Dr. Vehbi KARA
Köşe Yazarı
Dr. Vehbi KARA
 

Askerler her 10 senede bir darbe yapması için beslenmez

Askerler her 10 senede bir darbe yapması için beslenmez İnsanın dünyaya gelmesinden beri hep kan dökülmüştür. Hazreti Adem’in oğlu Kabil, Habil’i öldürdükten beri maalesef katliamlar durmamıştır. Bu gerçeğe işaret eden Bakara Suresi 30 ayetin mealinde “Hani Rabbin meleklere, ben yeryüzünde mutlaka bir halife yaratacağım demişti. Demişlerdi ki: Orada bozgunculuk edecek ve kan dökecek birini mi yaratacaksın? Biz, sana hamd ederek noksan sıfatlardan arılığını söylemede, seni kutlamadayız ya; ben, sizin bilmediğinizi bilirim demişti”. İşte insan öldürmek en büyük günahlardandır. Maide Suresi 32. Ayet mealinde “Kim masum bir kişiyi öldürürse bütün insanları öldürmüş gibidir” buyrulmuştur. Fakat insanlar bozgunculuk yapmaya, insan öldürmeye çok meyillidir ve buna devam etmektedir. İşte bir kısım insanların bu katliam ve cinayet işlemesini önlemek üzere askerler yetiştirilmiştir. Kısaca öncelik nefsi müdafaadır. Adı üstünde “Milli Savunma Bakanlığı” teşkilatı, silahlı kuvvetleri yönetir. Bir kısmı tamamen profesyonel olan bu askerlerin vazifesi din, namus ve vatanın korunmasıdır. Fakat gelin görün ki; faşist CHP damarından beslenen bazı askerler; her 8-10 yılda bir darbe yapmaya alışmışlardır. Dünyanın her yerinde ve özellikle ülkemizde ABD’nin beslemesi terör örgütleri ve faşist generaller daima bu konuda istekli olmuşlar her fırsatta darbe yapmaya kalkışmışlardır. Darbenin meydana gelmesi için ortamı hazırlamak adına terör olaylarını destekleyen generallere bile rastlanmıştır. Örneğin Ordu Komutanlığı yapmış olan Bedrettin Demirel "12 Eylül'ün geç yapıldığına inanıyorum" diyebilmiştir. Darbe kışkırtıcılarının en çok kullandığı kelimelerden bir tanesi Mecliste saltanat ve halifeliğin kaldırılması esnasında “ihtimaldir ki bazı kelleler kesilecektir” sözüdür. Bu sözden ilham alan birçok general, halkın seçmiş olduğu yöneticileri beğenmeyerek darbe yapmaya kalkmışlardır. 27 Mayıs 1960, 12 Mart 1971 ve 12 Eylül 1980 darbeleri ne yazık ki başarılı olmuştur. Fakat bazı darbeler de başarısız kalmıştır. Nihayet 15 Temmuz 2016 tarihinde sinsi yollarla ordu yönetimini ele geçiren FETÖ, başarısız kalarak; Türkiye’de darbeye neden olmuştur. Çünkü halk bizzat bu kötü gidişata el koymuş tankların üstüne çıkarak bundan sonra meydana gelebilecek bütün darbelerin başarısız olacağına dair kararlı bir duruş sergilemiştir. İşte tekrar bir darbe olmasını istemiyor isek uyanık olmalı ve askerlerin kendi işleri dışında özellikle siyasete bulaşmasına fırsat vermemeliyiz. Zaten komutanların görevleri içinde en önemlisi; “birliğini harbe hazır tutmak” gelmektedir. İşte askerler gerektiğinde din, namus ve vatanın korunması için ölmeye hazır olacak şekilde beslenir ve eğitilirler. Bu konuda taviz verildiği zaman yani dışarıdan gelecek tehditlere karşı ordu hazırlanmadığı vakit, çok çirkin durumlarla karşılaşmıştık. Mesela Necip Torumtay isimli 12 Eylül cuntacılarından bir tanesi Genel Kurmay Başkanı olmuş ve generallerin savaştan kaçması skandalına imza atabilmiştir. Resmen Cumhurbaşkanı ve halkın seçtiği Başbakan’ın emrini dinlemeyerek Türk Silahlı Kuvvetlerinin Irak’a girmesine ve Misak-ı Milli sınırları içinde bulunan Musul-Kerkük gibi vatan topraklarının kurtulmasına diğer generallerle beraber engel olabilmişti. Torumtay’ın disiplinsizliği ve savaştan kaçması ne ilk ne de son olmuştu. Kendini milletin üstünde gören ve ABD’den emir alarak darbe yapmaya alışkın generallerin çok çirkin başka davranışları ile de karşılaşabilmiştik. Deniz Kuvvetleri de disiplinsizliğin ayyuka çıktığı bir yer olmuş Kuvvet Komutanı Güven Erkaya, Başbakanlık Konutunda verilen yemekte “burada rakı yok mu?” diyecek kadar saygısızlaşabilmişti. 28 Şubat 1997 döneminde benim de içinde bulunduğum 10 bine yakın asker sırf dindar ve eşi başörtülü olduğu için ordudan atılmıştı. İşin acı tarafı FETÖ örgütüne hiç bulaşılmamış tespit edilmesine rağmen silahlı kuvvetlerde barınmasına ve beslenmesine bizzat darbeci generaller tarafından müsaade edilmişti. 28 Şubat 1997’deki iğrençliklerin haddi hesabı yoktu. Osman Özbek gibi bir general; Başbakan’a açıkça küfrettikten sonra terfi edebilmiş ve hiçbir ceza almadan hâlâ paşa paşa gezmeye devam edebilmektedir. Aynı dönemde Genelkurmay İstihbarat Başkanı Korgeneral Çetin Saner, İçişleri Bakanı Meral Akşener’ e saygısızca “yağlı kazığa oturturuz” diyecek kadar iğrençleşebilmişti. Buna da kimse dokunamadı. Hatta şimdi parti başkanı olan Akşener, hükümete karşı çıkmak adına böylesi darbeci generallere şirinlik yapmaya devam etmekte “28 Şubat kararlarını destekliyorum” diyebilmektedir, vesselam… Dr. Vehbi Kara
Ekleme Tarihi: 24 Şubat 2022 - Perşembe

Askerler her 10 senede bir darbe yapması için beslenmez

Askerler her 10 senede bir darbe yapması için beslenmez İnsanın dünyaya gelmesinden beri hep kan dökülmüştür. Hazreti Adem’in oğlu Kabil, Habil’i öldürdükten beri maalesef katliamlar durmamıştır. Bu gerçeğe işaret eden Bakara Suresi 30 ayetin mealinde “Hani Rabbin meleklere, ben yeryüzünde mutlaka bir halife yaratacağım demişti. Demişlerdi ki: Orada bozgunculuk edecek ve kan dökecek birini mi yaratacaksın? Biz, sana hamd ederek noksan sıfatlardan arılığını söylemede, seni kutlamadayız ya; ben, sizin bilmediğinizi bilirim demişti”. İşte insan öldürmek en büyük günahlardandır. Maide Suresi 32. Ayet mealinde “Kim masum bir kişiyi öldürürse bütün insanları öldürmüş gibidir” buyrulmuştur. Fakat insanlar bozgunculuk yapmaya, insan öldürmeye çok meyillidir ve buna devam etmektedir. İşte bir kısım insanların bu katliam ve cinayet işlemesini önlemek üzere askerler yetiştirilmiştir. Kısaca öncelik nefsi müdafaadır. Adı üstünde “Milli Savunma Bakanlığı” teşkilatı, silahlı kuvvetleri yönetir. Bir kısmı tamamen profesyonel olan bu askerlerin vazifesi din, namus ve vatanın korunmasıdır. Fakat gelin görün ki; faşist CHP damarından beslenen bazı askerler; her 8-10 yılda bir darbe yapmaya alışmışlardır. Dünyanın her yerinde ve özellikle ülkemizde ABD’nin beslemesi terör örgütleri ve faşist generaller daima bu konuda istekli olmuşlar her fırsatta darbe yapmaya kalkışmışlardır. Darbenin meydana gelmesi için ortamı hazırlamak adına terör olaylarını destekleyen generallere bile rastlanmıştır. Örneğin Ordu Komutanlığı yapmış olan Bedrettin Demirel "12 Eylül'ün geç yapıldığına inanıyorum" diyebilmiştir. Darbe kışkırtıcılarının en çok kullandığı kelimelerden bir tanesi Mecliste saltanat ve halifeliğin kaldırılması esnasında “ihtimaldir ki bazı kelleler kesilecektir” sözüdür. Bu sözden ilham alan birçok general, halkın seçmiş olduğu yöneticileri beğenmeyerek darbe yapmaya kalkmışlardır. 27 Mayıs 1960, 12 Mart 1971 ve 12 Eylül 1980 darbeleri ne yazık ki başarılı olmuştur. Fakat bazı darbeler de başarısız kalmıştır. Nihayet 15 Temmuz 2016 tarihinde sinsi yollarla ordu yönetimini ele geçiren FETÖ, başarısız kalarak; Türkiye’de darbeye neden olmuştur. Çünkü halk bizzat bu kötü gidişata el koymuş tankların üstüne çıkarak bundan sonra meydana gelebilecek bütün darbelerin başarısız olacağına dair kararlı bir duruş sergilemiştir. İşte tekrar bir darbe olmasını istemiyor isek uyanık olmalı ve askerlerin kendi işleri dışında özellikle siyasete bulaşmasına fırsat vermemeliyiz. Zaten komutanların görevleri içinde en önemlisi; “birliğini harbe hazır tutmak” gelmektedir. İşte askerler gerektiğinde din, namus ve vatanın korunması için ölmeye hazır olacak şekilde beslenir ve eğitilirler. Bu konuda taviz verildiği zaman yani dışarıdan gelecek tehditlere karşı ordu hazırlanmadığı vakit, çok çirkin durumlarla karşılaşmıştık. Mesela Necip Torumtay isimli 12 Eylül cuntacılarından bir tanesi Genel Kurmay Başkanı olmuş ve generallerin savaştan kaçması skandalına imza atabilmiştir. Resmen Cumhurbaşkanı ve halkın seçtiği Başbakan’ın emrini dinlemeyerek Türk Silahlı Kuvvetlerinin Irak’a girmesine ve Misak-ı Milli sınırları içinde bulunan Musul-Kerkük gibi vatan topraklarının kurtulmasına diğer generallerle beraber engel olabilmişti. Torumtay’ın disiplinsizliği ve savaştan kaçması ne ilk ne de son olmuştu. Kendini milletin üstünde gören ve ABD’den emir alarak darbe yapmaya alışkın generallerin çok çirkin başka davranışları ile de karşılaşabilmiştik. Deniz Kuvvetleri de disiplinsizliğin ayyuka çıktığı bir yer olmuş Kuvvet Komutanı Güven Erkaya, Başbakanlık Konutunda verilen yemekte “burada rakı yok mu?” diyecek kadar saygısızlaşabilmişti. 28 Şubat 1997 döneminde benim de içinde bulunduğum 10 bine yakın asker sırf dindar ve eşi başörtülü olduğu için ordudan atılmıştı. İşin acı tarafı FETÖ örgütüne hiç bulaşılmamış tespit edilmesine rağmen silahlı kuvvetlerde barınmasına ve beslenmesine bizzat darbeci generaller tarafından müsaade edilmişti. 28 Şubat 1997’deki iğrençliklerin haddi hesabı yoktu. Osman Özbek gibi bir general; Başbakan’a açıkça küfrettikten sonra terfi edebilmiş ve hiçbir ceza almadan hâlâ paşa paşa gezmeye devam edebilmektedir. Aynı dönemde Genelkurmay İstihbarat Başkanı Korgeneral Çetin Saner, İçişleri Bakanı Meral Akşener’ e saygısızca “yağlı kazığa oturturuz” diyecek kadar iğrençleşebilmişti. Buna da kimse dokunamadı. Hatta şimdi parti başkanı olan Akşener, hükümete karşı çıkmak adına böylesi darbeci generallere şirinlik yapmaya devam etmekte “28 Şubat kararlarını destekliyorum” diyebilmektedir, vesselam… Dr. Vehbi Kara
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haber111.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.