Nazile Şanal
Köşe Yazarı
Nazile Şanal
 

GELİN KARDEŞ OLALIM, YENİDEN

GELİN KARDEŞ OLALIM, YENİDEN “Müminler ancak kardeştir. “(Hucurat 10.) Ayeti kerimede buyuruyor Rabbimiz. Acı ama gerçek olan bir durum sözkonusu: Burada müminler kardeştir ilahi mesaj oldukça berrak ve net. Müslümanlar kardeştirden ziyade mü’minler kardeştir buyuruyor yüce Rabbimiz. Hucurat suresi 14. Ayetle de tastikleniyor bedevilerle ilgili mesajda. ”Siz henüz iman etmediniz” buyruluyor. Dolayısıyla, inanmak ve iman etmek arasındaki çizgiler oldukça belirgin ve önemli. Tastik etmek başka birşey, tatbik etmek başka birşey ancak bu iki parça inanç ve iman ”amel” bütünleşince anlam kazanıyor, hiç kuşkusuz. Yoksa inandık destekliyoruz, saygılıyız demek hikaye kendini avutmaktan öte gitmiyor malesef. Kaldı ki bi avuç suda çarkettiğinden anlaşılır insanın seceresi. "Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz" der büyükler. Bir başka kıymetli büyüğümüz rahmetli hocamız ise, asıl marifet yük altında dirayet göstermektir, yoksa çay sohbetlerinde ahkâm kesmek kolaydır derdi. Allah ondan razı ve memnun olsun, mekanı cennet, makamı âli olsun. Olaylar karşısında vakarlı duruş ve Allah'ın rızasını gözetmektir aslolan. O halde kendimizi test etmek üzere tekrar vahye dönelim. Bakalım Rabbimizin ilahi mesajıyla ne kadar bütünleşebiliyoruz. Yani Mü’min iddiasındaysak demek istiyorum. Testimiz başlasın! *Mü’minler gerçekten kurtuluşa ermişlerdir." (Mü’minün1.Ayet) *Ki onlar namazlarında saygı ve huşu içindekiler derin bir saygı hali yaşarlar.(Mü’minün 2.ayet) *Anlamsız yararsız şeylerden uzak dururlar.( Mü’minün 3.Ayet) *Zekatı verirler. ( Mü’minün 4.ayet) *İffetini korurlar. (Mü’minün 5.Ayet) *Yine o mü’minler emanetlerine be ahidlerine sadakat gösterirler. (Mü’minin 8.ayet) Mü’minlerin özellikleri genellikle adını aldığı surede ve daha nice Furkan, Kassas, Şûra, Hucurat, Secde surelerinde zikredilir, Ancak bize düşen vazife ise baştada bahsettiğimiz gibi kendimizi test edip iç muhasebeyle yüzleşmek ve gerçek mümin olma gayretine girmek. Yoksa ben yaptım oldu safsatasıyla menzile ulaşamayız. Zaten bir arpa boyu yol alamayışımızın sebebi de bu olsa gerek. Her ne hikmetse günah keçisi aramaktayız şuursuzca. Bir meslek sahibi olacakken bile yıllarını harcıyorsun ki; o da tam teşekküllü mesleğin hakkını verme hususunda azami sıkıntılar yaşanırken, eksiklikler olurken; Bizi yaratan, yaşatan, rızık veren Rabbimize karşı kulluk konusunda ne ölçüde çabamız, ayırdığımız mesai olsun, gayretimiz olsun, araştırmalarımız olsun her konuda eksiklerimizin olduğu gün gibi ortada ve hepimiz farkındayız. İşte bu sebepten dolayıdırki; gerek kardeşliğimizi gerek kulluğumuzu tesis ederken, vahyin ışığından, nurundan istifade edelim. Yoksa Allah muhafaza eylesin, yapıp edip emeği boşa gidenlerden “müflis” olmayalım. Attığımız adımları, sarfettiğimiz sözleri, davranışlarımızı, tarafgirliklerimizi vahiy süzgecinden geçirip vicdan terezisinde tartıp kalp gözümüzle görüp, mütaala ettikten sonra uygulamaya geçelim ki, hem Rabbimizi razı ve memnun edelim; hem hak sahiplerinin hakkını ve rızasını gözetelim ki iki cihan saadetine erişelim: Yoksa; vatanımıza, milletimize, mazlumlara, mağdurlara hemde kendimize zulmetmiş oluruz farkında olmadan. Ağzımızdan çıkanı kulaklarımız işitsin. Hem kendi yapıp ettiklerimizi hemde bize gelen haber, havadis konusunda araştırmak mecburiyeti vardır. Ayette de beyan edildiği üzere: “Eğer bir fasık size bir haber getirirse onun doğruluğunu araştırınız.Yoksa bilmeden bir topluluğa kötülük etmiş olursunuz. Sonra yaptığınıza pişman olursunuz.( Hucurat 6.Ayet) İşte bu hâl üzere olanların Mü’min olması kardeş olması söz konusu olabilir mi? “Burada söz konusu bir kişi değil, bir topluluk” Çıkarları makam mevkilerini ayakta tutabilmek için böyle bir acziyetin içine girenler ve avaneleri; velev ki pişman olacaklar, kimden nasıl hellallik isteyecekler. Allah ıslah etsin hakkı hakikati görecek göz versin. Üç günlük dünya nasıl ebedi hayata tercih edilir ki? Rabbiz akıl nimetimizi almasın. Yoksa ne kardeş nede mü’min olabilinir. “Birbirinizi sevmedikçe, gerçek mü’min olamazsınız; gerçek mü’min olmadıkça da cennete giremezsiniz” buyuruyor sevgili Resulümüz de. Peki bu hadisi şerifin neresindeyiz? Hakikaten başımızı ellerimizin arasına alıp derin derin düşünmek gerekmiyor mu? Niçin yaratıldığımızı tekrar tekrar gözden geçirmek silkelenip kendimize gelmek gerekmiyor mu? Mesela : *Komşusu açken bizler tok yatmayalım, aç yatmasına da sebep olmayalım. *İyiliği emredip kötülükten sakındıralım, zalimin elini mazlumun üzerinden kaldıralım. *Özümüz sözümüz haktan yana olsun, eğip bükmeyelim birilerine yaranmak adına. Tekrarı yok ki hayatın son nefesi verdikten sonra. Azabı gördükten sonra "Yarabbi bizi yeniden dünyaya döndür" diyenlerden olmamak üzere. Yine... Yeni... Yeniden kardeşliğimizi tesis edelim ki mü’min olalım, asrı saadetteki Ömer'ler gibi. Vesselam Nazile ŞANAL
Ekleme Tarihi: 01 Ağustos 2022 - Pazartesi

GELİN KARDEŞ OLALIM, YENİDEN

GELİN KARDEŞ OLALIM, YENİDEN “Müminler ancak kardeştir. “(Hucurat 10.) Ayeti kerimede buyuruyor Rabbimiz. Acı ama gerçek olan bir durum sözkonusu: Burada müminler kardeştir ilahi mesaj oldukça berrak ve net. Müslümanlar kardeştirden ziyade mü’minler kardeştir buyuruyor yüce Rabbimiz. Hucurat suresi 14. Ayetle de tastikleniyor bedevilerle ilgili mesajda. ”Siz henüz iman etmediniz” buyruluyor. Dolayısıyla, inanmak ve iman etmek arasındaki çizgiler oldukça belirgin ve önemli. Tastik etmek başka birşey, tatbik etmek başka birşey ancak bu iki parça inanç ve iman ”amel” bütünleşince anlam kazanıyor, hiç kuşkusuz. Yoksa inandık destekliyoruz, saygılıyız demek hikaye kendini avutmaktan öte gitmiyor malesef. Kaldı ki bi avuç suda çarkettiğinden anlaşılır insanın seceresi. "Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz" der büyükler. Bir başka kıymetli büyüğümüz rahmetli hocamız ise, asıl marifet yük altında dirayet göstermektir, yoksa çay sohbetlerinde ahkâm kesmek kolaydır derdi. Allah ondan razı ve memnun olsun, mekanı cennet, makamı âli olsun. Olaylar karşısında vakarlı duruş ve Allah'ın rızasını gözetmektir aslolan. O halde kendimizi test etmek üzere tekrar vahye dönelim. Bakalım Rabbimizin ilahi mesajıyla ne kadar bütünleşebiliyoruz. Yani Mü’min iddiasındaysak demek istiyorum. Testimiz başlasın! *Mü’minler gerçekten kurtuluşa ermişlerdir." (Mü’minün1.Ayet) *Ki onlar namazlarında saygı ve huşu içindekiler derin bir saygı hali yaşarlar.(Mü’minün 2.ayet) *Anlamsız yararsız şeylerden uzak dururlar.( Mü’minün 3.Ayet) *Zekatı verirler. ( Mü’minün 4.ayet) *İffetini korurlar. (Mü’minün 5.Ayet) *Yine o mü’minler emanetlerine be ahidlerine sadakat gösterirler. (Mü’minin 8.ayet) Mü’minlerin özellikleri genellikle adını aldığı surede ve daha nice Furkan, Kassas, Şûra, Hucurat, Secde surelerinde zikredilir, Ancak bize düşen vazife ise baştada bahsettiğimiz gibi kendimizi test edip iç muhasebeyle yüzleşmek ve gerçek mümin olma gayretine girmek. Yoksa ben yaptım oldu safsatasıyla menzile ulaşamayız. Zaten bir arpa boyu yol alamayışımızın sebebi de bu olsa gerek. Her ne hikmetse günah keçisi aramaktayız şuursuzca. Bir meslek sahibi olacakken bile yıllarını harcıyorsun ki; o da tam teşekküllü mesleğin hakkını verme hususunda azami sıkıntılar yaşanırken, eksiklikler olurken; Bizi yaratan, yaşatan, rızık veren Rabbimize karşı kulluk konusunda ne ölçüde çabamız, ayırdığımız mesai olsun, gayretimiz olsun, araştırmalarımız olsun her konuda eksiklerimizin olduğu gün gibi ortada ve hepimiz farkındayız. İşte bu sebepten dolayıdırki; gerek kardeşliğimizi gerek kulluğumuzu tesis ederken, vahyin ışığından, nurundan istifade edelim. Yoksa Allah muhafaza eylesin, yapıp edip emeği boşa gidenlerden “müflis” olmayalım. Attığımız adımları, sarfettiğimiz sözleri, davranışlarımızı, tarafgirliklerimizi vahiy süzgecinden geçirip vicdan terezisinde tartıp kalp gözümüzle görüp, mütaala ettikten sonra uygulamaya geçelim ki, hem Rabbimizi razı ve memnun edelim; hem hak sahiplerinin hakkını ve rızasını gözetelim ki iki cihan saadetine erişelim: Yoksa; vatanımıza, milletimize, mazlumlara, mağdurlara hemde kendimize zulmetmiş oluruz farkında olmadan. Ağzımızdan çıkanı kulaklarımız işitsin. Hem kendi yapıp ettiklerimizi hemde bize gelen haber, havadis konusunda araştırmak mecburiyeti vardır. Ayette de beyan edildiği üzere: “Eğer bir fasık size bir haber getirirse onun doğruluğunu araştırınız.Yoksa bilmeden bir topluluğa kötülük etmiş olursunuz. Sonra yaptığınıza pişman olursunuz.( Hucurat 6.Ayet) İşte bu hâl üzere olanların Mü’min olması kardeş olması söz konusu olabilir mi? “Burada söz konusu bir kişi değil, bir topluluk” Çıkarları makam mevkilerini ayakta tutabilmek için böyle bir acziyetin içine girenler ve avaneleri; velev ki pişman olacaklar, kimden nasıl hellallik isteyecekler. Allah ıslah etsin hakkı hakikati görecek göz versin. Üç günlük dünya nasıl ebedi hayata tercih edilir ki? Rabbiz akıl nimetimizi almasın. Yoksa ne kardeş nede mü’min olabilinir. “Birbirinizi sevmedikçe, gerçek mü’min olamazsınız; gerçek mü’min olmadıkça da cennete giremezsiniz” buyuruyor sevgili Resulümüz de. Peki bu hadisi şerifin neresindeyiz? Hakikaten başımızı ellerimizin arasına alıp derin derin düşünmek gerekmiyor mu? Niçin yaratıldığımızı tekrar tekrar gözden geçirmek silkelenip kendimize gelmek gerekmiyor mu? Mesela : *Komşusu açken bizler tok yatmayalım, aç yatmasına da sebep olmayalım. *İyiliği emredip kötülükten sakındıralım, zalimin elini mazlumun üzerinden kaldıralım. *Özümüz sözümüz haktan yana olsun, eğip bükmeyelim birilerine yaranmak adına. Tekrarı yok ki hayatın son nefesi verdikten sonra. Azabı gördükten sonra "Yarabbi bizi yeniden dünyaya döndür" diyenlerden olmamak üzere. Yine... Yeni... Yeniden kardeşliğimizi tesis edelim ki mü’min olalım, asrı saadetteki Ömer'ler gibi. Vesselam Nazile ŞANAL
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haber111.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.