Dr. Vehbi KARA
Köşe Yazarı
Dr. Vehbi KARA
 

Kurtuluş Savaşı diyerek Yunanlıları şımartıyoruz

Kurtuluş Savaşı diyerek Yunanlıları şımartıyoruz Kamu kurumlarında hâlâ yönetici olarak görev yapan çok sayıda gayrı milli ve İslam düşmanı kişiliksiz insana sahibiz. Bu insanlar gerçek yüzlerini hiç utanıp sıkılmadan gösterebilme cesareti de taşıyorlar. Ne yazık ki yıllardan beri el üstünde tutulan ve korunup kollanan bu insanlara en fazla CHP sahip çıkmaktadır. Örneğin; bizzat, Kılıçdaroğlu’nun parti rozetini taktığı emekli Büyükelçi Yalım Eralp, Yunan televizyonuna çıkıp Türkiye aleyhine zırvaladığı halde CHP’den vatan hainliğine eşdeğer açıklamalar yapan bu kişiye karşı herhangi bir cezalandırma işlemi yapılabilmiş değildir. Bilakis ABD’nin kışkırtması ile pitbull cinsi köpekler gibi Türkiye’ye saldıran Yunanlıları haklı gösterme telaşında bulunan birçok siyasetçiye dahi rastlayabiliyoruz. CHP ve bazı muhalefet partilerinin yaptığı bu çirkin propagandalar bir yana Milli Eğitim Bakanlığı ve üniversitelerimizde Yunanlıları şımartan söz tutum ve davranışlara da rastlayabiliyoruz. İşte bunlardan bir tanesi Türk Yunan Savaşına yıllardan beri “Kurtuluş” veya “İstiklal” savaşı adı verilmesidir. Bu konuda defalarca yazı yazarak “Kurtuluş Savaşı” isimlendirmesinin ne derece yanlış ve sakıncalı olduğunu dile getirmiştim. Bunun yerine “Milli Mücadele” kavramı çok daha doğrudur ve gerçeği yansıtmaktadır. Lakin bunu kalın kafalı faşistlere anlatmak çok zordur. Yunanistan’ın Türkiye’ye karşı küstah bir tavır içine girerek maksimalist bir genişleme politikasını izlemesinin ardında yatan sebeplerden bir tanesi işte buna benzer hatalı tutum ve davranışlardır. Resmi açıklamalar ülkenin itibarını ve diplomatik alanda ne derece ciddi olduğunu gösteren en önemli hususlardan bir tanesidir. Bu konuda bazı güzel gelişmeler olsa da yetersizdir. Özellikle bazı akademisyen ve yetkili kamu yöneticileri, 90 yıldan beri kullanılan “Kurtuluş Savaşı” ifadesi yerine “Milli Mücadele” kavramını daha sık kullanılmaya başlamışlardır. Bu olumlu gelişmeye karşılık devlet büyüklerinden bazıları hâlâ “İstiklal Savaşı” ifadesini kullanmaya devam etmektedir. Bu kullanım şekli de çok yanlıştır. Çünkü “istiklal” kelimesinin en çok kullanıldığı mana “bağımsızlık” anlamındadır. Yunan Savaşı için bu ismi kullanmak “Kurtuluş Savaşı” kavramındaki yanlışlıkla eşdeğer bir hatadır. Özellikle çok fazla rakı içmekten dolayı beyni sulanmış insanların şunu iyi bilmesi gerekir ki; Türk milleti tarihin hiçbir döneminde esir olmamıştır. Özellikle Müslüman olduktan sonra hükmettiği topraklarda İslam’ın bayraktarlığını yapmıştır. Haçlı ve Moğol istilalarında bu İslam düşmanı ordulara çok ağır darbeler vurarak daima bağımsız kalmayı başarabilmiştir. Milli Marşımızdaki şu sözler, bizim gerçek durumumuzu çok güzel bir şekilde ifade etmektedir: “Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım./ Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım! / Kükremiş sel gibiyim; bendimi çiğner, aşarım; /Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım.” Şimdi kalkıp böylesine şeref ve gururla dolu bir geçmişi olan bir toplumun; küçücük Yunan’a karşı “Kurtuluş/İstiklal Savaşını Kazandık” demesi akla ziyan bir durum değil de nedir? Kurtuluş Savaşı gibi sözler kahraman Türk milletine karşı yapılmış büyük bir cürümdür, çirkinliktir. Keza “istiklaliyetimizi veya bağımsızlığımızı kazandık” demek bundan daha büyük bir yanlışlıktır. Doğuda batıda neredeyse bütün illerimizde “kurtuluş günü” düzenlenip Türk milletini küçük düşürecek törenler yapılmaktadır. Özellikle bazı yağcı ve dalkavuk insanlar; kurtuluş, istiklal ve bağımsızlık kelimelerini kullanarak, bu cesur ve kahraman Türk milletini farkında olmadan aşağılamaktadırlar. Halbuki; Ermeni, Rum ve Yahudiler, Müslümanların hâkim olduğu Osmanlı Devletinden ve padişahından kurtuldukları için bağımsızlık günü kutlanmasını isteyebilirler. Fakat Anadolu’yu biz Türklere yurt ve vatan yapan Osmanlı hanedanından kurtulmamızı ima eden bu söz ve ifadeler; gayrı milli ve büyük bir safsatadır. Türk Milletine karşı “kurtuluş/istiklal/bağımsız” kelimesini kullanarak 500 yıldan beri korumamız altında yaşayan küçük toplumları şımartmak, pohpohlamak; aklı başında hiçbir Türk’e yakışmaz. Biz “İstiklal Savaşımızı sadece Yunan’a karşı yapmadık, İngiliz, Fransız, ve Ermenilerle de savaştık” diyenler çıkabilir. Evet, Sütçü İmam ve Arslan Bey liderliğinde Fransızlarla Maraş, Urfa ve Antep şehirlerinde kahramanca savaşıp bu başörtüsü düşmanlarını topraklarımızdan attık. Kazım Karabekir ve Halit Paşa’nın komutasında katliam yapan Ermenileri bozguna uğrattık. Ethem Bey’in bazı Kuvai Milliye askerleriyle küçük de olsa İngiliz askerleri ile çatışmaya girerek bu vatanda kalamayacaklarını bu azılı İslam düşmanına gösterdik.Fakat bu çatışalar “Kurtuluş Savaşı” denmesini gerektirmez. Mondros Mütarekesi gereğince bir müddet için topraklarımıza girmelerine müsaade ettiğimiz bu devletler,; yine de ülkemizi tamamıyla işgal edememişlerdir. İşgal ettikleri yerlerde ise çok kısa bir süre direnebilmişler sonunda zillet içinde çekilip gitmişlerdir. Ayrıca Batı Anadolu’nun bazı şehirlerini birkaç tabur askerle işgal etmek bağımsızlığımızı kaybettik anlamına gelmez. Bunlara karşı “Kurtuluş Savaşı” yaptık veya “İstiklalimizi kazandık” demek ise milli kimliğimizi inkar etmekten başka bir şey değildir. Eğer İngilizlerden bağımsızlığını kazanan ABD gibi olsaydık “Kurtuluş/ İstiklal Savaşı” denilmesinde bir sakınca olmazdı. Nitekim bir çeşit sömürge ve köle durumundaki İrlandalı, Alman, İngiliz ve Fransızlardan meydana gelmiş Amerikan kolonileri, İngiltere'den bağımsızlığını kazanmışlardır. İşte körü körüne Batı hayranlığı böylesine hatalı bir tutumu ortaya çıkarmaktadır, vesselam… Dr. Vehbi Kara
Ekleme Tarihi: 16 Haziran 2022 - Perşembe

Kurtuluş Savaşı diyerek Yunanlıları şımartıyoruz

Kurtuluş Savaşı diyerek Yunanlıları şımartıyoruz Kamu kurumlarında hâlâ yönetici olarak görev yapan çok sayıda gayrı milli ve İslam düşmanı kişiliksiz insana sahibiz. Bu insanlar gerçek yüzlerini hiç utanıp sıkılmadan gösterebilme cesareti de taşıyorlar. Ne yazık ki yıllardan beri el üstünde tutulan ve korunup kollanan bu insanlara en fazla CHP sahip çıkmaktadır. Örneğin; bizzat, Kılıçdaroğlu’nun parti rozetini taktığı emekli Büyükelçi Yalım Eralp, Yunan televizyonuna çıkıp Türkiye aleyhine zırvaladığı halde CHP’den vatan hainliğine eşdeğer açıklamalar yapan bu kişiye karşı herhangi bir cezalandırma işlemi yapılabilmiş değildir. Bilakis ABD’nin kışkırtması ile pitbull cinsi köpekler gibi Türkiye’ye saldıran Yunanlıları haklı gösterme telaşında bulunan birçok siyasetçiye dahi rastlayabiliyoruz. CHP ve bazı muhalefet partilerinin yaptığı bu çirkin propagandalar bir yana Milli Eğitim Bakanlığı ve üniversitelerimizde Yunanlıları şımartan söz tutum ve davranışlara da rastlayabiliyoruz. İşte bunlardan bir tanesi Türk Yunan Savaşına yıllardan beri “Kurtuluş” veya “İstiklal” savaşı adı verilmesidir. Bu konuda defalarca yazı yazarak “Kurtuluş Savaşı” isimlendirmesinin ne derece yanlış ve sakıncalı olduğunu dile getirmiştim. Bunun yerine “Milli Mücadele” kavramı çok daha doğrudur ve gerçeği yansıtmaktadır. Lakin bunu kalın kafalı faşistlere anlatmak çok zordur. Yunanistan’ın Türkiye’ye karşı küstah bir tavır içine girerek maksimalist bir genişleme politikasını izlemesinin ardında yatan sebeplerden bir tanesi işte buna benzer hatalı tutum ve davranışlardır. Resmi açıklamalar ülkenin itibarını ve diplomatik alanda ne derece ciddi olduğunu gösteren en önemli hususlardan bir tanesidir. Bu konuda bazı güzel gelişmeler olsa da yetersizdir. Özellikle bazı akademisyen ve yetkili kamu yöneticileri, 90 yıldan beri kullanılan “Kurtuluş Savaşı” ifadesi yerine “Milli Mücadele” kavramını daha sık kullanılmaya başlamışlardır. Bu olumlu gelişmeye karşılık devlet büyüklerinden bazıları hâlâ “İstiklal Savaşı” ifadesini kullanmaya devam etmektedir. Bu kullanım şekli de çok yanlıştır. Çünkü “istiklal” kelimesinin en çok kullanıldığı mana “bağımsızlık” anlamındadır. Yunan Savaşı için bu ismi kullanmak “Kurtuluş Savaşı” kavramındaki yanlışlıkla eşdeğer bir hatadır. Özellikle çok fazla rakı içmekten dolayı beyni sulanmış insanların şunu iyi bilmesi gerekir ki; Türk milleti tarihin hiçbir döneminde esir olmamıştır. Özellikle Müslüman olduktan sonra hükmettiği topraklarda İslam’ın bayraktarlığını yapmıştır. Haçlı ve Moğol istilalarında bu İslam düşmanı ordulara çok ağır darbeler vurarak daima bağımsız kalmayı başarabilmiştir. Milli Marşımızdaki şu sözler, bizim gerçek durumumuzu çok güzel bir şekilde ifade etmektedir: “Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım./ Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım! / Kükremiş sel gibiyim; bendimi çiğner, aşarım; /Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım.” Şimdi kalkıp böylesine şeref ve gururla dolu bir geçmişi olan bir toplumun; küçücük Yunan’a karşı “Kurtuluş/İstiklal Savaşını Kazandık” demesi akla ziyan bir durum değil de nedir? Kurtuluş Savaşı gibi sözler kahraman Türk milletine karşı yapılmış büyük bir cürümdür, çirkinliktir. Keza “istiklaliyetimizi veya bağımsızlığımızı kazandık” demek bundan daha büyük bir yanlışlıktır. Doğuda batıda neredeyse bütün illerimizde “kurtuluş günü” düzenlenip Türk milletini küçük düşürecek törenler yapılmaktadır. Özellikle bazı yağcı ve dalkavuk insanlar; kurtuluş, istiklal ve bağımsızlık kelimelerini kullanarak, bu cesur ve kahraman Türk milletini farkında olmadan aşağılamaktadırlar. Halbuki; Ermeni, Rum ve Yahudiler, Müslümanların hâkim olduğu Osmanlı Devletinden ve padişahından kurtuldukları için bağımsızlık günü kutlanmasını isteyebilirler. Fakat Anadolu’yu biz Türklere yurt ve vatan yapan Osmanlı hanedanından kurtulmamızı ima eden bu söz ve ifadeler; gayrı milli ve büyük bir safsatadır. Türk Milletine karşı “kurtuluş/istiklal/bağımsız” kelimesini kullanarak 500 yıldan beri korumamız altında yaşayan küçük toplumları şımartmak, pohpohlamak; aklı başında hiçbir Türk’e yakışmaz. Biz “İstiklal Savaşımızı sadece Yunan’a karşı yapmadık, İngiliz, Fransız, ve Ermenilerle de savaştık” diyenler çıkabilir. Evet, Sütçü İmam ve Arslan Bey liderliğinde Fransızlarla Maraş, Urfa ve Antep şehirlerinde kahramanca savaşıp bu başörtüsü düşmanlarını topraklarımızdan attık. Kazım Karabekir ve Halit Paşa’nın komutasında katliam yapan Ermenileri bozguna uğrattık. Ethem Bey’in bazı Kuvai Milliye askerleriyle küçük de olsa İngiliz askerleri ile çatışmaya girerek bu vatanda kalamayacaklarını bu azılı İslam düşmanına gösterdik.Fakat bu çatışalar “Kurtuluş Savaşı” denmesini gerektirmez. Mondros Mütarekesi gereğince bir müddet için topraklarımıza girmelerine müsaade ettiğimiz bu devletler,; yine de ülkemizi tamamıyla işgal edememişlerdir. İşgal ettikleri yerlerde ise çok kısa bir süre direnebilmişler sonunda zillet içinde çekilip gitmişlerdir. Ayrıca Batı Anadolu’nun bazı şehirlerini birkaç tabur askerle işgal etmek bağımsızlığımızı kaybettik anlamına gelmez. Bunlara karşı “Kurtuluş Savaşı” yaptık veya “İstiklalimizi kazandık” demek ise milli kimliğimizi inkar etmekten başka bir şey değildir. Eğer İngilizlerden bağımsızlığını kazanan ABD gibi olsaydık “Kurtuluş/ İstiklal Savaşı” denilmesinde bir sakınca olmazdı. Nitekim bir çeşit sömürge ve köle durumundaki İrlandalı, Alman, İngiliz ve Fransızlardan meydana gelmiş Amerikan kolonileri, İngiltere'den bağımsızlığını kazanmışlardır. İşte körü körüne Batı hayranlığı böylesine hatalı bir tutumu ortaya çıkarmaktadır, vesselam… Dr. Vehbi Kara
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haber111.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.