Prof.Dr Cahit KURBANOĞLU
Köşe Yazarı
Prof.Dr Cahit KURBANOĞLU
 

ASRIN DERDİ İLE DERTLENEN ADAM (24)

<h2>(Vefatının sene-i devriyesi vesilesiyle)</h2> <h2>BEDİ&Uuml;ZZAMAN SAİD NURSİ 24</h2> <h2><em>Bedi&uuml;zzaman kendine zulm edenlere beddua etmez.&nbsp;</em></h2> <p>Bedi&uuml;zzaman Hazretlerinin davası şahsi, k&uuml;&ccedil;&uuml;k ve basit bir dava değil ki; onun davası insan orjinli, insanları merkeze alan, insanın hem d&uuml;nya hem de ahiret hayatının saadetini temin eden bir dava olduğu dile getirilmişti. O şahıslarla meşgul olmamıştır. Kendine zulmedenlere beddua etmemiştir. O gafil olanlara ancak kurtuluş ve salah temenni etmiştir. Bunu eserlerini okuduğumuz zaman &ccedil;ok&ccedil;a g&ouml;rebiliriz:</p> <p>&nbsp;</p> <p>&ldquo;Hatt&acirc; bir mahkemede yanlış muhbirlerin (habercilerin) ve casusların evhamları ile bizi, yetmiş kişiyi, mahk&ucirc;m etmek i&ccedil;in s&ucirc;-i fehmiyle (k&ouml;t&uuml; anlayışı), dikkatsizliğiyle Risale-i Nur&rsquo;un bazı kısımlarına yanlış mana vererek seksen yanlışla beni mahk&ucirc;m etmeye &ccedil;alıştığı halde, mahkemelerde ispat edildiği gibi en ziyade h&uuml;cuma maruz bir kardeşiniz, mahpus iken pencereden o m&uuml;ddeiumum&icirc;nin (savcının) &uuml;&ccedil; yaşındaki &ccedil;ocuğunu g&ouml;rd&uuml;, sordu. Dediler: &quot;Bu, m&uuml;ddeiumum&icirc;nin kızıdır.&quot; O masumun hatırı i&ccedil;in o m&uuml;dde&icirc;ye beddua etmedi. Belki onun verdiği zahmetler; o Risale-i Nur&#39;un, o mu&#39;cize-i maneviyenin intişarına (yayılmasına), ilanına bir vesile olduğu i&ccedil;in rahmetlere inkılab etti. &quot;(6/246)</p> <h2><em>Bu zamanın &ouml;nemli diğer bir hastalığı</em></h2> <p>Bu zamanda insanları yanlış harekete sevk eden, yanlışlıkların g&ouml;r&uuml;lmesine mani olan, ego denen &ldquo;ben&rdquo;, şahsını hep &ouml;n planda bulunduran, bundan dolayı da yaptığı hataları g&ouml;rmesine mani olan ve her insanda bulunan, okşandığı zaman kuvvet bulan bir hastalık, enaniyet hastalığıdır.</p> <p>&Uuml;stad Hazretlerinin nazara vermiş olduğu ve insanı vartaya yuvarlayan bu eksiklikler her kademede, her yaşta ve her zaman maddi ve manevi meşguliyetlerde insanın karşısına &ccedil;ıkmaktadır. Onun i&ccedil;inde benlik ve enaniyetin kardeşlerimize karşı kullanılmaması l&uuml;zumu &uuml;zerinde &ccedil;ok duruyor. Benliğin &ouml;n planda olduğu bir yerde, birinin imanın kurtulmasına hizmet etmesinin samimiyeti ve imkanı olamaz.&nbsp;Kendisini dinleyelim:</p> <p>&nbsp;</p> <p>&ldquo;Kardeşlerim, belki ben &ouml;leceğim. Bu zamanın bir hastalığı daha var: O da benlik, enaniyet (kendine g&uuml;venmek, g&uuml;zel sıfatları kendinden bilmek), hodf&uuml;ruşluk (kendini beğendirmeye &ccedil;alışmak), hayatını g&uuml;zelce medeniyet fanteziyesiyle ge&ccedil;irmek iştihası (arzusu), tiryakilik (alışkanlık) gibi hastalıklardır.</p> <p>&nbsp;</p> <p>Risale-i Nur&#39;un Kur&#39;an&#39;dan aldığı dersin en birinci esası: Benlik, enaniyet, hodf&uuml;ruşluğu terk etmek l&uuml;zumudur. T&acirc; ihlas-ı hakiki ile (Allah&rsquo;ın emirlerini, Allah CC emrettiği i&ccedil;in, maddi karşılık beklemeden yapmak) imanın kurtarılmasına hizmet edilsin. &ldquo;(6/246)</p> <p>&nbsp;</p> <p>İman hizmeti her şeyden daha &ouml;nemlidir. &Ccedil;&uuml;nk&uuml; bu insana sonsuz hayatı ya kazandıracak veya kaybettirecek. Kaybettirecek o kadar &ccedil;ok sebep var ki; bunları Risale-i Nur K&uuml;lliyatı ele almaktadır.</p> <p>&nbsp;</p> <p>&ldquo;Bir tek gayem vardır: O da, mezara yaklaştığım bu zamanda, İsl&acirc;m memleketi olan bu vatanda bolşevik baykuşlarının seslerini işitiyoruz. Bu ses, &acirc;lem-i İsl&acirc;mın iman esaslarını zedeliyor. Halkı, bilh&acirc;ssa gen&ccedil;leri imansız yaparak kendisine bağlıyor. Ben b&uuml;t&uuml;n mevcudiyetimle bunlarla m&uuml;cadele ederek gen&ccedil;leri ve m&uuml;sl&uuml;manları imana davet ediyorum. Bu imansız kitleye karşı m&uuml;cadele ediyorum. Bu m&uuml;cahedem ile inş&acirc;allah Allah huzuruna girmek istiyorum, b&uuml;t&uuml;n faaliyetim budur. Beni bu gayemden alıkoyanlar da, korkarım ki bolşevikler olsun! Bu iman d&uuml;şmanlarına karşı m&uuml;cahede a&ccedil;an dindar kuvvetlerle el ele vermek, benim i&ccedil;in mukaddes bir gayedir. Beni serbest bırakınız. El birliğiyle, kom&uuml;nistlikle zehirlenen gen&ccedil;lerin ıslahına ve memleketin imanına, Allah&#39;ın birliğine hizmet edeyim.&rdquo;(5/389)</p>
Ekleme Tarihi: 17 Eylül 2019 - Salı

ASRIN DERDİ İLE DERTLENEN ADAM (24)

<h2>(Vefatının sene-i devriyesi vesilesiyle)</h2> <h2>BEDİ&Uuml;ZZAMAN SAİD NURSİ 24</h2> <h2><em>Bedi&uuml;zzaman kendine zulm edenlere beddua etmez.&nbsp;</em></h2> <p>Bedi&uuml;zzaman Hazretlerinin davası şahsi, k&uuml;&ccedil;&uuml;k ve basit bir dava değil ki; onun davası insan orjinli, insanları merkeze alan, insanın hem d&uuml;nya hem de ahiret hayatının saadetini temin eden bir dava olduğu dile getirilmişti. O şahıslarla meşgul olmamıştır. Kendine zulmedenlere beddua etmemiştir. O gafil olanlara ancak kurtuluş ve salah temenni etmiştir. Bunu eserlerini okuduğumuz zaman &ccedil;ok&ccedil;a g&ouml;rebiliriz:</p> <p>&nbsp;</p> <p>&ldquo;Hatt&acirc; bir mahkemede yanlış muhbirlerin (habercilerin) ve casusların evhamları ile bizi, yetmiş kişiyi, mahk&ucirc;m etmek i&ccedil;in s&ucirc;-i fehmiyle (k&ouml;t&uuml; anlayışı), dikkatsizliğiyle Risale-i Nur&rsquo;un bazı kısımlarına yanlış mana vererek seksen yanlışla beni mahk&ucirc;m etmeye &ccedil;alıştığı halde, mahkemelerde ispat edildiği gibi en ziyade h&uuml;cuma maruz bir kardeşiniz, mahpus iken pencereden o m&uuml;ddeiumum&icirc;nin (savcının) &uuml;&ccedil; yaşındaki &ccedil;ocuğunu g&ouml;rd&uuml;, sordu. Dediler: &quot;Bu, m&uuml;ddeiumum&icirc;nin kızıdır.&quot; O masumun hatırı i&ccedil;in o m&uuml;dde&icirc;ye beddua etmedi. Belki onun verdiği zahmetler; o Risale-i Nur&#39;un, o mu&#39;cize-i maneviyenin intişarına (yayılmasına), ilanına bir vesile olduğu i&ccedil;in rahmetlere inkılab etti. &quot;(6/246)</p> <h2><em>Bu zamanın &ouml;nemli diğer bir hastalığı</em></h2> <p>Bu zamanda insanları yanlış harekete sevk eden, yanlışlıkların g&ouml;r&uuml;lmesine mani olan, ego denen &ldquo;ben&rdquo;, şahsını hep &ouml;n planda bulunduran, bundan dolayı da yaptığı hataları g&ouml;rmesine mani olan ve her insanda bulunan, okşandığı zaman kuvvet bulan bir hastalık, enaniyet hastalığıdır.</p> <p>&Uuml;stad Hazretlerinin nazara vermiş olduğu ve insanı vartaya yuvarlayan bu eksiklikler her kademede, her yaşta ve her zaman maddi ve manevi meşguliyetlerde insanın karşısına &ccedil;ıkmaktadır. Onun i&ccedil;inde benlik ve enaniyetin kardeşlerimize karşı kullanılmaması l&uuml;zumu &uuml;zerinde &ccedil;ok duruyor. Benliğin &ouml;n planda olduğu bir yerde, birinin imanın kurtulmasına hizmet etmesinin samimiyeti ve imkanı olamaz.&nbsp;Kendisini dinleyelim:</p> <p>&nbsp;</p> <p>&ldquo;Kardeşlerim, belki ben &ouml;leceğim. Bu zamanın bir hastalığı daha var: O da benlik, enaniyet (kendine g&uuml;venmek, g&uuml;zel sıfatları kendinden bilmek), hodf&uuml;ruşluk (kendini beğendirmeye &ccedil;alışmak), hayatını g&uuml;zelce medeniyet fanteziyesiyle ge&ccedil;irmek iştihası (arzusu), tiryakilik (alışkanlık) gibi hastalıklardır.</p> <p>&nbsp;</p> <p>Risale-i Nur&#39;un Kur&#39;an&#39;dan aldığı dersin en birinci esası: Benlik, enaniyet, hodf&uuml;ruşluğu terk etmek l&uuml;zumudur. T&acirc; ihlas-ı hakiki ile (Allah&rsquo;ın emirlerini, Allah CC emrettiği i&ccedil;in, maddi karşılık beklemeden yapmak) imanın kurtarılmasına hizmet edilsin. &ldquo;(6/246)</p> <p>&nbsp;</p> <p>İman hizmeti her şeyden daha &ouml;nemlidir. &Ccedil;&uuml;nk&uuml; bu insana sonsuz hayatı ya kazandıracak veya kaybettirecek. Kaybettirecek o kadar &ccedil;ok sebep var ki; bunları Risale-i Nur K&uuml;lliyatı ele almaktadır.</p> <p>&nbsp;</p> <p>&ldquo;Bir tek gayem vardır: O da, mezara yaklaştığım bu zamanda, İsl&acirc;m memleketi olan bu vatanda bolşevik baykuşlarının seslerini işitiyoruz. Bu ses, &acirc;lem-i İsl&acirc;mın iman esaslarını zedeliyor. Halkı, bilh&acirc;ssa gen&ccedil;leri imansız yaparak kendisine bağlıyor. Ben b&uuml;t&uuml;n mevcudiyetimle bunlarla m&uuml;cadele ederek gen&ccedil;leri ve m&uuml;sl&uuml;manları imana davet ediyorum. Bu imansız kitleye karşı m&uuml;cadele ediyorum. Bu m&uuml;cahedem ile inş&acirc;allah Allah huzuruna girmek istiyorum, b&uuml;t&uuml;n faaliyetim budur. Beni bu gayemden alıkoyanlar da, korkarım ki bolşevikler olsun! Bu iman d&uuml;şmanlarına karşı m&uuml;cahede a&ccedil;an dindar kuvvetlerle el ele vermek, benim i&ccedil;in mukaddes bir gayedir. Beni serbest bırakınız. El birliğiyle, kom&uuml;nistlikle zehirlenen gen&ccedil;lerin ıslahına ve memleketin imanına, Allah&#39;ın birliğine hizmet edeyim.&rdquo;(5/389)</p>
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haber111.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.