Nazile Şanal
Köşe Yazarı
Nazile Şanal
 

Dünya Tersine mi dönüyor?

Dünya Tersine mi dönüyor? Sağ gösterip sol vurma, yada sağ gösterip sol vurma diye bir deyim var ya hani. Toplumun şiarı oldu mazallah. Garip garip durumlar davranışlar, söylemler eylemler. Entrikaların biri bin para mı denirdi ne. Aşağı köyde yalan söyledim, yukarı köyde bende inandım gibi gibi. Niçin böyler bir giriş yaptık? Gülermisiziniz ağlarmısınız? -İslami Uyanış Kurultay’ında Türkiye’yi Doğu Perinçek temsil etti. Hani 10 Haziran 2005 te; Amerikan Başbakanı:Jark Rosen New York’ta,T.C Başbakan’ına Yahudi cesaret ödülünü vermişti. Cennet mekan Erbakan hocamız slaytı gösterirken buğulu gözlerle ne büyük şeref diyordu. Şimdi de aynı cümleyi kullanmak yerinde olacaktır, Perinçek konusunda. Öte yandan Mevlana diyarı Evliyalar şehri Konya’mızda; -İslami Dayanışma Oyunları: Adı altında evet bir çok müslüman ülkelerin liderlerinin de katıldığı bir dayanışma oyunları programıydı. Ve bir pankart gözden kaçmıyordu. “Oyunu oynayabildiğimiz gibi, oyunu da kurmalıyız” Evet malesef ki oyun hem oynanıyor, hem kuruluyor. Kimler kuruyor kimler oynuyor biraz dikkat. İslami dayanışma oyunlarının başlığı masum gibi gösterilebilir. Ancak ve ancaaaakk içeriği hiçte iç acıcı değil bilakis pejmürde sahnelerden ibaretti. Oyun adı altında başında örtüsüyle altta mini bir şortla o “reşit”yavrucakların günahına girilmemeliydi. Zamanın birinde de böyle sahnelere üzülerek, utanarak şahit olmuştuk; malum olimpiyat adı altında da yapılan programlarınız vardı; “hani beraber ıslanılan yollar, şarkılar, kadınlı erkekli korodan höykürülen ” yine yavrucaklara buradaki kepazelik gibi erkekli kızlı danslarla orada da boy göstermiş, hatta ve hatta oraya hâşâ “sevgili Peygamberimizin “dahil olduğu acziyetine girmişlerdi; Efendimiz’in hane-i saadetlerine âmanın geldiği esnada, Aişe Validemizin tesettürü konusunda onu uyarısını bilmeyenimiz yoktur. Ey Aişe sende âma değilsin ya buyuran, Resulumuzun böyle gayri ahlâkî programlara razı olması sözkonusu olabilirmi? “Hadid suresi 14.Ayet ...ve aldatıcılar sizi Allah ile aldattı.” İlahi mesaj manidar değilmidir. Hem kendilerini, hem ümmeti kandırarak, hemde islamın içini boşaltarak 21. Yüzyılın talihsiz, utanç sayfalarında yerlerini almışlardır. Ne yazık ki Perinçek’in de benzer talihsiz cümlelerine üzülerek şahit oluyoruz. Peygamber kırk kişiymiş, bunlar kırk bin, yazık ki ne yazık; hiç önemsemiyoruz desekte, sineğin mide bulandıran özelliğine muhatap kalıyoruz. Bizim değerlerimiz vardır ve kimsenin tekelinde değildir. Birileri ezan bayrak deyince kutsal olmuyor da onu ikame edince yeryüzüne hakkı hakim kılınca kutsal oluyor. Bayrağımız İsrail paçavrasıyla atlıların elinde eşdeğermiş gibi taşıtıldı. Hani bayrak inmez, ezan dinmezdi. İsrail'in seviyesine inilmiş olmadı mı? Ezanlar okunurken karşılamalar yapıldı ezanımız dinlendi mi? Arapların ıslık çaldıkları gibi çalgı çengi ezanı bastırmadı mı? Ölüm sessizliği ne yazan oldu, ne de sosyal ağlarda paylaşıldı. Yetmedi bayrağımızda yakıldı malum kişiler tarafından yine kimsecikler yazıp çizmedi tepki gösteren de olmadı bizden başka! Şu takma isimlerle sahne alanlardan olan şöhret olmak için her yolu mubah gören zavallı kızcık kadar gündem olmadı. İmam Hatipli elbette kıymetli. Şehit kanlarına bezenmiş bayrağımız çok daha kıymetli kutsal değil midir? Her çakılışınızda tutunduğunuz: ”Bayrak inmesin,ezan dinmesin” sloganlarla olmuyor malesef. Eğer gerçekten samimi vatan millet sevdanız varsa derdiniz bağcı dövmek değilse! Buyrun 1996 da Çırağan Sarayında Rahmetli Erbakan Hocamızın ve Türkiye öncülüğünde kurulan D.8 İslam birliğini, Sonra D.60/D.160 Projesini elbirliğiyle hep beraber aktifleştirelim! Adı da İslam birliği, tadıda İslam neyi bekliyoruz. Müslümancılık oyunlarıyla belliki yol alınamadığı gibi uçurumun kenarında ya medet çekiyor, can çekişiyoruz ümmetçe. Son “yok allah’n izniyle de kalemimiz konuşacak “olarak yakınen bildiği şu anektod olaylara daha da açıklık getirecek kanatimce. Sultanahmette doğup yaşayan, gece gündüz içtiği için Bekri Mustafa lakabıyla anılan zat, küçük Ayasofya camiinin yanından geçerken; musallada bir mevta vardır, fakat imam ortalıkta yoktur. Cemaatin beklemekten canı sıkılmıştır. Oradan geçen, başında kavuğu, sırtında cübbesi olan Bekri Mustafa’yı İmam zannederek, yok ben hoca değilim demesine rağmen, musallanın önüne geçirirler. Bekri Mustafa namazı kıldırdıktan sonra, tabutun üzerindeki örtüyü kaldırır ve ölüye şöyle fısıldar. Cemaat merakla sorar; Bekri Mustafa gülerek cevap verir. “Sen şimdi aramızdan ayrılıp gidiyorsun, buraların ahvalini sorarlarsa, Bekri Mustafa Ayasofya’ya imam oldu dersin onlar gerisini anlar “dedim. Vesselam Nazile ŞANAL
Ekleme Tarihi: 01 Eylül 2022 - Perşembe

Dünya Tersine mi dönüyor?

Dünya Tersine mi dönüyor? Sağ gösterip sol vurma, yada sağ gösterip sol vurma diye bir deyim var ya hani. Toplumun şiarı oldu mazallah. Garip garip durumlar davranışlar, söylemler eylemler. Entrikaların biri bin para mı denirdi ne. Aşağı köyde yalan söyledim, yukarı köyde bende inandım gibi gibi. Niçin böyler bir giriş yaptık? Gülermisiziniz ağlarmısınız? -İslami Uyanış Kurultay’ında Türkiye’yi Doğu Perinçek temsil etti. Hani 10 Haziran 2005 te; Amerikan Başbakanı:Jark Rosen New York’ta,T.C Başbakan’ına Yahudi cesaret ödülünü vermişti. Cennet mekan Erbakan hocamız slaytı gösterirken buğulu gözlerle ne büyük şeref diyordu. Şimdi de aynı cümleyi kullanmak yerinde olacaktır, Perinçek konusunda. Öte yandan Mevlana diyarı Evliyalar şehri Konya’mızda; -İslami Dayanışma Oyunları: Adı altında evet bir çok müslüman ülkelerin liderlerinin de katıldığı bir dayanışma oyunları programıydı. Ve bir pankart gözden kaçmıyordu. “Oyunu oynayabildiğimiz gibi, oyunu da kurmalıyız” Evet malesef ki oyun hem oynanıyor, hem kuruluyor. Kimler kuruyor kimler oynuyor biraz dikkat. İslami dayanışma oyunlarının başlığı masum gibi gösterilebilir. Ancak ve ancaaaakk içeriği hiçte iç acıcı değil bilakis pejmürde sahnelerden ibaretti. Oyun adı altında başında örtüsüyle altta mini bir şortla o “reşit”yavrucakların günahına girilmemeliydi. Zamanın birinde de böyle sahnelere üzülerek, utanarak şahit olmuştuk; malum olimpiyat adı altında da yapılan programlarınız vardı; “hani beraber ıslanılan yollar, şarkılar, kadınlı erkekli korodan höykürülen ” yine yavrucaklara buradaki kepazelik gibi erkekli kızlı danslarla orada da boy göstermiş, hatta ve hatta oraya hâşâ “sevgili Peygamberimizin “dahil olduğu acziyetine girmişlerdi; Efendimiz’in hane-i saadetlerine âmanın geldiği esnada, Aişe Validemizin tesettürü konusunda onu uyarısını bilmeyenimiz yoktur. Ey Aişe sende âma değilsin ya buyuran, Resulumuzun böyle gayri ahlâkî programlara razı olması sözkonusu olabilirmi? “Hadid suresi 14.Ayet ...ve aldatıcılar sizi Allah ile aldattı.” İlahi mesaj manidar değilmidir. Hem kendilerini, hem ümmeti kandırarak, hemde islamın içini boşaltarak 21. Yüzyılın talihsiz, utanç sayfalarında yerlerini almışlardır. Ne yazık ki Perinçek’in de benzer talihsiz cümlelerine üzülerek şahit oluyoruz. Peygamber kırk kişiymiş, bunlar kırk bin, yazık ki ne yazık; hiç önemsemiyoruz desekte, sineğin mide bulandıran özelliğine muhatap kalıyoruz. Bizim değerlerimiz vardır ve kimsenin tekelinde değildir. Birileri ezan bayrak deyince kutsal olmuyor da onu ikame edince yeryüzüne hakkı hakim kılınca kutsal oluyor. Bayrağımız İsrail paçavrasıyla atlıların elinde eşdeğermiş gibi taşıtıldı. Hani bayrak inmez, ezan dinmezdi. İsrail'in seviyesine inilmiş olmadı mı? Ezanlar okunurken karşılamalar yapıldı ezanımız dinlendi mi? Arapların ıslık çaldıkları gibi çalgı çengi ezanı bastırmadı mı? Ölüm sessizliği ne yazan oldu, ne de sosyal ağlarda paylaşıldı. Yetmedi bayrağımızda yakıldı malum kişiler tarafından yine kimsecikler yazıp çizmedi tepki gösteren de olmadı bizden başka! Şu takma isimlerle sahne alanlardan olan şöhret olmak için her yolu mubah gören zavallı kızcık kadar gündem olmadı. İmam Hatipli elbette kıymetli. Şehit kanlarına bezenmiş bayrağımız çok daha kıymetli kutsal değil midir? Her çakılışınızda tutunduğunuz: ”Bayrak inmesin,ezan dinmesin” sloganlarla olmuyor malesef. Eğer gerçekten samimi vatan millet sevdanız varsa derdiniz bağcı dövmek değilse! Buyrun 1996 da Çırağan Sarayında Rahmetli Erbakan Hocamızın ve Türkiye öncülüğünde kurulan D.8 İslam birliğini, Sonra D.60/D.160 Projesini elbirliğiyle hep beraber aktifleştirelim! Adı da İslam birliği, tadıda İslam neyi bekliyoruz. Müslümancılık oyunlarıyla belliki yol alınamadığı gibi uçurumun kenarında ya medet çekiyor, can çekişiyoruz ümmetçe. Son “yok allah’n izniyle de kalemimiz konuşacak “olarak yakınen bildiği şu anektod olaylara daha da açıklık getirecek kanatimce. Sultanahmette doğup yaşayan, gece gündüz içtiği için Bekri Mustafa lakabıyla anılan zat, küçük Ayasofya camiinin yanından geçerken; musallada bir mevta vardır, fakat imam ortalıkta yoktur. Cemaatin beklemekten canı sıkılmıştır. Oradan geçen, başında kavuğu, sırtında cübbesi olan Bekri Mustafa’yı İmam zannederek, yok ben hoca değilim demesine rağmen, musallanın önüne geçirirler. Bekri Mustafa namazı kıldırdıktan sonra, tabutun üzerindeki örtüyü kaldırır ve ölüye şöyle fısıldar. Cemaat merakla sorar; Bekri Mustafa gülerek cevap verir. “Sen şimdi aramızdan ayrılıp gidiyorsun, buraların ahvalini sorarlarsa, Bekri Mustafa Ayasofya’ya imam oldu dersin onlar gerisini anlar “dedim. Vesselam Nazile ŞANAL
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haber111.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.