MİSAFİR KALEM
Köşe Yazarı
MİSAFİR KALEM
 

AİLE, VATAN VE NAMUS BİLDİRİSİ

AİLE, VATAN VE NAMUS BİLDİRİSİ Erkek vatandaşları devlet kavramına düşmanlaştırdığı için bir milli güvenlik sorunu haline gelmiş olan 6284 sayılı kanun aile hukukundaki zincirleme sorunların da ana kaynağıdır. Kültürel kodlarımıza tümüyle aykırı biçimde Feminizm ideolojisiyle yazılmış bu kanun, cinsel ayrımcılık içerdiğinden sayısı toplamda 5 MİLYONU aşmış dev bir mağdur kitlesi üretmiştir. Kadın beyanını esas aldığı için pek çok kadın açısından evlilikte zina yapmak, boşanırken yüksek tazminat almak amacıyla türlü iftiralar atmak için silah olarak kullanılan 6284 sayılı kanun; evliliklerin hızla azalıp boşanmaların hızla artmasına, süresiz nafaka mahkumiyetine ve ödenemediğinde nafaka hapsine, velayet ve çocuk haczi sorunlarına, çocuğun babaya düşman edilmesine nihayetinde de cinnet, cinayet ve intiharlara sebep olmaktadır. Kültürümüze ve kanunlarımıza göre aile, resmi nikahlı erkek-kadın ve varsa çocuktan oluştuğu halde 6284’ün çarpık mantığı şiddet yaygarası bahanesiyle partner yaşantısını meşru görmektedir. Aile Bakanlığı’nda ailenin bireyleri olan kadın ve çocuğu temsilen Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü ve Çocuk Hizmetleri Genel Müdürlüğü var iken Erkek Sorunları Genel Müdürlüğü yoktur ve erkek aile kavramından kapı dışarı edilmiş olup devlet katında muhatap bulamamakta ve muhatap alınmamaktadır. Aile babası bir erkeğin Aile Bakanı olarak atanması hiç akla bile gelmemekte, ilginç bir biçimde bütün Aile Bakanları kadınlardan atanmaktadır. Aile Bakanlığı’nın il müdürlüklerine bağlı ŞÖNİM (Şiddet Önleme ve İzleme Müdürlüğü) birimlerinin kilit noktalardaki personellerinin de ezici çoğunluğu kadınlardan oluşmaktadır. 5840 sayılı kanunla faaliyet gösteren TBMM Kadın-Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu (KEFEK), 22’si kadın 4’ü erkek 26 vekilden oluşmaktadır. KEFEK üyelerinin belirlenmesinde ilgili kanunun 2.2 maddesiyle kadın vekillere öncelik tanınması, madde 1.1’de ise kadın haklarının korunması ve geliştirilmesi amacıyla tek yönlü cinsiyetçi bir tutum benimsemesi cinsel ayrımcılık üretmektedir. 4787 sayılı kanunla kurulan ve boşanma davalarının görüldüğü Aile Mahkemeleri hakimlerinin ezici çoğunluğu kadınlardan oluşmaktadır. Aynı şekilde boşanma davalarının en üst mercisi olan Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’ndeki 17 tetkik hakiminin 15’i kadındır. Aile İçi Şiddet Bürosu Savcılarının da ezici çoğunluğu kadınlardan seçilmektedir. Erkek ile kadın arasındaki ihtilafların incelendiği, soruşturulduğu ya da kovuşturulduğu yerlerde çalışan personelde kadın-erkek sayısal dengesine son derece dikkat edilmelidir! Atatürk dönemi 743 sayılı Türk Medeni Kanunu’nda yer alan “Aile reisi erkektir. Aile birliğini koca temsil eder. Kadın, gücü yettiği kadar kocasının muavini (yardımcısı) ve müşaviridir (danışmanıdır) ve çocuk ana-babasına riayete mecburdur. Ana-baba çocuklarını tedip (uslandırma) ve terbiye hakkına sahiptir. Ana-babanın çocuğun dini terbiyesini tayin etme hürriyetini sınırlayan her türlü mukavele geçersizdir. Evlenirken varsayılan mal ayrılığı rejimidir. Eski eşe ödenen yoksulluk nafakası ağır kusur varsa azami bir yıla kadardır ve nafaka ödeyen ya da alan eşlerden herhangi birisi yeniden evlenirse nafaka yükümlülüğü son bulur. Çocuk için ödenen iştirak nafakasının gerçekten de çocuğa harcanıp harcanmadığı hâkim tarafından düzenli olarak kontrol edilir.” gibi hükümler 2002 yılından bu yana yürürlükte olan 4721 sayılı mevcut Medeni Kanun’a mutlaka konulmalıdır. Aile birliği kurumu başsız bırakılmıştır. Hiçbir ülkede aynı anda iki Cumhurbaşkanı olmadığı gibi bir evin içinde de iki reis olmamalıdır. Erkek, aile birliği reisi olarak tanımlanmalı; delilsiz, belgesiz, şahitsiz biçimde hiç kimsenin lafına itibar edilmemelidir. Eski eşe ödenen yoksulluk nafakası AĞIR KUSUR VARSA azami 1 yıla kadar olmalı, taraflardan biri yeniden evlendiğinde nafaka ödemesi sona ermeli; iştirak nafakasının çocuk için harcanıp harcanmadığı düzenli olarak kontrol edilmelidir. Erkekten kadına yönelik şiddetin 82 oranında baş sebebi olan evlilikte zina mutlaka TCK kapsamında yeniden suç olarak tanımlanmalıdır. Kötüye kullanılan velayet el değiştirmeli, çocuk teslim merkezleri kurulmalı, hâkim kararını çiğneyerek çocuğu babasına göstermeyen ve hatta düşman eden kadınlar cezalandırılmalıdır. “Şiddetin her türlüsüne hayır!” demek yerine sadece “Kadına şiddete hayır!” demek cinsel bölücülüktür. Toplam şiddet olayları içinden sadece kadının mağdur olduğu vakaların cımbız ve büyüteçle yansıtılmasını emreden, boşanmaların, cinnet, cinayet ve intiharların baş sebebi halindeki ve feshedilmiş İstanbul Sözleşmesi paçavrasına dayalı 6284 sayılı iftira ve fuhuş kanunu da bir an önce iptal edilmelidir! Sürekli cinsel bölücülük üreterek erkek, aile, namus, vatan, millet, din ve devlet düşmanlığı yapan, doğal kadın-erkek dengesini bozarak sosyal terör üreten Feminist ve LGBT dernekleri sosyal terör örgütü ilan edilerek kapatılmalı; elebaşları tutuklanarak yargılanmalıdır. Vatandaşların cinsiyet temelinde sürekli kışkırtılmalarına ve ayrıştırılmalarına dönük bölücü zihniyetin kökü kurutulmalıdır. Doğal, meşru ve yasal kadın-erkek ilişkileri dışındaki farklı cinsel yönelimlerin meşrulaştırılarak idealize edilip toplumda yaygınlaştırılması ve partner yaşantısı önlenmelidir. Genel ahlaksızlığı yaymak amacıyla hazırlandığı gün gibi ortada ve kimin eli kimin cebinde belli olmayan dizi ve programlara son verdirilmelidir. Farklı dünya görüşlerinden ve çeşitli siyasi partilerin seçmenlerinden oluşan üyelere sahip Sivil Toplum Kuruluşlarının üst çatısı olarak partiler üstü milli bir sorun olarak gördüğümüz ve iftira, evlilikte zina, fuhuş, boşanma, tazminat, süresiz nafaka, çocuk gaspı ve diğer her türlü kötüye kullanılarak aile şerefinin ve namus kavramının ırzına geçen 6284 sayılı kanunun kaldırılmasına desteğimiz tamdır. Her bakımdan son derece yıkıcı bu kanunun kaldırılmasına karşı çıkacak olanlara tepkimiz ve direncimiz de tam olacaktır. Yerli ve milli olmayan, yuva yıkan ve fuhuş toplumu üreten işbu kanunun bir an önce kaldırılması elzemdir. Sonuç alana kadar sarsılmaz iradeyle 6284’ün iptalini ve aile hukukuna dair diğer sorunların da kültürel kodlarımıza uygun yasal düzenlemelerle çözülmesini ısrarla talep ettiğimizi kamuoyuna açıkça ilan ederiz. 20 Sivil Toplum Kuruluşu adına AİLE DERNEKLERİ BİRLİĞİ
Ekleme Tarihi: 09 Nisan 2021 - Cuma

AİLE, VATAN VE NAMUS BİLDİRİSİ

AİLE, VATAN VE NAMUS BİLDİRİSİ Erkek vatandaşları devlet kavramına düşmanlaştırdığı için bir milli güvenlik sorunu haline gelmiş olan 6284 sayılı kanun aile hukukundaki zincirleme sorunların da ana kaynağıdır. Kültürel kodlarımıza tümüyle aykırı biçimde Feminizm ideolojisiyle yazılmış bu kanun, cinsel ayrımcılık içerdiğinden sayısı toplamda 5 MİLYONU aşmış dev bir mağdur kitlesi üretmiştir. Kadın beyanını esas aldığı için pek çok kadın açısından evlilikte zina yapmak, boşanırken yüksek tazminat almak amacıyla türlü iftiralar atmak için silah olarak kullanılan 6284 sayılı kanun; evliliklerin hızla azalıp boşanmaların hızla artmasına, süresiz nafaka mahkumiyetine ve ödenemediğinde nafaka hapsine, velayet ve çocuk haczi sorunlarına, çocuğun babaya düşman edilmesine nihayetinde de cinnet, cinayet ve intiharlara sebep olmaktadır. Kültürümüze ve kanunlarımıza göre aile, resmi nikahlı erkek-kadın ve varsa çocuktan oluştuğu halde 6284’ün çarpık mantığı şiddet yaygarası bahanesiyle partner yaşantısını meşru görmektedir. Aile Bakanlığı’nda ailenin bireyleri olan kadın ve çocuğu temsilen Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü ve Çocuk Hizmetleri Genel Müdürlüğü var iken Erkek Sorunları Genel Müdürlüğü yoktur ve erkek aile kavramından kapı dışarı edilmiş olup devlet katında muhatap bulamamakta ve muhatap alınmamaktadır. Aile babası bir erkeğin Aile Bakanı olarak atanması hiç akla bile gelmemekte, ilginç bir biçimde bütün Aile Bakanları kadınlardan atanmaktadır. Aile Bakanlığı’nın il müdürlüklerine bağlı ŞÖNİM (Şiddet Önleme ve İzleme Müdürlüğü) birimlerinin kilit noktalardaki personellerinin de ezici çoğunluğu kadınlardan oluşmaktadır. 5840 sayılı kanunla faaliyet gösteren TBMM Kadın-Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu (KEFEK), 22’si kadın 4’ü erkek 26 vekilden oluşmaktadır. KEFEK üyelerinin belirlenmesinde ilgili kanunun 2.2 maddesiyle kadın vekillere öncelik tanınması, madde 1.1’de ise kadın haklarının korunması ve geliştirilmesi amacıyla tek yönlü cinsiyetçi bir tutum benimsemesi cinsel ayrımcılık üretmektedir. 4787 sayılı kanunla kurulan ve boşanma davalarının görüldüğü Aile Mahkemeleri hakimlerinin ezici çoğunluğu kadınlardan oluşmaktadır. Aynı şekilde boşanma davalarının en üst mercisi olan Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’ndeki 17 tetkik hakiminin 15’i kadındır. Aile İçi Şiddet Bürosu Savcılarının da ezici çoğunluğu kadınlardan seçilmektedir. Erkek ile kadın arasındaki ihtilafların incelendiği, soruşturulduğu ya da kovuşturulduğu yerlerde çalışan personelde kadın-erkek sayısal dengesine son derece dikkat edilmelidir! Atatürk dönemi 743 sayılı Türk Medeni Kanunu’nda yer alan “Aile reisi erkektir. Aile birliğini koca temsil eder. Kadın, gücü yettiği kadar kocasının muavini (yardımcısı) ve müşaviridir (danışmanıdır) ve çocuk ana-babasına riayete mecburdur. Ana-baba çocuklarını tedip (uslandırma) ve terbiye hakkına sahiptir. Ana-babanın çocuğun dini terbiyesini tayin etme hürriyetini sınırlayan her türlü mukavele geçersizdir. Evlenirken varsayılan mal ayrılığı rejimidir. Eski eşe ödenen yoksulluk nafakası ağır kusur varsa azami bir yıla kadardır ve nafaka ödeyen ya da alan eşlerden herhangi birisi yeniden evlenirse nafaka yükümlülüğü son bulur. Çocuk için ödenen iştirak nafakasının gerçekten de çocuğa harcanıp harcanmadığı hâkim tarafından düzenli olarak kontrol edilir.” gibi hükümler 2002 yılından bu yana yürürlükte olan 4721 sayılı mevcut Medeni Kanun’a mutlaka konulmalıdır. Aile birliği kurumu başsız bırakılmıştır. Hiçbir ülkede aynı anda iki Cumhurbaşkanı olmadığı gibi bir evin içinde de iki reis olmamalıdır. Erkek, aile birliği reisi olarak tanımlanmalı; delilsiz, belgesiz, şahitsiz biçimde hiç kimsenin lafına itibar edilmemelidir. Eski eşe ödenen yoksulluk nafakası AĞIR KUSUR VARSA azami 1 yıla kadar olmalı, taraflardan biri yeniden evlendiğinde nafaka ödemesi sona ermeli; iştirak nafakasının çocuk için harcanıp harcanmadığı düzenli olarak kontrol edilmelidir. Erkekten kadına yönelik şiddetin 82 oranında baş sebebi olan evlilikte zina mutlaka TCK kapsamında yeniden suç olarak tanımlanmalıdır. Kötüye kullanılan velayet el değiştirmeli, çocuk teslim merkezleri kurulmalı, hâkim kararını çiğneyerek çocuğu babasına göstermeyen ve hatta düşman eden kadınlar cezalandırılmalıdır. “Şiddetin her türlüsüne hayır!” demek yerine sadece “Kadına şiddete hayır!” demek cinsel bölücülüktür. Toplam şiddet olayları içinden sadece kadının mağdur olduğu vakaların cımbız ve büyüteçle yansıtılmasını emreden, boşanmaların, cinnet, cinayet ve intiharların baş sebebi halindeki ve feshedilmiş İstanbul Sözleşmesi paçavrasına dayalı 6284 sayılı iftira ve fuhuş kanunu da bir an önce iptal edilmelidir! Sürekli cinsel bölücülük üreterek erkek, aile, namus, vatan, millet, din ve devlet düşmanlığı yapan, doğal kadın-erkek dengesini bozarak sosyal terör üreten Feminist ve LGBT dernekleri sosyal terör örgütü ilan edilerek kapatılmalı; elebaşları tutuklanarak yargılanmalıdır. Vatandaşların cinsiyet temelinde sürekli kışkırtılmalarına ve ayrıştırılmalarına dönük bölücü zihniyetin kökü kurutulmalıdır. Doğal, meşru ve yasal kadın-erkek ilişkileri dışındaki farklı cinsel yönelimlerin meşrulaştırılarak idealize edilip toplumda yaygınlaştırılması ve partner yaşantısı önlenmelidir. Genel ahlaksızlığı yaymak amacıyla hazırlandığı gün gibi ortada ve kimin eli kimin cebinde belli olmayan dizi ve programlara son verdirilmelidir. Farklı dünya görüşlerinden ve çeşitli siyasi partilerin seçmenlerinden oluşan üyelere sahip Sivil Toplum Kuruluşlarının üst çatısı olarak partiler üstü milli bir sorun olarak gördüğümüz ve iftira, evlilikte zina, fuhuş, boşanma, tazminat, süresiz nafaka, çocuk gaspı ve diğer her türlü kötüye kullanılarak aile şerefinin ve namus kavramının ırzına geçen 6284 sayılı kanunun kaldırılmasına desteğimiz tamdır. Her bakımdan son derece yıkıcı bu kanunun kaldırılmasına karşı çıkacak olanlara tepkimiz ve direncimiz de tam olacaktır. Yerli ve milli olmayan, yuva yıkan ve fuhuş toplumu üreten işbu kanunun bir an önce kaldırılması elzemdir. Sonuç alana kadar sarsılmaz iradeyle 6284’ün iptalini ve aile hukukuna dair diğer sorunların da kültürel kodlarımıza uygun yasal düzenlemelerle çözülmesini ısrarla talep ettiğimizi kamuoyuna açıkça ilan ederiz. 20 Sivil Toplum Kuruluşu adına AİLE DERNEKLERİ BİRLİĞİ
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haber111.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.