MİSAFİR KALEM
Köşe Yazarı
MİSAFİR KALEM
 

K-POP SADECE MÜZİKTEN Mİ İBARET? 2

K-POP SADECE MÜZİKTEN Mİ İBARET? 2 Geçen hafta tanıtımını, gözlemlerimi ve muhtemel sakıncalarını yazdığım K-POP konusuna bu hafta gençlerimiz arasında bu denli yayılmasının sebeplerini ve çözüm önerilerimizi yazarak devam edeceğiz. Öncelikle şunu belirtmeliyim ki yazım çok büyük ilgi çekti. Gerek özelden gerekse de sosyal medyadan bu konuda kaygıları olan birçok kişi bana ulaşarak teşekkür etti. Bunun yanında elbette eleştirenler de oldu. Bir fikir ortaya koyduğunuzda desteklenmesini beklemek kadar eleştirilmesini de beklemeniz gerekir. Eğer bu gerçeği kaldıramıyorsanız fikir beyan etme girişiminde bulunmamanız gerekir. Bundan dolayı beni destekleyenler kadar düzeyli olarak eleştirenler de benim için çok kıymetlidir. Zira onlar, benim bakamadığım pencerelerin ve belki de farkına varamadığım ayrıntıların temsilcileri olarak fikir dünyamı genişletmeme vesile oluyorlar. Beni eleştiren yorumların içinde bir yorum vardı ki aslında tam da bu hafta yazacağım konuyu farkında olmadan yorumunda özetlemişti. İsmini ve yaşını yazmadığı için ismiyle hitap edemeyeceğim okuyucuma benden küçük olduğunu varsayarak “kardeşim” diye hitap etmek istiyorum. Zira o kardeşim problemin nereden kaynaklandığının ve çözümün nerede aranacağının ipuçlarını bizzat bir Army olarak birinci elden veriyordu. Okuyucumun bana cevap hakkı her daim vardır. Bana sosyal medya hesaplarımdan ulaşabilir. Müsaadenizle ilk olarak yoruma hiç dokunmadan aktarayım: “Bu konuda güzel araştırma yapmışsınız. Ve ben bir Army'im. SİZİN bahsettiğiniz çığlık atan, onları bayılan, kızlara kısaca oppacı deniyor. Ve tüm Army'ler böyle değil. Sizin yaptığınız sadece fandomunda kötü alanlarını ortaya çıkarmak. Ama bu konuda yanılıyorsunuz ki gençlik çok iyi yerlere gidiyor. Siz bunu farkında değilsiniz. Bts şarkılarında ne demek istediğini de araştırın. Diyorlar ki hayallerinizden vazgeçmeyin, umutlu olun, bizde bir gün dipteydik, ama buraya kadar yükseldik, sizde yapabilirsiniz diyorlar. Benim burada demek istediğim şey k-pop'u yanlış anlamanız ve görmeniz.. Siz o BTS üyelerinin ne kadar zorluk geçirdiklerini bilmiyorsunuz. Bir tanesi evde ailesinde sevilmiyor, kendini tuvaletlere kilitleyip ağlıyor, kendini yalnız hissediyor. Siz umarım araştırırsınız bts üyelerinin acılı hayatları diye. Belki biraz vicdanınız varsa anlarsınız. Çok army var, beni ailem sevmiyor, ben bts' ile hayata bağlandım diyor. Bazısı onları tanıyınca intihardan vazgeçtim diyor. Bunun gibi çok şey var. Umarım beni anlayabilmişsinizdir. Saygılarımla..”. Düşüncelerini hakarete başvurmadan açık ve net bir biçimde ifade eden okuyucuma çok teşekkür ediyorum. Umarım dediği gibi gençlik çok iyi yerlere geliyordur. Tabi “iyi” kavramından ne anladığımız da önemli ancak bu, konumuzun kapsamında değil. Okuyucumuz, ilk yazımda bahsettiğim kızların gerçekten var olduğunu ve onlara ”oppacı” denildiğini ifade ediyor. Ancak burada benim fandomdaki kötü örnekleri ön plana çıkardığımı ve abartıya kaçtığımı söylüyor. Fandom, hayran grubu demek. Yaptığım araştırmalarda sayısız fandom grubu olduğunu ve bu gruplarda bir çeşit rütbe/kıdem esasına göre bir hiyerarşik sistemin olduğunu öğrendim. Bu fandom grubu ünlüyü yakın takibe alarak her adımını izliyor ve onun tanınmasına yönelik her türlü çalışmayı yapıyor. Bununla beraber hayranı oldukları kişi herhangi bir eleştiriye maruz kalırsa da onu tüm güçleriyle savunuyorlar. Oppacı ise argoya kaçan bir kavram ve genel olarak hayran olduğu ünlüye âşık olan, aşkının attığı adımı bile takip eden, ona en ufak bir eleştiriye dahi saldırganlıkla cevap veren kişilere deniliyor. Buna, bir çeşit tek taraflı saplantılı aşk diyebiliriz. Aslında böyle kızlarımızın olduğunu bilmek bile bir çeşit anormalliğe işaret değil midir? Bu durumun sıradan bir müzik grubu sevgisinden çok öte anormal bir durum olduğu ortada değil midir? Yorumda benim dikkatimi çeken nokta gerek BTS üyelerinin gerekse de Army’lerin çektikleri sıkıntılardır. Asıl üzerinde durulması gereken nokta da burasıdır kanaatimce. Army olan okuyucum, birçok insanın ailesi tarafından sevilmediği ve intiharı düşünürken BTS sayesinde hayata tutunduğunu söylüyor. Bu ifade biz ebeveynler için çok önemli bir uyarıdır aynı zamanda. Gençlerimiz ebeveynleri tarafından sevilmediğini düşünüyor. Bunun en büyük sebebi de gencimizin yakın çevresi tarafından anlaşılamadığını düşünmesidir. Aslında BTS’nin şarkılarında geçen “ümidini yitirme, hayallerinden vazgeçme” gibi kelimeleri ebeveynler olarak bizim kullanmamız gerekiyor. Gençlerimizin buna çok ihtiyacı var. Herhangi bir fikir ileri sürdüğünde onu saygıyla dinlemek yerine küçümsemek; ona destek olmak yerine kösteklemek; ona sevgimizi göstermek yerine sürekli talimatlar yağdırmak evladımızı bizden uzaklaştırır. Aile ortamı motive edici olmak zorundadır. Ailesinin sevgisinden ve desteğinden emin olan bir genç saplantılı bir âşık haline gelmez. Ailesinde dışlandığını hisseden genç, akrabası olan akranlarından da iletişim olarak uzaksa kendini anlaşılmış hissedeceği gruplara yönelir. Bu grupların da en önde gelenleri yazımızda fandom olarak ifade edilen hayran gruplarıdır. Gerek telefon ve gerekse de internet aracılığıyla sürekli irtibatta olan bu gençler aynı dava uğruna mücadele verdiği arkadaşlarının yanında kendini çok mutlu hissediyor. Bu fandomun oluşmasına vesile olan ünlüye de daha fazla minnet duyup bağlanıyor. Biz çocuklarımıza uğruna mücadele edeceği bir dava ve bu davayı güden bir çevre sunmadığımızda gençliğin o mücadeleci fıtratı kendini tatmin edecek araçlar muhakkak buluyor. Bu tatmin aracı bazen bir futbol takımı olurken bazen bir bilgisayar oyunu oluyor; bazen de BTS örneğinde olduğu gibi bir müzik grubu oluyor. Evlatlarımıza sunacağımız davada/fikirde somut olarak görebileceği örnek şahsiyetlerin varlığı da çok önemlidir. K-POP ve ya diğer akımlara bağlanan gençler kendilerine örnek olarak gösterilen bir takım şarkıcılarla en azından görsel olarak muhatap olduktan sonra onlar gibi giyinmek, onlar gibi düşünmek ve onlar gibi yaşamak istiyor. Bu da hayran oldukları insanlara daha fazla bağlanmayla sonuçlanıyor. Modern çağda ne yazık ki gençlerimize dava olarak üniversite mezunu olmayı; örnek şahsiyet olarak da parası bol meslek sahiplerini gösteren yani hayatı sadece maddiyata indirgeyen ebeveynlerimiz çoğaldı. Ebeveynler, evlatlarına uğrunda mücadele edeceği bir davadan bahsetmiyor artık. Gençlerimiz de bu örneklik ihtiyaçlarını başka yerlerde aramaya başlıyor. Çocuklar için ilk örnek şahsiyetler anne ve babalarıdır. Anne ve babalar bunun farkında olarak davranışlarına dikkat etmeli ve çocuklarının hakkı olan ilgi ve sevgiyi göstermelidir. Gerekli ilgiyi göremeyen çocuk, zamanla başka örnekler aramaya başlıyor ve bunun sonucunda yanlış örneklerin peşinden gidebiliyor ve hatta körü körüne bağlanabiliyor bu örneklere. Belki de sosyal medya çılgınlığına, terörizme ve “oppacılığa” bir de bu açıdan bakmamız gerekiyor. Çocuklar büyüdükçe onların anlam dünyalarını zenginleştirecek şahsiyetleri onlara tanıtmalıyız. Kitap, müzik, sinema gibi araçlar bu noktada çok önemlidir. Bu noktada başta Hz. Muhammed (sav) olmak üzere tüm peygamberlerimizin ve sahabelerin hayatlarını anlatan kitaplar, filmler, konferanslar ve benzeri çalışmalar çok büyük bir fonksiyon icra ediyor. Bununla beraber önemli ilim ve fikir insanlarını evlatlarımıza tanıtmalıyız. Evet, ebeveynler olarak büyük imtihanlardan geçiyoruz. Ancak evlatlarımızı kaybetmemek adına onlara sahip çıkmak, onları anlamak, değerlerimizle uyumlu bir dost grubu edinmesine yardımcı olmak ve onlara somut örnekler sunmak zorundayız. Aksi takdirde fıtri ihtiyaçlar kendini tatmin edecek yolları öyle ya da böyle bulur. Feyzullah Akdağ
Ekleme Tarihi: 01 Şubat 2022 - Salı

K-POP SADECE MÜZİKTEN Mİ İBARET? 2

K-POP SADECE MÜZİKTEN Mİ İBARET? 2 Geçen hafta tanıtımını, gözlemlerimi ve muhtemel sakıncalarını yazdığım K-POP konusuna bu hafta gençlerimiz arasında bu denli yayılmasının sebeplerini ve çözüm önerilerimizi yazarak devam edeceğiz. Öncelikle şunu belirtmeliyim ki yazım çok büyük ilgi çekti. Gerek özelden gerekse de sosyal medyadan bu konuda kaygıları olan birçok kişi bana ulaşarak teşekkür etti. Bunun yanında elbette eleştirenler de oldu. Bir fikir ortaya koyduğunuzda desteklenmesini beklemek kadar eleştirilmesini de beklemeniz gerekir. Eğer bu gerçeği kaldıramıyorsanız fikir beyan etme girişiminde bulunmamanız gerekir. Bundan dolayı beni destekleyenler kadar düzeyli olarak eleştirenler de benim için çok kıymetlidir. Zira onlar, benim bakamadığım pencerelerin ve belki de farkına varamadığım ayrıntıların temsilcileri olarak fikir dünyamı genişletmeme vesile oluyorlar. Beni eleştiren yorumların içinde bir yorum vardı ki aslında tam da bu hafta yazacağım konuyu farkında olmadan yorumunda özetlemişti. İsmini ve yaşını yazmadığı için ismiyle hitap edemeyeceğim okuyucuma benden küçük olduğunu varsayarak “kardeşim” diye hitap etmek istiyorum. Zira o kardeşim problemin nereden kaynaklandığının ve çözümün nerede aranacağının ipuçlarını bizzat bir Army olarak birinci elden veriyordu. Okuyucumun bana cevap hakkı her daim vardır. Bana sosyal medya hesaplarımdan ulaşabilir. Müsaadenizle ilk olarak yoruma hiç dokunmadan aktarayım: “Bu konuda güzel araştırma yapmışsınız. Ve ben bir Army'im. SİZİN bahsettiğiniz çığlık atan, onları bayılan, kızlara kısaca oppacı deniyor. Ve tüm Army'ler böyle değil. Sizin yaptığınız sadece fandomunda kötü alanlarını ortaya çıkarmak. Ama bu konuda yanılıyorsunuz ki gençlik çok iyi yerlere gidiyor. Siz bunu farkında değilsiniz. Bts şarkılarında ne demek istediğini de araştırın. Diyorlar ki hayallerinizden vazgeçmeyin, umutlu olun, bizde bir gün dipteydik, ama buraya kadar yükseldik, sizde yapabilirsiniz diyorlar. Benim burada demek istediğim şey k-pop'u yanlış anlamanız ve görmeniz.. Siz o BTS üyelerinin ne kadar zorluk geçirdiklerini bilmiyorsunuz. Bir tanesi evde ailesinde sevilmiyor, kendini tuvaletlere kilitleyip ağlıyor, kendini yalnız hissediyor. Siz umarım araştırırsınız bts üyelerinin acılı hayatları diye. Belki biraz vicdanınız varsa anlarsınız. Çok army var, beni ailem sevmiyor, ben bts' ile hayata bağlandım diyor. Bazısı onları tanıyınca intihardan vazgeçtim diyor. Bunun gibi çok şey var. Umarım beni anlayabilmişsinizdir. Saygılarımla..”. Düşüncelerini hakarete başvurmadan açık ve net bir biçimde ifade eden okuyucuma çok teşekkür ediyorum. Umarım dediği gibi gençlik çok iyi yerlere geliyordur. Tabi “iyi” kavramından ne anladığımız da önemli ancak bu, konumuzun kapsamında değil. Okuyucumuz, ilk yazımda bahsettiğim kızların gerçekten var olduğunu ve onlara ”oppacı” denildiğini ifade ediyor. Ancak burada benim fandomdaki kötü örnekleri ön plana çıkardığımı ve abartıya kaçtığımı söylüyor. Fandom, hayran grubu demek. Yaptığım araştırmalarda sayısız fandom grubu olduğunu ve bu gruplarda bir çeşit rütbe/kıdem esasına göre bir hiyerarşik sistemin olduğunu öğrendim. Bu fandom grubu ünlüyü yakın takibe alarak her adımını izliyor ve onun tanınmasına yönelik her türlü çalışmayı yapıyor. Bununla beraber hayranı oldukları kişi herhangi bir eleştiriye maruz kalırsa da onu tüm güçleriyle savunuyorlar. Oppacı ise argoya kaçan bir kavram ve genel olarak hayran olduğu ünlüye âşık olan, aşkının attığı adımı bile takip eden, ona en ufak bir eleştiriye dahi saldırganlıkla cevap veren kişilere deniliyor. Buna, bir çeşit tek taraflı saplantılı aşk diyebiliriz. Aslında böyle kızlarımızın olduğunu bilmek bile bir çeşit anormalliğe işaret değil midir? Bu durumun sıradan bir müzik grubu sevgisinden çok öte anormal bir durum olduğu ortada değil midir? Yorumda benim dikkatimi çeken nokta gerek BTS üyelerinin gerekse de Army’lerin çektikleri sıkıntılardır. Asıl üzerinde durulması gereken nokta da burasıdır kanaatimce. Army olan okuyucum, birçok insanın ailesi tarafından sevilmediği ve intiharı düşünürken BTS sayesinde hayata tutunduğunu söylüyor. Bu ifade biz ebeveynler için çok önemli bir uyarıdır aynı zamanda. Gençlerimiz ebeveynleri tarafından sevilmediğini düşünüyor. Bunun en büyük sebebi de gencimizin yakın çevresi tarafından anlaşılamadığını düşünmesidir. Aslında BTS’nin şarkılarında geçen “ümidini yitirme, hayallerinden vazgeçme” gibi kelimeleri ebeveynler olarak bizim kullanmamız gerekiyor. Gençlerimizin buna çok ihtiyacı var. Herhangi bir fikir ileri sürdüğünde onu saygıyla dinlemek yerine küçümsemek; ona destek olmak yerine kösteklemek; ona sevgimizi göstermek yerine sürekli talimatlar yağdırmak evladımızı bizden uzaklaştırır. Aile ortamı motive edici olmak zorundadır. Ailesinin sevgisinden ve desteğinden emin olan bir genç saplantılı bir âşık haline gelmez. Ailesinde dışlandığını hisseden genç, akrabası olan akranlarından da iletişim olarak uzaksa kendini anlaşılmış hissedeceği gruplara yönelir. Bu grupların da en önde gelenleri yazımızda fandom olarak ifade edilen hayran gruplarıdır. Gerek telefon ve gerekse de internet aracılığıyla sürekli irtibatta olan bu gençler aynı dava uğruna mücadele verdiği arkadaşlarının yanında kendini çok mutlu hissediyor. Bu fandomun oluşmasına vesile olan ünlüye de daha fazla minnet duyup bağlanıyor. Biz çocuklarımıza uğruna mücadele edeceği bir dava ve bu davayı güden bir çevre sunmadığımızda gençliğin o mücadeleci fıtratı kendini tatmin edecek araçlar muhakkak buluyor. Bu tatmin aracı bazen bir futbol takımı olurken bazen bir bilgisayar oyunu oluyor; bazen de BTS örneğinde olduğu gibi bir müzik grubu oluyor. Evlatlarımıza sunacağımız davada/fikirde somut olarak görebileceği örnek şahsiyetlerin varlığı da çok önemlidir. K-POP ve ya diğer akımlara bağlanan gençler kendilerine örnek olarak gösterilen bir takım şarkıcılarla en azından görsel olarak muhatap olduktan sonra onlar gibi giyinmek, onlar gibi düşünmek ve onlar gibi yaşamak istiyor. Bu da hayran oldukları insanlara daha fazla bağlanmayla sonuçlanıyor. Modern çağda ne yazık ki gençlerimize dava olarak üniversite mezunu olmayı; örnek şahsiyet olarak da parası bol meslek sahiplerini gösteren yani hayatı sadece maddiyata indirgeyen ebeveynlerimiz çoğaldı. Ebeveynler, evlatlarına uğrunda mücadele edeceği bir davadan bahsetmiyor artık. Gençlerimiz de bu örneklik ihtiyaçlarını başka yerlerde aramaya başlıyor. Çocuklar için ilk örnek şahsiyetler anne ve babalarıdır. Anne ve babalar bunun farkında olarak davranışlarına dikkat etmeli ve çocuklarının hakkı olan ilgi ve sevgiyi göstermelidir. Gerekli ilgiyi göremeyen çocuk, zamanla başka örnekler aramaya başlıyor ve bunun sonucunda yanlış örneklerin peşinden gidebiliyor ve hatta körü körüne bağlanabiliyor bu örneklere. Belki de sosyal medya çılgınlığına, terörizme ve “oppacılığa” bir de bu açıdan bakmamız gerekiyor. Çocuklar büyüdükçe onların anlam dünyalarını zenginleştirecek şahsiyetleri onlara tanıtmalıyız. Kitap, müzik, sinema gibi araçlar bu noktada çok önemlidir. Bu noktada başta Hz. Muhammed (sav) olmak üzere tüm peygamberlerimizin ve sahabelerin hayatlarını anlatan kitaplar, filmler, konferanslar ve benzeri çalışmalar çok büyük bir fonksiyon icra ediyor. Bununla beraber önemli ilim ve fikir insanlarını evlatlarımıza tanıtmalıyız. Evet, ebeveynler olarak büyük imtihanlardan geçiyoruz. Ancak evlatlarımızı kaybetmemek adına onlara sahip çıkmak, onları anlamak, değerlerimizle uyumlu bir dost grubu edinmesine yardımcı olmak ve onlara somut örnekler sunmak zorundayız. Aksi takdirde fıtri ihtiyaçlar kendini tatmin edecek yolları öyle ya da böyle bulur. Feyzullah Akdağ
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haber111.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.