;">Mehmet Nuri BİNG&Ouml;L</div>
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haber111.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.