Prof.Dr Cahit KURBANOĞLU
Köşe Yazarı
Prof.Dr Cahit KURBANOĞLU
 

KESİN DAVET 41

<div style="color: rgb(34, 34, 34); font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: small;">AĞACA &Ouml;NEM VERMEK MEYVELERİ İ&Ccedil;İNDİR<br /> <br /> Hi&ccedil; m&uuml;mk&uuml;n m&uuml;d&uuml;r ki Hak&icirc;m, bir&ccedil;ok faydalar g&ouml;zeten,<br /> Al&icirc;m, ebedi ve ezeli ilim sahibi bir zat,<br /> bir ağacı gayet ehemmiyetle tedbir ve<br /> tasvir edip ve<br /> gayet derecede hikmetle idare ve<br /> terbiye ettiği halde;<br /> o ağacın gayesi,<br /> faydası olan meyvelerine bakmayıp ehemmiyet vermesin;<br /> hırsız ellere,<br /> boş yerlere dağılsın,<br /> zayi olsun?<br /> Elbette bakmamak, ehemmiyet vermemek olamaz.<br /> &Ccedil;&uuml;nk&uuml; ağaca ehemmiyet vermek, meyveleri i&ccedil;indir.<br /> <br /> KAİNATIN MEYVESİ İNSAN<br /> <br /> İşte şu k&acirc;inatın z&icirc;şuuru ve en m&uuml;kemmel meyvesi ve<br /> neticesi ve<br /> gayesi,<br /> insandır.<br /> Şu k&acirc;inatın S&acirc;ni&#39;-i Hak&icirc;m&#39;i m&uuml;mk&uuml;n m&uuml;d&uuml;r ki<br /> şu z&icirc;şuur meyvelerin meyveleri olan hamd ve ibadeti,<br /> ş&uuml;k&uuml;r ve muhabbeti başkalara verip<br /> hikmet-i b&acirc;hiresini, a&ccedil;ık&ccedil;a g&ouml;r&uuml;len faydaları, gayeleri hi&ccedil;e indirsin veyahut<br /> kudret-i mutlakasını, sınırsız kudretini acze kalbettirsin, acizliğe d&ouml;n&uuml;şt&uuml;rs&uuml;n veyahut<br /> ilm-i muhitini, kuşatan ilmini cehle, cahilliğe &ccedil;evirsin?<br /> Y&uuml;z bin defa h&acirc;ş&acirc;! &quot; (6/254)<br /> <br /> &Ouml;L&Uuml;M NEDİR<br /> <br /> Mektubat, Yirminci Mektup birinci ve ikinci makamları bu hakikatı herkesin istifade edeceği şekilde izah ediyor. Dolayısı ile ikna ve isbat edici bilgiler i&ccedil;in kaynak veriyorum. &Ccedil;&uuml;nk&uuml; bu kanular birbirine bağlı ve konunun izahını kuvvetlendirici şekilde anlatılmaktadır. Burada yedinci kelimeyi ele alacağız.<br /> <br /> &quot;Yedinci Kelime:&nbsp; وَ يُم۪يتُ&nbsp; (Ve Y&uuml;mit) Y&acirc;ni mevti, &ouml;l&uuml;m&uuml; veren O&rsquo;dur.<br /> Yani hayatı veren O olduğu gibi hayatı alan,<br /> mevti veren dahi yine O&rsquo;dur.<br /> Evet mevt,<br /> yalnız tahrip ve s&ouml;nmek değildir ki esbaba, sebeplere verilsin,<br /> tabiata havale edilsin.<br /> Belki nasıl bir tohum zahiren, g&ouml;r&uuml;n&uuml;şte &ouml;l&uuml;p &ccedil;&uuml;r&uuml;yor<br /> fakat b&acirc;tınen, i&ccedil; y&ouml;n&uuml;yle bir s&uuml;mb&uuml;l&uuml;n hayatına ve<br /> yoğurmasına yani c&uuml;z&#39;&icirc; tohumluk hayatından,<br /> k&uuml;ll&icirc; s&uuml;mb&uuml;l hayatına ge&ccedil;iyor.<br /> &Ouml;yle de mevt dahi zahiren bir inhilal, dağılma ve<br /> bir intıfa, ortadan yok olma g&ouml;r&uuml;nd&uuml;ğ&uuml; halde,<br /> hakikatte insan i&ccedil;in hayat-ı bakiyeye, sonsuz hayata unvan ve<br /> mukaddime ve mebde, başlangı&ccedil; oluyor.<br /> &nbsp;<br /> &Ouml;yle ise hayatı veren ve<br /> idare eden Kad&icirc;r-i Mutlak,<br /> yine elbette mevti dahi o icad eder.<br /> Şu kelimedeki mertebe-i uzma-yı tevhidin, tevhidin en y&uuml;ksek mertebesinin bir b&uuml;rhan-ı a&#39;zamına, en b&uuml;y&uuml;k deliline ş&ouml;yle işaret ederiz:<br /> <br /> 10.03.2020<br /> Prof. Dr. Cahit Kurbanoğlu</div>
Ekleme Tarihi: 10 Mart 2020 - Salı

KESİN DAVET 41

<div style="color: rgb(34, 34, 34); font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: small;">AĞACA &Ouml;NEM VERMEK MEYVELERİ İ&Ccedil;İNDİR<br /> <br /> Hi&ccedil; m&uuml;mk&uuml;n m&uuml;d&uuml;r ki Hak&icirc;m, bir&ccedil;ok faydalar g&ouml;zeten,<br /> Al&icirc;m, ebedi ve ezeli ilim sahibi bir zat,<br /> bir ağacı gayet ehemmiyetle tedbir ve<br /> tasvir edip ve<br /> gayet derecede hikmetle idare ve<br /> terbiye ettiği halde;<br /> o ağacın gayesi,<br /> faydası olan meyvelerine bakmayıp ehemmiyet vermesin;<br /> hırsız ellere,<br /> boş yerlere dağılsın,<br /> zayi olsun?<br /> Elbette bakmamak, ehemmiyet vermemek olamaz.<br /> &Ccedil;&uuml;nk&uuml; ağaca ehemmiyet vermek, meyveleri i&ccedil;indir.<br /> <br /> KAİNATIN MEYVESİ İNSAN<br /> <br /> İşte şu k&acirc;inatın z&icirc;şuuru ve en m&uuml;kemmel meyvesi ve<br /> neticesi ve<br /> gayesi,<br /> insandır.<br /> Şu k&acirc;inatın S&acirc;ni&#39;-i Hak&icirc;m&#39;i m&uuml;mk&uuml;n m&uuml;d&uuml;r ki<br /> şu z&icirc;şuur meyvelerin meyveleri olan hamd ve ibadeti,<br /> ş&uuml;k&uuml;r ve muhabbeti başkalara verip<br /> hikmet-i b&acirc;hiresini, a&ccedil;ık&ccedil;a g&ouml;r&uuml;len faydaları, gayeleri hi&ccedil;e indirsin veyahut<br /> kudret-i mutlakasını, sınırsız kudretini acze kalbettirsin, acizliğe d&ouml;n&uuml;şt&uuml;rs&uuml;n veyahut<br /> ilm-i muhitini, kuşatan ilmini cehle, cahilliğe &ccedil;evirsin?<br /> Y&uuml;z bin defa h&acirc;ş&acirc;! &quot; (6/254)<br /> <br /> &Ouml;L&Uuml;M NEDİR<br /> <br /> Mektubat, Yirminci Mektup birinci ve ikinci makamları bu hakikatı herkesin istifade edeceği şekilde izah ediyor. Dolayısı ile ikna ve isbat edici bilgiler i&ccedil;in kaynak veriyorum. &Ccedil;&uuml;nk&uuml; bu kanular birbirine bağlı ve konunun izahını kuvvetlendirici şekilde anlatılmaktadır. Burada yedinci kelimeyi ele alacağız.<br /> <br /> &quot;Yedinci Kelime:&nbsp; وَ يُم۪يتُ&nbsp; (Ve Y&uuml;mit) Y&acirc;ni mevti, &ouml;l&uuml;m&uuml; veren O&rsquo;dur.<br /> Yani hayatı veren O olduğu gibi hayatı alan,<br /> mevti veren dahi yine O&rsquo;dur.<br /> Evet mevt,<br /> yalnız tahrip ve s&ouml;nmek değildir ki esbaba, sebeplere verilsin,<br /> tabiata havale edilsin.<br /> Belki nasıl bir tohum zahiren, g&ouml;r&uuml;n&uuml;şte &ouml;l&uuml;p &ccedil;&uuml;r&uuml;yor<br /> fakat b&acirc;tınen, i&ccedil; y&ouml;n&uuml;yle bir s&uuml;mb&uuml;l&uuml;n hayatına ve<br /> yoğurmasına yani c&uuml;z&#39;&icirc; tohumluk hayatından,<br /> k&uuml;ll&icirc; s&uuml;mb&uuml;l hayatına ge&ccedil;iyor.<br /> &Ouml;yle de mevt dahi zahiren bir inhilal, dağılma ve<br /> bir intıfa, ortadan yok olma g&ouml;r&uuml;nd&uuml;ğ&uuml; halde,<br /> hakikatte insan i&ccedil;in hayat-ı bakiyeye, sonsuz hayata unvan ve<br /> mukaddime ve mebde, başlangı&ccedil; oluyor.<br /> &nbsp;<br /> &Ouml;yle ise hayatı veren ve<br /> idare eden Kad&icirc;r-i Mutlak,<br /> yine elbette mevti dahi o icad eder.<br /> Şu kelimedeki mertebe-i uzma-yı tevhidin, tevhidin en y&uuml;ksek mertebesinin bir b&uuml;rhan-ı a&#39;zamına, en b&uuml;y&uuml;k deliline ş&ouml;yle işaret ederiz:<br /> <br /> 10.03.2020<br /> Prof. Dr. Cahit Kurbanoğlu</div>
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haber111.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.