MİSAFİR KALEM
Köşe Yazarı
MİSAFİR KALEM
 

MEDENİYET VE KADER İLİŞKİSİ

MEDENİYET VE KADER İLİŞKİSİ Vatan müdafaası yapılan zor günlerin etkisinde kalınarak kaleme alınmış İstiklal Marşında Mehmet Akif Ersoy medeniyeti tek dişli canavara benzetmiştir. Acaba gerçekten medeniyetin diğer adı canavar mıydı? Medeniyet, şehirleşmenin, yaşayışta, içtimaı davranışlarda, ilim de, fen de, sanat da ilerleme anlayışlı, adaletli, insanca ve refah bir şekilde yaşamanın diğer adıdır. Yalnızlık Allah’a mahsustur. İnsan beraber yaşayan ve ihtiyaçları olan bir mahlûktur. Her zaman birilerine muhtaçtır. Ondan dolayı topluluk içinde yaşanmıştır. Beraber yaşarken birbirlerinin haklarını gasp etmemeleri için kurallar konulmuştur. Kurallara uymayanlar cezalandırılmıştır. Bunun yanında toplumun huzurunu koruyan, refahını geliştiren kurallara uyanlar da ödüllendirilmiştir. Medeni olmak konulan kurallara uymakla mümkündür. Kırmızı ışıkta durulmazsa, hız sınırı aşılırsa, alkollü araba kullanılırsa, hırsızlık yapılırsa, vergi kaçırılırsa, komşu rahatsız edilirse, ülke sınırına izinsiz girilirse, başkalarının hakkı alınırsa vs. cezaları vardır. Her vatandaş bu kuralları bilir. Bu doğrultuda yaşar. İnsanların huzurunu kaçıran, hırsızlık yapan, vergi vermeyen, hız yapan, kırmızı ışıktan geçen herkes bu hareketinin yanlış hareket olduğunu bilir. Yakalandığında verilecek cezaya da razı olur. Sorumluluğun farkında olmak ve bu doğrultuda yaşamak yaşanılan yeri güvenilir kılar. Sorumluluk insana özgürlük sunar. Özgür insan mutlu insandır. Polis durdurup soru sorduğunda korkusu olmayanlar kurallara uyanlardır. Herhangi bir suçu olmayan, aranan listesinde olmayan rahattır. Unutulmamalıdır ki, sorumlulukların terk edilmesiyle mahrumiyetler doğar. Trafikte hata yapıp her zaman ceza alan, kendine verilen “hata yapma puanı” sınırını doldurursa ehliyeti elinden alınır. Evin önünde arabası olmasına rağmen arabasını kullanamaz. Hayatı ve ölümü hangimizin koyduğu kurallara uyup daha güzel işler yapacağımızı görmek için ağır bir imtihandan geçireceği hakikatini Mülk suresi 2. ayetinde söyleyen Cenab-ı Hak, yarattığı her şeye bir ölçü, bir kural koymuştur. Ölçüye göre hareket edenleri hem bu dünyada hem de ahirette ödüllendirecektir. Her yaratılanda bir hikmet, her şer görünende bir hayır olması, hiçbir şeyin başı-boş yaratılmadığını, bu cennet misali yeryüzüne kuralsız, kanunsuz gönderilmediğimizi göstermektedir. Nasıl ki; trafikte yaptığımızın cezasını kendimiz çekiyorsak, yediklerimizin tadını kendimiz alıyorsak, acımızı kendimiz çekiyorsak, Allah’u Teâlâ’nın koyduğu kurallara uymamanın cezasını ya da mükâfatını kendimiz çekeceğiz. Teğabun Suresinin 11. Ayetinde, Allah’a inananın kalbine hidayeti yani bütün güzellikleri vereceğini, doğru yola ileteceğini ve asla bir musibetin O izin vermediği takdirde ona isabet etmeyeceğini dile getirmiş, koyduğu kurallara uyup uymadığımızdan haberdar olduğunu buyurmuştur. Hasılı Kelam; öncelikle niyetlerimizden, söylemlerimizden, eylemlerimizden yani yaktıklarımızda hesaba çekileceğiz. Hal böyle iken bizler kime ve hangi amelimize güveniyoruz? Geldik gideceğiz. Gitmemeye imkan var mı? Doğumun ölümün habercisi olduğunu biliyorken bu kadar sorumsuz ve hedefsiz yaşamak doğru mu?... Asiye Türkan Aile Danışmanı
Ekleme Tarihi: 06 Ağustos 2021 - Cuma

MEDENİYET VE KADER İLİŞKİSİ

MEDENİYET VE KADER İLİŞKİSİ Vatan müdafaası yapılan zor günlerin etkisinde kalınarak kaleme alınmış İstiklal Marşında Mehmet Akif Ersoy medeniyeti tek dişli canavara benzetmiştir. Acaba gerçekten medeniyetin diğer adı canavar mıydı? Medeniyet, şehirleşmenin, yaşayışta, içtimaı davranışlarda, ilim de, fen de, sanat da ilerleme anlayışlı, adaletli, insanca ve refah bir şekilde yaşamanın diğer adıdır. Yalnızlık Allah’a mahsustur. İnsan beraber yaşayan ve ihtiyaçları olan bir mahlûktur. Her zaman birilerine muhtaçtır. Ondan dolayı topluluk içinde yaşanmıştır. Beraber yaşarken birbirlerinin haklarını gasp etmemeleri için kurallar konulmuştur. Kurallara uymayanlar cezalandırılmıştır. Bunun yanında toplumun huzurunu koruyan, refahını geliştiren kurallara uyanlar da ödüllendirilmiştir. Medeni olmak konulan kurallara uymakla mümkündür. Kırmızı ışıkta durulmazsa, hız sınırı aşılırsa, alkollü araba kullanılırsa, hırsızlık yapılırsa, vergi kaçırılırsa, komşu rahatsız edilirse, ülke sınırına izinsiz girilirse, başkalarının hakkı alınırsa vs. cezaları vardır. Her vatandaş bu kuralları bilir. Bu doğrultuda yaşar. İnsanların huzurunu kaçıran, hırsızlık yapan, vergi vermeyen, hız yapan, kırmızı ışıktan geçen herkes bu hareketinin yanlış hareket olduğunu bilir. Yakalandığında verilecek cezaya da razı olur. Sorumluluğun farkında olmak ve bu doğrultuda yaşamak yaşanılan yeri güvenilir kılar. Sorumluluk insana özgürlük sunar. Özgür insan mutlu insandır. Polis durdurup soru sorduğunda korkusu olmayanlar kurallara uyanlardır. Herhangi bir suçu olmayan, aranan listesinde olmayan rahattır. Unutulmamalıdır ki, sorumlulukların terk edilmesiyle mahrumiyetler doğar. Trafikte hata yapıp her zaman ceza alan, kendine verilen “hata yapma puanı” sınırını doldurursa ehliyeti elinden alınır. Evin önünde arabası olmasına rağmen arabasını kullanamaz. Hayatı ve ölümü hangimizin koyduğu kurallara uyup daha güzel işler yapacağımızı görmek için ağır bir imtihandan geçireceği hakikatini Mülk suresi 2. ayetinde söyleyen Cenab-ı Hak, yarattığı her şeye bir ölçü, bir kural koymuştur. Ölçüye göre hareket edenleri hem bu dünyada hem de ahirette ödüllendirecektir. Her yaratılanda bir hikmet, her şer görünende bir hayır olması, hiçbir şeyin başı-boş yaratılmadığını, bu cennet misali yeryüzüne kuralsız, kanunsuz gönderilmediğimizi göstermektedir. Nasıl ki; trafikte yaptığımızın cezasını kendimiz çekiyorsak, yediklerimizin tadını kendimiz alıyorsak, acımızı kendimiz çekiyorsak, Allah’u Teâlâ’nın koyduğu kurallara uymamanın cezasını ya da mükâfatını kendimiz çekeceğiz. Teğabun Suresinin 11. Ayetinde, Allah’a inananın kalbine hidayeti yani bütün güzellikleri vereceğini, doğru yola ileteceğini ve asla bir musibetin O izin vermediği takdirde ona isabet etmeyeceğini dile getirmiş, koyduğu kurallara uyup uymadığımızdan haberdar olduğunu buyurmuştur. Hasılı Kelam; öncelikle niyetlerimizden, söylemlerimizden, eylemlerimizden yani yaktıklarımızda hesaba çekileceğiz. Hal böyle iken bizler kime ve hangi amelimize güveniyoruz? Geldik gideceğiz. Gitmemeye imkan var mı? Doğumun ölümün habercisi olduğunu biliyorken bu kadar sorumsuz ve hedefsiz yaşamak doğru mu?... Asiye Türkan Aile Danışmanı
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haber111.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.