Prof.Dr Cahit KURBANOĞLU
Köşe Yazarı
Prof.Dr Cahit KURBANOĞLU
 

KUTLU DOĞUM 65 CEVŞEN HAKKINDA III

KUTLU DOĞUM 65 CEVŞEN HAKKINDA III Risale-i Nurda duanın makuliyeti ve duamız olmasa ehemmiyetimiz olmayacağı, duayı da en makbul lisanla ve kabule yakınlığı anlamında nasıl yapacağımıza delilleri aktarmaya çalışacağım. Merak edenler kaynağından okuyabilirler. Beşinci, altıncı, yedinci, sekizinci küllî şehadetler: وَبِشَهَادَةِ الْجَوْشَنِ بِقُدْسِيَّةِ اِشَارَاتِهِ وَرَسَۤائِلِ النُّورِ بِقُوَّةِ دَلاَئِلِهَا وَالْمَاضِى بِتَوَاتُرِ اِرْهَاصَاتِهِ وَاْلاِسْتِقْبَالِ بِتَصْدِيقِ اٰلاَفِ حَادِثَاتِهِ 1 “Ve bi şehadetil Cevşen’i bi kudsiyeti işaratihi ve resailinnuri bi kuvveti delailiha vel madÎ bitevatüri irhasatihi vel istikbali bi tasdıkı alafi hadisatihi” 1- İşaretlerinin kudsiyetiyle Cevşen'in, delillerinin kuvvetiyle Risale-i Nur'un, tevatür kuvvetindeki irhasatlarıyla mâzinin, binler hadise ve mu'cizesinin tasdikiyle (doğrulamasıyla) istikbalin şehadetiyle. Yani, bin bir esmâ-i İlâhiyeye (Cenab-ı Hakkın isimlerine) sarîhan (açıkça) ve işareten bakan ve bir cihette (yönüyle) Kur'ân'dan çıkan bir harika münâcât (dua) olan ve mârifetullahta terakki eden (Allah’ı tanıma ve bilmede ilerleyen) bütün âriflerin (irfan sahibi, İlâhî hakikatlere vakıf olanların) münâcâtlarının (dualarının) fevkinde (üstünde) bulunan ve bir gazvede (Peygamber Efendimizin (a.s.m.) bizzat katıldığı savaşta): "Zırhı (savaş elbisesini) çıkar, onun yerine bu Cevşen'i oku" diye Cebrail vahy getiren Cevşenü'l Kebîr Münâcâtı (Cevşenü’l-Kebîr Duâsı) içindeki hakikatler ve tam tamına Rabbine karşı (herbir varlığa yaratılış gayelerine ulaşmaları için muhtaç olduğu şeyleri veren, onları terbiye eden ve idaresi ve egemenliği altında bulunduran Allah’a karşı) tavsifler (vasıflandırmalar), Muhammed'in (a.s.m.) risaletine (peygamberliğine) ve hakkaniyetine (gerçekliğine) şehadet (tanıklık) ettiği gibi; Kur'ân'dan tereşşuh eden (sızan) ve bir cihette (yönüyle) Cevşen'den feyiz (ilim, irfan, manevi gıda) alan ve tevellüd eden (meydana gelen) Resâili'n-Nuriye, yüz otuz parçasıyla risalet-i Muhammediyeye (a.s.m.) birtek hüccet (güçlü delil) olarak risaletinin (peygamberliğinin) bütün hakikatlerini (gerçeklerini) aklen ve mantıken ispatıyla, hattâ felsefenin nazarında akıldan pek uzak meselelerini göz önünde gibi gayet kolay ve mâkul (akla uygun) bir tarzda ders vermesiyle, Muhammed'in (a.s.m.) sadıkıyetine (doğruluğuna) ve risaletine küllî bir surette şehadet eder (genel olarak şahitlik yapar). Hem zaman-ı mâzi (geçmiş zaman) dahi risaletine bir küllî şahittir (genel delildir) ki, irhâsât denilen nübüvvetten evvel zuhur eden (Peygamberimizde (a.s.m.) peygamber olmadan önce görülen olağanüstü haller ve hâdiseler) ve gelecek peygamberin mu'cizatı (Allah’ın izniyle peygamberler tarafından ortaya konulup bir benzerini yapmakta başkalarını aciz ve hayrette bırakan olağanüstü hal ve hareketleri) sayılan harikalar, tarihlerde ve siyer (Peygamberimizin (a.s.m) hayatını konu alan ilim dalı) kitaplarında kat'î (kesin) tevatür (yalan üzerine birleşmeleri mümkün olmayan bir topluluk tarafından bildirilen haber veya hadîs) tarzında nakledilen pekçok vakıalar, gayet sağlam bir surette risaletine şehadet eder ve çok nevileri (çeşitleri) var. Bir kısmı, gelecek Şehadetlerde (şahitliklerde) beyan edilecek; bir kısmı da Zülfikar'da (Risale-i Nur’da geçen, Kur’ân’ın mu’cizeliğine ve Peygamber Efendimizin (a.s.m.) mu’cizelerine dair bahislerin toplandığı bir eserde) ve tarih kitaplarında sahih (doğru) bir surette nakledilmiş. Meselâ, velâdet-i Peygamberiyeye (a.s.m.) (Peygamberimizin dünyaya gelişine) yakın bir vakitte Kâbe'yi tahrip etmeye (yok etmeye) gelen Ebrehe askerinin başlarına ebâbil kuşlarının elleriyle taşların yağması (Ebrehe ağır bir hakarete uğramıştır. Olayın üzerine bir de kilisenin yanması eklenince vali intikam almaya karar verir, Kâbe'yi yıkmak ve enkazını fillerle Yemen'e taşımak için dört bin fil ve üç yüz bin Habeşli ‘den oluşan ordusu ile harekete geçer. Ö.570) ve velâdet (doğum) gecesinde Kâbe'deki sanemlerin (putların) baş aşağı düşmesi ve Kisrâ-yı Fars sarayının harap olması ve (Tak Kisrā olarak haşmetli kemeri adıyla bilinen yapı, pişmiş tuğladan yapılmış büyük beşik tonozuyla dikkat çeker. Bu tonoz, tipik bir Sasani mimarisi örneğidir. Eski İran hükümdarının Medayin yakınlarında, Dicle’nin kıyısında sarayıdır. Peygamberimizin dünyaya geldiği gecece on dört burcu yıkılmıştır.) ateşperest (ateşe tapan) Mecûsîlerin bin seneden beri yanması devam eden ateşi o gece sönmesi ve Bahîra-yı Râhip ve (Peygamberimiz, çocuk yaşta amcası Ebu Talib ile birlikte bir ticaret kervanıyla Suriye'ye gelmiş; burada Bahîra adlı bir rahip, onun nübüvvet mührüne sahip olduğunu görmüş ve iyi bakılıp himaye edilmesini öğütlemiştir.) Halime-i Sa'diyenin (Hz. Peygamber'in sütannesi. ... Hevâzin kabilesinin Sa'd b. Bekir koluna mensuptur. Ümmü Kebşe künyesiyle ve Halîme es-Sa'diyye olarak anılmaktadır.) kat'î ihbarlarıyla (kesin haber vermeleriyle), bulutlar başına gölge etmesi gibi çok hadiseler, nübüvvetinden evvel nübüvvetini (peygamber olacağını) haber vermişler. Hem istikbâl (gelecek), yani, vefatından sonra onun haber verdiği hadiseler (olaylar) pek çoktur ve çok nevileri var. Birisi, Âl-i Beytine (Peygamber Efendimizin asm ailesine ve soyuna) ve Ashâbına (Sahabeler; Hz. Peygamber’i (a.s.m.) dünya gözüyle gören ve onun yolundan giden Müslümanlar) ve fütuhat-ı İslâmiyeye (İslâm zaferlerine) ait ihbarat-ı gaybiyesidir (gelecekte olacak hâdiselere ait önceden verilen haberler) ki, Zülfikar'da (Risale-i Nur’da geçen, Kur’ân’ın mu’cizeliğine ve Peygamber Efendimizin (a.s.m.) mu’cizelerine dair bahislerin toplandığı bir eserde), Mu'cizat-ı Ahmediye (Peygamberimizin (a.s.m.) mu’cizelerine dair yazılan On Dokuzuncu Mektup) kısmında nakl-i sahihile (bir hadîs-i şerifin Peygamber Efendimizden (a.s.m.) doğru ve sağlam kanallarla aktarılması) seksen vâkıanın (olayın) aynen haber verdiği gibi çıkması, meselâ Hz. Osman (r.a.) (3. İslâm Halifesi) mushaf (Kur’ân) okurken, Hz. Hüseyin (r.a.) (Hz. Ali r.a. oğlu) Kerbelâ'da (680 yılında Şiîlerin üçüncü imamı olarak kabul ettikleri Hz. Hüseyin r.a. ’ın I. Yezid tarafından şehid edildiği Irak’ın şehri) şehid edilmeleri ve Şam ve İran ve İstanbul'un fetihleri ve Abbâsî Devletinin zuhuru ve (750-1258 İslam tarihinde Emevîler'den sonra hüküm süren hanedan adını Hz. Muhammed'in amcası Abbas'tan alan Abbâsîler'in, Emevîler'in yerine iktidara geldikleri 750 yılı İslam tarihinin en önemli dönüm noktalardan biri olup siyasî, idarî, askerî ve ilmî sahada çok büyük değişiklikler sahibidir.) Cengiz ve Hülâgû (Cengiz, Moğol imparatorluğunun kurucusudur. 1206-1227 arasında hüküm sürmüştür. Hülagü, Cengiz’in torunu ve İlhanlı Devleti'nin kurucusu ve ilk hükümdarıdır.) onu (Abbasi Devletini) mağlûp ve mahvetmesi (yenip yok etmesi) gibi seksen ihbar-ı gaybî mu'cizatı (gayb aleminden gelen mu’cizeler; Allah’ın izniyle peygamberler tarafından ortaya konulup bir benzerini yapmakta başkalarını aciz ve hayrette bırakan olağanüstü hal ve hareketler), nakl-i sahihle ve (bir hadîs-i şerifin Peygamber Efendimizden (a.s.m.) doğru ve sağlam kanallarla aktarılması) tarih ve siyer kitaplarına istinaden (Peygamberimizin (a.s.m) hayatını konu alan ilim kitaplarına dayanarak) tafsilen (ayrıntılı olarak) yazması gibi, ihbar-ı gaybînin sair nevileriyle ve (gelecekte olacak hâdiselere ilişkin önceden verilen haberlerin diğer çeşitleriyle ve) Muhammed'in (a.s.m.) hakkaniyetine delâlet eden pekçok vakıat-ı istikbaliye ile zaman-ı istikbal dahi (Peygamberimizin doğruluğuna işaret eden pekçok gelecekteki olaylar ile gelecek zaman dahi) kuvvetli ve küllî (kapsamlı) bir surette risalet-i Muhammediyeye (a.s.m.) ve sadıkıyetine (doğruluğuna) şehadet eder demektir. (Şâlar, On Beşinci Şuâ s.769-770) 19.09.2025 Prof. Dr. Cahit Kurbanoğlu
Ekleme Tarihi: 19 Eylül 2025 -Cuma

KUTLU DOĞUM 65 CEVŞEN HAKKINDA III

KUTLU DOĞUM 65 CEVŞEN HAKKINDA III Risale-i Nurda duanın makuliyeti ve duamız olmasa ehemmiyetimiz olmayacağı, duayı da en makbul lisanla ve kabule yakınlığı anlamında nasıl yapacağımıza delilleri aktarmaya çalışacağım. Merak edenler kaynağından okuyabilirler. Beşinci, altıncı, yedinci, sekizinci küllî şehadetler: وَبِشَهَادَةِ الْجَوْشَنِ بِقُدْسِيَّةِ اِشَارَاتِهِ وَرَسَۤائِلِ النُّورِ بِقُوَّةِ دَلاَئِلِهَا وَالْمَاضِى بِتَوَاتُرِ اِرْهَاصَاتِهِ وَاْلاِسْتِقْبَالِ بِتَصْدِيقِ اٰلاَفِ حَادِثَاتِهِ 1 “Ve bi şehadetil Cevşen’i bi kudsiyeti işaratihi ve resailinnuri bi kuvveti delailiha vel madÎ bitevatüri irhasatihi vel istikbali bi tasdıkı alafi hadisatihi” 1- İşaretlerinin kudsiyetiyle Cevşen'in, delillerinin kuvvetiyle Risale-i Nur'un, tevatür kuvvetindeki irhasatlarıyla mâzinin, binler hadise ve mu'cizesinin tasdikiyle (doğrulamasıyla) istikbalin şehadetiyle. Yani, bin bir esmâ-i İlâhiyeye (Cenab-ı Hakkın isimlerine) sarîhan (açıkça) ve işareten bakan ve bir cihette (yönüyle) Kur'ân'dan çıkan bir harika münâcât (dua) olan ve mârifetullahta terakki eden (Allah’ı tanıma ve bilmede ilerleyen) bütün âriflerin (irfan sahibi, İlâhî hakikatlere vakıf olanların) münâcâtlarının (dualarının) fevkinde (üstünde) bulunan ve bir gazvede (Peygamber Efendimizin (a.s.m.) bizzat katıldığı savaşta): "Zırhı (savaş elbisesini) çıkar, onun yerine bu Cevşen'i oku" diye Cebrail vahy getiren Cevşenü'l Kebîr Münâcâtı (Cevşenü’l-Kebîr Duâsı) içindeki hakikatler ve tam tamına Rabbine karşı (herbir varlığa yaratılış gayelerine ulaşmaları için muhtaç olduğu şeyleri veren, onları terbiye eden ve idaresi ve egemenliği altında bulunduran Allah’a karşı) tavsifler (vasıflandırmalar), Muhammed'in (a.s.m.) risaletine (peygamberliğine) ve hakkaniyetine (gerçekliğine) şehadet (tanıklık) ettiği gibi; Kur'ân'dan tereşşuh eden (sızan) ve bir cihette (yönüyle) Cevşen'den feyiz (ilim, irfan, manevi gıda) alan ve tevellüd eden (meydana gelen) Resâili'n-Nuriye, yüz otuz parçasıyla risalet-i Muhammediyeye (a.s.m.) birtek hüccet (güçlü delil) olarak risaletinin (peygamberliğinin) bütün hakikatlerini (gerçeklerini) aklen ve mantıken ispatıyla, hattâ felsefenin nazarında akıldan pek uzak meselelerini göz önünde gibi gayet kolay ve mâkul (akla uygun) bir tarzda ders vermesiyle, Muhammed'in (a.s.m.) sadıkıyetine (doğruluğuna) ve risaletine küllî bir surette şehadet eder (genel olarak şahitlik yapar). Hem zaman-ı mâzi (geçmiş zaman) dahi risaletine bir küllî şahittir (genel delildir) ki, irhâsât denilen nübüvvetten evvel zuhur eden (Peygamberimizde (a.s.m.) peygamber olmadan önce görülen olağanüstü haller ve hâdiseler) ve gelecek peygamberin mu'cizatı (Allah’ın izniyle peygamberler tarafından ortaya konulup bir benzerini yapmakta başkalarını aciz ve hayrette bırakan olağanüstü hal ve hareketleri) sayılan harikalar, tarihlerde ve siyer (Peygamberimizin (a.s.m) hayatını konu alan ilim dalı) kitaplarında kat'î (kesin) tevatür (yalan üzerine birleşmeleri mümkün olmayan bir topluluk tarafından bildirilen haber veya hadîs) tarzında nakledilen pekçok vakıalar, gayet sağlam bir surette risaletine şehadet eder ve çok nevileri (çeşitleri) var. Bir kısmı, gelecek Şehadetlerde (şahitliklerde) beyan edilecek; bir kısmı da Zülfikar'da (Risale-i Nur’da geçen, Kur’ân’ın mu’cizeliğine ve Peygamber Efendimizin (a.s.m.) mu’cizelerine dair bahislerin toplandığı bir eserde) ve tarih kitaplarında sahih (doğru) bir surette nakledilmiş. Meselâ, velâdet-i Peygamberiyeye (a.s.m.) (Peygamberimizin dünyaya gelişine) yakın bir vakitte Kâbe'yi tahrip etmeye (yok etmeye) gelen Ebrehe askerinin başlarına ebâbil kuşlarının elleriyle taşların yağması (Ebrehe ağır bir hakarete uğramıştır. Olayın üzerine bir de kilisenin yanması eklenince vali intikam almaya karar verir, Kâbe'yi yıkmak ve enkazını fillerle Yemen'e taşımak için dört bin fil ve üç yüz bin Habeşli ‘den oluşan ordusu ile harekete geçer. Ö.570) ve velâdet (doğum) gecesinde Kâbe'deki sanemlerin (putların) baş aşağı düşmesi ve Kisrâ-yı Fars sarayının harap olması ve (Tak Kisrā olarak haşmetli kemeri adıyla bilinen yapı, pişmiş tuğladan yapılmış büyük beşik tonozuyla dikkat çeker. Bu tonoz, tipik bir Sasani mimarisi örneğidir. Eski İran hükümdarının Medayin yakınlarında, Dicle’nin kıyısında sarayıdır. Peygamberimizin dünyaya geldiği gecece on dört burcu yıkılmıştır.) ateşperest (ateşe tapan) Mecûsîlerin bin seneden beri yanması devam eden ateşi o gece sönmesi ve Bahîra-yı Râhip ve (Peygamberimiz, çocuk yaşta amcası Ebu Talib ile birlikte bir ticaret kervanıyla Suriye'ye gelmiş; burada Bahîra adlı bir rahip, onun nübüvvet mührüne sahip olduğunu görmüş ve iyi bakılıp himaye edilmesini öğütlemiştir.) Halime-i Sa'diyenin (Hz. Peygamber'in sütannesi. ... Hevâzin kabilesinin Sa'd b. Bekir koluna mensuptur. Ümmü Kebşe künyesiyle ve Halîme es-Sa'diyye olarak anılmaktadır.) kat'î ihbarlarıyla (kesin haber vermeleriyle), bulutlar başına gölge etmesi gibi çok hadiseler, nübüvvetinden evvel nübüvvetini (peygamber olacağını) haber vermişler. Hem istikbâl (gelecek), yani, vefatından sonra onun haber verdiği hadiseler (olaylar) pek çoktur ve çok nevileri var. Birisi, Âl-i Beytine (Peygamber Efendimizin asm ailesine ve soyuna) ve Ashâbına (Sahabeler; Hz. Peygamber’i (a.s.m.) dünya gözüyle gören ve onun yolundan giden Müslümanlar) ve fütuhat-ı İslâmiyeye (İslâm zaferlerine) ait ihbarat-ı gaybiyesidir (gelecekte olacak hâdiselere ait önceden verilen haberler) ki, Zülfikar'da (Risale-i Nur’da geçen, Kur’ân’ın mu’cizeliğine ve Peygamber Efendimizin (a.s.m.) mu’cizelerine dair bahislerin toplandığı bir eserde), Mu'cizat-ı Ahmediye (Peygamberimizin (a.s.m.) mu’cizelerine dair yazılan On Dokuzuncu Mektup) kısmında nakl-i sahihile (bir hadîs-i şerifin Peygamber Efendimizden (a.s.m.) doğru ve sağlam kanallarla aktarılması) seksen vâkıanın (olayın) aynen haber verdiği gibi çıkması, meselâ Hz. Osman (r.a.) (3. İslâm Halifesi) mushaf (Kur’ân) okurken, Hz. Hüseyin (r.a.) (Hz. Ali r.a. oğlu) Kerbelâ'da (680 yılında Şiîlerin üçüncü imamı olarak kabul ettikleri Hz. Hüseyin r.a. ’ın I. Yezid tarafından şehid edildiği Irak’ın şehri) şehid edilmeleri ve Şam ve İran ve İstanbul'un fetihleri ve Abbâsî Devletinin zuhuru ve (750-1258 İslam tarihinde Emevîler'den sonra hüküm süren hanedan adını Hz. Muhammed'in amcası Abbas'tan alan Abbâsîler'in, Emevîler'in yerine iktidara geldikleri 750 yılı İslam tarihinin en önemli dönüm noktalardan biri olup siyasî, idarî, askerî ve ilmî sahada çok büyük değişiklikler sahibidir.) Cengiz ve Hülâgû (Cengiz, Moğol imparatorluğunun kurucusudur. 1206-1227 arasında hüküm sürmüştür. Hülagü, Cengiz’in torunu ve İlhanlı Devleti'nin kurucusu ve ilk hükümdarıdır.) onu (Abbasi Devletini) mağlûp ve mahvetmesi (yenip yok etmesi) gibi seksen ihbar-ı gaybî mu'cizatı (gayb aleminden gelen mu’cizeler; Allah’ın izniyle peygamberler tarafından ortaya konulup bir benzerini yapmakta başkalarını aciz ve hayrette bırakan olağanüstü hal ve hareketler), nakl-i sahihle ve (bir hadîs-i şerifin Peygamber Efendimizden (a.s.m.) doğru ve sağlam kanallarla aktarılması) tarih ve siyer kitaplarına istinaden (Peygamberimizin (a.s.m) hayatını konu alan ilim kitaplarına dayanarak) tafsilen (ayrıntılı olarak) yazması gibi, ihbar-ı gaybînin sair nevileriyle ve (gelecekte olacak hâdiselere ilişkin önceden verilen haberlerin diğer çeşitleriyle ve) Muhammed'in (a.s.m.) hakkaniyetine delâlet eden pekçok vakıat-ı istikbaliye ile zaman-ı istikbal dahi (Peygamberimizin doğruluğuna işaret eden pekçok gelecekteki olaylar ile gelecek zaman dahi) kuvvetli ve küllî (kapsamlı) bir surette risalet-i Muhammediyeye (a.s.m.) ve sadıkıyetine (doğruluğuna) şehadet eder demektir. (Şâlar, On Beşinci Şuâ s.769-770) 19.09.2025 Prof. Dr. Cahit Kurbanoğlu
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haber111.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.