Dr. Vehbi KARA
Köşe Yazarı
Dr. Vehbi KARA
 

Artık Yeni Şeyler Söylemek Lazım

<p>Allah, insana akıldan başka nice duygular vermiştir. İşte ancak bunları kullanabilen insan iyi bir M&uuml;sl&uuml;man olabilir. Aksi takdirde koyun s&uuml;r&uuml;s&uuml;nden farklı değildir. Bu mesele g&uuml;n&uuml;m&uuml;zde &ccedil;ok daha fazla &ouml;nem kazanmıştır. Bu nedenle kolayca anlaşılabilmesi i&ccedil;in iki &ouml;rnekle anlatmaya &ccedil;alışayım.</p> <p>Birinci &ouml;rnek askerlik mesleğim ile alakalıdır. 2. D&uuml;nya savaşında ge&ccedil;en bir olayda Abraham Wald isimli bir matematik&ccedil;i, mantıklı d&uuml;ş&uuml;nme ile ilgili olarak ileri s&uuml;rd&uuml;ğ&uuml; gerek&ccedil;eler sayesinde u&ccedil;ak end&uuml;strisinin gelişmesine &ccedil;ok b&uuml;y&uuml;k katkı sunmuştur. Olay ş&ouml;yle gelişir:</p> <p>M&uuml;ttefik &uuml;lke u&ccedil;akları &ccedil;ok fazla kayıp vermektedir. U&ccedil;ak m&uuml;hendisleri bu soruna &ccedil;are aramak i&ccedil;in &ccedil;eşitli usuller geliştirmeye &ccedil;alışırlar. Kalkış &uuml;slerine kurşun delikleri ile d&ouml;nen u&ccedil;akların aldığı hasarları daha &ouml;nce yapmış oldukları &uuml;zere şema &uuml;zerinde incelemeye başlarlar. Verileri g&ouml;rsel hale getirerek u&ccedil;akların sağlam olarak &uuml;slerine d&ouml;nmesini ama&ccedil; edinmişlerdir.</p> <p>Bunun i&ccedil;in u&ccedil;ak &uuml;zerinde en &ccedil;ok mermi isabet ettiğini tespit ettikleri alanları zırhlarla g&uuml;&ccedil;lendirip tekrar savaşa g&ouml;ndermeye başlarlar. Fakat kayıp oranı &ccedil;ok değişmemiştir. İşte bu noktada Wald devreye girerek analiz metodunda yeni bir &ccedil;ığır a&ccedil;mıştır.</p> <p>Literat&uuml;re &quot;Survivorship Bias&quot; olarak ge&ccedil;en bu hata ve yanılsama, hayatta kalanlara odaklanıp diğerlerinin neden hayatta kalamadığını g&ouml;z ardı eden mantık hatasıdır. Bunu değiştiren Wald, alınan kararlara karşı &ccedil;ıkıyor ve diyor ki:</p> <p>&nbsp;&ldquo;Asıl g&uuml;&ccedil;lendirilmesi gereken b&ouml;lgeler; kırmızı noktaların olduğu b&ouml;lgeler değil, bunların dışında kalan alanlardır. &Ccedil;&uuml;nk&uuml; bu u&ccedil;aklar işaretli yerlerden hasar aldıkları halde d&uuml;şm&uuml;yor ve eve d&ouml;nebiliyor, yani kırmızı noktalı alanların dışından vurulmadıkları i&ccedil;in geri d&ouml;nebiliyorlar. Bu alanların dışından vurulan u&ccedil;aklar &ouml;rnekleme giremediği i&ccedil;in g&ouml;rsel haritada ilgili alanlar isabet almamış g&ouml;r&uuml;n&uuml;yor.&rdquo;&nbsp;</p> <p>İşte bu basit mantık sayesinde M&uuml;ttefikler u&ccedil;ak end&uuml;strisinde &ccedil;ok b&uuml;y&uuml;k başarılara imza atıyorlar. Demek ki; koyun s&uuml;r&uuml;s&uuml; davranmak yerine eskiden beri alışılagelen usuller yerine yeni tezler &uuml;retilmelidir. Aksi takdirde gelişme ve ilerleme olması &ccedil;ok zordur.</p> <p>İkinci &ouml;rneği ise bir &uuml;niversitede yaşamış olduğum bir hatıra ile anlatayım. Uluslararası Sosyal Araştırmalar ve Davranış Bilimleri Dergisinin 4. kez d&uuml;zenlemiş olduğu Antalya AKEV &Uuml;niversitesinde bir sempozyum ger&ccedil;ekleştirilmişti. Burada &ldquo;Bor Madeninin &Ouml;zel Sekt&ouml;r Eliyle İşletilmesi&rdquo; başlıklı bir sunum vermiştim.&nbsp;</p> <p>Sempozyuma kayıt yaptırdığım esnada &Uuml;niversite Dekanı ile tanışmıştık. Benim sunum &ccedil;ok dikkatini &ccedil;ekmişti. Normalde bu sempozyumlar k&uuml;&ccedil;&uuml;k salonlarda ve &ccedil;ok dar kapsamlı kişilere verildiği halde b&uuml;t&uuml;n okulu buraya davet edeceğini s&ouml;yledi.</p> <p>Ger&ccedil;ektende 21 Ekim 2019 tarihinde ger&ccedil;ekleştirdiğim sunuma y&uuml;ze yakın &ouml;ğrenci ve &ouml;ğretim g&ouml;revlisi katılmıştı. Yaptığım sunumun normalde 10 dakikadan fazla olmaması gerekiyordu. Fakat o kadar &ccedil;ok soru soruldu ki; mecburen diğer sunum yapan akademisyenlerin zamanını &ccedil;almak zorunda kaldım.&nbsp;</p> <p>Sorular devlet&ccedil;ilik &uuml;zerine idi. İlkokuldan beri &ouml;ğrencilere dayatılan devlet&ccedil;i anlayış ne yazık ki y&uuml;ksek&ouml;ğrenim seviyesine kadar yaygın bir şekilde benimsenmişti. Serbest piyasa d&uuml;zeninin d&uuml;nyada egemen g&ouml;r&uuml;ş olduğunu ve devlet&ccedil;iliğin devlete yakın insanlar i&ccedil;in b&uuml;y&uuml;k bir rant kapısı olduğunu &ccedil;eşitli istatistiki değerlendirmeleri yansıtarak arz etmiştim.&nbsp;</p> <p>&Ouml;zellikle Sovyetler Birliğinin merkezi planlamaya dayalı katı devlet&ccedil;i sisteminin ekonomiye faydası olmadığı &ouml;rneği &ccedil;ok dikkat &ccedil;ekmişti. Sorular da hep bu noktadan gelmişti. Ne yazık ki &ouml;ğrenciler yerine sadece &ouml;ğretim g&ouml;revlileri soru soruyordu. Maalesef hocalarımız alışılagelmiş aynı nakaratı tekrar ederek &ldquo;devlet&ccedil;i sistemin daha faydalı olduğunu&rdquo; ifade etmemi isteyen soruları sordular.&nbsp;</p> <p>Bana ayrılan s&uuml;re kat kat aşılmıştı bu nedenle &ccedil;ok kısa ve &ouml;z cevaplar vermeye &ccedil;alışıyordum. Nitekim &ldquo;Devlet&ccedil;ilik, Yağma Hasan&rsquo;ın B&ouml;reğidir&rdquo; diyerek; bu eskiden beri &ouml;ğretilen ve alışılagelmiş ekonomi anlayışın k&ouml;hnemiş olduğunu ifade etmeye başladım. Maksadım ardı arkası gelmeyen sorulara bir son vermekti. Cevaplarım &ccedil;ok g&uuml;&ccedil;l&uuml; ve ikna edici olsa da alışılagelmiş d&uuml;ş&uuml;nceyi bir t&uuml;rl&uuml; değiştirmeye yetmiyordu.</p> <p>En sonunda Mevlana&rsquo;nın &ldquo;D&uuml;n d&uuml;nde kaldı cancağızım. Artık yeni şeyler s&ouml;ylemek lazım&rdquo; s&ouml;z&uuml;n&uuml; s&ouml;yledim. Bu s&ouml;z&uuml;m &uuml;zerine salondaki &ouml;ğrenciler arasında b&uuml;y&uuml;k bir alkış fırtınası kopmuştu. Bunun &uuml;zerine sempozyum g&ouml;revlileri araya girerek diğer konuşmacılara hak tanınması i&ccedil;in m&uuml;saade istediler.&nbsp;</p> <p>Benim i&ccedil;in &ccedil;ok g&uuml;zel bir hatıra olarak kalan bu olayı şu konunun anlaşılması i&ccedil;in tekrar ifade etmek istiyorum ki; kendimizi, ailemizi ve toplumumuzu geliştirmek zorundayız. Bunun i&ccedil;in Allah&rsquo;ın bizlere vermiş olduğu aklımızı ve duygularımızı kullanmak zarureti vardır. Aksi takdirde bir M&uuml;sl&uuml;man olarak ecdadımız ve b&uuml;t&uuml;n d&uuml;nya milletleri karşısında mahcup duruma d&uuml;şeriz.</p> <p>Bakın Z&uuml;beyir G&uuml;nd&uuml;zalp isimli bir hakikat kahramanı ne g&uuml;zel s&ouml;ylemiş:</p> <p>&ldquo;Bir eser okunacağı veya bir s&ouml;z dinleneceği zaman, evvel&acirc; yani: Kim s&ouml;ylemiş? Kime s&ouml;ylemiş? Ne i&ccedil;in s&ouml;ylemiş? Ne makamda s&ouml;ylemiş? Olan esaslı kaideleri dikkate almak zorundayız. Evet, bir kel&acirc;mın derecesi, ulviyeti, g&uuml;zelliği ve kuvvetinin kaynağı, şu d&ouml;rt şeydir (4 M Kuralı): M&uuml;tekellim (konuşan), muhatab, maksad ve makam. Yoksa her ele ge&ccedil;en kitap okunmamalı, her s&ouml;ylenen s&ouml;ze kulak verilmemelidir. Mesel&acirc;: Bir kumandanın, bir orduya verdiği arş emriyle; bir neferin, arş s&ouml;z&uuml; arasında ne kadar fark vardır? Birincisi koca bir orduyu harekete getirir. Aynı kel&acirc;m olan ikincisi, belki bir neferi bile y&uuml;r&uuml;temez.&rdquo;&nbsp;</p> <p>Bu hususa Bedi&uuml;zzaman&rsquo;ın s&ouml;zleri ile nihayet vereyim: Bakın ne demiş:</p> <p>&ldquo;Hi&ccedil;bir m&uuml;fsit (fesat &ccedil;ıkaran) ben m&uuml;fsidim demez. Daima suret-i haktan g&ouml;r&uuml;n&uuml;r. Yahut b&acirc;tılı hak g&ouml;r&uuml;r. Evet, kimse demez ayranım ekşidir. Fakat siz mihenge vurmadan almayınız. Zira &ccedil;ok silik s&ouml;z ticarette geziyor. Hatta benim s&ouml;z&uuml;m&uuml; de, ben s&ouml;ylediğim i&ccedil;in h&uuml;sn-&uuml; zan edip tamamını kabul etmeyiniz&rdquo;.</p> <p>Demek ki aklımızı, kalbimizi ve bize verilen sayısız duyguları kullanacağız. Mehenge vurmadan, &ouml;l&ccedil;&uuml;p tartmadan kabul etmeyeceğiz, vesselam&hellip;</p> <p>&nbsp;Dr. Vehbi KARA&nbsp; &nbsp; &nbsp; &nbsp;</p>
Ekleme Tarihi: 22 Ocak 2021 - Cuma

Artık Yeni Şeyler Söylemek Lazım

<p>Allah, insana akıldan başka nice duygular vermiştir. İşte ancak bunları kullanabilen insan iyi bir M&uuml;sl&uuml;man olabilir. Aksi takdirde koyun s&uuml;r&uuml;s&uuml;nden farklı değildir. Bu mesele g&uuml;n&uuml;m&uuml;zde &ccedil;ok daha fazla &ouml;nem kazanmıştır. Bu nedenle kolayca anlaşılabilmesi i&ccedil;in iki &ouml;rnekle anlatmaya &ccedil;alışayım.</p> <p>Birinci &ouml;rnek askerlik mesleğim ile alakalıdır. 2. D&uuml;nya savaşında ge&ccedil;en bir olayda Abraham Wald isimli bir matematik&ccedil;i, mantıklı d&uuml;ş&uuml;nme ile ilgili olarak ileri s&uuml;rd&uuml;ğ&uuml; gerek&ccedil;eler sayesinde u&ccedil;ak end&uuml;strisinin gelişmesine &ccedil;ok b&uuml;y&uuml;k katkı sunmuştur. Olay ş&ouml;yle gelişir:</p> <p>M&uuml;ttefik &uuml;lke u&ccedil;akları &ccedil;ok fazla kayıp vermektedir. U&ccedil;ak m&uuml;hendisleri bu soruna &ccedil;are aramak i&ccedil;in &ccedil;eşitli usuller geliştirmeye &ccedil;alışırlar. Kalkış &uuml;slerine kurşun delikleri ile d&ouml;nen u&ccedil;akların aldığı hasarları daha &ouml;nce yapmış oldukları &uuml;zere şema &uuml;zerinde incelemeye başlarlar. Verileri g&ouml;rsel hale getirerek u&ccedil;akların sağlam olarak &uuml;slerine d&ouml;nmesini ama&ccedil; edinmişlerdir.</p> <p>Bunun i&ccedil;in u&ccedil;ak &uuml;zerinde en &ccedil;ok mermi isabet ettiğini tespit ettikleri alanları zırhlarla g&uuml;&ccedil;lendirip tekrar savaşa g&ouml;ndermeye başlarlar. Fakat kayıp oranı &ccedil;ok değişmemiştir. İşte bu noktada Wald devreye girerek analiz metodunda yeni bir &ccedil;ığır a&ccedil;mıştır.</p> <p>Literat&uuml;re &quot;Survivorship Bias&quot; olarak ge&ccedil;en bu hata ve yanılsama, hayatta kalanlara odaklanıp diğerlerinin neden hayatta kalamadığını g&ouml;z ardı eden mantık hatasıdır. Bunu değiştiren Wald, alınan kararlara karşı &ccedil;ıkıyor ve diyor ki:</p> <p>&nbsp;&ldquo;Asıl g&uuml;&ccedil;lendirilmesi gereken b&ouml;lgeler; kırmızı noktaların olduğu b&ouml;lgeler değil, bunların dışında kalan alanlardır. &Ccedil;&uuml;nk&uuml; bu u&ccedil;aklar işaretli yerlerden hasar aldıkları halde d&uuml;şm&uuml;yor ve eve d&ouml;nebiliyor, yani kırmızı noktalı alanların dışından vurulmadıkları i&ccedil;in geri d&ouml;nebiliyorlar. Bu alanların dışından vurulan u&ccedil;aklar &ouml;rnekleme giremediği i&ccedil;in g&ouml;rsel haritada ilgili alanlar isabet almamış g&ouml;r&uuml;n&uuml;yor.&rdquo;&nbsp;</p> <p>İşte bu basit mantık sayesinde M&uuml;ttefikler u&ccedil;ak end&uuml;strisinde &ccedil;ok b&uuml;y&uuml;k başarılara imza atıyorlar. Demek ki; koyun s&uuml;r&uuml;s&uuml; davranmak yerine eskiden beri alışılagelen usuller yerine yeni tezler &uuml;retilmelidir. Aksi takdirde gelişme ve ilerleme olması &ccedil;ok zordur.</p> <p>İkinci &ouml;rneği ise bir &uuml;niversitede yaşamış olduğum bir hatıra ile anlatayım. Uluslararası Sosyal Araştırmalar ve Davranış Bilimleri Dergisinin 4. kez d&uuml;zenlemiş olduğu Antalya AKEV &Uuml;niversitesinde bir sempozyum ger&ccedil;ekleştirilmişti. Burada &ldquo;Bor Madeninin &Ouml;zel Sekt&ouml;r Eliyle İşletilmesi&rdquo; başlıklı bir sunum vermiştim.&nbsp;</p> <p>Sempozyuma kayıt yaptırdığım esnada &Uuml;niversite Dekanı ile tanışmıştık. Benim sunum &ccedil;ok dikkatini &ccedil;ekmişti. Normalde bu sempozyumlar k&uuml;&ccedil;&uuml;k salonlarda ve &ccedil;ok dar kapsamlı kişilere verildiği halde b&uuml;t&uuml;n okulu buraya davet edeceğini s&ouml;yledi.</p> <p>Ger&ccedil;ektende 21 Ekim 2019 tarihinde ger&ccedil;ekleştirdiğim sunuma y&uuml;ze yakın &ouml;ğrenci ve &ouml;ğretim g&ouml;revlisi katılmıştı. Yaptığım sunumun normalde 10 dakikadan fazla olmaması gerekiyordu. Fakat o kadar &ccedil;ok soru soruldu ki; mecburen diğer sunum yapan akademisyenlerin zamanını &ccedil;almak zorunda kaldım.&nbsp;</p> <p>Sorular devlet&ccedil;ilik &uuml;zerine idi. İlkokuldan beri &ouml;ğrencilere dayatılan devlet&ccedil;i anlayış ne yazık ki y&uuml;ksek&ouml;ğrenim seviyesine kadar yaygın bir şekilde benimsenmişti. Serbest piyasa d&uuml;zeninin d&uuml;nyada egemen g&ouml;r&uuml;ş olduğunu ve devlet&ccedil;iliğin devlete yakın insanlar i&ccedil;in b&uuml;y&uuml;k bir rant kapısı olduğunu &ccedil;eşitli istatistiki değerlendirmeleri yansıtarak arz etmiştim.&nbsp;</p> <p>&Ouml;zellikle Sovyetler Birliğinin merkezi planlamaya dayalı katı devlet&ccedil;i sisteminin ekonomiye faydası olmadığı &ouml;rneği &ccedil;ok dikkat &ccedil;ekmişti. Sorular da hep bu noktadan gelmişti. Ne yazık ki &ouml;ğrenciler yerine sadece &ouml;ğretim g&ouml;revlileri soru soruyordu. Maalesef hocalarımız alışılagelmiş aynı nakaratı tekrar ederek &ldquo;devlet&ccedil;i sistemin daha faydalı olduğunu&rdquo; ifade etmemi isteyen soruları sordular.&nbsp;</p> <p>Bana ayrılan s&uuml;re kat kat aşılmıştı bu nedenle &ccedil;ok kısa ve &ouml;z cevaplar vermeye &ccedil;alışıyordum. Nitekim &ldquo;Devlet&ccedil;ilik, Yağma Hasan&rsquo;ın B&ouml;reğidir&rdquo; diyerek; bu eskiden beri &ouml;ğretilen ve alışılagelmiş ekonomi anlayışın k&ouml;hnemiş olduğunu ifade etmeye başladım. Maksadım ardı arkası gelmeyen sorulara bir son vermekti. Cevaplarım &ccedil;ok g&uuml;&ccedil;l&uuml; ve ikna edici olsa da alışılagelmiş d&uuml;ş&uuml;nceyi bir t&uuml;rl&uuml; değiştirmeye yetmiyordu.</p> <p>En sonunda Mevlana&rsquo;nın &ldquo;D&uuml;n d&uuml;nde kaldı cancağızım. Artık yeni şeyler s&ouml;ylemek lazım&rdquo; s&ouml;z&uuml;n&uuml; s&ouml;yledim. Bu s&ouml;z&uuml;m &uuml;zerine salondaki &ouml;ğrenciler arasında b&uuml;y&uuml;k bir alkış fırtınası kopmuştu. Bunun &uuml;zerine sempozyum g&ouml;revlileri araya girerek diğer konuşmacılara hak tanınması i&ccedil;in m&uuml;saade istediler.&nbsp;</p> <p>Benim i&ccedil;in &ccedil;ok g&uuml;zel bir hatıra olarak kalan bu olayı şu konunun anlaşılması i&ccedil;in tekrar ifade etmek istiyorum ki; kendimizi, ailemizi ve toplumumuzu geliştirmek zorundayız. Bunun i&ccedil;in Allah&rsquo;ın bizlere vermiş olduğu aklımızı ve duygularımızı kullanmak zarureti vardır. Aksi takdirde bir M&uuml;sl&uuml;man olarak ecdadımız ve b&uuml;t&uuml;n d&uuml;nya milletleri karşısında mahcup duruma d&uuml;şeriz.</p> <p>Bakın Z&uuml;beyir G&uuml;nd&uuml;zalp isimli bir hakikat kahramanı ne g&uuml;zel s&ouml;ylemiş:</p> <p>&ldquo;Bir eser okunacağı veya bir s&ouml;z dinleneceği zaman, evvel&acirc; yani: Kim s&ouml;ylemiş? Kime s&ouml;ylemiş? Ne i&ccedil;in s&ouml;ylemiş? Ne makamda s&ouml;ylemiş? Olan esaslı kaideleri dikkate almak zorundayız. Evet, bir kel&acirc;mın derecesi, ulviyeti, g&uuml;zelliği ve kuvvetinin kaynağı, şu d&ouml;rt şeydir (4 M Kuralı): M&uuml;tekellim (konuşan), muhatab, maksad ve makam. Yoksa her ele ge&ccedil;en kitap okunmamalı, her s&ouml;ylenen s&ouml;ze kulak verilmemelidir. Mesel&acirc;: Bir kumandanın, bir orduya verdiği arş emriyle; bir neferin, arş s&ouml;z&uuml; arasında ne kadar fark vardır? Birincisi koca bir orduyu harekete getirir. Aynı kel&acirc;m olan ikincisi, belki bir neferi bile y&uuml;r&uuml;temez.&rdquo;&nbsp;</p> <p>Bu hususa Bedi&uuml;zzaman&rsquo;ın s&ouml;zleri ile nihayet vereyim: Bakın ne demiş:</p> <p>&ldquo;Hi&ccedil;bir m&uuml;fsit (fesat &ccedil;ıkaran) ben m&uuml;fsidim demez. Daima suret-i haktan g&ouml;r&uuml;n&uuml;r. Yahut b&acirc;tılı hak g&ouml;r&uuml;r. Evet, kimse demez ayranım ekşidir. Fakat siz mihenge vurmadan almayınız. Zira &ccedil;ok silik s&ouml;z ticarette geziyor. Hatta benim s&ouml;z&uuml;m&uuml; de, ben s&ouml;ylediğim i&ccedil;in h&uuml;sn-&uuml; zan edip tamamını kabul etmeyiniz&rdquo;.</p> <p>Demek ki aklımızı, kalbimizi ve bize verilen sayısız duyguları kullanacağız. Mehenge vurmadan, &ouml;l&ccedil;&uuml;p tartmadan kabul etmeyeceğiz, vesselam&hellip;</p> <p>&nbsp;Dr. Vehbi KARA&nbsp; &nbsp; &nbsp; &nbsp;</p>
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haber111.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.