MİSAFİR KALEM
Köşe Yazarı
MİSAFİR KALEM
 

DEİZMLE TOPYEKÛN MÜCADELE EDİLMEZSE...

DEİZMLE TOPYEKÛN MÜCADELE EDİLMEZSE... Bir toplumu yozlaştırmanın yolu dili ve dinini değiştirmektir. Evvela dille oynandığı takdirde, toplumun kendi inancını destekleyen en önemli unsur yozlaştırılmış olacaktır. İnancı yansıtmayan bir dil söz konusu olursa dil ve din zamanla birbirine uzaklaşacak ve yabancılaşacaktır. Hiç şüphesiz ki Latin harflerinin kabul edilmesi ile dil ve din birbirinden kopmaya başlamış ve zamanla birbirini karşılayamaz olmuştur. Yaklaşık 75.000 kelimenin Arapça'da olup Türkçe'de karşılığı olmadığı görüşü perspektifinde düşünülürse Latince’nin Türkçe'ye uyarlanışı ile birlikte Türkçe'nin de zamanla kısırlaştığı ve konuşma dilinde anlamını da yitirerek zamanla, inanç kavramlarını karşılayamaz hale geldiği bir gerçektir. Dilden sonra özellikle sıra inanç yozlaştırılmasına gelmiş ve Müslüman olan gençliği doğrudan hıristiyanlığa, museviliğe, sosyalizme ya da ateizme sürüklemeleri zor olduğundan dolayı, bir geçiş kavramı olan deizmle gençliğin imanını çalmaya çalışmaktadırlar. Deizm kimlerin eliyle gerçekleşiyor? Evvela bir fizikçi ya da bir coğrafyacı çıkıp inanç kavramı üzerine bir değişiklik yapmaya kalkarsa başarısız olacağı bir gerçektir. Rol model ve uzmanlık gücü, algı ve propagandanın sosyal psikolojideki etkisi de düşünülürse, bu işi en rahat bir şekilde nefse hitap eden ve İslâmî kırmızı çizgileri olmayan, yani Islâmî prensiplere sıkı sıkıya bağlı olmayan, dünyayı ahirete tercih eden bazı ilahiyatçılar (Yaşar Nuri Öztürk), Diyanetçiler (F.Gülen), din öğretmeni kimliğindeki kişilerle, uzmanlık algısını da kullanarak Deizmi öne sürdüler. Yaşar Nuri Öztürk kendisi Deizm kitabını yazdıktan sonra vefat etmiştir. Oysa yıllarca bu insanın kitapları İlahiyat fakültelerinde okutulmuş ve halen de etkisi devam edilmektedir. Bu kitaplarla yetişecek olanların da Deist olması gayet normaldir. Diğer bir unsur ise son zamanlarda özellikle doğrudan Kuran'a saldıramadıklarından dolayı, yine aynı algıyla, sanki Peygamber Efendimiz aleyhisselatu vesselam, peygamberlik görevini tamamlayıp vefat etmiştir, bundan dolayı sadece "Kur'an Bize Yeter", artık peygamber gelmeyeceğinden dolayı, Kur'an'ın hükmü din için yeterlidir mantığından yola çıkan ve hem Peygamber Aleyhisselam'ı hem de şüphe karıştırdıkları Hadisi Şerifler üzerinden, hadisi şerifleri itibarsızlaştıran "malum bir grup" deizmin temel sebeplerinden, aktörlerindendir. "Kuran bize yeter deyip tefsir, meal yazmaları da içine düştükleri çelişkiyi anlamak için yeter de artar." Nasıl ki bir öğretmeni itibarsızlaştırdığınız zaman, bir talebe artık onu rol model kabul etmeyecekse, Hadisi Şeriflere şüphe karıştırmak, Peygamber Aleyhisselam'ı itibarsızlaştırmak elbette dinin mahiyetini, manasını bilmeyen genç nesiller, zamanla Peygamber Aleyhisselam'dan, hadisi şeriflerden soğuyacaktır ve sonuç deizm... Yani haşa, "Allahü Teala yeryüzünü yarattı fakat karışmasın" Yani bir nevi "Emekli bir Allah" figürü ile İslam'ı yozlaştırmaktadırlar. Evet şunu da kabul etmek lazım ki, bu zamanda özellikle çeşitli faktörlerle oynanan genler, yani genlerin değişimi, genetiği değiştirilmiş organizmalarla, insan metabolizmasına insan beynine verilen hasarlar sonucunda, artık zeki ama akılsız, mantık muhakeme kuramayan bir nesil yetişmektedir ve şehvetine düşkün, dehasını kullanmayan bu gençlik, elbette şehvetine ve nefsine uymak daha rahat geldiğinden, daha kolay olduğundan, dolayısıyla bütün ibadetleri ve itikadı ile İslâm’ı kabul etmektense, deizmi kabul etmektedirler. Çözüm ise bir bütün olarak öncelikle ilahiyat fakültelerindeki deizmi destekleyen yani Kur'an'ın, İslam'ın temel manası olan kavramlara aykırı ne varsa bir bütün olarak ortadan kaldırılmalıdır. Yani eserler evvela deizmden, sosyalizmden ve lakayt bir din tasavvuru içerisindeki ne var ne yok bütün eserlerden çıkarılması gerekiyor. Bir diğer unsur ise kendine hoca diyen veya ilahiyat fakültesi mezunu İlahiyatçı ya da din kültürü öğretmeni, her kim varsa, dini ilgilendiren, Kur'an'a ters düşen söz ve davranışları bulunanların da bir şekilde evvela o meslekten alınıp, başka bir görev verilmesi gerekmektedir. Ayrıca diğer unsur ise deizmi destekleyen bize Kur'an yeter diyen mealciler, televizyonlarda, radyolarda, gazetelerde boy göstermesi yasaklanmalıdır. Hiç şüphesiz ki ayet üzerinde tartışmak caiz değildir. Hâşâ iki karşıt fikri ayetlerle biri diğerini çürütmek için yapılan televizyon tartışmaları, sanki iki ayet birbirine muhalifmiş gibi gibi bir imaj oluşturmaktadır. Halbuki Kur'an-ı Kerim'deki bütün ayetler birbirini desteklemektedir. Bundan dolayı bu tür programlar kesinlikle yasaklanmalıdır. Bu inanç özgürlüğünün bir diğer karşılığıdır. Çünkü eğer kişinin algısıyla oynuyorsa burada inanç Özgürlüğü de elinden alınıyor demektir. Evet, vatan sevgisi imandandır. Eğer siz imanı sarsarsanız vatan'da sarsılır. Dolayısıyla bu gençliği, bu nesli ateizmden, sosyalizmden, komünizmden, bütün “izm”lerden kurtarmak için evvela şu deizm üzerinden, imansızlığa giden yolun köprüsü olan deizmi ortadan kaldırmak gerekiyor. Bunun içinde topyekûn devlet ve sivil toplum birlikte hareket etmelidir. Son olarak Şeklini kaybeden genç nesil üzerinde ciddi bir çalışma yapılmazsa bu genç nesil mayasını da kaybedecektir. Adnan Kalkan
Ekleme Tarihi: 15 Şubat 2022 - Salı

DEİZMLE TOPYEKÛN MÜCADELE EDİLMEZSE...

DEİZMLE TOPYEKÛN MÜCADELE EDİLMEZSE... Bir toplumu yozlaştırmanın yolu dili ve dinini değiştirmektir. Evvela dille oynandığı takdirde, toplumun kendi inancını destekleyen en önemli unsur yozlaştırılmış olacaktır. İnancı yansıtmayan bir dil söz konusu olursa dil ve din zamanla birbirine uzaklaşacak ve yabancılaşacaktır. Hiç şüphesiz ki Latin harflerinin kabul edilmesi ile dil ve din birbirinden kopmaya başlamış ve zamanla birbirini karşılayamaz olmuştur. Yaklaşık 75.000 kelimenin Arapça'da olup Türkçe'de karşılığı olmadığı görüşü perspektifinde düşünülürse Latince’nin Türkçe'ye uyarlanışı ile birlikte Türkçe'nin de zamanla kısırlaştığı ve konuşma dilinde anlamını da yitirerek zamanla, inanç kavramlarını karşılayamaz hale geldiği bir gerçektir. Dilden sonra özellikle sıra inanç yozlaştırılmasına gelmiş ve Müslüman olan gençliği doğrudan hıristiyanlığa, museviliğe, sosyalizme ya da ateizme sürüklemeleri zor olduğundan dolayı, bir geçiş kavramı olan deizmle gençliğin imanını çalmaya çalışmaktadırlar. Deizm kimlerin eliyle gerçekleşiyor? Evvela bir fizikçi ya da bir coğrafyacı çıkıp inanç kavramı üzerine bir değişiklik yapmaya kalkarsa başarısız olacağı bir gerçektir. Rol model ve uzmanlık gücü, algı ve propagandanın sosyal psikolojideki etkisi de düşünülürse, bu işi en rahat bir şekilde nefse hitap eden ve İslâmî kırmızı çizgileri olmayan, yani Islâmî prensiplere sıkı sıkıya bağlı olmayan, dünyayı ahirete tercih eden bazı ilahiyatçılar (Yaşar Nuri Öztürk), Diyanetçiler (F.Gülen), din öğretmeni kimliğindeki kişilerle, uzmanlık algısını da kullanarak Deizmi öne sürdüler. Yaşar Nuri Öztürk kendisi Deizm kitabını yazdıktan sonra vefat etmiştir. Oysa yıllarca bu insanın kitapları İlahiyat fakültelerinde okutulmuş ve halen de etkisi devam edilmektedir. Bu kitaplarla yetişecek olanların da Deist olması gayet normaldir. Diğer bir unsur ise son zamanlarda özellikle doğrudan Kuran'a saldıramadıklarından dolayı, yine aynı algıyla, sanki Peygamber Efendimiz aleyhisselatu vesselam, peygamberlik görevini tamamlayıp vefat etmiştir, bundan dolayı sadece "Kur'an Bize Yeter", artık peygamber gelmeyeceğinden dolayı, Kur'an'ın hükmü din için yeterlidir mantığından yola çıkan ve hem Peygamber Aleyhisselam'ı hem de şüphe karıştırdıkları Hadisi Şerifler üzerinden, hadisi şerifleri itibarsızlaştıran "malum bir grup" deizmin temel sebeplerinden, aktörlerindendir. "Kuran bize yeter deyip tefsir, meal yazmaları da içine düştükleri çelişkiyi anlamak için yeter de artar." Nasıl ki bir öğretmeni itibarsızlaştırdığınız zaman, bir talebe artık onu rol model kabul etmeyecekse, Hadisi Şeriflere şüphe karıştırmak, Peygamber Aleyhisselam'ı itibarsızlaştırmak elbette dinin mahiyetini, manasını bilmeyen genç nesiller, zamanla Peygamber Aleyhisselam'dan, hadisi şeriflerden soğuyacaktır ve sonuç deizm... Yani haşa, "Allahü Teala yeryüzünü yarattı fakat karışmasın" Yani bir nevi "Emekli bir Allah" figürü ile İslam'ı yozlaştırmaktadırlar. Evet şunu da kabul etmek lazım ki, bu zamanda özellikle çeşitli faktörlerle oynanan genler, yani genlerin değişimi, genetiği değiştirilmiş organizmalarla, insan metabolizmasına insan beynine verilen hasarlar sonucunda, artık zeki ama akılsız, mantık muhakeme kuramayan bir nesil yetişmektedir ve şehvetine düşkün, dehasını kullanmayan bu gençlik, elbette şehvetine ve nefsine uymak daha rahat geldiğinden, daha kolay olduğundan, dolayısıyla bütün ibadetleri ve itikadı ile İslâm’ı kabul etmektense, deizmi kabul etmektedirler. Çözüm ise bir bütün olarak öncelikle ilahiyat fakültelerindeki deizmi destekleyen yani Kur'an'ın, İslam'ın temel manası olan kavramlara aykırı ne varsa bir bütün olarak ortadan kaldırılmalıdır. Yani eserler evvela deizmden, sosyalizmden ve lakayt bir din tasavvuru içerisindeki ne var ne yok bütün eserlerden çıkarılması gerekiyor. Bir diğer unsur ise kendine hoca diyen veya ilahiyat fakültesi mezunu İlahiyatçı ya da din kültürü öğretmeni, her kim varsa, dini ilgilendiren, Kur'an'a ters düşen söz ve davranışları bulunanların da bir şekilde evvela o meslekten alınıp, başka bir görev verilmesi gerekmektedir. Ayrıca diğer unsur ise deizmi destekleyen bize Kur'an yeter diyen mealciler, televizyonlarda, radyolarda, gazetelerde boy göstermesi yasaklanmalıdır. Hiç şüphesiz ki ayet üzerinde tartışmak caiz değildir. Hâşâ iki karşıt fikri ayetlerle biri diğerini çürütmek için yapılan televizyon tartışmaları, sanki iki ayet birbirine muhalifmiş gibi gibi bir imaj oluşturmaktadır. Halbuki Kur'an-ı Kerim'deki bütün ayetler birbirini desteklemektedir. Bundan dolayı bu tür programlar kesinlikle yasaklanmalıdır. Bu inanç özgürlüğünün bir diğer karşılığıdır. Çünkü eğer kişinin algısıyla oynuyorsa burada inanç Özgürlüğü de elinden alınıyor demektir. Evet, vatan sevgisi imandandır. Eğer siz imanı sarsarsanız vatan'da sarsılır. Dolayısıyla bu gençliği, bu nesli ateizmden, sosyalizmden, komünizmden, bütün “izm”lerden kurtarmak için evvela şu deizm üzerinden, imansızlığa giden yolun köprüsü olan deizmi ortadan kaldırmak gerekiyor. Bunun içinde topyekûn devlet ve sivil toplum birlikte hareket etmelidir. Son olarak Şeklini kaybeden genç nesil üzerinde ciddi bir çalışma yapılmazsa bu genç nesil mayasını da kaybedecektir. Adnan Kalkan
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haber111.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.