SINIFTA KALDINIZ
SINIFTA KALDINIZ
Hiç lafı dolandırmadan konuya gireceğim.
Nedir bu özel bireylere karşı tepki ve şiddet? Eğitimcisinden tutun, öğrencisine; ailelerinden vicdan yoksunlarına kadar herkes bu yanlışın içinde.
Düşünün…
Bir kez oturun, beyninizi elinize alın ve düşünün: İstenmediğinizi, ötelenip hor görüldüğünüzü… Nasıl rahatsız olursunuz? Bu eylemi gerçekleştirenlere karşı nasıl öfkeyle dolar, nefretle bakarsınız? Belki zarar vermek bile geçer içinizden. Ki siz “normal” bireylersiniz; anlayabilen, gözlemleyebilen, en önemlisi akledebilen ve fikriyle değerlendirebilen kişilersiniz. Öyle olmanıza rağmen size gösterilen kötü tutum zorunuza gider, değil mi?
Bir de şimdi özel bireyin gözünden bakmayı deneyin.
İstenmiyor, dışlanıyor, en önemlisi hiç hak etmediği şiddete uğruyor ve bunun neden yapıldığının bile farkında değil. Çünkü onun dünyası tertemiz: Şiddet yok, kötülük yok, zarar verme yok, hırs yok… Sadece güzel ve saf bir yürek var. Fakat sizler ona rol model oluyorsunuz; nasıl muamele görüyorsa öyle şekilleniyor. Eğitimciler, normal diğer bireyler… Hep ötekileştirme, bireyi ve ailesini pes ettirip kapalı kapılar ardına hapsetme derdindesiniz.
Bir örnek vermek istiyorum:
Eğitimci, normal bir öğrenciye bırakın şiddeti, ufacık bile dokunamaz; çünkü şikâyet edilir, dava açılır, “cani öğretmen” diye adı çıkar, yer yerinden oynar, kıyamet kopar tabiri caizse.
Peki özel birey söz konusu olunca?
Şiddet bir anda “mübah” oluyor! Eğitimci haklı, diğer bireylerin aileleri haklı, öğrenciler haklı… Peki kim suçlu?
Özel birey!
Neden? Kendini ifade edemediği, savunamadığı, yaşadıklarını anlatamadığı için…
Özel bireye yapılan her şey mübah!
Eğitimci merdivenden itebilir, tartaklayabilir; kapalı kapılar ardında korkutulup sindirilebilir… Normal bireylerin aileleri de buna çanak tutar. Özel birey "cani" damgası yer; şiddete uğrayan kendisi değilmiş gibi şiddet uygulayan olarak gösterilir.
Fakat özel birey, ifade edemese de anlıyor.
Siz ona sevgiyle yaklaşmak yerine zararlı bir şey gibi bakıyorsunuz. Yanıldığınız nokta şu: O, sizden ne alıyorsa onu geri veriyor.
Siz “zaten anlamıyor” diyorsunuz. Size göre niye yaşıyorlar ki? Neden hayattalar? Yaşamınızı zorlaştırmaktan başka ne işe yarıyorlar? Dünyaya katkıları yok mu sanki?
Yalnız…
Unuttuğunuz bir şey var: Siz onların aynasısınız.
Ayna, ne görürse onu yansıtır; güzeli çirkin, çirkini güzel göstermez. Zamanımızda gerçekten insanların içi o kadar çirkinleşmiş ki, kendinden başkasını düşünmez hâle gelmiş. Ne yazık ki özel birey de sizden yansıyanı size geri veriyor aslında. Şiddeti de, sevgiyi de, merhameti de çevresindekilerden öğreniyor.
Ve unutmayalım ki: Bir yüreği anlamak için eğitim yetmez. İsterseniz istediğiniz üniversiteyi bitirin, sayfalarca belgeniz olsun…
Vicdan ve merhamet olmayınca, merhamet ve vicdandan sınıfta kalırsınız.
Hem bu dünyada hem de ebedi âlemde.
Selma Erarslan Oşlu
Ekleme
Tarihi: 18 Kasım 2025 -Salı
SINIFTA KALDINIZ
SINIFTA KALDINIZ
Hiç lafı dolandırmadan konuya gireceğim.
Nedir bu özel bireylere karşı tepki ve şiddet? Eğitimcisinden tutun, öğrencisine; ailelerinden vicdan yoksunlarına kadar herkes bu yanlışın içinde.
Düşünün…
Bir kez oturun, beyninizi elinize alın ve düşünün: İstenmediğinizi, ötelenip hor görüldüğünüzü… Nasıl rahatsız olursunuz? Bu eylemi gerçekleştirenlere karşı nasıl öfkeyle dolar, nefretle bakarsınız? Belki zarar vermek bile geçer içinizden. Ki siz “normal” bireylersiniz; anlayabilen, gözlemleyebilen, en önemlisi akledebilen ve fikriyle değerlendirebilen kişilersiniz. Öyle olmanıza rağmen size gösterilen kötü tutum zorunuza gider, değil mi?
Bir de şimdi özel bireyin gözünden bakmayı deneyin.
İstenmiyor, dışlanıyor, en önemlisi hiç hak etmediği şiddete uğruyor ve bunun neden yapıldığının bile farkında değil. Çünkü onun dünyası tertemiz: Şiddet yok, kötülük yok, zarar verme yok, hırs yok… Sadece güzel ve saf bir yürek var. Fakat sizler ona rol model oluyorsunuz; nasıl muamele görüyorsa öyle şekilleniyor. Eğitimciler, normal diğer bireyler… Hep ötekileştirme, bireyi ve ailesini pes ettirip kapalı kapılar ardına hapsetme derdindesiniz.
Bir örnek vermek istiyorum:
Eğitimci, normal bir öğrenciye bırakın şiddeti, ufacık bile dokunamaz; çünkü şikâyet edilir, dava açılır, “cani öğretmen” diye adı çıkar, yer yerinden oynar, kıyamet kopar tabiri caizse.
Peki özel birey söz konusu olunca?
Şiddet bir anda “mübah” oluyor! Eğitimci haklı, diğer bireylerin aileleri haklı, öğrenciler haklı… Peki kim suçlu?
Özel birey!
Neden? Kendini ifade edemediği, savunamadığı, yaşadıklarını anlatamadığı için…
Özel bireye yapılan her şey mübah!
Eğitimci merdivenden itebilir, tartaklayabilir; kapalı kapılar ardında korkutulup sindirilebilir… Normal bireylerin aileleri de buna çanak tutar. Özel birey "cani" damgası yer; şiddete uğrayan kendisi değilmiş gibi şiddet uygulayan olarak gösterilir.
Fakat özel birey, ifade edemese de anlıyor.
Siz ona sevgiyle yaklaşmak yerine zararlı bir şey gibi bakıyorsunuz. Yanıldığınız nokta şu: O, sizden ne alıyorsa onu geri veriyor.
Siz “zaten anlamıyor” diyorsunuz. Size göre niye yaşıyorlar ki? Neden hayattalar? Yaşamınızı zorlaştırmaktan başka ne işe yarıyorlar? Dünyaya katkıları yok mu sanki?
Yalnız…
Unuttuğunuz bir şey var: Siz onların aynasısınız.
Ayna, ne görürse onu yansıtır; güzeli çirkin, çirkini güzel göstermez. Zamanımızda gerçekten insanların içi o kadar çirkinleşmiş ki, kendinden başkasını düşünmez hâle gelmiş. Ne yazık ki özel birey de sizden yansıyanı size geri veriyor aslında. Şiddeti de, sevgiyi de, merhameti de çevresindekilerden öğreniyor.
Ve unutmayalım ki: Bir yüreği anlamak için eğitim yetmez. İsterseniz istediğiniz üniversiteyi bitirin, sayfalarca belgeniz olsun…
Vicdan ve merhamet olmayınca, merhamet ve vicdandan sınıfta kalırsınız.
Hem bu dünyada hem de ebedi âlemde.
Selma Erarslan Oşlu
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.
