MİSAFİR KALEM
Köşe Yazarı
MİSAFİR KALEM
 

ÇEVRE VE PARTİ KİRLİLİĞİ

ÇEVRE VE PARTİ KİRLİLİĞİ Telefonumda yaklaşık 9 bine yakın numara vardır. Sabah baktım birçok eş dost tarafından müthiş bir şekilde cuma mesajı gönderilmiş. Bu mesajların içerisinde de Parti başkanlarının/taraftarlarının mesajları ilk sırayı almaktadır. Dava adamlığı kavramı da mesajın ana temasıdır. Önce sözlerim başkasına değil kendime olmak üzere; kendi kendime şöyle bir mülahaza ettim: Laftan başka icraatı olmayan, Cumanın anlam ve mesajını kavrayamayan, hak hakim olsun diye derdi olmayan, Allah yolunda çalışmayan, Allah yoluna iki kuruş nakit ayıramayan; yazmaya konuşmaya gelince mangalda kül bırakmayan; hep zengin ve iş adamlarından yardım bekleyen; dava adamlığını da kimseye vermeyen; ayda 50 TL Allah yoluna verin deyince “ben emekliyim zor geçiniyorum” diyen birinin Cuma mesajının ne kadar samimiyeti, inandırıcılığı olur? Allah “Ey iman edenler niçin yapmadıklarınızı/yapmayacaklarınızı başkasına söylüyorsunuz” (Saf, 2) şeklinde uyarmasına rağmen, Allah bu mesajları ne kadar etkili ve tesirli kılar? Varın siz düşünün. Önemli bir husus; en basitinden 50 TL bir kişi (amir, memur, emekli vs) için bir şey değildir. Ayda 50 kişi, 50 TL vermiş olsa en az iki yerde İslami faaliyet yapılır. Daha 50 TL’yi Allah yoluna vermeyen birinin dava adamlığının samimiyeti ne kadar olur? Ben takdiri sizlere bırakıyorum. Örneğin Milli Görüşün ilk ortaya çıktığı dönemlerde emeklisi, memuru, işadamı, öğrencisi kısaca herkes gücü nispetinde helal kazancından, yani cebinden nakit verdi ve Türkiye’de samimi taraftar 20’lere ulaştı. (Şuan bu samimi insanlar eritildi ve dünyevileştirildi ayrı konu). Siyonizm bunu fark edince gereğini yaptı. Aslında konum bu değildir. Dernek görünümünde olan veya olamayan partilerle ilgili kendi kendime şunu sordum: 30-35 kişi bir araya geldimi parti kuruyor, dedim. Bunların ne bir davaları, ne ilmi-fikri derinlikleri var. Ortaya koymuş oldukları ne bir medeniyet projeleri var? Hepsi bir birbirinin fotokopisi gibidir. Kendi kendime bunların hepsi faizci, faizci olmasalar bile faizcilerin yanında, hepsi batı taklitçisi, batı taklitçisi olmasalar bile, batı taklitçilerin yanında, bir kısmı ırkçı, bir kısmı bu iş Amerika’sız olmaz diyor. Avrupa Birlikçi, büyük çoğu “Bilderbergçi”, kimisi “Fulbright Sözleşmeci” ve zinanın serbest ve domuz etinin kasaplık et olmasını savunuyor, dedim. Halkın inanç değerlerine muhalif; halkçı görünüyor halk düşmanı, bazıları zaten yıllarca işbaşındaydı, neyi yapmak istediler de yapamadılar? Halk gerekli desteği sonuna kadar verdi ve iş yapın diye verdi, dedim. Kendime “halka zulmeden anlayışla halkı nasıl kurtaracaklar?” diye sordum. Kiminizi çevrenizdekiler pohpohluyor fikri derinlik yok, analitik düşünebilme yok medeniyet tasavvuru yok, çapınız yok, sonra tok acın halinden ne anlar? diye düşündüm. Allah aşkına o zaman birbirinizden ne farkınız var? Amacınız ülkeye hizmet yapmaksa, “Hakkıdır Hakka tapan milletimin istiklal” anlayışında bir araya geliniz. Ortaya bir farkındalık koyunuz, bir fark oluşturunuz. Amacınız aynı ve hakka, halka adil olarak hizmet etmekse birkaç taneniz bir araya geliniz. Halka gerçekçi, ayağı yere basan, kadim değerlerimizi önceleyen, medeniyetimizi ve insanı merkeze alan uygulanabilir; Nasrettin Hocanın koyunların yününden borç ödemesine benzemeyen; bir proje sununuz. Bu kadar masraf yapmayınız, her parti her yerde teşkilat kurduğunda yer kirası, çalışanın ücreti, stopaj vergisi, yapılacak faaliyet masrafları maddi olarak ülkeye zarardır. Bu harcamanın öbür dünyada da faydasını görülmeyecek bir harcama olduğu kanaatindeyim. Çünkü batıl amaç için harcanan para hayır olmaz. İçişleri Bakanlığının kayıtlarına göre Türkiye genelinde 116 aktif siyasi parti olduğu biliniyor. Bir birinizden farkınız olmayacaksa bu sadece parti kirliliği olur. Çevre kirliliği genel olarak; hava kirliliği, su kirliliği, toprak kirliliği, gürültü kirliliği ve görüntü kirliliği olarak sınıflandırılır. Bu çevre kirlilikleri tabiata zarar vererek doğrudan veya dolaylı olarak tabiatta yaşamını sürdüren tüm canlıların zarar görmesine neden olmaktadır. Parti kirliliği de halkın birliğine, beraberliğine, kardeşliği ve barışına, ekonomisine zarar verir, halkın fikri kıblesini şaşırtır. Asla parti kurulmasına ve hizmet alanı olarak düşünülmesine karşı değilim ancak siyasallaşmayınız sivilleşiniz. Adaleti ve Hakkı savununuz, önce kendi nefsinizde yakınınızda hakkı ve adaleti uygulayınız, hak asla değişmezdir. “Rabbinden gelen haktır asla tereddüde düşmeyiniz.” Bu yolda parti olunuz ve siyaset yapınız. Devlet adamı olunuz, devlet adamı gelecek yüz yılı, parti başkanı gelecek seçimi düşünür. Hakkı savunan lider olunuz; bu lider halkın üzerinde bölme, çıkarma işlemi değil toplama ve çarpma işlemi yapar. Bu şekilde ortaya bir fark koyarsanız daha iyi olacağına inanıyorum. Selam ve dua ile…. Prof. Dr. Naki ERDEMİR Hak ve Kardeşlik Hareketi Gnl. Bşk.
Ekleme Tarihi: 16 Ekim 2021 - Cumartesi

ÇEVRE VE PARTİ KİRLİLİĞİ

ÇEVRE VE PARTİ KİRLİLİĞİ Telefonumda yaklaşık 9 bine yakın numara vardır. Sabah baktım birçok eş dost tarafından müthiş bir şekilde cuma mesajı gönderilmiş. Bu mesajların içerisinde de Parti başkanlarının/taraftarlarının mesajları ilk sırayı almaktadır. Dava adamlığı kavramı da mesajın ana temasıdır. Önce sözlerim başkasına değil kendime olmak üzere; kendi kendime şöyle bir mülahaza ettim: Laftan başka icraatı olmayan, Cumanın anlam ve mesajını kavrayamayan, hak hakim olsun diye derdi olmayan, Allah yolunda çalışmayan, Allah yoluna iki kuruş nakit ayıramayan; yazmaya konuşmaya gelince mangalda kül bırakmayan; hep zengin ve iş adamlarından yardım bekleyen; dava adamlığını da kimseye vermeyen; ayda 50 TL Allah yoluna verin deyince “ben emekliyim zor geçiniyorum” diyen birinin Cuma mesajının ne kadar samimiyeti, inandırıcılığı olur? Allah “Ey iman edenler niçin yapmadıklarınızı/yapmayacaklarınızı başkasına söylüyorsunuz” (Saf, 2) şeklinde uyarmasına rağmen, Allah bu mesajları ne kadar etkili ve tesirli kılar? Varın siz düşünün. Önemli bir husus; en basitinden 50 TL bir kişi (amir, memur, emekli vs) için bir şey değildir. Ayda 50 kişi, 50 TL vermiş olsa en az iki yerde İslami faaliyet yapılır. Daha 50 TL’yi Allah yoluna vermeyen birinin dava adamlığının samimiyeti ne kadar olur? Ben takdiri sizlere bırakıyorum. Örneğin Milli Görüşün ilk ortaya çıktığı dönemlerde emeklisi, memuru, işadamı, öğrencisi kısaca herkes gücü nispetinde helal kazancından, yani cebinden nakit verdi ve Türkiye’de samimi taraftar 20’lere ulaştı. (Şuan bu samimi insanlar eritildi ve dünyevileştirildi ayrı konu). Siyonizm bunu fark edince gereğini yaptı. Aslında konum bu değildir. Dernek görünümünde olan veya olamayan partilerle ilgili kendi kendime şunu sordum: 30-35 kişi bir araya geldimi parti kuruyor, dedim. Bunların ne bir davaları, ne ilmi-fikri derinlikleri var. Ortaya koymuş oldukları ne bir medeniyet projeleri var? Hepsi bir birbirinin fotokopisi gibidir. Kendi kendime bunların hepsi faizci, faizci olmasalar bile faizcilerin yanında, hepsi batı taklitçisi, batı taklitçisi olmasalar bile, batı taklitçilerin yanında, bir kısmı ırkçı, bir kısmı bu iş Amerika’sız olmaz diyor. Avrupa Birlikçi, büyük çoğu “Bilderbergçi”, kimisi “Fulbright Sözleşmeci” ve zinanın serbest ve domuz etinin kasaplık et olmasını savunuyor, dedim. Halkın inanç değerlerine muhalif; halkçı görünüyor halk düşmanı, bazıları zaten yıllarca işbaşındaydı, neyi yapmak istediler de yapamadılar? Halk gerekli desteği sonuna kadar verdi ve iş yapın diye verdi, dedim. Kendime “halka zulmeden anlayışla halkı nasıl kurtaracaklar?” diye sordum. Kiminizi çevrenizdekiler pohpohluyor fikri derinlik yok, analitik düşünebilme yok medeniyet tasavvuru yok, çapınız yok, sonra tok acın halinden ne anlar? diye düşündüm. Allah aşkına o zaman birbirinizden ne farkınız var? Amacınız ülkeye hizmet yapmaksa, “Hakkıdır Hakka tapan milletimin istiklal” anlayışında bir araya geliniz. Ortaya bir farkındalık koyunuz, bir fark oluşturunuz. Amacınız aynı ve hakka, halka adil olarak hizmet etmekse birkaç taneniz bir araya geliniz. Halka gerçekçi, ayağı yere basan, kadim değerlerimizi önceleyen, medeniyetimizi ve insanı merkeze alan uygulanabilir; Nasrettin Hocanın koyunların yününden borç ödemesine benzemeyen; bir proje sununuz. Bu kadar masraf yapmayınız, her parti her yerde teşkilat kurduğunda yer kirası, çalışanın ücreti, stopaj vergisi, yapılacak faaliyet masrafları maddi olarak ülkeye zarardır. Bu harcamanın öbür dünyada da faydasını görülmeyecek bir harcama olduğu kanaatindeyim. Çünkü batıl amaç için harcanan para hayır olmaz. İçişleri Bakanlığının kayıtlarına göre Türkiye genelinde 116 aktif siyasi parti olduğu biliniyor. Bir birinizden farkınız olmayacaksa bu sadece parti kirliliği olur. Çevre kirliliği genel olarak; hava kirliliği, su kirliliği, toprak kirliliği, gürültü kirliliği ve görüntü kirliliği olarak sınıflandırılır. Bu çevre kirlilikleri tabiata zarar vererek doğrudan veya dolaylı olarak tabiatta yaşamını sürdüren tüm canlıların zarar görmesine neden olmaktadır. Parti kirliliği de halkın birliğine, beraberliğine, kardeşliği ve barışına, ekonomisine zarar verir, halkın fikri kıblesini şaşırtır. Asla parti kurulmasına ve hizmet alanı olarak düşünülmesine karşı değilim ancak siyasallaşmayınız sivilleşiniz. Adaleti ve Hakkı savununuz, önce kendi nefsinizde yakınınızda hakkı ve adaleti uygulayınız, hak asla değişmezdir. “Rabbinden gelen haktır asla tereddüde düşmeyiniz.” Bu yolda parti olunuz ve siyaset yapınız. Devlet adamı olunuz, devlet adamı gelecek yüz yılı, parti başkanı gelecek seçimi düşünür. Hakkı savunan lider olunuz; bu lider halkın üzerinde bölme, çıkarma işlemi değil toplama ve çarpma işlemi yapar. Bu şekilde ortaya bir fark koyarsanız daha iyi olacağına inanıyorum. Selam ve dua ile…. Prof. Dr. Naki ERDEMİR Hak ve Kardeşlik Hareketi Gnl. Bşk.
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haber111.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.