TÜRKÇÜLÜK GÜNÜ VE STRATEJİK YAKLAŞIM
TÜRKÇÜLÜK GÜNÜ VE STRATEJİK YAKLAŞIM
3 Mayıs Türkçülük Günü, yalnızca bir anma günü değil; aynı zamanda Türk milleti için tarihsel misyonun, kültürel şuurun ve stratejik vizyonun hatırlatıldığı özel bir gündür. Bu anlamlı gün, yalnızca Türkiye’de değil, dost ve akraba topluluklarla birlikte, ortak bir aidiyet duygusuyla kutlanmalıdır.
Türklük: Şuur, İdrak ve Mefkûredir
Türkçülük; basit bir etnik kimliğin ifadesi değil, derin bir şuur, tarihsel bir idrak ve geleceğe dair bir mefkûredir. Bir ülkeyi ve milletini sevmek hiçbir şekilde suç değildir; bilakis bu sevgi, milli birliğin temelidir. Ne yazık ki, zaman zaman Türk milliyetçiliği, Avrupa’daki faşist ve ırkçı ideolojilerle kıyaslanmakta ya da bu minvalde itham edilmektedir. Bu tür kıyaslamalar, tarihi ve sosyolojik bilgi eksikliğinden kaynaklanmaktadır.
Avrupa’daki milliyetçi akımlar, genellikle ırkçı eğilimler taşırken; Türk milliyetçiliği, tarih boyunca merhameti ve adaleti ilke edinmiş bir anlayış üzerine kuruludur. “Aman dileyene el kalkmaz” anlayışı, bu topraklarda gelişmiş bir hoşgörü geleneğinin ifadesidir.
Dini ve Kültürel Bağlamda Türk Milleti
Biz Müslümanız ve Türk milleti bu inancın yeryüzündeki taşıyıcılarından biridir. Birçok müfessir, Türk milletinin Kur’an-ı Kerim'de işaret edilen ümmetlerden biri olduğunu belirtmektedir. Tarihi süreç ve dini kaynaklar dikkate alındığında, Türk milletinin bir misyon taşıdığı görülmektedir. Bu misyon, adaletin, ilmin ve medeniyetin temsilcisi olma sorumluluğudur.
Devlet Vizyonu: Güçlü ve Büyük Türkiye
Türkiye Cumhuriyeti Devleti, tarihî sorumlulukları gereği güçlü ve büyük olmak zorundadır. Bu hedef, yalnızca siyasi bir tercih değil; aynı zamanda coğrafi, stratejik ve tarihî bir zorunluluktur. Mevcut tüm ideolojiler, bu nihai amacı önceliklendirmeli ve bu hedefe hizmet edecek şekilde yeniden yapılandırılmalıdır.
İç Fitnelerle Mücadele
Tarihten bugüne, düşmandan önce fitne içeri sızmıştır. Bu nedenle, millet olarak içimizdeki bölücülükle mücadele etmek önceliğimiz olmalıdır. Etnik ayrımcılık, mezhepçilik, tarikatçılık ve ideolojik körlük, Türk milletinin birliğini tehdit eden unsurlardır. Bunlara karşı mücadele etmek, sadece siyasi değil, aynı zamanda ahlaki bir görevdir.
Irkçılıkla İlgili Yanılsamalar
Türkçülük, hiçbir şekilde ırkçılık değildir. “Türk müsün, Müslüman mısın?” sorusu, cehaletin ve fitnenin ürünüdür. Bu tür sorularla Türk kimliği ile İslam arasına ayrım koymaya çalışmak, hem tarihimize hem de değerlerimize ihanettir.
Türk milletinin büyük çoğunluğu Müslümandır; ancak tarih boyunca farklı inançlara sahip Türk toplulukları da var olmuştur: Hristiyan, Musevi, Budist ve Tengrici Türkler bu çeşitliliğin örnekleridir. Bu çeşitlilik, Türk milletinin kapsayıcılığını ve evrenselliğini göstermektedir.
Kurumsal Yaklaşım ve Uluslararası İlişkiler
ABD’de bulunan Türkevi binası yalnızca Türkiye’yi değil, tüm Türk devletlerini ve topluluklarını kapsamalıdır. TDK (Türk Dil Kurumu) benzeri kurumlar, Türk dünyasının ortak değerlerini yaşatmak adına diğer üye devletlere de hizmet vermelidir. Ortak çalışma ofisleri, kültürel iş birlikleri ve entelektüel ortaklıklar geliştirilmelidir.
Tarih Yazımı ve Ortak Hafıza
Bu coğrafyada hiçbir millet, Türksüz bir tarih yazamaz. Türkler, bu toprakların asli unsurudur ve geçmişte birçok halkla iç içe yaşamış; birlikte tarih yazmıştır. Küreselleşme süreci, Türk milleti için bir tehdit değil, fırsattır. Tüm dünyadaki dindaşlarımız ve soydaşlarımızla bağ kurma zamanı gelmiştir.
Sonuç ve Çağrı
Güçlü ve büyük Türkiye ideali, yalnızca siyasi bir söylem değil; Türk milletinin ortak hedefi olmalıdır. Bu hedef, ideolojilerin üstünde tutulmalı, tarihî gerçeklik ve çağın gerekleriyle uyumlu bir vizyon çerçevesinde gerçekleştirilmelidir.
3 Mayıs Türkçülük Günü’müz kutlu olsun. Bu günü yalnızca Türkiye’de değil, kardeş ve akraba milletlerle birlikte kutlamalıyız.
E. Yb. Halil MERT
Strateji ve Yönetim Uzmanı – Elektrik-Elektronik Mühendisi
Ekleme
Tarihi: 05 May 2025 - Monday
TÜRKÇÜLÜK GÜNÜ VE STRATEJİK YAKLAŞIM
TÜRKÇÜLÜK GÜNÜ VE STRATEJİK YAKLAŞIM
3 Mayıs Türkçülük Günü, yalnızca bir anma günü değil; aynı zamanda Türk milleti için tarihsel misyonun, kültürel şuurun ve stratejik vizyonun hatırlatıldığı özel bir gündür. Bu anlamlı gün, yalnızca Türkiye’de değil, dost ve akraba topluluklarla birlikte, ortak bir aidiyet duygusuyla kutlanmalıdır.
Türklük: Şuur, İdrak ve Mefkûredir
Türkçülük; basit bir etnik kimliğin ifadesi değil, derin bir şuur, tarihsel bir idrak ve geleceğe dair bir mefkûredir. Bir ülkeyi ve milletini sevmek hiçbir şekilde suç değildir; bilakis bu sevgi, milli birliğin temelidir. Ne yazık ki, zaman zaman Türk milliyetçiliği, Avrupa’daki faşist ve ırkçı ideolojilerle kıyaslanmakta ya da bu minvalde itham edilmektedir. Bu tür kıyaslamalar, tarihi ve sosyolojik bilgi eksikliğinden kaynaklanmaktadır.
Avrupa’daki milliyetçi akımlar, genellikle ırkçı eğilimler taşırken; Türk milliyetçiliği, tarih boyunca merhameti ve adaleti ilke edinmiş bir anlayış üzerine kuruludur. “Aman dileyene el kalkmaz” anlayışı, bu topraklarda gelişmiş bir hoşgörü geleneğinin ifadesidir.
Dini ve Kültürel Bağlamda Türk Milleti
Biz Müslümanız ve Türk milleti bu inancın yeryüzündeki taşıyıcılarından biridir. Birçok müfessir, Türk milletinin Kur’an-ı Kerim'de işaret edilen ümmetlerden biri olduğunu belirtmektedir. Tarihi süreç ve dini kaynaklar dikkate alındığında, Türk milletinin bir misyon taşıdığı görülmektedir. Bu misyon, adaletin, ilmin ve medeniyetin temsilcisi olma sorumluluğudur.
Devlet Vizyonu: Güçlü ve Büyük Türkiye
Türkiye Cumhuriyeti Devleti, tarihî sorumlulukları gereği güçlü ve büyük olmak zorundadır. Bu hedef, yalnızca siyasi bir tercih değil; aynı zamanda coğrafi, stratejik ve tarihî bir zorunluluktur. Mevcut tüm ideolojiler, bu nihai amacı önceliklendirmeli ve bu hedefe hizmet edecek şekilde yeniden yapılandırılmalıdır.
İç Fitnelerle Mücadele
Tarihten bugüne, düşmandan önce fitne içeri sızmıştır. Bu nedenle, millet olarak içimizdeki bölücülükle mücadele etmek önceliğimiz olmalıdır. Etnik ayrımcılık, mezhepçilik, tarikatçılık ve ideolojik körlük, Türk milletinin birliğini tehdit eden unsurlardır. Bunlara karşı mücadele etmek, sadece siyasi değil, aynı zamanda ahlaki bir görevdir.
Irkçılıkla İlgili Yanılsamalar
Türkçülük, hiçbir şekilde ırkçılık değildir. “Türk müsün, Müslüman mısın?” sorusu, cehaletin ve fitnenin ürünüdür. Bu tür sorularla Türk kimliği ile İslam arasına ayrım koymaya çalışmak, hem tarihimize hem de değerlerimize ihanettir.
Türk milletinin büyük çoğunluğu Müslümandır; ancak tarih boyunca farklı inançlara sahip Türk toplulukları da var olmuştur: Hristiyan, Musevi, Budist ve Tengrici Türkler bu çeşitliliğin örnekleridir. Bu çeşitlilik, Türk milletinin kapsayıcılığını ve evrenselliğini göstermektedir.
Kurumsal Yaklaşım ve Uluslararası İlişkiler
ABD’de bulunan Türkevi binası yalnızca Türkiye’yi değil, tüm Türk devletlerini ve topluluklarını kapsamalıdır. TDK (Türk Dil Kurumu) benzeri kurumlar, Türk dünyasının ortak değerlerini yaşatmak adına diğer üye devletlere de hizmet vermelidir. Ortak çalışma ofisleri, kültürel iş birlikleri ve entelektüel ortaklıklar geliştirilmelidir.
Tarih Yazımı ve Ortak Hafıza
Bu coğrafyada hiçbir millet, Türksüz bir tarih yazamaz. Türkler, bu toprakların asli unsurudur ve geçmişte birçok halkla iç içe yaşamış; birlikte tarih yazmıştır. Küreselleşme süreci, Türk milleti için bir tehdit değil, fırsattır. Tüm dünyadaki dindaşlarımız ve soydaşlarımızla bağ kurma zamanı gelmiştir.
Sonuç ve Çağrı
Güçlü ve büyük Türkiye ideali, yalnızca siyasi bir söylem değil; Türk milletinin ortak hedefi olmalıdır. Bu hedef, ideolojilerin üstünde tutulmalı, tarihî gerçeklik ve çağın gerekleriyle uyumlu bir vizyon çerçevesinde gerçekleştirilmelidir.
3 Mayıs Türkçülük Günü’müz kutlu olsun. Bu günü yalnızca Türkiye’de değil, kardeş ve akraba milletlerle birlikte kutlamalıyız.
E. Yb. Halil MERT
Strateji ve Yönetim Uzmanı – Elektrik-Elektronik Mühendisi
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.