Süleyman Demirel Sağ Gösterip Sol Vurmuştur
<p>Türkiye’de siyaset yapan insanlar arasında aldatıcılığı yönüyle Süleyman Demirel kadar yetenekli hiçbir insan yoktur. Bu insan nabza göre şerbet vermesini gayet iyi bilen ve her türlü kılığa girebilen nadide bir şahsiyettir.</p>
<p>1997 Yılında benim ordudan ayrılmama neden olan Yüksek Askeri Şura (YAŞ) kararlarını imzalayanların arasında Cumhurbaşkanı olarak Demirel bulunuyordu. Halbuki bu zat şehir meydanlarında yaptığı siyasi konuşmalarda daima askeri darbelere karşı çıktığını söylemiş hürriyet ve özgürlük için mücadele ettiğini söylemişti. Dindar olduğu için ordudan atılan binlerce askerin haklarını almak için defalarca söz vermiştir.</p>
<p>Fakat işbaşına geldiğinde neredeyse verdiği bütün sözleri unutmuş “dün dündür, bugün bugündür” diyerek vaatlerinin çok büyük çoğunluğunu yerine getirmeyerek halkımıza masonlara hiçbir zaman güvenilmeyeceği konusunda iyi bir ders vermiştir.</p>
<p>Öyle ki ben bu kişinin ne derece aldatıcı ve sözlerinin aksiyle hareket ettiğini 28 Şubat 1997 sürecinde “başörtülüler Arabistan'a gitsin” dediği zaman anlayabilmiştim. Fakat geçmiş olsun. Batı Çalışma Gurubu ile birlikte on bine yakın askeri ordudan attıktan sonra televizyonların karşısına geçip bu sözü söyleyebilmiştir.</p>
<p>Süleyman Demirel’in benim gibi saf insanlara verdiği en büyük ders “masonlara asla güven olmaz” gerçeğidir. Öyle ki; bir zamanlar girdiği Mason locasını makam ve mevki hırsı ile terk ederek, nasıl bir kişilik taşıdığını cümle aleme göstermiştir.</p>
<p>Demirel’in Adalet Partisi’nin lideri olmak için Masonlarla özel bir anlaşma yaptığını Metin Münir isimli bir gazeteci yazmıştır. 29 Mayıs 2007 tarihinde gazetesindeki köşe yazısında “sağ gösterip sol vuran” askeri vesayet zincirinin son halkası Demirel’i çok iyi tanıyabilirsiniz.</p>
<p>Süleyman Demirel 1964’te Mason olmadığına dair Loca’sından “yalan” bir belge almasaydı belki Adalet Partisi başkanlığına seçilmeyecek, 35 yıl Türkiye’nin kaderinde söz sahibi olmayacaktı.Böyle bir şey gerçekten oldu mu?Aradan kırk yıldan fazla zaman geçmesine rağmen ne Demirel ne de masonlar bu olayın gerçek yüzünü açıklamamıştır.</p>
<p>O günden günümüze kadar hem Mason locaları hem de Demirel büyük bir inkârı yaşamışlardır. Birçok canlı şahidi olan bu olayın gerçekten olmuş olduğunu ben de bir Mason arkadaşından dinleyen Münir şunları söylüyordu:</p>
<p>“Olay doğrudur. Süleyman Bey’e böyle bir belge verilmiştir ama yalan bir belge değildir verilen. Süleyman Bey’e istifa etmesi söylenmiş ve istifa ettikten sonra ‘Süleyman Demirel derneğimiz üyesi değildir’ şeklinde bir belge verilmiştir.”</p>
<p>İşte tam da Masonlara yakışan bir itiraf. Zira amaca giden yolda her yol mubahtır bu insanlar için. Önce istifa ettirip sonra da “hiçbir zaman mason olmamıştır” anlamına gelecek bir yazı eline tutuşturuyorlar. Aldatıcılık işte böyle olur…</p>
<p>Evet, Demirel 1955’ten itibaren masondu. Açıklamak için değil, gizlemek için yazılan bu mektup, gerçeğe uyguladığı estetik ameliyatla yapılan işe ek bir ahlaksızlık boyutu getirdi. Nitekim bunu hazmedemeyen bir grup Mason 1965’te kopup ayrı bir loca kurdu.</p>
<p>Masonların bu büyük aldatmacası olmasaydı Demirel Cumhurbaşkanı ve yedi defa Başbakan olabilecek miydi? Bu konuda çok şey söylenebilir. Lakin insanlar yalanla ne kadar rahat yaşayabiliyor. Aradan onca yıl geçmesine rağmen siyasette maalesef değişen çok fazla bir şey olmamıştır.</p>
<p>O günlerde Masonların yeni bir bölünmenin eşiğinde olduğunu ifade eden Münir “Masonların yeni Başüstadı Asım Ak’in, bir önceki Başüstat Kaya Paşakay ve birkaç üst düzey yöneticiyi yolsuzluk yaptıkları iddiasıyla masonluktan attığını”dile getirmiştir.</p>
<p>Eski başüstadın taraftarları ise yeni başüstadı kıskançlıkla suçlamışlar. Anlaşılan onları daha fazla kızdıran şey Paşakay’ın ne yaptığı veya ihracı değil olayın basına sızdırılması idi. “Bir Mason nasıl gazetelere böyle bir rezaleti taşımış” diye o zaman ki Masonların çok tercih ettiği gazeteye saldırmışlardı.</p>
<p>Ardından şu akıl almaz cümleleri kurmuşlardır: “Keşke bunu yapmasalardı. Para yediyse dahi biz ne kadar gerekiyorsa cebimizden verirdik.”</p>
<p>Kısaca, parayı verip olayın üzerini kapatmak dururken “yolsuzluk” açıklanıp masonluk rezil edilmemeliydi. Sanki namuslu insanların ekmeği ile oynayıp hileli yollarla açıkça yolsuzluk yapan masonlar değilmiş gibi iki yüzlü bir açıklamadır, bu ifadeler.</p>
<p>Halbuki Masonluk, büyük paraların döndüğü bir yerdir. Masonluğa girilirken, bir üst dereceye çıkılırken, merasimlerde, periyodik toplantılardan sonra hep para ödenir. Ama muhasebe ve kontrol ilkeldir. “Orası Faşistlerin karargahı gibidir” demiş bir dostu; “Başüstada ne yaptığı sorulamaz.”</p>
<p>Kıssadan hisse bu olmak gerektir ki; Madem insanlar bir gün ölüm vakti gelince bu dünyayı terk edecekler. O halde yapamayacakları vaatlerde bulunmamalıdır. Eğer vaadini yerine getirmez ise “vaadinden dönenler” sınıfına girer ki; İslam dininde ciddi bir günahı kazanmış olurlar.</p>
<p>Bu sözleri niçin söylediğimi bazı okuyucularım anlamıştır. Yine de anlayamayan kişilere bir kısım ipucu vereyim: Ordudan atılanlara haklarının iade edileceğini vaat eden siyasetçileredir bu sözüm, vesselam…</p>
<p>Dr. Vehbi KARA<br />
</p>
Ekleme
Tarihi: 10 Aralık 2020 - Perşembe
Süleyman Demirel Sağ Gösterip Sol Vurmuştur
<p>Türkiye’de siyaset yapan insanlar arasında aldatıcılığı yönüyle Süleyman Demirel kadar yetenekli hiçbir insan yoktur. Bu insan nabza göre şerbet vermesini gayet iyi bilen ve her türlü kılığa girebilen nadide bir şahsiyettir.</p>
<p>1997 Yılında benim ordudan ayrılmama neden olan Yüksek Askeri Şura (YAŞ) kararlarını imzalayanların arasında Cumhurbaşkanı olarak Demirel bulunuyordu. Halbuki bu zat şehir meydanlarında yaptığı siyasi konuşmalarda daima askeri darbelere karşı çıktığını söylemiş hürriyet ve özgürlük için mücadele ettiğini söylemişti. Dindar olduğu için ordudan atılan binlerce askerin haklarını almak için defalarca söz vermiştir.</p>
<p>Fakat işbaşına geldiğinde neredeyse verdiği bütün sözleri unutmuş “dün dündür, bugün bugündür” diyerek vaatlerinin çok büyük çoğunluğunu yerine getirmeyerek halkımıza masonlara hiçbir zaman güvenilmeyeceği konusunda iyi bir ders vermiştir.</p>
<p>Öyle ki ben bu kişinin ne derece aldatıcı ve sözlerinin aksiyle hareket ettiğini 28 Şubat 1997 sürecinde “başörtülüler Arabistan'a gitsin” dediği zaman anlayabilmiştim. Fakat geçmiş olsun. Batı Çalışma Gurubu ile birlikte on bine yakın askeri ordudan attıktan sonra televizyonların karşısına geçip bu sözü söyleyebilmiştir.</p>
<p>Süleyman Demirel’in benim gibi saf insanlara verdiği en büyük ders “masonlara asla güven olmaz” gerçeğidir. Öyle ki; bir zamanlar girdiği Mason locasını makam ve mevki hırsı ile terk ederek, nasıl bir kişilik taşıdığını cümle aleme göstermiştir.</p>
<p>Demirel’in Adalet Partisi’nin lideri olmak için Masonlarla özel bir anlaşma yaptığını Metin Münir isimli bir gazeteci yazmıştır. 29 Mayıs 2007 tarihinde gazetesindeki köşe yazısında “sağ gösterip sol vuran” askeri vesayet zincirinin son halkası Demirel’i çok iyi tanıyabilirsiniz.</p>
<p>Süleyman Demirel 1964’te Mason olmadığına dair Loca’sından “yalan” bir belge almasaydı belki Adalet Partisi başkanlığına seçilmeyecek, 35 yıl Türkiye’nin kaderinde söz sahibi olmayacaktı.Böyle bir şey gerçekten oldu mu?Aradan kırk yıldan fazla zaman geçmesine rağmen ne Demirel ne de masonlar bu olayın gerçek yüzünü açıklamamıştır.</p>
<p>O günden günümüze kadar hem Mason locaları hem de Demirel büyük bir inkârı yaşamışlardır. Birçok canlı şahidi olan bu olayın gerçekten olmuş olduğunu ben de bir Mason arkadaşından dinleyen Münir şunları söylüyordu:</p>
<p>“Olay doğrudur. Süleyman Bey’e böyle bir belge verilmiştir ama yalan bir belge değildir verilen. Süleyman Bey’e istifa etmesi söylenmiş ve istifa ettikten sonra ‘Süleyman Demirel derneğimiz üyesi değildir’ şeklinde bir belge verilmiştir.”</p>
<p>İşte tam da Masonlara yakışan bir itiraf. Zira amaca giden yolda her yol mubahtır bu insanlar için. Önce istifa ettirip sonra da “hiçbir zaman mason olmamıştır” anlamına gelecek bir yazı eline tutuşturuyorlar. Aldatıcılık işte böyle olur…</p>
<p>Evet, Demirel 1955’ten itibaren masondu. Açıklamak için değil, gizlemek için yazılan bu mektup, gerçeğe uyguladığı estetik ameliyatla yapılan işe ek bir ahlaksızlık boyutu getirdi. Nitekim bunu hazmedemeyen bir grup Mason 1965’te kopup ayrı bir loca kurdu.</p>
<p>Masonların bu büyük aldatmacası olmasaydı Demirel Cumhurbaşkanı ve yedi defa Başbakan olabilecek miydi? Bu konuda çok şey söylenebilir. Lakin insanlar yalanla ne kadar rahat yaşayabiliyor. Aradan onca yıl geçmesine rağmen siyasette maalesef değişen çok fazla bir şey olmamıştır.</p>
<p>O günlerde Masonların yeni bir bölünmenin eşiğinde olduğunu ifade eden Münir “Masonların yeni Başüstadı Asım Ak’in, bir önceki Başüstat Kaya Paşakay ve birkaç üst düzey yöneticiyi yolsuzluk yaptıkları iddiasıyla masonluktan attığını”dile getirmiştir.</p>
<p>Eski başüstadın taraftarları ise yeni başüstadı kıskançlıkla suçlamışlar. Anlaşılan onları daha fazla kızdıran şey Paşakay’ın ne yaptığı veya ihracı değil olayın basına sızdırılması idi. “Bir Mason nasıl gazetelere böyle bir rezaleti taşımış” diye o zaman ki Masonların çok tercih ettiği gazeteye saldırmışlardı.</p>
<p>Ardından şu akıl almaz cümleleri kurmuşlardır: “Keşke bunu yapmasalardı. Para yediyse dahi biz ne kadar gerekiyorsa cebimizden verirdik.”</p>
<p>Kısaca, parayı verip olayın üzerini kapatmak dururken “yolsuzluk” açıklanıp masonluk rezil edilmemeliydi. Sanki namuslu insanların ekmeği ile oynayıp hileli yollarla açıkça yolsuzluk yapan masonlar değilmiş gibi iki yüzlü bir açıklamadır, bu ifadeler.</p>
<p>Halbuki Masonluk, büyük paraların döndüğü bir yerdir. Masonluğa girilirken, bir üst dereceye çıkılırken, merasimlerde, periyodik toplantılardan sonra hep para ödenir. Ama muhasebe ve kontrol ilkeldir. “Orası Faşistlerin karargahı gibidir” demiş bir dostu; “Başüstada ne yaptığı sorulamaz.”</p>
<p>Kıssadan hisse bu olmak gerektir ki; Madem insanlar bir gün ölüm vakti gelince bu dünyayı terk edecekler. O halde yapamayacakları vaatlerde bulunmamalıdır. Eğer vaadini yerine getirmez ise “vaadinden dönenler” sınıfına girer ki; İslam dininde ciddi bir günahı kazanmış olurlar.</p>
<p>Bu sözleri niçin söylediğimi bazı okuyucularım anlamıştır. Yine de anlayamayan kişilere bir kısım ipucu vereyim: Ordudan atılanlara haklarının iade edileceğini vaat eden siyasetçileredir bu sözüm, vesselam…</p>
<p>Dr. Vehbi KARA<br />
</p>
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.