MİSAFİR KALEM
Köşe Yazarı
MİSAFİR KALEM
 

Ahlâk Kaybolursa Her Şeyimizi Kaybederiz

Ahlâk Kaybolursa Her Şeyimizi Kaybederiz Şimdi gündemde ekonomik anafor ve ürkütücü fiyat artışları var. Bu gelişmeler mühim. Ancak bu ekonomik kaostan da mühim ve endişe verici bir durum var. O da şu: Cemiyet hayatında müthiş bir ahlâkî çöküş var. Maalesef bunu pek az kimse mühimsiyor. Oysa ahlâk kaybolursa, ahlâkî değerleri yitirirsek, her şeyimizi kaybederiz. Geçenlerde tramvayla şehir merkezine gidip döndüm. Giderken şöyle bir manzarayla karşılaştım. Ayakta pek çok yaşlı, kadın, belki ayakta duramayacak kadar hasta olan kimseler var. Üç dört yaşlarında bir çocuk koltukta oturuyor. Tam karşısında da annesi var. Başörtülü-pantolonlu bir anne. Çevreyi hiç umursamıyor. Oysa çocuğunu kucağına alıp hemen yanı başında duran yaşlı teyzeye yer verebilir. İninceye kadar da bu istifini bozmadı. Dönüşte yine benzer manzarayla karşılaştım. Tramvay tıklım tıklım. Yaşlılar ayakta durmakta güçlük çekiyor. Lise talebesi altı genç (dörtlü ve ikili koltuklarda) yan yana oturuyorlar. Hepsinin elinde “akıllı telefon” sözde yanlarında duran o yaşlıları görmüyorlar. Kendi aralarında gülüyorlar, şakalaşıyorlar. Sonradan da hep birlikte indiler. Bu basit gibi gözüken vakalar, aslında cemiyetin ahlâken çöküşünün bir göstergesi. Ahlâk, bizim inancımızın temel esası. Sevgili Peygamberimiz (a.s.m.); “Ben güzel ahlâkı tamamlamak üzere gönderildim” buyuruyor. Peygamberimiz (a.s.m.) “güzel ahlâkın” ne demek olduğunu yaşayarak göstermiş. Onu örnek alan sahabeler birer şefkat kahramanı olmuşlar. O bakımdan o mübarek insanların yaşadığı zamana “Asr-ı Saadet” denmiş. Sonraki asırlarda güzel ahlâkın esas alındığı devrelerde benzer saadetli günler, asırlar yaşanmış. “Komşusu açken tok yatan bizden değildir” hadis-i şerifi örnek alınmış, komşunun, akrabanın hali hatırı sorulmuş, gerektiğinde yardım eli uzatılmış. “Ben siftah ettim, komşum etmedi. İhtiyacınızı o komşumdan alın” diyen esnaf ahlâkı fetihlerin kapısını aralamış. Fetih ordusu giderken, uğradıkları bağdan kopardıkları üzüm salkımının yerine, yedikleri o üzümün ücretini asmışlar. Büyüklere saygı, küçüklere sevgi esas alınmış. Ailede, çarşı pazarda, köy odalarında hep ahlâk dersi verilmiş. Sadece sözle değil, yaşayışla, hareketlerle… Ahlâkın temeli iffettir, hayâdır, utanmaktır. Kadınların en güzel ziyneti iffettir. Bunun bir ölçüsü de tesettürdür. Sevgili Peygamberimiz; “El hayau mine’l iman” buyurmuştur. Yani: “Hayâ imandandır.” Hayâ gitti mi, imanın da gitme tehlikesi vardır. Yine Sevgili Peygamberimiz, “Utanmadıktan sonra dilediğini yap” sözünün bütün peygamberlerden kendilerine intikal ettiğini bildirmektedir. Demek ki “utanma duygusu” insanlık tarihi kadar eskidir ve insanlık için temel değerlerdendir. İdareciler şimdi geceli gündüzlü şu ekonomik kaostan nasıl çıkılacağını araştırıyor. İşin ağlanacak tarafı şu: Bu ahlâkî çöküntünün nasıl tamir edileceğini düşünen yok. Ya da varsa, gözle görünen bir aksiyon yok. Bizler elhamdülillah Müslüman’ız. Bu ülke nüfusunun yüzde 99’unun inancı bu. Bu insanların çocuklarının ahlâklı yetiştirilmesi ise en başta ülkeyi idare edenlerin meselesi olmalı. Zira aile işi ne kadar sıkı tutsa, hemen evin dışında; okul var, sokak var, medya var, evin içinde televizyon var, internet var, var oğlu var. Dolayısıyla ailenin verdiği ahlâkî terbiye yüzde 5 seviyelerinde kalıyor. Lütfen bu yazdıklarımızı ve söylediklerimizi hafife almayın. Bugün 70 yaşındaki büyükleri ayakta dururken annesinin karşısında keyifle oturan 3 4 yaşındaki çocuk, büyüklerinin yanında keyifle oturup seyahat eden o altı genç ve benzerleri, yarın bu ülkeye idareci olsalar, vay o halkın haline… Onlar bu halka acır mı? Hayâsı olmayan, utanma duygusunu yitiren, her kötülüğe yapışmaktan çekinmez. Rüşvet de alır, devletin, milletin malını, mülkünü yağmalamaktan, talan etmekten, peşkeş çekmekten çekinmez. Başımızda yirmi yıla yakın işbaşında olan bir iktidar var. Bu iktidar sahipleri ellerini başlarının arasına alarak düşünmeli: Biz, ahlâklı, iffetli, hayâlı, utanan bir nesil yetiştirmek için ne yaptık, diye. Lütfen bu konu üzerinde ciddiyetle durunuz. Ekonomik badireyi atlatırız, ancak ahlâkî çöküntüyü tamir etmek çok güçtür. Bedeli çok ağır olur…. Burhan Bozgeyik
Ekleme Tarihi: 17 Aralık 2021 - Cuma

Ahlâk Kaybolursa Her Şeyimizi Kaybederiz

Ahlâk Kaybolursa Her Şeyimizi Kaybederiz Şimdi gündemde ekonomik anafor ve ürkütücü fiyat artışları var. Bu gelişmeler mühim. Ancak bu ekonomik kaostan da mühim ve endişe verici bir durum var. O da şu: Cemiyet hayatında müthiş bir ahlâkî çöküş var. Maalesef bunu pek az kimse mühimsiyor. Oysa ahlâk kaybolursa, ahlâkî değerleri yitirirsek, her şeyimizi kaybederiz. Geçenlerde tramvayla şehir merkezine gidip döndüm. Giderken şöyle bir manzarayla karşılaştım. Ayakta pek çok yaşlı, kadın, belki ayakta duramayacak kadar hasta olan kimseler var. Üç dört yaşlarında bir çocuk koltukta oturuyor. Tam karşısında da annesi var. Başörtülü-pantolonlu bir anne. Çevreyi hiç umursamıyor. Oysa çocuğunu kucağına alıp hemen yanı başında duran yaşlı teyzeye yer verebilir. İninceye kadar da bu istifini bozmadı. Dönüşte yine benzer manzarayla karşılaştım. Tramvay tıklım tıklım. Yaşlılar ayakta durmakta güçlük çekiyor. Lise talebesi altı genç (dörtlü ve ikili koltuklarda) yan yana oturuyorlar. Hepsinin elinde “akıllı telefon” sözde yanlarında duran o yaşlıları görmüyorlar. Kendi aralarında gülüyorlar, şakalaşıyorlar. Sonradan da hep birlikte indiler. Bu basit gibi gözüken vakalar, aslında cemiyetin ahlâken çöküşünün bir göstergesi. Ahlâk, bizim inancımızın temel esası. Sevgili Peygamberimiz (a.s.m.); “Ben güzel ahlâkı tamamlamak üzere gönderildim” buyuruyor. Peygamberimiz (a.s.m.) “güzel ahlâkın” ne demek olduğunu yaşayarak göstermiş. Onu örnek alan sahabeler birer şefkat kahramanı olmuşlar. O bakımdan o mübarek insanların yaşadığı zamana “Asr-ı Saadet” denmiş. Sonraki asırlarda güzel ahlâkın esas alındığı devrelerde benzer saadetli günler, asırlar yaşanmış. “Komşusu açken tok yatan bizden değildir” hadis-i şerifi örnek alınmış, komşunun, akrabanın hali hatırı sorulmuş, gerektiğinde yardım eli uzatılmış. “Ben siftah ettim, komşum etmedi. İhtiyacınızı o komşumdan alın” diyen esnaf ahlâkı fetihlerin kapısını aralamış. Fetih ordusu giderken, uğradıkları bağdan kopardıkları üzüm salkımının yerine, yedikleri o üzümün ücretini asmışlar. Büyüklere saygı, küçüklere sevgi esas alınmış. Ailede, çarşı pazarda, köy odalarında hep ahlâk dersi verilmiş. Sadece sözle değil, yaşayışla, hareketlerle… Ahlâkın temeli iffettir, hayâdır, utanmaktır. Kadınların en güzel ziyneti iffettir. Bunun bir ölçüsü de tesettürdür. Sevgili Peygamberimiz; “El hayau mine’l iman” buyurmuştur. Yani: “Hayâ imandandır.” Hayâ gitti mi, imanın da gitme tehlikesi vardır. Yine Sevgili Peygamberimiz, “Utanmadıktan sonra dilediğini yap” sözünün bütün peygamberlerden kendilerine intikal ettiğini bildirmektedir. Demek ki “utanma duygusu” insanlık tarihi kadar eskidir ve insanlık için temel değerlerdendir. İdareciler şimdi geceli gündüzlü şu ekonomik kaostan nasıl çıkılacağını araştırıyor. İşin ağlanacak tarafı şu: Bu ahlâkî çöküntünün nasıl tamir edileceğini düşünen yok. Ya da varsa, gözle görünen bir aksiyon yok. Bizler elhamdülillah Müslüman’ız. Bu ülke nüfusunun yüzde 99’unun inancı bu. Bu insanların çocuklarının ahlâklı yetiştirilmesi ise en başta ülkeyi idare edenlerin meselesi olmalı. Zira aile işi ne kadar sıkı tutsa, hemen evin dışında; okul var, sokak var, medya var, evin içinde televizyon var, internet var, var oğlu var. Dolayısıyla ailenin verdiği ahlâkî terbiye yüzde 5 seviyelerinde kalıyor. Lütfen bu yazdıklarımızı ve söylediklerimizi hafife almayın. Bugün 70 yaşındaki büyükleri ayakta dururken annesinin karşısında keyifle oturan 3 4 yaşındaki çocuk, büyüklerinin yanında keyifle oturup seyahat eden o altı genç ve benzerleri, yarın bu ülkeye idareci olsalar, vay o halkın haline… Onlar bu halka acır mı? Hayâsı olmayan, utanma duygusunu yitiren, her kötülüğe yapışmaktan çekinmez. Rüşvet de alır, devletin, milletin malını, mülkünü yağmalamaktan, talan etmekten, peşkeş çekmekten çekinmez. Başımızda yirmi yıla yakın işbaşında olan bir iktidar var. Bu iktidar sahipleri ellerini başlarının arasına alarak düşünmeli: Biz, ahlâklı, iffetli, hayâlı, utanan bir nesil yetiştirmek için ne yaptık, diye. Lütfen bu konu üzerinde ciddiyetle durunuz. Ekonomik badireyi atlatırız, ancak ahlâkî çöküntüyü tamir etmek çok güçtür. Bedeli çok ağır olur…. Burhan Bozgeyik
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haber111.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.