MİSAFİR KALEM
Köşe Yazarı
MİSAFİR KALEM
 

PARTİ ve CILKI ÇIKMIŞ PARTİCİLİK ARASINDAKİ FARK

PARTİ ve CILKI ÇIKMIŞ PARTİCİLİK ARASINDAKİ FARK Parti kelimesinin TDK sözlüğüne göre 12 farklı anlamı üzerinden bir kaç tanım üzerinden sizlere parti nedir, ne değildir diyerek bu günkü makalemiz için YAZ!!! dedi kalem. Parti kelimesinin kökeni Fransızca dilidir. Tabi yine demeden geçemeyeceğim. ÜLKEMDE, "ARAPÇA TABELA VE SÖYLEMLER İSTEMİYORUZ!!!" DİYEN GÜRUHA, MADEM BU KADAR TÜRKÇÜSÜNÜZ SÖZ KONUSU TÜRKÇE OLMAYAN BU ECNEBİ KELİMELERLE, NİYE TÜRKÇE DİYE KONUŞURSUNUZ? Ben ülkem de ECNEBİ kelimeleri Türkçe diye yutturulmasına karşıyım. Kimse kusura bakmasın. Fransızca dan Türkçemize girmiş olan bu parti kelimesinin genel kavramı olarak, bir bütünün parçası, kısımı kavramında, bütünün değişik şekildeki parçalanmış hâli olarak ortaya çıkan şekli, diyerek ifade edilir. Ayrıca bu bütünün, halk bütünlüğü olduğu gerçeği noktasında bakıldığında, bütünlüğü Türk İslâm olan topluluğun, fikri bölünmelerine, siyasi ifade ile ''Ortak düşünce ve görüşteki kişilerin oluşturdukları siyasal topluluk, fırka insan topluluğu olarak bir araya gelen yasallaşmış fikri birlik'' diye TDK tanımlamaktadır. Günümüzde ki Türk İslâm bütünü olan vatandaş topluluğumuz kendi içinde fikri anlamda bölünmüşlüğünün getirisi her ayrışımın, kendi ayrışımlarının ortak fikri noktasında bir araya gelmesiyle oluşan yapılara SİYASİ PARTİ demekteyiz. Asl olan bütünün kendisi mi, yoksa parçaların her birimimidir. Asl olan dersek, toplumsal bir yapının parçaları noktasında, asl olan anlayışın nasıl uygulanacağı noktasında oluşturulan fikri söylemleri her fikri hareket kendi asli olan unsur üzerinden asl olanın daha iyi olması, yapılması, noktasındaki gayretleri ile birbirleri arasında yarış halinde olmasıdır. Asl olanı başarıya, doğru, adil, çeşitlikçi olarak götürür. Yoksa asl olanın parçaları olanlar asl olan benim parçam derse, işte o zaman sorunun büyüğü olan toplumsal anarşi ortaya çıkar ki, bunun adı eyleme dönse de, dönmese de terördür. Bunu da mevcut ortak yasanın terör tanımı içinde fikri terör eyleme dönüşmedikce terör değil, düşünce hürriyeti diye tanımlamıştır. Bende bu düşünce hürriyetinin çerçevesi içerisinde partilere diyorum ki, ya asl olan toplumsal bütünlüğün getirisi olan vatandaşlarımızı anayasaları, eğitim müfredatı, hukuk ve adalet sistemini, işleyişinden tutun yasaların tanzimini yeni düzenlenecek olan anayasa çalışmalarından ortaya koyun. Koyalım ki, bu millet milli olsun, yoksa "milli oluyoruz" derken aynı PARTİ KELİMESİNİN Fransız dan içimize girip te Türkçe zannettiğimiz gibi milli deyipte gayrı milli bir halk topluluğu olmayalım. Zaten bizim başımıza ne geldiyse "savunduğumuz değerleri bunlar savunuyor" diyerek başımıza musallat ettiğimiz, bize rağmen bizden olmayan güruhun elinde. Yok olmaktan kurtulamamamızın gerçeği içinde kalmış millet olarak, bu zihniyet ile yaşarken, yarınlar adına adı İbrahim olup ta, EBRAHAM ZİHNİYETİNE İMAN ETMİŞ İBRAHİMLER, MUSA ADIYLA MÖŞELER resmen bu vatanın sahibi olmaları kaçınılmaz olacaktır. Nasıl Avrupa, Osmanlı İmparatorluğu diye tarih kitaplarında yazması gerekirken 3. ROMA diye yazıyorsa,Türkiye Cumhuriyetine de yarınlar da, 2. BİZANS DEVLETİ DİYE TANIMLANMASINLAR? Roma İmparatorluğu Yahudilik Roma'sı (Doğu), Hiristiyanlık Roma'sı (batı), arasında halkın Bizans ta bulunan Kostantinin batıya göçe zorlanan Hiristiyanlaşmış yahudilerin sayesinde Roma İmparatorunun devrilmesine sebep olarak kendi imparatorluğunu Bizans İmparatorluğu olarak değişmesine sebeb olarak ele geçirmiş. Bundan sonra Bizans Roma dönemine geçilmiştir. Bu büyük dinsel desteğin daha sonra VATİKAN 'da din devleti olarak ortaya çıkmasıyla kurulmuş ve tüm Roma'dan çıkan devletler tarafından korunmak ve kollanmak şartı ile Avrupa devletleri arasında yerini almıştır. Konuyu biz Türklerin anlayabilmesini kolaylaştırmak için şöyle tarifte bulunmak zannedersem yanlış olmaz. 1450 YIL ÖNCE ORTAYA ÇIKMIŞ OLAN iSLÂM DİNİ VE ONUN PEYGAMBERİNİN vefatı ile ortaya çıkan günümüz ifadesi ile İran'ın yapmak istediği Osmanlı hakimiyetinin 700 yıl hükmü altında kalmış Osmanlı'nın yıkılması ile ortaya çıkan devletlerin, Şia anlayışı çerçevesinde İran'a Ehli Beyt Devleti olarak tanıyıp daha sonra Mekke'yi ele geçirip, MEKKE'DE iSLÂM DİNİNİN ana itikatı olan iman hakikatını EhliBeyt üzerinden "İmamlar günahsızdır" diyerek aynı papalığın Allah adına halkı yönetme hakkı alarak Müslümanları, Ehli Beyt hakkı üzerinden imalarda günahsızdır itikatı altında, Kuranı ifade ile Tevbe Suresi ﴾31﴿ Allah’ı bırakıp da din âlimlerini, rahiplerini, özellikle Meryem oğlu Mesîh’i rab edindiler. "HÜKMÜNÜN GERÇEĞİ KARŞISINDA İMAMLAR GÜNAHSIZDIR diyerek kendilerini ilahlaştırma noktasına getirme gayretleri gibi bir durum hasıl olmaktadır. Bu noktada Vatikan cephesinde dini merkez olan devlet kurmaya çalışması gibi bir durum hasıl olmuştur. Bizans İmparatorluğu'nu ortaya çıkarmış, Roma İmparatorluğu'nu batı ve doğu kısımlarına ayıran bu DÜŞÜNCENİN sahibi olan dönemin Roma'sında bir eyalet olan( halk ifadesi ile) Bizans dükü Kostantiniye ismi Roma imparatoru I. Konstantin tarafından kurulu tarihi gerçekçiliğinin ışığında Türkiye'miz bu zihniyet sahibi ülkelerin 2. Bizansı olmasın. Olması içinde ellerinden geleni ardına koymayan Avrupa zihniyeti bu amaçlarına ulaşabilme adına tüm yolların denendiği bir zamanda aklını başına alması gerekmektedir. Dünya siyasetinin başı olan küresel çete bir bütünü demokrasi adı altında, FİKRİ PARÇALARA (parti) ayırarak, din bütünlüğünü (tarikatlar, meşrepler) adı altında parçalanmaların getirisi parçaların başındakilerinin çoğunu kendilerine bağlı hale getirerek,kendilerine verdikleri hizmet bedellerinin ödenmesi noktasında onları yasallaştırarak, ASL OLANIN YERİNE getirme çalışmaları karşında, bu şehid kanları ile sulanmış cennet vatanımızın asli unsuru olan İslam'ın birleştirici ruhu olan vahdaniyete (önce partilere) davet ediyoruz. Yoksa parti kelimesinin şu ana kadar siyasi tanımı üzerinden yaklaştık. Nede olsa başka tanımı da var. PAARTİ-CILIK... Yani CILKI ÇIKMIŞ PARTİ kavramı ile al birini vur ötekine, yok aslında birbirlerinden farkı anlayışı ile sizlere seslendik mi? Kimse kusura bakmasın (mecazi ifade ile) çok ucuza elde edilen şey olarak ta tanımlanan PARTİLER diye sizlere hitap ederiz ki bu da bize yakışmaz. Sizler ne kadar kendinizi ucuz elde edilmesine fırsat verecek hareketler içersinde bulunuyor olsanız dahi biz edebimiz gereği sizlere ucuz elde edilen partinin idarecileri diyemeyiz. Selâm ve dua ile. Allah yâr ve yardımcımız olsun. Adnan Şimşek
Ekleme Tarihi: 04 Mayıs 2024 - Cumartesi

PARTİ ve CILKI ÇIKMIŞ PARTİCİLİK ARASINDAKİ FARK

PARTİ ve CILKI ÇIKMIŞ PARTİCİLİK ARASINDAKİ FARK Parti kelimesinin TDK sözlüğüne göre 12 farklı anlamı üzerinden bir kaç tanım üzerinden sizlere parti nedir, ne değildir diyerek bu günkü makalemiz için YAZ!!! dedi kalem. Parti kelimesinin kökeni Fransızca dilidir. Tabi yine demeden geçemeyeceğim. ÜLKEMDE, "ARAPÇA TABELA VE SÖYLEMLER İSTEMİYORUZ!!!" DİYEN GÜRUHA, MADEM BU KADAR TÜRKÇÜSÜNÜZ SÖZ KONUSU TÜRKÇE OLMAYAN BU ECNEBİ KELİMELERLE, NİYE TÜRKÇE DİYE KONUŞURSUNUZ? Ben ülkem de ECNEBİ kelimeleri Türkçe diye yutturulmasına karşıyım. Kimse kusura bakmasın. Fransızca dan Türkçemize girmiş olan bu parti kelimesinin genel kavramı olarak, bir bütünün parçası, kısımı kavramında, bütünün değişik şekildeki parçalanmış hâli olarak ortaya çıkan şekli, diyerek ifade edilir. Ayrıca bu bütünün, halk bütünlüğü olduğu gerçeği noktasında bakıldığında, bütünlüğü Türk İslâm olan topluluğun, fikri bölünmelerine, siyasi ifade ile ''Ortak düşünce ve görüşteki kişilerin oluşturdukları siyasal topluluk, fırka insan topluluğu olarak bir araya gelen yasallaşmış fikri birlik'' diye TDK tanımlamaktadır. Günümüzde ki Türk İslâm bütünü olan vatandaş topluluğumuz kendi içinde fikri anlamda bölünmüşlüğünün getirisi her ayrışımın, kendi ayrışımlarının ortak fikri noktasında bir araya gelmesiyle oluşan yapılara SİYASİ PARTİ demekteyiz. Asl olan bütünün kendisi mi, yoksa parçaların her birimimidir. Asl olan dersek, toplumsal bir yapının parçaları noktasında, asl olan anlayışın nasıl uygulanacağı noktasında oluşturulan fikri söylemleri her fikri hareket kendi asli olan unsur üzerinden asl olanın daha iyi olması, yapılması, noktasındaki gayretleri ile birbirleri arasında yarış halinde olmasıdır. Asl olanı başarıya, doğru, adil, çeşitlikçi olarak götürür. Yoksa asl olanın parçaları olanlar asl olan benim parçam derse, işte o zaman sorunun büyüğü olan toplumsal anarşi ortaya çıkar ki, bunun adı eyleme dönse de, dönmese de terördür. Bunu da mevcut ortak yasanın terör tanımı içinde fikri terör eyleme dönüşmedikce terör değil, düşünce hürriyeti diye tanımlamıştır. Bende bu düşünce hürriyetinin çerçevesi içerisinde partilere diyorum ki, ya asl olan toplumsal bütünlüğün getirisi olan vatandaşlarımızı anayasaları, eğitim müfredatı, hukuk ve adalet sistemini, işleyişinden tutun yasaların tanzimini yeni düzenlenecek olan anayasa çalışmalarından ortaya koyun. Koyalım ki, bu millet milli olsun, yoksa "milli oluyoruz" derken aynı PARTİ KELİMESİNİN Fransız dan içimize girip te Türkçe zannettiğimiz gibi milli deyipte gayrı milli bir halk topluluğu olmayalım. Zaten bizim başımıza ne geldiyse "savunduğumuz değerleri bunlar savunuyor" diyerek başımıza musallat ettiğimiz, bize rağmen bizden olmayan güruhun elinde. Yok olmaktan kurtulamamamızın gerçeği içinde kalmış millet olarak, bu zihniyet ile yaşarken, yarınlar adına adı İbrahim olup ta, EBRAHAM ZİHNİYETİNE İMAN ETMİŞ İBRAHİMLER, MUSA ADIYLA MÖŞELER resmen bu vatanın sahibi olmaları kaçınılmaz olacaktır. Nasıl Avrupa, Osmanlı İmparatorluğu diye tarih kitaplarında yazması gerekirken 3. ROMA diye yazıyorsa,Türkiye Cumhuriyetine de yarınlar da, 2. BİZANS DEVLETİ DİYE TANIMLANMASINLAR? Roma İmparatorluğu Yahudilik Roma'sı (Doğu), Hiristiyanlık Roma'sı (batı), arasında halkın Bizans ta bulunan Kostantinin batıya göçe zorlanan Hiristiyanlaşmış yahudilerin sayesinde Roma İmparatorunun devrilmesine sebep olarak kendi imparatorluğunu Bizans İmparatorluğu olarak değişmesine sebeb olarak ele geçirmiş. Bundan sonra Bizans Roma dönemine geçilmiştir. Bu büyük dinsel desteğin daha sonra VATİKAN 'da din devleti olarak ortaya çıkmasıyla kurulmuş ve tüm Roma'dan çıkan devletler tarafından korunmak ve kollanmak şartı ile Avrupa devletleri arasında yerini almıştır. Konuyu biz Türklerin anlayabilmesini kolaylaştırmak için şöyle tarifte bulunmak zannedersem yanlış olmaz. 1450 YIL ÖNCE ORTAYA ÇIKMIŞ OLAN iSLÂM DİNİ VE ONUN PEYGAMBERİNİN vefatı ile ortaya çıkan günümüz ifadesi ile İran'ın yapmak istediği Osmanlı hakimiyetinin 700 yıl hükmü altında kalmış Osmanlı'nın yıkılması ile ortaya çıkan devletlerin, Şia anlayışı çerçevesinde İran'a Ehli Beyt Devleti olarak tanıyıp daha sonra Mekke'yi ele geçirip, MEKKE'DE iSLÂM DİNİNİN ana itikatı olan iman hakikatını EhliBeyt üzerinden "İmamlar günahsızdır" diyerek aynı papalığın Allah adına halkı yönetme hakkı alarak Müslümanları, Ehli Beyt hakkı üzerinden imalarda günahsızdır itikatı altında, Kuranı ifade ile Tevbe Suresi ﴾31﴿ Allah’ı bırakıp da din âlimlerini, rahiplerini, özellikle Meryem oğlu Mesîh’i rab edindiler. "HÜKMÜNÜN GERÇEĞİ KARŞISINDA İMAMLAR GÜNAHSIZDIR diyerek kendilerini ilahlaştırma noktasına getirme gayretleri gibi bir durum hasıl olmaktadır. Bu noktada Vatikan cephesinde dini merkez olan devlet kurmaya çalışması gibi bir durum hasıl olmuştur. Bizans İmparatorluğu'nu ortaya çıkarmış, Roma İmparatorluğu'nu batı ve doğu kısımlarına ayıran bu DÜŞÜNCENİN sahibi olan dönemin Roma'sında bir eyalet olan( halk ifadesi ile) Bizans dükü Kostantiniye ismi Roma imparatoru I. Konstantin tarafından kurulu tarihi gerçekçiliğinin ışığında Türkiye'miz bu zihniyet sahibi ülkelerin 2. Bizansı olmasın. Olması içinde ellerinden geleni ardına koymayan Avrupa zihniyeti bu amaçlarına ulaşabilme adına tüm yolların denendiği bir zamanda aklını başına alması gerekmektedir. Dünya siyasetinin başı olan küresel çete bir bütünü demokrasi adı altında, FİKRİ PARÇALARA (parti) ayırarak, din bütünlüğünü (tarikatlar, meşrepler) adı altında parçalanmaların getirisi parçaların başındakilerinin çoğunu kendilerine bağlı hale getirerek,kendilerine verdikleri hizmet bedellerinin ödenmesi noktasında onları yasallaştırarak, ASL OLANIN YERİNE getirme çalışmaları karşında, bu şehid kanları ile sulanmış cennet vatanımızın asli unsuru olan İslam'ın birleştirici ruhu olan vahdaniyete (önce partilere) davet ediyoruz. Yoksa parti kelimesinin şu ana kadar siyasi tanımı üzerinden yaklaştık. Nede olsa başka tanımı da var. PAARTİ-CILIK... Yani CILKI ÇIKMIŞ PARTİ kavramı ile al birini vur ötekine, yok aslında birbirlerinden farkı anlayışı ile sizlere seslendik mi? Kimse kusura bakmasın (mecazi ifade ile) çok ucuza elde edilen şey olarak ta tanımlanan PARTİLER diye sizlere hitap ederiz ki bu da bize yakışmaz. Sizler ne kadar kendinizi ucuz elde edilmesine fırsat verecek hareketler içersinde bulunuyor olsanız dahi biz edebimiz gereği sizlere ucuz elde edilen partinin idarecileri diyemeyiz. Selâm ve dua ile. Allah yâr ve yardımcımız olsun. Adnan Şimşek
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haber111.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.