Dr. Vehbi KARA
Köşe Yazarı
Dr. Vehbi KARA
 

Türkiye'nin ucube anayasası ve küfürbazlar

Türkiye'nin ucube anayasası ve küfürbazlar Danıştay’ın kuruluşunun 154. Yıldönümünde konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan “Türkiye'yi yeni, tamamen demokratik yaklaşımla ve yalın dille yazılmış yeni bir anayasaya kavuşturmak için Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) bünyesinde defalarca teşebbüste bulunduklarını” söyleyerek çok önemli bir konunun altını çizdi. Çünkü hâlâ içinde ucube metinlerin bulunduğu ve müebbet hapis cezası alarak ölmüş faşist bir darbecinin yaptırdığı akla ziyan bir anayasa ile idare ediliyoruz. 1960 Yılından beri daima “CHP + Ordu = Darbe” düzeni içinde idare edildik. Her ne kadar belirli aralıklarla sivil yöneticiler işbaşına geçmiş ise de her 8-10 yılda bir yapılan darbe tarihi; faşist yönetim süresinin sivil yönetimden daha fazla olduğunu göstermektedir. Zira darbe yapan askerler, uydurdukları faşist anayasa ve askeri vesayet kurumları vasıtası ile çok uzun zaman dilimleri içinde iktidarlarını sürdürmüşlerdir. CHP’nin tek partili faşist yönetiminden sonra 1950’de iktidara gelen DP’nin 10 yıllık iktidarı ve 2010 yılından itibaren Ak Parti’nin iktidarı ile sadece 22 yıl sivillerin iktidarını gördük. Ülkemiz askeri vesayet kurumlarının desteği ile çoğu zaman askerler tarafından yönetilmiştir. Çünkü darbeci askerler, daima kendi generallerini Cumhurbaşkanı olarak seçtirip sivillerle dalga geçtiler. Ülkemizin en önemli kararları; Milli Güvenlik Kurulu ve Yüksek Askeri Şura gibi askerlerin çoğunlukta olduğu ve demokratik oylamalarla (!) alınmıştı. Üstelik bu toplantılarda halkın oyları ile seçtiği siyasetçilere karşı argo kelimeler kullanılmakta ve boncuk boncuk terlemeleri sağlanabilmekteydi. 28 Şubat 1997 sürecinde faşist rejimin en çirkin uygulamaları çok fazla göze çarpmaya başlamıştı. Daha önce silah gösterilerek tehdit edilen milletvekilleri ve siyasetçiler, bu sefer açıkça küfür edilerek aşağılanıyordu. Onurlu askerler bu nedenle taşıdığı üniformadan dolayı utanır hale gelmişlerdi. Darbeci generallerin rezillikleri öyle bir noktaya gelmişti ki; bu çirkin durumdan rahatsızlık duymayan kalmamıştı. Örneğin: Orgeneral Çetin Saner, İçişleri Bakanı Akşener hakkında “ileri geri konuşmasın, geldiğimizde İçişleri Bakanlığı önüne koyduğumuz bir yağlı kazığa kendisini oturturuz” diyebilmişti. Osman Özbek denilen haddini bilmez bir general Başbakan Erbakan hakkında “pezevenk” diyecek kadar alçalabilmişti. Bu çirkin ve iğrenç sözlere rağmen bahse konu generaller hakkında hala hiçbir ceza verilmemiştir. Burada en büyük suç CHP ve bu partinin zihniyetindeki insanların kafalarındaki faşist anlayıştır. Meclis kürsüsünden “İhtimaldir ki bazı kelleler kesilecektir” tehdidini hala savunabildiklerine göre daha çok beklemek zorundayız. CHP ve kendisini destekleyen “Millet Koalisyonundan” hukuk devleti ve sivil bir anayasa beklemek boş ve ham hayaldir. Zira koalisyonun ikinci ortağı Akşener, vakti zamanında Başbakan Çiller’den farklı olarak 28 Şubat’ın darbeci generallerine karşı dava bile açmamış bilakis kendisi ile yapılan mülakatlarda darbeci generalleri destekleyen ifadeler vermişti. Gerçekten de Başbakan Tansu Çiller, bu iğrenç durumu Cumhurbaşkanı Demirel’e iletmiş fakat 28 Şubat’ın destekçisi bu siyasetçi, olayı örtbas etmişti. Bir müddet sonra ise Demirel’in Başbakan Erbakan’a kameralar karşısında küfreden Osman Özbek’i korumak için söylediği sözler ise yenilip yutulacak cinsten değildi. 28 Şubat’ın destekleyicisi olan ve dindar insanlar üzerinde büyük hukuk skandallarının yaşandığı bir devrin Cumhurbaşkanı olan Demirel, bu küfürbaz generalin görevden alınması için Başbakan’ın talepte bulunulduğu bir zamanda “Bu bir boşalmadır” diyerek Küfürbazların önünü açacak çirkin bir tutum sergilemişti. Bu iğrençliği “Başörtülüler Arabistan’a gitsin” diyecek kadar ileri seviyelere götüren Demirel’den güç alan sözde gazeteci Fatih Altaylı, başörtülü kızlar için bu sefer “kevaşe, fahişe” diyecek kadar alçalmıştı. Bütün bu çirkinliklerden daha kötüsü ise şu tutum olmuştur. Küfürbaz General Özbek tuğgenerallikten tüm generalliğe terfi ettirilmiş küfürbaz gazeteci Altaylı ise gazete televizyonların haber merkezlerinde yönetici konumuna yükseltilmiştir. Şimdilerde Özbek ve Altaylı, hala paşa paşa gezmekte sarf ettikleri iğrenç sözlerden dolayı hiçbir ceza almadan halkımızın karşısına geçip pişkin pişkin konuşabilmektedir. Bir özür dilemeden küstahlıklarını sürdürebilmektedirler. Hukuksuzluğun, yüzsüzlüğün bu kadarına dünyanın hiçbir yerinde rastlanmamıştır. Erdoğan, anayasada değişiklik yapmak istediklerini fakat bu teşebbüslerinin muhalefet partilerinin süreci tıkayan, uzlaşmaz tavrı sebebiyle akamete uğradığını söylemiştir. Gerçektende önceki yıllarda yeni bir anayasa için tekrar harekete geçilmiş fakat ruhunu 12 Eylül vesayetçilerinin üflediği darbe mahsulü mevcut anayasadan kurtulma imkânı olmamıştır. Yine de anayasada bazı değişiklikler yapılabilmiş 134 madde değiştirilmiştir. Buradan Cumhurbaşkanına bir tavsiyede bulunmak istiyorum. Eğer ülkemizde sivil bir anayasa ve hukuk devleti meydana getirmek istiyorsanız öncelikle halkımızın seçtiği bir başbakana hakaret edip paşa paşa gezen generallere ceza vermek zorundasınız.İkinci olarak başörtülü kadınlarımıza hakaret ederek kariyer yapan ve basınımızda hala hakaretlerine devam eden Fatih Altaylı gibi küfürbazların haddini bildireceksiniz. Sonrasında ise ordudan eşinin başörtüsü yüzünden atılmış askerlere gasp edilmiş haklarını vermek zorundasınız. Aksi takdirde sözleriniz hamasi bir nutuktan öteye geçemeyecektir, vesselam… Dr. Vehbi Kara
Ekleme Tarihi: 15 Mayıs 2022 - Pazar

Türkiye'nin ucube anayasası ve küfürbazlar

Türkiye'nin ucube anayasası ve küfürbazlar Danıştay’ın kuruluşunun 154. Yıldönümünde konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan “Türkiye'yi yeni, tamamen demokratik yaklaşımla ve yalın dille yazılmış yeni bir anayasaya kavuşturmak için Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) bünyesinde defalarca teşebbüste bulunduklarını” söyleyerek çok önemli bir konunun altını çizdi. Çünkü hâlâ içinde ucube metinlerin bulunduğu ve müebbet hapis cezası alarak ölmüş faşist bir darbecinin yaptırdığı akla ziyan bir anayasa ile idare ediliyoruz. 1960 Yılından beri daima “CHP + Ordu = Darbe” düzeni içinde idare edildik. Her ne kadar belirli aralıklarla sivil yöneticiler işbaşına geçmiş ise de her 8-10 yılda bir yapılan darbe tarihi; faşist yönetim süresinin sivil yönetimden daha fazla olduğunu göstermektedir. Zira darbe yapan askerler, uydurdukları faşist anayasa ve askeri vesayet kurumları vasıtası ile çok uzun zaman dilimleri içinde iktidarlarını sürdürmüşlerdir. CHP’nin tek partili faşist yönetiminden sonra 1950’de iktidara gelen DP’nin 10 yıllık iktidarı ve 2010 yılından itibaren Ak Parti’nin iktidarı ile sadece 22 yıl sivillerin iktidarını gördük. Ülkemiz askeri vesayet kurumlarının desteği ile çoğu zaman askerler tarafından yönetilmiştir. Çünkü darbeci askerler, daima kendi generallerini Cumhurbaşkanı olarak seçtirip sivillerle dalga geçtiler. Ülkemizin en önemli kararları; Milli Güvenlik Kurulu ve Yüksek Askeri Şura gibi askerlerin çoğunlukta olduğu ve demokratik oylamalarla (!) alınmıştı. Üstelik bu toplantılarda halkın oyları ile seçtiği siyasetçilere karşı argo kelimeler kullanılmakta ve boncuk boncuk terlemeleri sağlanabilmekteydi. 28 Şubat 1997 sürecinde faşist rejimin en çirkin uygulamaları çok fazla göze çarpmaya başlamıştı. Daha önce silah gösterilerek tehdit edilen milletvekilleri ve siyasetçiler, bu sefer açıkça küfür edilerek aşağılanıyordu. Onurlu askerler bu nedenle taşıdığı üniformadan dolayı utanır hale gelmişlerdi. Darbeci generallerin rezillikleri öyle bir noktaya gelmişti ki; bu çirkin durumdan rahatsızlık duymayan kalmamıştı. Örneğin: Orgeneral Çetin Saner, İçişleri Bakanı Akşener hakkında “ileri geri konuşmasın, geldiğimizde İçişleri Bakanlığı önüne koyduğumuz bir yağlı kazığa kendisini oturturuz” diyebilmişti. Osman Özbek denilen haddini bilmez bir general Başbakan Erbakan hakkında “pezevenk” diyecek kadar alçalabilmişti. Bu çirkin ve iğrenç sözlere rağmen bahse konu generaller hakkında hala hiçbir ceza verilmemiştir. Burada en büyük suç CHP ve bu partinin zihniyetindeki insanların kafalarındaki faşist anlayıştır. Meclis kürsüsünden “İhtimaldir ki bazı kelleler kesilecektir” tehdidini hala savunabildiklerine göre daha çok beklemek zorundayız. CHP ve kendisini destekleyen “Millet Koalisyonundan” hukuk devleti ve sivil bir anayasa beklemek boş ve ham hayaldir. Zira koalisyonun ikinci ortağı Akşener, vakti zamanında Başbakan Çiller’den farklı olarak 28 Şubat’ın darbeci generallerine karşı dava bile açmamış bilakis kendisi ile yapılan mülakatlarda darbeci generalleri destekleyen ifadeler vermişti. Gerçekten de Başbakan Tansu Çiller, bu iğrenç durumu Cumhurbaşkanı Demirel’e iletmiş fakat 28 Şubat’ın destekçisi bu siyasetçi, olayı örtbas etmişti. Bir müddet sonra ise Demirel’in Başbakan Erbakan’a kameralar karşısında küfreden Osman Özbek’i korumak için söylediği sözler ise yenilip yutulacak cinsten değildi. 28 Şubat’ın destekleyicisi olan ve dindar insanlar üzerinde büyük hukuk skandallarının yaşandığı bir devrin Cumhurbaşkanı olan Demirel, bu küfürbaz generalin görevden alınması için Başbakan’ın talepte bulunulduğu bir zamanda “Bu bir boşalmadır” diyerek Küfürbazların önünü açacak çirkin bir tutum sergilemişti. Bu iğrençliği “Başörtülüler Arabistan’a gitsin” diyecek kadar ileri seviyelere götüren Demirel’den güç alan sözde gazeteci Fatih Altaylı, başörtülü kızlar için bu sefer “kevaşe, fahişe” diyecek kadar alçalmıştı. Bütün bu çirkinliklerden daha kötüsü ise şu tutum olmuştur. Küfürbaz General Özbek tuğgenerallikten tüm generalliğe terfi ettirilmiş küfürbaz gazeteci Altaylı ise gazete televizyonların haber merkezlerinde yönetici konumuna yükseltilmiştir. Şimdilerde Özbek ve Altaylı, hala paşa paşa gezmekte sarf ettikleri iğrenç sözlerden dolayı hiçbir ceza almadan halkımızın karşısına geçip pişkin pişkin konuşabilmektedir. Bir özür dilemeden küstahlıklarını sürdürebilmektedirler. Hukuksuzluğun, yüzsüzlüğün bu kadarına dünyanın hiçbir yerinde rastlanmamıştır. Erdoğan, anayasada değişiklik yapmak istediklerini fakat bu teşebbüslerinin muhalefet partilerinin süreci tıkayan, uzlaşmaz tavrı sebebiyle akamete uğradığını söylemiştir. Gerçektende önceki yıllarda yeni bir anayasa için tekrar harekete geçilmiş fakat ruhunu 12 Eylül vesayetçilerinin üflediği darbe mahsulü mevcut anayasadan kurtulma imkânı olmamıştır. Yine de anayasada bazı değişiklikler yapılabilmiş 134 madde değiştirilmiştir. Buradan Cumhurbaşkanına bir tavsiyede bulunmak istiyorum. Eğer ülkemizde sivil bir anayasa ve hukuk devleti meydana getirmek istiyorsanız öncelikle halkımızın seçtiği bir başbakana hakaret edip paşa paşa gezen generallere ceza vermek zorundasınız.İkinci olarak başörtülü kadınlarımıza hakaret ederek kariyer yapan ve basınımızda hala hakaretlerine devam eden Fatih Altaylı gibi küfürbazların haddini bildireceksiniz. Sonrasında ise ordudan eşinin başörtüsü yüzünden atılmış askerlere gasp edilmiş haklarını vermek zorundasınız. Aksi takdirde sözleriniz hamasi bir nutuktan öteye geçemeyecektir, vesselam… Dr. Vehbi Kara
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haber111.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.