Prof.Dr Cahit KURBANOĞLU
Köşe Yazarı
Prof.Dr Cahit KURBANOĞLU
 

ZELZELE

<div style="color: rgb(34, 34, 34); font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: small;">17 Ağustos Sakarya Depremi M&uuml;nasebetiyle<br /> <br /> İsparta&rsquo;da S&uuml;leyman Demirel &Uuml;niversitesi&rsquo;nde g&ouml;rev yaptığım zaman 01.10.1996 tarihinde Dinar depremi olmuştu. Bir ikindi vakti, oğlum Mehmet Halit ile Isparta&rsquo;da evimizin karşısındaki Yedişehitler Camiinde ikindi namazı kılıyorduk. O esnada sallanmaya başladı. Cemaatin bir kısmı dışarı ka&ccedil;tı. Ben yerimde duruyordum ancak Mehmet Halit heyecanlanmaya başladı. Sağa sola koşturuyordu, yanıma &ccedil;ağırdım, tuttum elinden, dedim ki sakin ol beraber &ccedil;ıkarız.&nbsp; Şu anda ka&ccedil;manın bir faydası yok, her şey, Allah&rsquo;ın elindedir. Biraz sonra artık sabır sınırını zorlamaya başlıdı. Ondan sonra Mehmet Halit&rsquo;in elinden tutum, caminin kapısına doğru gelddik. Bir de ne g&ouml;relim caminin minaresi bir sağa 45&deg; yatıyor bir sola 45&deg; yatıyor. Anlaşılıyor ki şiddetli bir şekilde sarsılıyoruz, ikaz ediyoruz. Elhamdulillah Rabbim nasip etti merdivenlerden aşağı indik, kendimizi boşlukta bulduk. Sarsıntı azaldı,&nbsp; &ccedil;ok ş&uuml;k&uuml;r o zaman camide de Isparta&rsquo;da da herhangi bir hasar veya can kaybı olmadı ama Hayırlar Vakfı Camiinin minaresi yıkılmıştı.<br /> Dinar ve &ccedil;evresinde b&uuml;t&uuml;n binalar yerle bir olmuştu.<br /> O zaman Orta Doğu Teknik &Uuml;niversitesi&rsquo;nden bir profesor bu depremden sonra &uuml;niversitemize bir konferans verdi.&nbsp; O zaman şunu s&ouml;yledi, bu deprem se&ccedil;ici bir depremdir.</div> <div style="color: rgb(34, 34, 34); font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: small;">Bakınız nasıl se&ccedil;ici bir deprem anlatayım: bir parselin i&ccedil;erisine d&ouml;rt blok oturtturulmuş. Zemin et&uuml;d&uuml; d&ouml;rt blok i&ccedil;in aynı yapılmış, temel aynı &ccedil;imento ve demirle, aynı malzemeden yapılmış. Hepsine aynı proje uygulanmış, ama aynı parselin iki blok zelzele tarafından yıkılmış.&nbsp;<br /> Evet kullanılan metot ve malzeme aynı fakat ne var ki d&ouml;rt bloktan &ccedil;apraz iki tanesi yıkılıyor, iki tanesi ayakta.<br /> İşte onun i&ccedil;in bu deprem se&ccedil;ici bir depremdir diye anlatınca, ister istemez sağdan salondan sorular gelmeye başladı.&nbsp;<br /> Hocam nasıl bir se&ccedil;ici deprem?<br /> B&uuml;t&uuml;n şartları aynı iken d&ouml;rt bloktan &ccedil;apraz iki blok neden yıkılıyor da diğerleri yakılmıyor?<br /> B&ouml;ylece yıkılan blok meskunları cezalandırılmış mı oluyor sebebi nedir?&nbsp;<br /> Anlatmış olduğunuz se&ccedil;ici deprem ifadesi bundan sonra literat&uuml;re girecek mi, &ccedil;&uuml;nki yeni bir tabirle karşı karşıyayız. Bunu anlamlandırmak,&nbsp; ya da konudan ders &ccedil;ıkartmak gerekiyor mu?<br /> Depremin meydana geliş sebepleri; tektonik hareketler,&nbsp; payların kırması, volkanik olaylar vb. şeklinde anlatıyorsunuz. Bu sebeplerden hangisi bu parseldeki iki bloku, hangi hesapla ve gerek&ccedil;e ile se&ccedil;ti?&nbsp;<br /> Onu anlatmamızın imkanı yoktur diye cevap veriyor bilim adamı. Biz sadece maddi sebep arıyoruz ve ancak b&ouml;yle isimlendiriyoruz.&nbsp;<br /> Ben &uuml;niversite &ouml;ğrencisiyken başımdan ge&ccedil;en bir olayı hatırladım.<br /> Genel Jeoloji dersini veren bir hocamız dersinde depremin meydana geliş sebeplerini anlatıyor ve yukarda bahsedilen maddeleri sıralıyordu.<br /> Ben de ister istemez sordum, hocam bu maddi sebepler mi zelzeleyi yapıyor?<br /> Hocamızın hemen cevabı hazırdı verdi.<br /> Hocalar, m&uuml;ft&uuml;ler diyor ki a&ccedil;ık sa&ccedil;ıldık &ccedil;oğalmış da ondan deprem oluyormuş. Bunlar safsata diye cevap verdi.<br /> Biz de dedik ki hocam m&uuml;sade eder misiniz? Size depremin maddi&nbsp; sebeplerinden başka sebepleri de var mı?<br /> Konuyu biz anlattıktan sonra hem siz, hem de arkadaşlar değerlendirsin kabul edip etmemekte serbestsiniz.&nbsp;<br /> Sağ olsun hocamız centilmenlik g&ouml;sterdi ve kabul etti. Biz ilgili metni hazırlayıp kendisine verdik. Bir ay kadar kendinde kaldı. Bir g&uuml;n sınıfta, size bir şey okuyacağım dedi.<br /> Arkadaşlarınız depremin meydana gelişi ile ilgili bir metin hazırlamışlar. Şimdi bakalım nedir? Okumaya başladı, metinde başlangı&ccedil;ta Allah&rsquo;ın azameti, tasarrufu, her şeyin idaresi ve h&uuml;km&uuml; onun elinde olduğu, delilleriyle ortaya koyuluyordu.<br /> Sonu&ccedil;ta tabi ki bu anlatım,&nbsp; biraz uzun c&uuml;mle ile devam ettiği i&ccedil;in hocamız tarafından &ldquo;yarım sayfa, bir c&uuml;mle&rdquo; diye tenkide uğradı.<br /> Bu esnada sınıftan dinleyen &ouml;ğrenci arkadaşlar;<br /> Hocam o yazarın &uuml;slubudur. Siz ona takılmayın, manaya gelin, l&uuml;tfen biz dinliyoruz, dediler. Hocamız da sonuna kadar okumak zorunda kaldı.<br /> Okuduğu metinde diyordu ki; kurulu bir t&uuml;feğin kendi kendine ateş edip karşısındaki adamın vurulmasını eğer trafiğe verirseniz, bu adama zulm etmiş olursunuz.&nbsp; Oysa kurulu t&uuml;fek sebeptir. Tetiği &ccedil;eken adamı hesaba &ccedil;ekerseniz haksızlık ortadan kalkar. Bu takdirde &ouml;ld&uuml;r&uuml;lenin hakkını aramış olursunuz. İşte aynen &ouml;yle de sizin saymış olduğunuz maddi sebepler kurulu tetik h&uuml;km&uuml;ndedir. Onu harekete getiren, fayları kıran, tektonik hareketlere vesile olan, yeraltı volkanlarını patlatan nedir? Bunu dikkate almaz, yaratıcıyı nazara vermezseniz, o zaman bu kadar &ouml;lenlerin hakkı, hukuku ne olacak. İşte oradan bir c&uuml;mlede ş&ouml;yle diyordu:<br /> &ldquo;Fakat Kad&icirc;r-i Mutlak hikmetinin muktezasıyla (gereği) zahir esbabı tasarrufatına perde ediyor. Zelzeleyi irade ettiği vakit, bazan da bir madeni harekete emredip, ateşlendiriyor. Haydi maden&icirc; inkılabat (değişiklikler) dahi olsa, yine emir ve hikmet-i İlah&icirc; ile olur; başka olamaz.&nbsp;<br /> Mesel&acirc;: Bir adam bir t&uuml;fek ile birisini vurdu. Vuran adama hi&ccedil; bakılmasa, yalnız fişekteki barutun ateş alması noktasına hasr-ı nazar edip (dikkatini oraya toplayıp), b&icirc;&ccedil;are makt&ucirc;l&uuml;n (&ouml;ld&uuml;r&uuml;lenin) b&uuml;sb&uuml;t&uuml;n hukukunu zayi&#39; etmek; ne derece bel&acirc;het (ahmaklık) ve divaneliktir. Aynen &ouml;yle de: Kad&icirc;r-i Z&uuml;lcelal&#39;in m&uuml;sahhar (emir dinler) bir memuru, belki bir gemisi, bir tayyaresi olan k&uuml;re-i arzın i&ccedil;inde bulunan ve hikmet ve irade ile iddihar edilen (depolanan) bir bombayı, ehl-i gaflet (d&uuml;ş&uuml;ncesiz) ve tuğyanı (inkar i&ccedil;inde olanları) uyandırmak i&ccedil;in &quot;ateşlendir&quot; diye olan emr-i Rabban&icirc;yi unutmak ve tabiata sapmak, hamakatın (ahmaklığın) en eşneidir (&ccedil;irkinidir).&rdquo;(S&ouml;zler/174)<br /> O zaman hocamız; &ldquo;durun,&nbsp; durun yanlış anladınız. Yerin derinliklerine indik&ccedil;e, mineralleri ve kristalleri inceledik&ccedil;e yaratıcıyı daha &ccedil;ok sedeceksiniz&rdquo; demişti.&nbsp;<br /> &quot;Şu sure kat&#39;iyen ifade ediyor ki: K&uuml;re-i arz, hareket ve zelzelesinde vahiy ve ilhama mazhar olarak emir tahtında depreniyor. Bazen de titriyor. &quot;(Zilzal Suresi 1-5)<br /> Şimdi bu kadar anlattıktan sonra 17 Ağutos 2009 Sakarya depremi de ibretlerle doludur. Bir defa bu deprem dere ve deniz yataklarını, yer kazanmak d&uuml;ş&uuml;ncesi ile değişikliğe uğratmanın bedelinin &ccedil;ok ağır olduğunu d&uuml;nyaya ilan etti.&nbsp;<br /> Sakarya depreminde S&uuml;leyman Demirel &Uuml;niversitesi&rsquo;nde bir &ouml;ğrencim, babasının &uuml;&ccedil; &ccedil;orap fabrikası varmış. Deprem olduğu g&uuml;n&uuml;n sabahı, fabrikalarının tamamı yerle bir olmuş. Zengin adam &ccedil;orap kuyruğuna girmiş. Bunu bu gen&ccedil; anlatmıştı.&nbsp;<br /> Sakarya depreminde bir diğer koz &ouml;ğrencim de anneannesiyle beraber kalıyorlar. &Ouml;ğrencim depremi ş&ouml;yle anlatmıştı.&nbsp;<br /> Deprem 3,5 dakika s&uuml;r&uuml;yor ve olduk&ccedil;a da uzun bir s&uuml;re devam etmişti. Aklımda kaldığı kadarı ile bana dediki hocam o 3,5 dakika inanırmısınız bize 35 sene veya daha uzun geldi. Yaşayarak ge&ccedil;irdiğim &ouml;m&uuml;rden daha uzun geldi. Dakikalar değil saniyeler ilerlemiyor&nbsp; ve ge&ccedil;miyordu. Korku i&ccedil;erisindesiniz, hareket edemiyorsunuz, dışarı &ccedil;ıkabiliyorsunuz ve i&ccedil;eri girilemiyor. Artık işte b&ouml;yle bir durumda ben &ouml;l&uuml;m&uuml; &ccedil;ok istedim, ama o da gelmedi.&nbsp;<br /> Size sorarım kainatın yaratıcısı ve bizim de yaratıcımız Cenab-ı Allah, merhametiyle, adaleti ile, rahmetiyle, rahimiyetiyle muamele etmese, halimiz ne olurdu. Hayattan lezzet alabilir miydik?<br /> Her g&uuml;n zelzele olmasına biz ve teknolojimiz mi mani oluyor? Bizi top g&uuml;llesinden bile 70 kere hızlı giden bu d&uuml;nyamızda, rahatsız etmeden, el bebek, g&uuml;l bebek besleyen kimdir?&nbsp;<br /> Yapmış olduğu isyan ve yaramazlıklar karşısında kainat isyan etse de bizi &uuml;zerinden atmak istese ne yapabiliriz? Sahi bizim halimiz nice olur?<br /> Sakarya depremi y&ouml;resel bir deprem,&nbsp; ancak d&uuml;nyamızda mevcut olan sistemlerle, yani dağlarıyla, ırmaklarıyla, nehirleriyle, ağa&ccedil;larıyla, hayvanlarıyla, bitkileriyle elbetteki alakası vardır.&nbsp;<br /> Peki bunu ne i&ccedil;in s&ouml;yl&uuml;yorum, bunu şunun i&ccedil;in s&ouml;yl&uuml;yorum; yani d&uuml;nyanın bir tarafı sarsılacağı zaman, d&uuml;nyanın diğer taraflarıyla&nbsp; alakalı ve ilgilidir. Nasıl ki; insanın bir uzvu hasta olsa, hemen anında diğer uzuvları da onunla meşgul oluyorlar ve hasta oluyorlar. Aynen &ouml;ylede, işte bana g&ouml;re d&uuml;nyanın bir b&ouml;lgesinde meydana gelen depremden, b&uuml;t&uuml;n kaynatın haberi var. Titremesinden sistemlerin,&nbsp; gezegenlerin haberi var. O halde insan Allah CC sana bu kadar &ccedil;ok &ouml;nem veriyor ki; b&uuml;t&uuml;n kainatı seninle alakadar ediyor ve senin hizmetine s&uuml;n&uuml;yor.<br /> O halde Halık-ı Z&uuml;lcelal&rsquo;i&nbsp; d&uuml;ş&uuml;n de &ouml;l&uuml;m uyandırmadan &ouml;nce uyan. Gafletten at, kulluk ve ş&uuml;k&uuml;r ibadetini yap!</div>
Ekleme Tarihi: 18 Ağustos 2019 - Pazar

ZELZELE

<div style="color: rgb(34, 34, 34); font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: small;">17 Ağustos Sakarya Depremi M&uuml;nasebetiyle<br /> <br /> İsparta&rsquo;da S&uuml;leyman Demirel &Uuml;niversitesi&rsquo;nde g&ouml;rev yaptığım zaman 01.10.1996 tarihinde Dinar depremi olmuştu. Bir ikindi vakti, oğlum Mehmet Halit ile Isparta&rsquo;da evimizin karşısındaki Yedişehitler Camiinde ikindi namazı kılıyorduk. O esnada sallanmaya başladı. Cemaatin bir kısmı dışarı ka&ccedil;tı. Ben yerimde duruyordum ancak Mehmet Halit heyecanlanmaya başladı. Sağa sola koşturuyordu, yanıma &ccedil;ağırdım, tuttum elinden, dedim ki sakin ol beraber &ccedil;ıkarız.&nbsp; Şu anda ka&ccedil;manın bir faydası yok, her şey, Allah&rsquo;ın elindedir. Biraz sonra artık sabır sınırını zorlamaya başlıdı. Ondan sonra Mehmet Halit&rsquo;in elinden tutum, caminin kapısına doğru gelddik. Bir de ne g&ouml;relim caminin minaresi bir sağa 45&deg; yatıyor bir sola 45&deg; yatıyor. Anlaşılıyor ki şiddetli bir şekilde sarsılıyoruz, ikaz ediyoruz. Elhamdulillah Rabbim nasip etti merdivenlerden aşağı indik, kendimizi boşlukta bulduk. Sarsıntı azaldı,&nbsp; &ccedil;ok ş&uuml;k&uuml;r o zaman camide de Isparta&rsquo;da da herhangi bir hasar veya can kaybı olmadı ama Hayırlar Vakfı Camiinin minaresi yıkılmıştı.<br /> Dinar ve &ccedil;evresinde b&uuml;t&uuml;n binalar yerle bir olmuştu.<br /> O zaman Orta Doğu Teknik &Uuml;niversitesi&rsquo;nden bir profesor bu depremden sonra &uuml;niversitemize bir konferans verdi.&nbsp; O zaman şunu s&ouml;yledi, bu deprem se&ccedil;ici bir depremdir.</div> <div style="color: rgb(34, 34, 34); font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: small;">Bakınız nasıl se&ccedil;ici bir deprem anlatayım: bir parselin i&ccedil;erisine d&ouml;rt blok oturtturulmuş. Zemin et&uuml;d&uuml; d&ouml;rt blok i&ccedil;in aynı yapılmış, temel aynı &ccedil;imento ve demirle, aynı malzemeden yapılmış. Hepsine aynı proje uygulanmış, ama aynı parselin iki blok zelzele tarafından yıkılmış.&nbsp;<br /> Evet kullanılan metot ve malzeme aynı fakat ne var ki d&ouml;rt bloktan &ccedil;apraz iki tanesi yıkılıyor, iki tanesi ayakta.<br /> İşte onun i&ccedil;in bu deprem se&ccedil;ici bir depremdir diye anlatınca, ister istemez sağdan salondan sorular gelmeye başladı.&nbsp;<br /> Hocam nasıl bir se&ccedil;ici deprem?<br /> B&uuml;t&uuml;n şartları aynı iken d&ouml;rt bloktan &ccedil;apraz iki blok neden yıkılıyor da diğerleri yakılmıyor?<br /> B&ouml;ylece yıkılan blok meskunları cezalandırılmış mı oluyor sebebi nedir?&nbsp;<br /> Anlatmış olduğunuz se&ccedil;ici deprem ifadesi bundan sonra literat&uuml;re girecek mi, &ccedil;&uuml;nki yeni bir tabirle karşı karşıyayız. Bunu anlamlandırmak,&nbsp; ya da konudan ders &ccedil;ıkartmak gerekiyor mu?<br /> Depremin meydana geliş sebepleri; tektonik hareketler,&nbsp; payların kırması, volkanik olaylar vb. şeklinde anlatıyorsunuz. Bu sebeplerden hangisi bu parseldeki iki bloku, hangi hesapla ve gerek&ccedil;e ile se&ccedil;ti?&nbsp;<br /> Onu anlatmamızın imkanı yoktur diye cevap veriyor bilim adamı. Biz sadece maddi sebep arıyoruz ve ancak b&ouml;yle isimlendiriyoruz.&nbsp;<br /> Ben &uuml;niversite &ouml;ğrencisiyken başımdan ge&ccedil;en bir olayı hatırladım.<br /> Genel Jeoloji dersini veren bir hocamız dersinde depremin meydana geliş sebeplerini anlatıyor ve yukarda bahsedilen maddeleri sıralıyordu.<br /> Ben de ister istemez sordum, hocam bu maddi sebepler mi zelzeleyi yapıyor?<br /> Hocamızın hemen cevabı hazırdı verdi.<br /> Hocalar, m&uuml;ft&uuml;ler diyor ki a&ccedil;ık sa&ccedil;ıldık &ccedil;oğalmış da ondan deprem oluyormuş. Bunlar safsata diye cevap verdi.<br /> Biz de dedik ki hocam m&uuml;sade eder misiniz? Size depremin maddi&nbsp; sebeplerinden başka sebepleri de var mı?<br /> Konuyu biz anlattıktan sonra hem siz, hem de arkadaşlar değerlendirsin kabul edip etmemekte serbestsiniz.&nbsp;<br /> Sağ olsun hocamız centilmenlik g&ouml;sterdi ve kabul etti. Biz ilgili metni hazırlayıp kendisine verdik. Bir ay kadar kendinde kaldı. Bir g&uuml;n sınıfta, size bir şey okuyacağım dedi.<br /> Arkadaşlarınız depremin meydana gelişi ile ilgili bir metin hazırlamışlar. Şimdi bakalım nedir? Okumaya başladı, metinde başlangı&ccedil;ta Allah&rsquo;ın azameti, tasarrufu, her şeyin idaresi ve h&uuml;km&uuml; onun elinde olduğu, delilleriyle ortaya koyuluyordu.<br /> Sonu&ccedil;ta tabi ki bu anlatım,&nbsp; biraz uzun c&uuml;mle ile devam ettiği i&ccedil;in hocamız tarafından &ldquo;yarım sayfa, bir c&uuml;mle&rdquo; diye tenkide uğradı.<br /> Bu esnada sınıftan dinleyen &ouml;ğrenci arkadaşlar;<br /> Hocam o yazarın &uuml;slubudur. Siz ona takılmayın, manaya gelin, l&uuml;tfen biz dinliyoruz, dediler. Hocamız da sonuna kadar okumak zorunda kaldı.<br /> Okuduğu metinde diyordu ki; kurulu bir t&uuml;feğin kendi kendine ateş edip karşısındaki adamın vurulmasını eğer trafiğe verirseniz, bu adama zulm etmiş olursunuz.&nbsp; Oysa kurulu t&uuml;fek sebeptir. Tetiği &ccedil;eken adamı hesaba &ccedil;ekerseniz haksızlık ortadan kalkar. Bu takdirde &ouml;ld&uuml;r&uuml;lenin hakkını aramış olursunuz. İşte aynen &ouml;yle de sizin saymış olduğunuz maddi sebepler kurulu tetik h&uuml;km&uuml;ndedir. Onu harekete getiren, fayları kıran, tektonik hareketlere vesile olan, yeraltı volkanlarını patlatan nedir? Bunu dikkate almaz, yaratıcıyı nazara vermezseniz, o zaman bu kadar &ouml;lenlerin hakkı, hukuku ne olacak. İşte oradan bir c&uuml;mlede ş&ouml;yle diyordu:<br /> &ldquo;Fakat Kad&icirc;r-i Mutlak hikmetinin muktezasıyla (gereği) zahir esbabı tasarrufatına perde ediyor. Zelzeleyi irade ettiği vakit, bazan da bir madeni harekete emredip, ateşlendiriyor. Haydi maden&icirc; inkılabat (değişiklikler) dahi olsa, yine emir ve hikmet-i İlah&icirc; ile olur; başka olamaz.&nbsp;<br /> Mesel&acirc;: Bir adam bir t&uuml;fek ile birisini vurdu. Vuran adama hi&ccedil; bakılmasa, yalnız fişekteki barutun ateş alması noktasına hasr-ı nazar edip (dikkatini oraya toplayıp), b&icirc;&ccedil;are makt&ucirc;l&uuml;n (&ouml;ld&uuml;r&uuml;lenin) b&uuml;sb&uuml;t&uuml;n hukukunu zayi&#39; etmek; ne derece bel&acirc;het (ahmaklık) ve divaneliktir. Aynen &ouml;yle de: Kad&icirc;r-i Z&uuml;lcelal&#39;in m&uuml;sahhar (emir dinler) bir memuru, belki bir gemisi, bir tayyaresi olan k&uuml;re-i arzın i&ccedil;inde bulunan ve hikmet ve irade ile iddihar edilen (depolanan) bir bombayı, ehl-i gaflet (d&uuml;ş&uuml;ncesiz) ve tuğyanı (inkar i&ccedil;inde olanları) uyandırmak i&ccedil;in &quot;ateşlendir&quot; diye olan emr-i Rabban&icirc;yi unutmak ve tabiata sapmak, hamakatın (ahmaklığın) en eşneidir (&ccedil;irkinidir).&rdquo;(S&ouml;zler/174)<br /> O zaman hocamız; &ldquo;durun,&nbsp; durun yanlış anladınız. Yerin derinliklerine indik&ccedil;e, mineralleri ve kristalleri inceledik&ccedil;e yaratıcıyı daha &ccedil;ok sedeceksiniz&rdquo; demişti.&nbsp;<br /> &quot;Şu sure kat&#39;iyen ifade ediyor ki: K&uuml;re-i arz, hareket ve zelzelesinde vahiy ve ilhama mazhar olarak emir tahtında depreniyor. Bazen de titriyor. &quot;(Zilzal Suresi 1-5)<br /> Şimdi bu kadar anlattıktan sonra 17 Ağutos 2009 Sakarya depremi de ibretlerle doludur. Bir defa bu deprem dere ve deniz yataklarını, yer kazanmak d&uuml;ş&uuml;ncesi ile değişikliğe uğratmanın bedelinin &ccedil;ok ağır olduğunu d&uuml;nyaya ilan etti.&nbsp;<br /> Sakarya depreminde S&uuml;leyman Demirel &Uuml;niversitesi&rsquo;nde bir &ouml;ğrencim, babasının &uuml;&ccedil; &ccedil;orap fabrikası varmış. Deprem olduğu g&uuml;n&uuml;n sabahı, fabrikalarının tamamı yerle bir olmuş. Zengin adam &ccedil;orap kuyruğuna girmiş. Bunu bu gen&ccedil; anlatmıştı.&nbsp;<br /> Sakarya depreminde bir diğer koz &ouml;ğrencim de anneannesiyle beraber kalıyorlar. &Ouml;ğrencim depremi ş&ouml;yle anlatmıştı.&nbsp;<br /> Deprem 3,5 dakika s&uuml;r&uuml;yor ve olduk&ccedil;a da uzun bir s&uuml;re devam etmişti. Aklımda kaldığı kadarı ile bana dediki hocam o 3,5 dakika inanırmısınız bize 35 sene veya daha uzun geldi. Yaşayarak ge&ccedil;irdiğim &ouml;m&uuml;rden daha uzun geldi. Dakikalar değil saniyeler ilerlemiyor&nbsp; ve ge&ccedil;miyordu. Korku i&ccedil;erisindesiniz, hareket edemiyorsunuz, dışarı &ccedil;ıkabiliyorsunuz ve i&ccedil;eri girilemiyor. Artık işte b&ouml;yle bir durumda ben &ouml;l&uuml;m&uuml; &ccedil;ok istedim, ama o da gelmedi.&nbsp;<br /> Size sorarım kainatın yaratıcısı ve bizim de yaratıcımız Cenab-ı Allah, merhametiyle, adaleti ile, rahmetiyle, rahimiyetiyle muamele etmese, halimiz ne olurdu. Hayattan lezzet alabilir miydik?<br /> Her g&uuml;n zelzele olmasına biz ve teknolojimiz mi mani oluyor? Bizi top g&uuml;llesinden bile 70 kere hızlı giden bu d&uuml;nyamızda, rahatsız etmeden, el bebek, g&uuml;l bebek besleyen kimdir?&nbsp;<br /> Yapmış olduğu isyan ve yaramazlıklar karşısında kainat isyan etse de bizi &uuml;zerinden atmak istese ne yapabiliriz? Sahi bizim halimiz nice olur?<br /> Sakarya depremi y&ouml;resel bir deprem,&nbsp; ancak d&uuml;nyamızda mevcut olan sistemlerle, yani dağlarıyla, ırmaklarıyla, nehirleriyle, ağa&ccedil;larıyla, hayvanlarıyla, bitkileriyle elbetteki alakası vardır.&nbsp;<br /> Peki bunu ne i&ccedil;in s&ouml;yl&uuml;yorum, bunu şunun i&ccedil;in s&ouml;yl&uuml;yorum; yani d&uuml;nyanın bir tarafı sarsılacağı zaman, d&uuml;nyanın diğer taraflarıyla&nbsp; alakalı ve ilgilidir. Nasıl ki; insanın bir uzvu hasta olsa, hemen anında diğer uzuvları da onunla meşgul oluyorlar ve hasta oluyorlar. Aynen &ouml;ylede, işte bana g&ouml;re d&uuml;nyanın bir b&ouml;lgesinde meydana gelen depremden, b&uuml;t&uuml;n kaynatın haberi var. Titremesinden sistemlerin,&nbsp; gezegenlerin haberi var. O halde insan Allah CC sana bu kadar &ccedil;ok &ouml;nem veriyor ki; b&uuml;t&uuml;n kainatı seninle alakadar ediyor ve senin hizmetine s&uuml;n&uuml;yor.<br /> O halde Halık-ı Z&uuml;lcelal&rsquo;i&nbsp; d&uuml;ş&uuml;n de &ouml;l&uuml;m uyandırmadan &ouml;nce uyan. Gafletten at, kulluk ve ş&uuml;k&uuml;r ibadetini yap!</div>
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haber111.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.