Dr. Vehbi KARA
Köşe Yazarı
Dr. Vehbi KARA
 

Gaspçı Devlet Olur Mu?

  Ak Parti ve kurduğu hükûmetler tam 26 yıldır CHP zihniyetinden gelen bürokratların yapmış olduğu zulmü sürdürmektedir. Namuslu ve vatansever askerlerimiz sırf eşleri başörtülü olduğu için çok sevdikleri askerlik mesleğinden uzaklaştırılmış buna karşılık hakları geri verilmemiştir. Kimse bana seçime üç ay kala bunu niçin yazıyorsun, dememelidir. Çünkü bunu dile kolay! tam 25 senedir yazıyor adaletin yerine getirilmesi için mücadele ediyorum. Ne yazık ki; seçim zamanı gelince siyasetçiler kapalı tuttukları kapıları açıyor, halimizi soruyorlar. Bu nedenle yıllardan beri müspet hareket içinde kalarak hükûmeti uyarma ve ikaz etme görevimizi sürdürüyoruz. Peki, nedir bu gasp ve zulüm? İşte bunu biraz açarak çocukların dahi anlayacağı dilden açıklamaya çalışalım: 28 Şubat 1997 zulmü ve mağdur edilen insanlara haklarının verilmesi konusu daima ertelenmiş ve unutturulmaya çalışılmıştır. Bu konuda hükümet üyeleri tarafından vaat edilmiş nice sözler vardır. Fakat birçok siyasetçi kör, sağır ve dilsiz rolünü üstlenerek yapması gereken görevleri ihmal etmiştir. Gören zannedecektir ki; hükümetten bir lütuf bekleniyor. Veyahut devlet ulufe dağıtıyor ve bazı insanlar devletten lütuf istiyor. Ne münasebet efendim! Devletin zulüm ve haksızlık yaparak ordudan ve kamu kurumlarından atmış olduğu binlerce insanın özlük haklarının iade edilmesini ve hiç olmaz ise tazminatlarının verilmesini istiyoruz. Çünkü anayasa ve kanunlar ile belirlenmiş haklar; bizzat devlet tarafından gasp edilmiştir.  Bu konuda yasalar çerçevesinde yapılan müracaatlar Kamu Denetçiliği Kurumu tarafından haklı görülüp Meclis’e ve Ak Parti hükümetine “mağdur edilen vatandaşlarımıza haklarının iade edilmesi gerektiği kararı” bildirilmiştir. 28 Şubat sürecinde ABD’nin desteklediği darbeci generaller, FETÖ örgütüne yer açmak için Türk Silahlı Kuvvetlerinden binlerce askeri tasfiye etmişlerdir. Buna gerekçe olarak sundukları husus ise evlere şenlik olmuştu; “Gözünün üstünde kaşın var” misali “eşinin üstünde başörtüsü var” denilerek acımasızca insanları işsiz güçsüz bıraktılar. Yetmedi, başka kurumlarda çalışmasına dahi mâni oldular. Bu iğrenç ve pis işi yaparken CHP gibi parti ve kurumlar da darbeci askerlere destek oldular. Fakat CHP bizzat genel başkanı ağzından bir özeleştiri yaparak birkaç defa halkımızdan özür diledi. Son olarak Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu, 30 Ocak 2022 tarihinde İstanbul Esener'de yaptığı bir konuşmada CHP hakkında başörtüsü zulmü ile ilgili özeleştiride bulunmuştur. Kılıçdaroğlu aynen şu sözleri sarf etti: “Cumhuriyet Halk Partisi’nin geçmişte hiç kusuru olmadı mı? Kabahati olmadı mı? Oldu efendim. Kabahati de oldu. Kusuru da oldu. Biz getirdik ne yaptık? Başörtüsünü Türkiye’nin bir numaralı sorunu hale getirdik” demişti. Elbette CHP’nin özeleştiri yapması bazı darbeci 28 Şubat generallerinin rütbelerinin sökülerek hapse atılmasından sonra olmuştur. Geç de olsa yapılan yanlışın farkına vardıkları için kendilerini tebrik ediyorum. Fakat bu acı gerçeği Ak Parti hükümetine ve Adalet Bakanlarına anlatmak; “deveye hendek atlatmaktan” daha zordur. Yıllardan beri bu meselenin takipçisi olduğum için konuyu biraz daha açayım. Çünkü kamuoyuna çok yanlış bilgiler verilerek halkımız aldatılmaktadır. Ayrıca ben de bir 28 Şubat mağduruyum. Hatta yazar olmamın en önemli sebeplerinden bir tanesi budur. Medyada ordumuzda yapılan zulüm ve haksızlıkların dile getirilmesini nedeniyle bu işe de soyunmak zorunda kaldım. “28 Şubat mağduru askerlere hakları verilmiştir” sözü gerçeği yansıtmamaktadır. En azından doğru olan kısmı çok azdır. Evet, benim de içinde olduğum Yüksek Askerî Şûra mağduru bin civarındaki askere emeklilik hakları verilmiştir. İşte hepsi bu kadar. Binlerce insan defalarca “mağdur insanların haklarını iade edeceğiz” sözüne inanmış ve Ak Parti hükümetini desteklemiştir. Son kertede görüyoruz ki; özellikle Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın yıllar önce vermiş olduğu sözler de yerine getirilmemiştir. İlk bakanlığı döneminde mağdurlar için hazırladığı söylenen yasa tasarıları kadük olmuştur. Ne yazık ki; sonradan bakan olan Abdülhamit Gül ise konu hakkında kamuoyu önüne çıkıp kuru birkaç söz dahi söylememiştir. Binlerce insana verilmesi gereken haklar, hükümetin yaptığı baskılar sonucunda sivil toplum örgütleri tarafından da kulak ardı edilmeye başlanmıştır. Öyle ki; kuruluş tüzüğünün ilk maddelerinden olan “ordudan atılan insanların haklarının iade edilmesi” olan dernekler dahi kör ve sağır olmuşlardır. Geçenlerde bazı sivil toplum örgütü başkanları ile yaptığım görüşmelerde “Üçlü Kararname ile hiçbir mahkeme kararı olmadan ordudan re’sen emekli edilen askerler” hakkında “onlar disiplinsiz diye ordudan atıldı” diyecek kadar insafsızca ileri gidenler dahi çıkmıştır. Bu vicdansız kisileri ve bazı generalleri Allah’a havale ediyorum. Çünkü Rabbimiz, kimsenin yaptığı kötülükleri yanına bırakmaz. Bu dünyada olmasa bile o dehşetli ruzi mahşerde hepsinin hesabını soracaktır. Öncelikle bu başkanlar, yöneticiler, generaller ve hükümet bilsin ki; başörtüsü zulmü sebebi ile mesleğinden ayrılan insanlar; mağduriyet yasayan en büyük kısmı teşkil etmektedirler. Hükûmet söz verdiği halde binlerce askerin gasp edilen haklarına karşı zırnık dahi vermemiştir.  Eğer mazeret olarak dile getirilen başörtüsü haricinde başka nedenler ile ayrılanlar var ise bunun tespiti ve düzenlemesi kolaylıkla yapılabilir. Nitekim Yüksek Askerî Şûra mağdurlarının hakları verilirken; bir kısmı yapılan soruşturma neticesinde “başörtüsü” nedeni ile değil başka suçlardan dolayı ilişiklerinin kesildiği anlaşılanlar kanun kapsamı dışında tutulmuştur. Bunu yapmak gayet kolaydır. Zira dindar ve eşi başörtülü diye ordudan atılan askerlerin sicil belgeleri ve dosya içerikleri hala muhafaza edilmektedir. Kimin nasıl birisi olduğu gayet açıktır. Gerçi yargı kararı olmadan ne suç işlenmişse ceza verilmemelidir. Yargısız infaz denilen ve din düşmanı bazı generallerin keyfi ile gasp edilen haklar geri verilmek zorundadır. Hele hele böylesine önemli sayıda binlerce subay ve astsubayın tasfiye edilmesi; darbeci generallerin insafına asla bırakılamaz. Nitekim darbeci generaller, yasadışı Batı Çalışma Örgütü gibi organizasyonlar kurarak vatanperver ve imanlı Türk askerlerini, gerçekdışı belge ve suçlar ile ordudan atmışlardır. 15 Temmuz 2016’da bunların foyaları meydana çıkmış ABD’den emir aldıkları ve halkın üzerine tankla, topla gidecek kadar fena insan olduklarını herkese ispatlamışlardır, vesselam…
Ekleme Tarihi: 04 Şubat 2023 - Cumartesi

Gaspçı Devlet Olur Mu?

 

Ak Parti ve kurduğu hükûmetler tam 26 yıldır CHP zihniyetinden gelen bürokratların yapmış olduğu zulmü sürdürmektedir. Namuslu ve vatansever askerlerimiz sırf eşleri başörtülü olduğu için çok sevdikleri askerlik mesleğinden uzaklaştırılmış buna karşılık hakları geri verilmemiştir.
Kimse bana seçime üç ay kala bunu niçin yazıyorsun, dememelidir. Çünkü bunu dile kolay! tam 25 senedir yazıyor adaletin yerine getirilmesi için mücadele ediyorum.
Ne yazık ki; seçim zamanı gelince siyasetçiler kapalı tuttukları kapıları açıyor, halimizi soruyorlar. Bu nedenle yıllardan beri müspet hareket içinde kalarak hükûmeti uyarma ve ikaz etme görevimizi sürdürüyoruz.
Peki, nedir bu gasp ve zulüm? İşte bunu biraz açarak çocukların dahi anlayacağı dilden açıklamaya çalışalım:
28 Şubat 1997 zulmü ve mağdur edilen insanlara haklarının verilmesi konusu daima ertelenmiş ve unutturulmaya çalışılmıştır. Bu konuda hükümet üyeleri tarafından vaat edilmiş nice sözler vardır. Fakat birçok siyasetçi kör, sağır ve dilsiz rolünü üstlenerek yapması gereken görevleri ihmal etmiştir. Gören zannedecektir ki; hükümetten bir lütuf bekleniyor. Veyahut devlet ulufe dağıtıyor ve bazı insanlar devletten lütuf istiyor.
Ne münasebet efendim! Devletin zulüm ve haksızlık yaparak ordudan ve kamu kurumlarından atmış olduğu binlerce insanın özlük haklarının iade edilmesini ve hiç olmaz ise tazminatlarının verilmesini istiyoruz. Çünkü anayasa ve kanunlar ile belirlenmiş haklar; bizzat devlet tarafından gasp edilmiştir. 
Bu konuda yasalar çerçevesinde yapılan müracaatlar Kamu Denetçiliği Kurumu tarafından haklı görülüp Meclis’e ve Ak Parti hükümetine “mağdur edilen vatandaşlarımıza haklarının iade edilmesi gerektiği kararı” bildirilmiştir.
28 Şubat sürecinde ABD’nin desteklediği darbeci generaller, FETÖ örgütüne yer açmak için Türk Silahlı Kuvvetlerinden binlerce askeri tasfiye etmişlerdir. Buna gerekçe olarak sundukları husus ise evlere şenlik olmuştu; “Gözünün üstünde kaşın var” misali “eşinin üstünde başörtüsü var” denilerek acımasızca insanları işsiz güçsüz bıraktılar. Yetmedi, başka kurumlarda çalışmasına dahi mâni oldular.
Bu iğrenç ve pis işi yaparken CHP gibi parti ve kurumlar da darbeci askerlere destek oldular. Fakat CHP bizzat genel başkanı ağzından bir özeleştiri yaparak birkaç defa halkımızdan özür diledi. Son olarak Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu, 30 Ocak 2022 tarihinde İstanbul Esener'de yaptığı bir konuşmada CHP hakkında başörtüsü zulmü ile ilgili özeleştiride bulunmuştur. Kılıçdaroğlu aynen şu sözleri sarf etti: “Cumhuriyet Halk Partisi’nin geçmişte hiç kusuru olmadı mı? Kabahati olmadı mı? Oldu efendim. Kabahati de oldu. Kusuru da oldu. Biz getirdik ne yaptık? Başörtüsünü Türkiye’nin bir numaralı sorunu hale getirdik” demişti.
Elbette CHP’nin özeleştiri yapması bazı darbeci 28 Şubat generallerinin rütbelerinin sökülerek hapse atılmasından sonra olmuştur. Geç de olsa yapılan yanlışın farkına vardıkları için kendilerini tebrik ediyorum. Fakat bu acı gerçeği Ak Parti hükümetine ve Adalet Bakanlarına anlatmak; “deveye hendek atlatmaktan” daha zordur. Yıllardan beri bu meselenin takipçisi olduğum için konuyu biraz daha açayım. Çünkü kamuoyuna çok yanlış bilgiler verilerek halkımız aldatılmaktadır. Ayrıca ben de bir 28 Şubat mağduruyum. Hatta yazar olmamın en önemli sebeplerinden bir tanesi budur. Medyada ordumuzda yapılan zulüm ve haksızlıkların dile getirilmesini nedeniyle bu işe de soyunmak zorunda kaldım.
“28 Şubat mağduru askerlere hakları verilmiştir” sözü gerçeği yansıtmamaktadır. En azından doğru olan kısmı çok azdır. Evet, benim de içinde olduğum Yüksek Askerî Şûra mağduru bin civarındaki askere emeklilik hakları verilmiştir. İşte hepsi bu kadar. Binlerce insan defalarca “mağdur insanların haklarını iade edeceğiz” sözüne inanmış ve Ak Parti hükümetini desteklemiştir.
Son kertede görüyoruz ki; özellikle Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın yıllar önce vermiş olduğu sözler de yerine getirilmemiştir. İlk bakanlığı döneminde mağdurlar için hazırladığı söylenen yasa tasarıları kadük olmuştur. Ne yazık ki; sonradan bakan olan Abdülhamit Gül ise konu hakkında kamuoyu önüne çıkıp kuru birkaç söz dahi söylememiştir.
Binlerce insana verilmesi gereken haklar, hükümetin yaptığı baskılar sonucunda sivil toplum örgütleri tarafından da kulak ardı edilmeye başlanmıştır. Öyle ki; kuruluş tüzüğünün ilk maddelerinden olan “ordudan atılan insanların haklarının iade edilmesi” olan dernekler dahi kör ve sağır olmuşlardır.
Geçenlerde bazı sivil toplum örgütü başkanları ile yaptığım görüşmelerde “Üçlü Kararname ile hiçbir mahkeme kararı olmadan ordudan re’sen emekli edilen askerler” hakkında “onlar disiplinsiz diye ordudan atıldı” diyecek kadar insafsızca ileri gidenler dahi çıkmıştır.
Bu vicdansız kisileri ve bazı generalleri Allah’a havale ediyorum. Çünkü Rabbimiz, kimsenin yaptığı kötülükleri yanına bırakmaz. Bu dünyada olmasa bile o dehşetli ruzi mahşerde hepsinin hesabını soracaktır.
Öncelikle bu başkanlar, yöneticiler, generaller ve hükümet bilsin ki; başörtüsü zulmü sebebi ile mesleğinden ayrılan insanlar; mağduriyet yasayan en büyük kısmı teşkil etmektedirler. Hükûmet söz verdiği halde binlerce askerin gasp edilen haklarına karşı zırnık dahi vermemiştir. 
Eğer mazeret olarak dile getirilen başörtüsü haricinde başka nedenler ile ayrılanlar var ise bunun tespiti ve düzenlemesi kolaylıkla yapılabilir. Nitekim Yüksek Askerî Şûra mağdurlarının hakları verilirken; bir kısmı yapılan soruşturma neticesinde “başörtüsü” nedeni ile değil başka suçlardan dolayı ilişiklerinin kesildiği anlaşılanlar kanun kapsamı dışında tutulmuştur. Bunu yapmak gayet kolaydır. Zira dindar ve eşi başörtülü diye ordudan atılan askerlerin sicil belgeleri ve dosya içerikleri hala muhafaza edilmektedir. Kimin nasıl birisi olduğu gayet açıktır.
Gerçi yargı kararı olmadan ne suç işlenmişse ceza verilmemelidir. Yargısız infaz denilen ve din düşmanı bazı generallerin keyfi ile gasp edilen haklar geri verilmek zorundadır.
Hele hele böylesine önemli sayıda binlerce subay ve astsubayın tasfiye edilmesi; darbeci generallerin insafına asla bırakılamaz. Nitekim darbeci generaller, yasadışı Batı Çalışma Örgütü gibi organizasyonlar kurarak vatanperver ve imanlı Türk askerlerini, gerçekdışı belge ve suçlar ile ordudan atmışlardır. 15 Temmuz 2016’da bunların foyaları meydana çıkmış ABD’den emir aldıkları ve halkın üzerine tankla, topla gidecek kadar fena insan olduklarını herkese ispatlamışlardır, vesselam…

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haber111.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.