Dr. Vehbi KARA
Köşe Yazarı
Dr. Vehbi KARA
 

Stratejik savaş uçaklarımızın vebalini kim ödeyecek?

Stratejik savaş uçaklarımızın vebalini kim ödeyecek? Türk Silahlı Kuvvetleri yöneticileri olan general ve amirallerinden ciddi manada hesap sorulamamaktadır. İşin kötüsü Cumhuriyet tarihimiz boyunca daima askerler meclisimizden, milletimizden, seçilmiş yöneticilerimizden hesap sormuştur. Yakın zamanda 104 amiralin ortak bir bildiriye imza atması bu çirkin gidişatın hâlâ devam ettiğini göstermektedir. Öyle bir orduya sahibiz ki; 4 Aralık 1990 tarihinde Cumhurbaşkanı Özal’ın emrine karşı gelecek derecede isyankâr bir ruha sahiptir. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararına uygun olarak Lozan’da peşkeş çekilmiş Musul ve Kerkük gibi vatan topraklarımızın kurtulması imkânı bizzat Genelkurmay Başkanı Necip Torumtay tarafından akamete uğratılmış ve bu büyük suçun cezası verilmemiştir. Askeri talimatlarının ilk sırasında yer alan “ordu her an savaşa hazır tutulmalıdır” emrine rağmen generallerimiz, savaşa hazır olmadığımız gerekçesi ile görevden kaçınmışlardır. Bırakın Türk tarihini dünya askeri literatüründe dahi böyle bir isyan hareketinin eşine ve benzerine pek az rastlanmıştır. Çoktan sorgulanması gereken bu durum; siyasetçilerin cesaretsizliği nedeniyle daima akamete uğramıştır. Ülkemizde general ve amiraller hatta albaylar korkusuzca darbe yaparak milletimizin canına okumuşlardır. Nihayet 15 Temmuz 2016 tarihinde bu kötü gidişe son verilmiş halkımız darbeci askerlere karşı göğsü ile mücadele etmiştir. Elbette bu durum darbeci geleneği hâlâ sürdürmeye çalışan kesimleri çok rahatsız etmektedir. Ellerinde kalan son bir güç ile ülkemizin sivil rejimini bozmak için çareler aramaktadırlar. Her 8-10 yılda bir darbe yapmaya çalışan bu askerlere karşı ne yazık ki siyasetçilerimiz sert bir cevap verememektedirler. CHP daima askeri darbelere yeşil ışık yaktığı gibi İyi Parti de 28 Şubat’ın destekleyicisi olarak övünen liderleri Meral Akşener’le birlikte sivil otoriteye meydan okumaktadırlar. Saadet Partisi lideri ise darbeci generallerin hapse atılmasını içine sindirememektedir. Nasıl ki; Kıbrıs Barış harekatı esnasında kendi savaş gemimiz olan Kocatepe’yi kendi savaş uçaklarımız tarafından vurduğumuz halde bir general veya amiral cezalandırılmamış bilakis suç ve kabahat ordumuz üzerine bırakılmıştır; şimdi de benzer bir durum yaşanmaktadır. Hava Kuvvetleri yönetimindeki bazı generaller, yaklaşmakta olan Rusya-Ukrayna savaşını görmeyerek; 360 milyon dolar değerindeki iki stratejik savaş uçağımızı tehlikeye atmışlardır. 24 Şubat 2022 tarihinde Ukrayna’nın Kiev şehrindeki Boryspil Uluslararası Havaalanına inen iki adet A400M nakliye uçağımız eşine ender rastlanan bir sorumsuzluk örneği olarak savaşın ortasında kaderine terk edilmiştir. Aynı gün içerisinde savaşın patlak verdiği ve acil olarak görevin iptal edilmesi gerekirken uçaklarımız inanılmaz bir sorumsuzluk örneği olarak Ukrayna’da yere inmiştir. Biran için burada yapılan yanlışlığı ve savaş hakkındaki öngörüsüzlüğü kabul edelim. Fakat uçak operasyonlarını yöneten Hava Kuvvetleri Komutanlığının acilen bu uçakların kaldırılıp emniyetli bir noktaya götürmeyi akıl edememesi kabul edilemez bir durumdur. Bu arada ülkemizin nice fedakarlıklar ile edindiği bu çok değerli uçakların kurtarılması için Milli Savunma Bakanının Ukrayna ve Rusya nezdinde gayret göstermesi gerekirken son derece duyarsız bir biçimde çeşitli törenlere katıldığını görebiliyoruz. Neymiş CHP lideri önemli bir siyasetçinin Kara Harp Okuluna gelişinin 123. Yıldönümü kutlaması yapılıyormuş. Uçaklarımız tam 17 gün boyunca tehlikedeyken bununla ilgileniyorlar. İlkokul müsamerelerine benzeyen bu törenlerde Talat Aydemir örneğinde olduğu gibi askeri darbelere odak olan Kara Harp Okulundaki ritüeller ne yazık ki; kimse tarafından sorgulanmamıştır. CHP’nin en önemli ilkelerinden olan “devrimciliği” devleti koruma ve kollama görevi olarak gören bu anlayış; hâlâ ayakta alkışlanmakta kimse tarafından sorgulanmamaktadır. Anayasal rejimi askeri darbe yaparak yıkan askerlere gereken ders verilmemiştir. Bu konuda en önemli kişi olan Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın açıklama yapması son derece önemlidir. Ayrıca uçaklarımızın akıbeti ile uğraşmak asli vazifesi iken Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Hasan Küçükakyüz’ün Kara Harp Okulunda ne aradığını gerçekten çok merak ediyorum. Şimdi sormak gerek: Kocatepe muhribimizin kendi uçaklarımız tarafından batırılması sonucunda karşılaştığımız acı durum tekrarlanacak mıdır? Milyarlarca lira ödeyerek aldığımız nakliye uçaklarımızın heba edilmesi ve bu duruma sebebiyet veren komutanların ceza almadan bir çeşit müsamerelere katılması kabul edilebilir bir durum mudur? Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu feci duruma el atarak bir çözüm bulması ve görevini liyakati ile yapmayan generalleri cezalandırması şarttır. Bunun yöntemini devlet yöneticisi olarak acilen belirlemelidir. Daha önce “asker darbe yapabilir” endişesi ile işlenen büyük skandallara sesimizi çıkaramıyorduk. Lakin artık devir değişmiştir. Bütün asker ve sivil bürokratlar sorgulanmalı ve eğer ihmali var ise cezalandırılmalıdır. Zira milletimizin böyle bir duruma tekrar tahammül etmesinin imkânı kalmamıştır, vesselam… Dr. Vehbi Kara
Ekleme Tarihi: 22 Mart 2022 - Salı

Stratejik savaş uçaklarımızın vebalini kim ödeyecek?

Stratejik savaş uçaklarımızın vebalini kim ödeyecek? Türk Silahlı Kuvvetleri yöneticileri olan general ve amirallerinden ciddi manada hesap sorulamamaktadır. İşin kötüsü Cumhuriyet tarihimiz boyunca daima askerler meclisimizden, milletimizden, seçilmiş yöneticilerimizden hesap sormuştur. Yakın zamanda 104 amiralin ortak bir bildiriye imza atması bu çirkin gidişatın hâlâ devam ettiğini göstermektedir. Öyle bir orduya sahibiz ki; 4 Aralık 1990 tarihinde Cumhurbaşkanı Özal’ın emrine karşı gelecek derecede isyankâr bir ruha sahiptir. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararına uygun olarak Lozan’da peşkeş çekilmiş Musul ve Kerkük gibi vatan topraklarımızın kurtulması imkânı bizzat Genelkurmay Başkanı Necip Torumtay tarafından akamete uğratılmış ve bu büyük suçun cezası verilmemiştir. Askeri talimatlarının ilk sırasında yer alan “ordu her an savaşa hazır tutulmalıdır” emrine rağmen generallerimiz, savaşa hazır olmadığımız gerekçesi ile görevden kaçınmışlardır. Bırakın Türk tarihini dünya askeri literatüründe dahi böyle bir isyan hareketinin eşine ve benzerine pek az rastlanmıştır. Çoktan sorgulanması gereken bu durum; siyasetçilerin cesaretsizliği nedeniyle daima akamete uğramıştır. Ülkemizde general ve amiraller hatta albaylar korkusuzca darbe yaparak milletimizin canına okumuşlardır. Nihayet 15 Temmuz 2016 tarihinde bu kötü gidişe son verilmiş halkımız darbeci askerlere karşı göğsü ile mücadele etmiştir. Elbette bu durum darbeci geleneği hâlâ sürdürmeye çalışan kesimleri çok rahatsız etmektedir. Ellerinde kalan son bir güç ile ülkemizin sivil rejimini bozmak için çareler aramaktadırlar. Her 8-10 yılda bir darbe yapmaya çalışan bu askerlere karşı ne yazık ki siyasetçilerimiz sert bir cevap verememektedirler. CHP daima askeri darbelere yeşil ışık yaktığı gibi İyi Parti de 28 Şubat’ın destekleyicisi olarak övünen liderleri Meral Akşener’le birlikte sivil otoriteye meydan okumaktadırlar. Saadet Partisi lideri ise darbeci generallerin hapse atılmasını içine sindirememektedir. Nasıl ki; Kıbrıs Barış harekatı esnasında kendi savaş gemimiz olan Kocatepe’yi kendi savaş uçaklarımız tarafından vurduğumuz halde bir general veya amiral cezalandırılmamış bilakis suç ve kabahat ordumuz üzerine bırakılmıştır; şimdi de benzer bir durum yaşanmaktadır. Hava Kuvvetleri yönetimindeki bazı generaller, yaklaşmakta olan Rusya-Ukrayna savaşını görmeyerek; 360 milyon dolar değerindeki iki stratejik savaş uçağımızı tehlikeye atmışlardır. 24 Şubat 2022 tarihinde Ukrayna’nın Kiev şehrindeki Boryspil Uluslararası Havaalanına inen iki adet A400M nakliye uçağımız eşine ender rastlanan bir sorumsuzluk örneği olarak savaşın ortasında kaderine terk edilmiştir. Aynı gün içerisinde savaşın patlak verdiği ve acil olarak görevin iptal edilmesi gerekirken uçaklarımız inanılmaz bir sorumsuzluk örneği olarak Ukrayna’da yere inmiştir. Biran için burada yapılan yanlışlığı ve savaş hakkındaki öngörüsüzlüğü kabul edelim. Fakat uçak operasyonlarını yöneten Hava Kuvvetleri Komutanlığının acilen bu uçakların kaldırılıp emniyetli bir noktaya götürmeyi akıl edememesi kabul edilemez bir durumdur. Bu arada ülkemizin nice fedakarlıklar ile edindiği bu çok değerli uçakların kurtarılması için Milli Savunma Bakanının Ukrayna ve Rusya nezdinde gayret göstermesi gerekirken son derece duyarsız bir biçimde çeşitli törenlere katıldığını görebiliyoruz. Neymiş CHP lideri önemli bir siyasetçinin Kara Harp Okuluna gelişinin 123. Yıldönümü kutlaması yapılıyormuş. Uçaklarımız tam 17 gün boyunca tehlikedeyken bununla ilgileniyorlar. İlkokul müsamerelerine benzeyen bu törenlerde Talat Aydemir örneğinde olduğu gibi askeri darbelere odak olan Kara Harp Okulundaki ritüeller ne yazık ki; kimse tarafından sorgulanmamıştır. CHP’nin en önemli ilkelerinden olan “devrimciliği” devleti koruma ve kollama görevi olarak gören bu anlayış; hâlâ ayakta alkışlanmakta kimse tarafından sorgulanmamaktadır. Anayasal rejimi askeri darbe yaparak yıkan askerlere gereken ders verilmemiştir. Bu konuda en önemli kişi olan Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın açıklama yapması son derece önemlidir. Ayrıca uçaklarımızın akıbeti ile uğraşmak asli vazifesi iken Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Hasan Küçükakyüz’ün Kara Harp Okulunda ne aradığını gerçekten çok merak ediyorum. Şimdi sormak gerek: Kocatepe muhribimizin kendi uçaklarımız tarafından batırılması sonucunda karşılaştığımız acı durum tekrarlanacak mıdır? Milyarlarca lira ödeyerek aldığımız nakliye uçaklarımızın heba edilmesi ve bu duruma sebebiyet veren komutanların ceza almadan bir çeşit müsamerelere katılması kabul edilebilir bir durum mudur? Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu feci duruma el atarak bir çözüm bulması ve görevini liyakati ile yapmayan generalleri cezalandırması şarttır. Bunun yöntemini devlet yöneticisi olarak acilen belirlemelidir. Daha önce “asker darbe yapabilir” endişesi ile işlenen büyük skandallara sesimizi çıkaramıyorduk. Lakin artık devir değişmiştir. Bütün asker ve sivil bürokratlar sorgulanmalı ve eğer ihmali var ise cezalandırılmalıdır. Zira milletimizin böyle bir duruma tekrar tahammül etmesinin imkânı kalmamıştır, vesselam… Dr. Vehbi Kara
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haber111.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.