Prof.Dr Cahit KURBANOĞLU
Köşe Yazarı
Prof.Dr Cahit KURBANOĞLU
 

28 ŞUBAT’IN HATIRLATTIKLARI

<p>Bir &uuml;lkenin Anayasası intikam Anayasa&rsquo;sı olamaz. Yani bir Anayasa ki kim uyguluyorsa onu kendileri lehine &ccedil;evrmekte, dolayısıyla kendileri gibi d&uuml;ş&uuml;n&uuml;p yaşamayanlar veya baş&ouml;rt&uuml;l&uuml;ler bu anayasa ile z&uuml;lme maruz kalmaktalar.&nbsp;&nbsp;<br /> Ondan sonra da T&uuml;rkiye&rsquo;nin y&ouml;neticileri yeni bir Anayasa tartışması a&ccedil;maya ihtiya&ccedil; duymaktalar.&nbsp;&nbsp;<br /> Zaten bug&uuml;nlerde g&uuml;ndeme gelmesinin sebebi mevcut Anayasa&rsquo;nın, &ouml;zellikle 2021 T&uuml;rkiye toplumunun fıtratına ters d&uuml;şmesi, k&uuml;lt&uuml;r ve yaşayışına zit olmasıdır.&nbsp;<br /> &Ouml;ğrencilik d&ouml;nemimizde İş Hukuku dersini veren hocamız Prof. Dr. Sel&ccedil;uk &Ouml;z&ccedil;elik o zaman demişti ki;&nbsp;<br /> &ldquo;Arkadaşlar bu Anayasa bizim toplumumuzun yapısına uygun bir Anayasa değildir. Bundan &ouml;ncekiler de bu Anayasadan farklı değillerdi.&nbsp;<br /> Neden?&nbsp; &Ccedil;&uuml;nk&uuml; bizim &uuml;lkemizin insanlarının k&uuml;lt&uuml;r&uuml; farklı farklı olduğundan doğumun k&uuml;lt&uuml;r&uuml; batıya, kuzeyin k&uuml;lt&uuml;r&uuml; g&uuml;neye uymaz. Dolayısıyla bu kanunlar da doğudakiler i&ccedil;in ağır gelmekte, batıdakiler i&ccedil;in ise hafif gelmektedir.&rdquo;&nbsp;<br /> Bundan dolayı &uuml;lkemizin sınırlarındaki toplumu adil bir şekilde idare edecek bir Anayasa bug&uuml;ne kadar hazırlanamadı.&nbsp;<br /> Neden?&nbsp;&nbsp;<br /> &Ccedil;&uuml;nk&uuml; b&uuml;t&uuml;n toplum kesimlerini temsil eden, bilge insanlar bir araya gelerek, Anayasa hazırlamıyorlar. Hazırlayanlar da kendi durumlarını nazara alarak, yahutta b&ouml;lgesinin olaylarını dikkate alarak Anayasa hazırlıyorlar.&nbsp; O zaman kanunlar dikkate almadıkları yerlere ağır geliyor.&nbsp;<br /> Bir bakalım 1960&rsquo;ta ihtilal olmuştur.&nbsp;<br /> 1970&rsquo;te ihtilal olmuştur.&nbsp;<br /> 1980 de ihtilal olmuştur, 1990 da ihtilal olmuştur adeta b&ouml;yle ihtilaller her 10 yılda bir tekrarlamıştı.&nbsp;<br /> 1997&rsquo;de de 28 Şubat muhtırası verilmiştir. Bunlar b&ouml;yle devam ede gelmektedir.&nbsp;<br /> Ne oluyor bu durumda, eğer kuvvet kanunda olmazsa, kanun kuvvetlerinin eline ge&ccedil;iyor.&nbsp; O zaman da istediği gibi tasarruf edebiliyor.&nbsp; Bu da adaletsizliğe, zulme, mazlumu ve zalimden ayırmamaya g&ouml;t&uuml;rmektedir.&nbsp;<br /> İşte bakınız eğer T&uuml;rkiye&rsquo;nin tamamını temsil edebilecek akil kişiler ve T&uuml;rkiye&rsquo;deki mevcut s&ouml;z sahibi partilerin s&ouml;zc&uuml;leri, akademisyenler ve daha artık bu sahada yetkili ve etkili kim varsa bir araya gelerek oturup, &Uuml;lkemize uygun bir anayasa hazırlamaları ka&ccedil;ınılmazdır.&nbsp;<br /> Ama bir zaman sonra bu da toplumun yapısına uygun gelmeyecektir.&nbsp; &Ccedil;&uuml;nk&uuml; kanunlarımız caydırıcı olmazsa, o zaman kanun uygulamanın bir anlamı olmaz.&nbsp;<br /> Şimdi &ouml;n&uuml;m&uuml;zdeki g&uuml;nler 28 Şubat geliyor.&nbsp; Ben de bu vesile ile 1960 ihtilaline kadar hatırladığım olayları tekrarladım.&nbsp;</p> <p>Prof. Dr. Cahit Kurbanoğlu&nbsp;</p> <p><br /> O zaman askeri idare sıkıy&ouml;netim ilan etmişti.&nbsp; Herkes kendinden korkar bir durumdaydı.&nbsp; G&uuml;venlik g&uuml;&ccedil;leri &ouml;n&uuml;ne gelenleri de derdest edip soruşturma yapmadan i&ccedil;eri atılmaktaydı. Artık hakim karşısına &ccedil;ıkana kadar kimsenin aklına gelmezse, vay onun haline...<br /> Neticede 1970&rsquo;te tekrar anarşi ter&ouml;r &uuml;remeye başladı. Artık insanlar arasında ayrımlar başladı ve hatta 70 ile 80 Li yıllar arasında &ouml;yle oldu ki ihtilaflar, ayrımlar, S&uuml;nni ve Alevi, kom&uuml;nist ve milliyet&ccedil;i kavgasına d&ouml;n&uuml;şt&uuml;. Adeta &uuml;lke perişan bir haldeydi ve o zaman &uuml;lkenin başında bulunan idareciler diyorlardı ki; ne yapalım kanunlarımız caydırıcı değildir.&nbsp; Onun i&ccedil;in de su&ccedil;un &ouml;n&uuml;ne ge&ccedil;emiyor.&nbsp; Hangi imkanı vermedik de size ter&ouml;r&uuml; durdurun dedik.&nbsp; Ya da siz hangi imkanı istediniz de vermedik. İşte ter&ouml;r durdurulamıyoruz diyen devletin başındakilerin bu ve buna benzer beyanları ve d&uuml;ş&uuml;nceleri, ister istemez ihtilali tetikleyen bir olay oldu.&nbsp; Ve 1980 ihtilali geldi ondan sonra 1982 Anayasa&rsquo;sı askeri vesayetten ve baskıdan kurtulmak i&ccedil;in, milletin b&uuml;y&uuml;k &ccedil;oğunluğu tarafından kabul edilmiş oldu.&nbsp;<br /> 1960 Anayasasına g&ouml;re farklı maddeleri nedir? Hukuk&ccedil;ular bunu ortaya koyarlar ama maalesef o Anayasa&rsquo;da işte g&ouml;r&uuml;yoruz, bug&uuml;n bizim ihtiya&ccedil;larımıza cevap veremiyor.&nbsp;<br /> O g&uuml;nden bug&uuml;ne 28 Şubat&rsquo;ın bana hatırlattıklarından kısaca bir anımı s&ouml;yleyeceğim. Maalesef biz ilim &Uuml;niversitesinde &ccedil;alışıyoruz ama ne yazıkki ilimle meşgul olmak yerine, şekille, kılık ve&nbsp; kıyafetle meşgul olmaya başlamıştık.&nbsp;<br /> S&uuml;leyman Demirel &Uuml;niversitesinin kuruluşu devam ediyor. Biz b&uuml;y&uuml;k bir gayret i&ccedil;erisindeyiz.&nbsp; Enst&uuml;t&uuml;lerin kuruluşu ve işler hale getirilmesi bizim &uuml;zerimize bırakılmış.&nbsp; Ona gayret ederken, mastır ve doktora &ouml;ğrencileri toplamaya &ccedil;alışırken, bir de baktık bizim icraatımız nazara alınıp destek verilecek yerde, yaşantımız nazara alınmaya başlandı.&nbsp;<br /> O zaman H&uuml;rriyet gazetesinde ş&ouml;yle bir yazı &ccedil;ıkmıştı. T&uuml;rkiye&rsquo;de &uuml;niversitelerde &ouml;yle &ouml;ğretim &uuml;yeleri var ki; kendileri beş vakit namaz kılıyorlar ve beş vakit namaz kılmayan &ouml;ğrencilerini de derslerinden ge&ccedil;irmiyorlar.&nbsp; Bunlardan bir tanesi de S&uuml;leyman Demirel &Uuml;niversitesi diyerek, direk adres g&ouml;steriyorlardı. Zaten o zaman beş vakit namazını kılan ne kadar vardı?&nbsp;<br /> Bu esnada Enst&uuml;t&uuml; Sekreterimiz başı &ouml;rt&uuml;l&uuml;yd&uuml;.&nbsp;<br /> &Uuml;niversitesi noktasında acaba biz eğitimi tabana nasıl yayalım ve insanları cehaletten nasıl kurtaralım. D&uuml;nyada kabul g&ouml;ren mesleklere nasıl y&ouml;nlendirelim.&nbsp; Bunların d&uuml;ş&uuml;n&uuml;lmesi yerine, falanca Enstit&uuml;n&uuml;n Sekreterinin başı &ouml;rt&uuml;l&uuml;ym&uuml;ş. Ne demek? Bu d&ouml;nemde, bu devirde baş&ouml;rt&uuml;s&uuml;...<br /> Derhal hesabını g&ouml;r&uuml;n!&nbsp;</p> <p>Prof. Dr. Cahit Kurbanoğlu&nbsp;</p> <p><br /> Neticede, baktım ki enstit&uuml; sekreterim ağlıyor.&nbsp; Hocam ne yapacağım ben, &ccedil;ok sıkıntılı durumdayım.&nbsp; Galiba başımı a&ccedil;acağım?&nbsp;<br /> Neden dedim?&nbsp;<br /> Emekliliğine de 2-3 ay var dedim.&nbsp;<br /> Dediki işte benim &ouml;rt&uuml;m senatoda konu edilmiş.&nbsp;<br /> Dedim ki bu konu baş &ouml;rt&uuml;s&uuml; ile ilgili, size ne? Senetonun&nbsp; genel d&uuml;ş&uuml;ncesi, sana herhangi bir şey s&ouml;ylenmeden, sen niye &uuml;z&uuml;l&uuml;yorsun ki?<br /> Bu sefer de, hocam size zarar gelebilir dedi.&nbsp;<br /> Ben de bırak bana gelen zararı, ben onun hesabını veririm. Sen b&ouml;yle d&uuml;ş&uuml;ncelerle kendini rahatsız etme dedim.&nbsp;&nbsp;<br /> Baş&ouml;rt&uuml;s&uuml; de senin tercihindir, ister &ouml;rtersin, ister a&ccedil;arsın, ama onun bunun s&ouml;z&uuml;yle veya bana zarar gelecek d&uuml;ş&uuml;ncesiyle, baş&ouml;rt&uuml;s&uuml;n&uuml; a&ccedil;ma yoluna sakın gitmeyin dedim.&nbsp;<br /> Elhamdulillah oda a&ccedil;madı ve neticede emeklisi de geldi, baş&ouml;rt&uuml;s&uuml;yle emekli oldu.&nbsp;<br /> Burada bir hakkı da yerine vermeden ge&ccedil;emiyeceğim.&nbsp;&nbsp;<br /> O zaman zaten &uuml;niversitenin y&ouml;netimi malum, yani sol zihniyete sahip bir y&ouml;netimde ve neticede idareciler de ister istemez onlar gibi d&uuml;ş&uuml;nceye sahip olanlar oluyordu.&nbsp;&nbsp;<br /> Benim senatoda bulunmadığım, yukardaki konuşmanın yapıldığı g&uuml;n, Enstit&uuml; y&ouml;netim kurulu &uuml;yemiz olan bir Dekan, sekreteri şiddetli bir şekilde m&uuml;dafaa etmiş. Demiş ki modern bir &ouml;rt&uuml;d&uuml;r t&uuml;rban değildir. Bu senatonun konusu olması abestir demiş.&nbsp;<br /> Ben de bu vesileyle kendine tebrik ettim.<br /> 28 Şubat muhtırasında mağdur ve muzdarip onlar olmuştur.&nbsp;<br /> En yakınımdan başlayayım.&nbsp;<br /> Benim kızım Anadolu imamhatip son sınıfta okuyordu.&nbsp; 7-8 kız arkadaşı ile birlikte sınıfın &ccedil;alışkan &ouml;ğrencilerindendi.&nbsp;<br /> Bir dershane de bunların bu gayretlerinden dolayı, &ccedil;ocuklara &ouml;zel sınıf a&ccedil;mıştı.&nbsp;<br /> Ne var ki 28 Şubat gelince ben hatta o g&uuml;n isparta&rsquo;da değil Ankaradaydım.&nbsp;<br /> Kızım ağlayarak beni aradığını g&ouml;rd&uuml;m.&nbsp;<br /> Neden alıyorsun diye sorduğunda;&nbsp;<br /> Baba bug&uuml;n Anadolu İmamhatip lisesinden ayrılmazsak, yarın başımızı a&ccedil;acaklar.&nbsp;<br /> Onun i&ccedil;in bug&uuml;n biz a&ccedil;ık liseye ge&ccedil;iş yapıyoruz dediler.&nbsp;<br /> D&uuml;ş&uuml;nme zamanı da yoktu.&nbsp;<br /> Ben bir şey s&ouml;yleyemedim, bu 7-8 arkadaşıyla birlikte ayrılıp, A&ccedil;ik Liseye ge&ccedil;tiler.&nbsp;<br /> A&ccedil;ık Liseden birincilikle mezun oluyorlardı. Ama gel g&ouml;r ki mezuniyete yakın bir g&uuml;nde, a&ccedil;ık lisenin m&uuml;d&uuml;r&uuml;, evet a&ccedil;ık lisenin m&uuml;d&uuml;r&uuml; ağlayarak beni arıyordu.&nbsp;<br /> M&uuml;d&uuml;r bey hayrola nedir bu haliniz dedim? Dediki hocam, sormayın bu &ouml;ğrencilerimiz adına yani Anadolu İmamahatip lisesinden ge&ccedil;en &ouml;ğrencilerimiz, maalesef Milli Eğitim Bakanlığından gelen bir yazıyla, 40 kredilik daha ders almaları gerekiyormuş.&nbsp;<br /> Oysa bunlar şimdiden almış oldukları dersler, Fen Lisesi seviyesinde, bu bunlara nasıl reva g&ouml;r&uuml;l&uuml;yor. Bu &ccedil;ocuklar bu &uuml;lkenin vatandaşı değil mi?</p> <p>Prof. Dr. Cahit Kurbanoğlu&nbsp;</p> <p><br /> Ben de dedim ki;<br /> M&uuml;d&uuml;r bey &uuml;z&uuml;lme, mahkemeye m&uuml;racaat ederiz ve haklarını ararız.&nbsp;<br /> M&uuml;d&uuml;r bey dediki hocam sen ne diyorsun, bunu reva g&ouml;renler de bunu istiyor ki bu &ccedil;ocuklar &Uuml;niversiteye girmesinler.&nbsp;<br /> Bunların bu bilgileri mahkeme sonu&ccedil;larına kadar kalır mı?&nbsp;<br /> Peki ne yapacağız dedim.&nbsp;<br /> Dedi ki artık sayısaldan değil, &uuml;niversite imtihanına genel k&uuml;lt&uuml;rden girecekler tamam mı?<br /> Siz &ouml;yle istiyorsanız &ouml;yle olsun dedim ve neticede genel k&uuml;lt&uuml;rden girdiler.&nbsp;<br /> Herkes &uuml;niversitede istedikleri yeri kazandılar.&nbsp;</p> <p>Yine 28 Şubat tarihinde oğlumuz ise Anadolu Lisesi yabancıdil hazırlıktan sonra&nbsp; ikinci sınıfı okuyordu. &Uuml;niversiteye giriş puanlarına sınırlama getirildiği gibi, bir de tehtit altında bulundurulmaya başladılar.&nbsp;<br /> &Ccedil;&uuml;nk&uuml; bu okullardan mezun olanlar artık işe girmeleri zorlaşacak, &ouml;zellikle de devlet işlerine girme imkanları olmayacaktı. Lise mezunlarıyla aynı eğitimi almalarına rağmen katsayıları daha d&uuml;ş&uuml;k olacaktı.&nbsp; Hatta daha da ileri gittiler bu okuldan mezun olanlar fişlenecekler, &ouml;m&uuml;r boyu onlar i&ccedil;in bir dezavantaj teşkil edecekti.&nbsp; &nbsp;<br /> Bu durumda ve tehdit altında anadolu imamhatip lisesinden&nbsp; istemeye istemeye&nbsp; kayısını alıp ortaokula gitmek zorunda kaldı. Bu travma onlara yetti de arttı bile. Ondan sonra tabi o verimi hi&ccedil;bir zaman elde edemedi.&nbsp; &Ccedil;&uuml;nk&uuml; unutamayacağı bir mağduriyet yaşadı. Onun i&ccedil;in 28 şubatın benim &uuml;zerimdeki etkileri 1988&rsquo;de hacca giderken yaşadığımdan daha ağır oldu.<br /> Hatta benide tehtit ettiler o zaman demişlerdi ki burada bazi hocalar kitapların &ouml;ns&ouml;z&uuml;ne Risale-i&nbsp; Nur&lsquo;dan kısımlar ve paragraflar yazıyorlar. Onların işine hemen son vereceğiz.&nbsp;&nbsp;<br /> Bunu bana bizatihi s&ouml;ylediler, ben de dedim ki; evet ben &ldquo;tabiat sanattır sanatkar olamaz&rdquo; diye kitabıma yazdım.&nbsp;<br /> Aksini iddia eden varsa hodri meydan, gelsinler beni ikna etsinler. Ben de oradan kaldırıyım. Neticede tabi ki niyet ortaya &ccedil;ıktı, bizim dindar oluşumuzu &ccedil;ekemiyorlardı.&nbsp;<br /> 28 Şubat&lsquo;ı da fırsat kabul ederek acaba biz aleyhimizde nasıl bir muamelede bulunabilirler onun hesabını g&uuml;nlerce yaptılar.&nbsp;<br /> Bir defasında 28 Şubat&lsquo;tın akabinde &uuml;niversite giriş imtihaninda beş arkadaşımıza, giriş imtihanında g&ouml;rev vermediler.&nbsp;<br /> G&ouml;rev vermeyenlerden bir tanesi de ben idim. Ben &Uuml;niversiteteyi kazanan m&uuml;hendis adayına meslek sahibi olma eğitiminde g&ouml;revli biriyim. Bu imtihanda g&ouml;rev vermeyi mahsurlu g&ouml;r&uuml;yorsanız, derslere sokmayın. O daha &ouml;nemli bir g&ouml;revdir, dedim.&nbsp;<br /> Dekan bu sorularıma cevap vermek istemedi ama bir ara ağzından ka&ccedil;ırdı ki; istihbarattan mahzurlu g&ouml;r&uuml;l&uuml;yorsunuz.&nbsp;<br /> Bunun &uuml;zerine ben de Dekanlıktan noter kanalıyla, bana neden g&ouml;rev verilmediğini sordum.&nbsp;</p> <p>Prof. Dr. Cahit Kurbanoğlu&nbsp;</p> <p><br /> O zaman &ccedil;ok değerli bir Valimiz vardı. Allah rahmet eylesin. Bu konuyu makamına giderek g&ouml;rev verilmemesi konusunu kendilerine ilettim.&nbsp;<br /> Sayın valim hemen istihbaratı aradı.&nbsp; Orada ilken hemen istihbarattan cevap aldı. İstihbaratın b&ouml;yle bir bilgi bulunmadığını, yakında da b&ouml;yle bir bilgi gelmediğini s&ouml;ylediler.&nbsp;<br /> Bunun &uuml;zerine ben bana yazılı cevap verilmesini istemeyen dekan bizzat yanıma gelerek &ccedil;oluğunun &ccedil;ocuğunun &uuml;zerine yemin ederek, ne olur beni yanlış anlama, hakkında konuşulanlar b&ouml;yle idi. Noterden g&ouml;nderdin yazdığını geri al.&nbsp;<br /> Şu anda sana hemen &uuml;niversite giriş sınavlarında g&ouml;rev verdik, yazınız geliyor. Beni anlayışla karşılayın, dedi.&nbsp;<br /> Bu seferde de g&ouml;revi ben kabul etmedim, reddettim.&nbsp;<br /> Ancak biri baş &ouml;rt&uuml;l&uuml; diğer d&ouml;rt arkadaş da benim takip ettiğim yolu takip ederek,&nbsp; onlara da &uuml;niversite giriş imtihanında&nbsp; yeniden g&ouml;rev verildi.&nbsp;<br /> B&uuml;t&uuml;n bunların ortak y&ouml;n&uuml; neydi biliyor musunuz? Beş vakit namazlarını kılıyor olmasıydı. İşte 28 Şubatın meyvelerini saymakla bitiremeyiz.<br /> Ama Rabbim 1988&rsquo;de olduğu gibi bunda da m&uuml;sl&uuml;manlar aleyhindeki planlarını onların başlarına ge&ccedil;irdi.&nbsp;<br /> 1988 dedim kısaca bahsedeyim.&nbsp;<br /> Hacca giderken enteresan bir şey olmuştu.&nbsp; Ben yıllık iznimi yurtdışında ge&ccedil;irmek i&ccedil;in dilek&ccedil;e verdim. O zaman Akdeniz &Uuml;niversitesi&rsquo;ne bağlı Fak&uuml;ltemizin Dekanı bana soru y&ouml;neltti?<br /> &nbsp;İzinli yurtdışında nerede ge&ccedil;ireceksin.&nbsp;<br /> Ben de cevaben dedim ki Suudi Arabistan&rsquo;da. Sonra bir ay ge&ccedil;ti ondan sonra tekrar bana dekan sordu?<br /> Yazılı olarak sorduğu soruda bana:<br /> Suudi Arabistan da b&uuml;y&uuml;kel&ccedil;iliğinden sorduk, Suudi Arabistan&rsquo;da nerede izin ge&ccedil;irilir?&nbsp;&nbsp;<br /> Onlar cevap yazısında izin ge&ccedil;irenler ya Umre&rsquo;ye veya Hacc&rsquo;a gidiyolarmış diye yazdılar. Siz izninizi Suudi Arabistan&rsquo;da ne maksatla ge&ccedil;eceksiniz?&nbsp;<br /> Ben de hacca gideceğim demedim de, o zaman Diyaneti İşleri Başkanlığının hacca gitme hazırlık yazısı elimdeydi, onu verdim. Dekana dedim ki; izinimi yurtdışında ge&ccedil;irme sebebim ekte bildirilmiştir.&nbsp;<br /> O yazıda da zaten şu tarihte hacca gidecek şu tarihte de d&ouml;necek diye yazıyordu.&nbsp;<br /> Neticede elhamd&uuml;lillah farz ibadetini ifa etmek i&ccedil;in gittik ve Suudiarabistan&rsquo;dan d&ouml;nd&uuml;ğ&uuml;m&uuml;zde soruşturma a&ccedil;tılar.&nbsp;<br /> O zaman b&ouml;l&uuml;m başkanım bizatihi kendimin okuduğum &uuml;niversitemden de hocam, dediki Cahit&rsquo;cim bu dekan sen hacca gittin diye senin işine son verecek.&nbsp; Seni &uuml;niversiteden atacak.&nbsp; Bunlar bahane, haberin olsun.&nbsp;<br /> Bahane de ben izinde iken bir dersi benim &uuml;zerime veriyorlar o dersi ben y&uuml;r&uuml;tmemişim, başkası y&uuml;r&uuml;tm&uuml;ş.&nbsp;<br /> Ayrıldığı i&ccedil;in onun imtihanlarını benim yapmam gerekiyormuş. B&ouml;yle bir g&ouml;revlendirme de y&ouml;netim kurulu kararı ile oluyor. Fakat y&ouml;netim kurulu kararı yoktur.&nbsp;</p> <p>Prof. Dr. Cahit Kurbanoğlu&nbsp;</p> <p><br /> Neticede imtihanda ben olmadığım i&ccedil;in g&ouml;revli arkadaşlar yapmışlar.&nbsp; 2 tane kağıt eksikmiş. Benim tabi onlardan hi&ccedil; haberim yoktur ama bahane arıyorlar ya bunların hesabını benden sordular.&nbsp;<br /> Ama ne var ki Isparta&rsquo;nın d&uuml;ğ&uuml;nlerinin bazıları &ccedil;ok farklı olur.&nbsp; D&uuml;ğ&uuml;nde tamamen yayla ke&ccedil;ilerini keserler onu haşlarlar ve misafirlere ikram ederler.&nbsp; &Ouml;yle bir d&uuml;ğ&uuml;nd&uuml; ben de Prof. Dr. Adnan G&uuml;lerman&rsquo;ı ev sahibimizin d&uuml;ğ&uuml;n yemeğine davet ettim.&nbsp;<br /> Ben yemekte durumu kendilerine a&ccedil;tım.&nbsp;<br /> Dediki Akdeniz &Uuml;niversitesi&rsquo;nin Rekt&ouml;r&uuml; Nejat&rsquo;a bu durumu niye s&ouml;ylemedin?<br /> Ben de dedim ki hocam kendi i&ccedil; meselemizin ve dekanlığın meselesini, yani her şeyi&nbsp; Rekt&ouml;re mi ulaştıralım? Uygun bulmamıştım.&nbsp;<br /> Ne demek dedi bundan Rekt&ouml;r&uuml;n haberi olmalıdır diyerek hemen telefonu a&ccedil;tı.&nbsp;&nbsp;<br /> Nejat ne yapıyor senin bu dekanın, hacca gidenlere ceza veriyormuş. &Uuml;niversiteden atıyormuş haberin var mı?&nbsp;<br /> Rekt&ouml;r Bey, Adnan Beye ne s&ouml;yledi bilmiyorum. D&ouml;nd&uuml; bana dediki bir şey olduğu zaman benim haberim olacak. Ben de peki efendim dedim.&nbsp;<br /> Neticede Dekan,&nbsp; Rekt&ouml;r Beyden nasıl bir uyarı aldı&nbsp; ise bana bir uyarı cezası geldi.&nbsp;<br /> Bunun &uuml;zerine ben de Rekt&ouml;r Beyi aradım. Rekt&ouml;r Bey s&ouml;ylemek istemezdim ama telefonda maalesef Dekana &ccedil;ok sinirli bir hitap&nbsp; yaptı. Bana da sen dedi merak etme, senin cezan yoktur, dedi.&nbsp;<br /> Bir g&uuml;n sonra da Dekandan, işte b&ouml;yle b&ouml;yle bir soruşturma vardı uyarı cezası almıştınız ya, şimdi o ceza kaldırmıştır, diye yazı geldi.&nbsp;<br /> Yani biz bug&uuml;nleri g&ouml;rd&uuml;ğ&uuml;m&uuml;z i&ccedil;in, ben 28 Şubat&rsquo;ta da b&ouml;yle bir şantajlarla karşı karşıya olacağımı bekliyordum.&nbsp;&nbsp;<br /> İmtihanlarımız bitiyor mu? Hayır...<br /> 15 Temmuzda isyan harekatına hayatımız pahasına k&ouml;pr&uuml;de karşı durmamıza ve Sayın Cumhurbaşkanımız masumiyetimizi bildiği i&ccedil;in mağduriyetimizi ikinci KHK ile gidermesine rağmen, daha sonra da tekrar maruz kaldığımız iftira ve ithamların hesabını şahsen vereceklere &ccedil;ok acıyorum.&nbsp;<br /> Neticede bu ihtilaller hem &uuml;lke, hem maalesef eğitim, hem eğitim elemanlar yetiştirme noktasında b&uuml;y&uuml;k kayıplara sebep oldu.&nbsp;<br /> Kaldı ki bu b&uuml;y&uuml;k kayıpları ekonomik noktadan ele almadım.&nbsp;<br /> Elbette &uuml;lke noktasından &ccedil;ok kayıplar meydana geldi.&nbsp;&nbsp;<br /> Şimdi bunları g&ouml;r&uuml;nce ve anlattıktan sonra 28 Şubat&lsquo;ın maalesef nasıl bir darbe olduğunu s&ouml;yleme hakkını okuyuculara bırakıyorum.&nbsp;<br /> Peki ne kazandırdı 28 Şubat darbesi &ccedil;ok şeyler kaybettirdi, &uuml;lkeyi her a&ccedil;ıdan &ccedil;ok gerilere g&ouml;t&uuml;rd&uuml;.&nbsp;<br /> Şimdi 2020 li yıllardan sonra bir bakınız ve15 yıldır istikrarlı bir idare var.&nbsp;<br /> Millet istikrarı istiyor.&nbsp;<br /> &Ccedil;&uuml;nk&uuml; istikrarsızlı &uuml;lkemiz her a&ccedil;ıdan geri bırakmaktadır.&nbsp;<br /> Ama maalesef bu istikrarda&nbsp; yetkililer İstanbul Anlaşması mı, s&ouml;zleşmesi mi ne olduğundan toplumumuzun sonradan haberi olduğu bir s&ouml;zleşmeye imza atmış.&nbsp;<br /> Onun neticesinde bug&uuml;n aileler patır patır yıkılarak, bunun bedelini &ccedil;ok ağır bir şekilde &ouml;demek zorunda kalıyor.&nbsp;<br /> Tekrar ediyorum, Anayasa hazırlayacaksanız; toplumun yapısına uygun olabilmesi i&ccedil;in, toplumu temsil eden anayasa olmalıdır.&nbsp;<br /> Bu da &uuml;lkemizi her y&ouml;n&uuml; ile temsil edebilecek, yani ehil insanların bir araya gelmesi ile teşekk&uuml;r edecek bir kurul tarafından hazırlanmalıdır.&nbsp;<br /> Allah &uuml;lkemizi istikrar birlik ve beraberlikden ayırmasın.&nbsp;&nbsp;</p> <p><br /> Prof. Dr. Cahit Kurbanoğlu</p> <p>&nbsp;</p>
Ekleme Tarihi: 26 Şubat 2021 - Cuma

28 ŞUBAT’IN HATIRLATTIKLARI

<p>Bir &uuml;lkenin Anayasası intikam Anayasa&rsquo;sı olamaz. Yani bir Anayasa ki kim uyguluyorsa onu kendileri lehine &ccedil;evrmekte, dolayısıyla kendileri gibi d&uuml;ş&uuml;n&uuml;p yaşamayanlar veya baş&ouml;rt&uuml;l&uuml;ler bu anayasa ile z&uuml;lme maruz kalmaktalar.&nbsp;&nbsp;<br /> Ondan sonra da T&uuml;rkiye&rsquo;nin y&ouml;neticileri yeni bir Anayasa tartışması a&ccedil;maya ihtiya&ccedil; duymaktalar.&nbsp;&nbsp;<br /> Zaten bug&uuml;nlerde g&uuml;ndeme gelmesinin sebebi mevcut Anayasa&rsquo;nın, &ouml;zellikle 2021 T&uuml;rkiye toplumunun fıtratına ters d&uuml;şmesi, k&uuml;lt&uuml;r ve yaşayışına zit olmasıdır.&nbsp;<br /> &Ouml;ğrencilik d&ouml;nemimizde İş Hukuku dersini veren hocamız Prof. Dr. Sel&ccedil;uk &Ouml;z&ccedil;elik o zaman demişti ki;&nbsp;<br /> &ldquo;Arkadaşlar bu Anayasa bizim toplumumuzun yapısına uygun bir Anayasa değildir. Bundan &ouml;ncekiler de bu Anayasadan farklı değillerdi.&nbsp;<br /> Neden?&nbsp; &Ccedil;&uuml;nk&uuml; bizim &uuml;lkemizin insanlarının k&uuml;lt&uuml;r&uuml; farklı farklı olduğundan doğumun k&uuml;lt&uuml;r&uuml; batıya, kuzeyin k&uuml;lt&uuml;r&uuml; g&uuml;neye uymaz. Dolayısıyla bu kanunlar da doğudakiler i&ccedil;in ağır gelmekte, batıdakiler i&ccedil;in ise hafif gelmektedir.&rdquo;&nbsp;<br /> Bundan dolayı &uuml;lkemizin sınırlarındaki toplumu adil bir şekilde idare edecek bir Anayasa bug&uuml;ne kadar hazırlanamadı.&nbsp;<br /> Neden?&nbsp;&nbsp;<br /> &Ccedil;&uuml;nk&uuml; b&uuml;t&uuml;n toplum kesimlerini temsil eden, bilge insanlar bir araya gelerek, Anayasa hazırlamıyorlar. Hazırlayanlar da kendi durumlarını nazara alarak, yahutta b&ouml;lgesinin olaylarını dikkate alarak Anayasa hazırlıyorlar.&nbsp; O zaman kanunlar dikkate almadıkları yerlere ağır geliyor.&nbsp;<br /> Bir bakalım 1960&rsquo;ta ihtilal olmuştur.&nbsp;<br /> 1970&rsquo;te ihtilal olmuştur.&nbsp;<br /> 1980 de ihtilal olmuştur, 1990 da ihtilal olmuştur adeta b&ouml;yle ihtilaller her 10 yılda bir tekrarlamıştı.&nbsp;<br /> 1997&rsquo;de de 28 Şubat muhtırası verilmiştir. Bunlar b&ouml;yle devam ede gelmektedir.&nbsp;<br /> Ne oluyor bu durumda, eğer kuvvet kanunda olmazsa, kanun kuvvetlerinin eline ge&ccedil;iyor.&nbsp; O zaman da istediği gibi tasarruf edebiliyor.&nbsp; Bu da adaletsizliğe, zulme, mazlumu ve zalimden ayırmamaya g&ouml;t&uuml;rmektedir.&nbsp;<br /> İşte bakınız eğer T&uuml;rkiye&rsquo;nin tamamını temsil edebilecek akil kişiler ve T&uuml;rkiye&rsquo;deki mevcut s&ouml;z sahibi partilerin s&ouml;zc&uuml;leri, akademisyenler ve daha artık bu sahada yetkili ve etkili kim varsa bir araya gelerek oturup, &Uuml;lkemize uygun bir anayasa hazırlamaları ka&ccedil;ınılmazdır.&nbsp;<br /> Ama bir zaman sonra bu da toplumun yapısına uygun gelmeyecektir.&nbsp; &Ccedil;&uuml;nk&uuml; kanunlarımız caydırıcı olmazsa, o zaman kanun uygulamanın bir anlamı olmaz.&nbsp;<br /> Şimdi &ouml;n&uuml;m&uuml;zdeki g&uuml;nler 28 Şubat geliyor.&nbsp; Ben de bu vesile ile 1960 ihtilaline kadar hatırladığım olayları tekrarladım.&nbsp;</p> <p>Prof. Dr. Cahit Kurbanoğlu&nbsp;</p> <p><br /> O zaman askeri idare sıkıy&ouml;netim ilan etmişti.&nbsp; Herkes kendinden korkar bir durumdaydı.&nbsp; G&uuml;venlik g&uuml;&ccedil;leri &ouml;n&uuml;ne gelenleri de derdest edip soruşturma yapmadan i&ccedil;eri atılmaktaydı. Artık hakim karşısına &ccedil;ıkana kadar kimsenin aklına gelmezse, vay onun haline...<br /> Neticede 1970&rsquo;te tekrar anarşi ter&ouml;r &uuml;remeye başladı. Artık insanlar arasında ayrımlar başladı ve hatta 70 ile 80 Li yıllar arasında &ouml;yle oldu ki ihtilaflar, ayrımlar, S&uuml;nni ve Alevi, kom&uuml;nist ve milliyet&ccedil;i kavgasına d&ouml;n&uuml;şt&uuml;. Adeta &uuml;lke perişan bir haldeydi ve o zaman &uuml;lkenin başında bulunan idareciler diyorlardı ki; ne yapalım kanunlarımız caydırıcı değildir.&nbsp; Onun i&ccedil;in de su&ccedil;un &ouml;n&uuml;ne ge&ccedil;emiyor.&nbsp; Hangi imkanı vermedik de size ter&ouml;r&uuml; durdurun dedik.&nbsp; Ya da siz hangi imkanı istediniz de vermedik. İşte ter&ouml;r durdurulamıyoruz diyen devletin başındakilerin bu ve buna benzer beyanları ve d&uuml;ş&uuml;nceleri, ister istemez ihtilali tetikleyen bir olay oldu.&nbsp; Ve 1980 ihtilali geldi ondan sonra 1982 Anayasa&rsquo;sı askeri vesayetten ve baskıdan kurtulmak i&ccedil;in, milletin b&uuml;y&uuml;k &ccedil;oğunluğu tarafından kabul edilmiş oldu.&nbsp;<br /> 1960 Anayasasına g&ouml;re farklı maddeleri nedir? Hukuk&ccedil;ular bunu ortaya koyarlar ama maalesef o Anayasa&rsquo;da işte g&ouml;r&uuml;yoruz, bug&uuml;n bizim ihtiya&ccedil;larımıza cevap veremiyor.&nbsp;<br /> O g&uuml;nden bug&uuml;ne 28 Şubat&rsquo;ın bana hatırlattıklarından kısaca bir anımı s&ouml;yleyeceğim. Maalesef biz ilim &Uuml;niversitesinde &ccedil;alışıyoruz ama ne yazıkki ilimle meşgul olmak yerine, şekille, kılık ve&nbsp; kıyafetle meşgul olmaya başlamıştık.&nbsp;<br /> S&uuml;leyman Demirel &Uuml;niversitesinin kuruluşu devam ediyor. Biz b&uuml;y&uuml;k bir gayret i&ccedil;erisindeyiz.&nbsp; Enst&uuml;t&uuml;lerin kuruluşu ve işler hale getirilmesi bizim &uuml;zerimize bırakılmış.&nbsp; Ona gayret ederken, mastır ve doktora &ouml;ğrencileri toplamaya &ccedil;alışırken, bir de baktık bizim icraatımız nazara alınıp destek verilecek yerde, yaşantımız nazara alınmaya başlandı.&nbsp;<br /> O zaman H&uuml;rriyet gazetesinde ş&ouml;yle bir yazı &ccedil;ıkmıştı. T&uuml;rkiye&rsquo;de &uuml;niversitelerde &ouml;yle &ouml;ğretim &uuml;yeleri var ki; kendileri beş vakit namaz kılıyorlar ve beş vakit namaz kılmayan &ouml;ğrencilerini de derslerinden ge&ccedil;irmiyorlar.&nbsp; Bunlardan bir tanesi de S&uuml;leyman Demirel &Uuml;niversitesi diyerek, direk adres g&ouml;steriyorlardı. Zaten o zaman beş vakit namazını kılan ne kadar vardı?&nbsp;<br /> Bu esnada Enst&uuml;t&uuml; Sekreterimiz başı &ouml;rt&uuml;l&uuml;yd&uuml;.&nbsp;<br /> &Uuml;niversitesi noktasında acaba biz eğitimi tabana nasıl yayalım ve insanları cehaletten nasıl kurtaralım. D&uuml;nyada kabul g&ouml;ren mesleklere nasıl y&ouml;nlendirelim.&nbsp; Bunların d&uuml;ş&uuml;n&uuml;lmesi yerine, falanca Enstit&uuml;n&uuml;n Sekreterinin başı &ouml;rt&uuml;l&uuml;ym&uuml;ş. Ne demek? Bu d&ouml;nemde, bu devirde baş&ouml;rt&uuml;s&uuml;...<br /> Derhal hesabını g&ouml;r&uuml;n!&nbsp;</p> <p>Prof. Dr. Cahit Kurbanoğlu&nbsp;</p> <p><br /> Neticede, baktım ki enstit&uuml; sekreterim ağlıyor.&nbsp; Hocam ne yapacağım ben, &ccedil;ok sıkıntılı durumdayım.&nbsp; Galiba başımı a&ccedil;acağım?&nbsp;<br /> Neden dedim?&nbsp;<br /> Emekliliğine de 2-3 ay var dedim.&nbsp;<br /> Dediki işte benim &ouml;rt&uuml;m senatoda konu edilmiş.&nbsp;<br /> Dedim ki bu konu baş &ouml;rt&uuml;s&uuml; ile ilgili, size ne? Senetonun&nbsp; genel d&uuml;ş&uuml;ncesi, sana herhangi bir şey s&ouml;ylenmeden, sen niye &uuml;z&uuml;l&uuml;yorsun ki?<br /> Bu sefer de, hocam size zarar gelebilir dedi.&nbsp;<br /> Ben de bırak bana gelen zararı, ben onun hesabını veririm. Sen b&ouml;yle d&uuml;ş&uuml;ncelerle kendini rahatsız etme dedim.&nbsp;&nbsp;<br /> Baş&ouml;rt&uuml;s&uuml; de senin tercihindir, ister &ouml;rtersin, ister a&ccedil;arsın, ama onun bunun s&ouml;z&uuml;yle veya bana zarar gelecek d&uuml;ş&uuml;ncesiyle, baş&ouml;rt&uuml;s&uuml;n&uuml; a&ccedil;ma yoluna sakın gitmeyin dedim.&nbsp;<br /> Elhamdulillah oda a&ccedil;madı ve neticede emeklisi de geldi, baş&ouml;rt&uuml;s&uuml;yle emekli oldu.&nbsp;<br /> Burada bir hakkı da yerine vermeden ge&ccedil;emiyeceğim.&nbsp;&nbsp;<br /> O zaman zaten &uuml;niversitenin y&ouml;netimi malum, yani sol zihniyete sahip bir y&ouml;netimde ve neticede idareciler de ister istemez onlar gibi d&uuml;ş&uuml;nceye sahip olanlar oluyordu.&nbsp;&nbsp;<br /> Benim senatoda bulunmadığım, yukardaki konuşmanın yapıldığı g&uuml;n, Enstit&uuml; y&ouml;netim kurulu &uuml;yemiz olan bir Dekan, sekreteri şiddetli bir şekilde m&uuml;dafaa etmiş. Demiş ki modern bir &ouml;rt&uuml;d&uuml;r t&uuml;rban değildir. Bu senatonun konusu olması abestir demiş.&nbsp;<br /> Ben de bu vesileyle kendine tebrik ettim.<br /> 28 Şubat muhtırasında mağdur ve muzdarip onlar olmuştur.&nbsp;<br /> En yakınımdan başlayayım.&nbsp;<br /> Benim kızım Anadolu imamhatip son sınıfta okuyordu.&nbsp; 7-8 kız arkadaşı ile birlikte sınıfın &ccedil;alışkan &ouml;ğrencilerindendi.&nbsp;<br /> Bir dershane de bunların bu gayretlerinden dolayı, &ccedil;ocuklara &ouml;zel sınıf a&ccedil;mıştı.&nbsp;<br /> Ne var ki 28 Şubat gelince ben hatta o g&uuml;n isparta&rsquo;da değil Ankaradaydım.&nbsp;<br /> Kızım ağlayarak beni aradığını g&ouml;rd&uuml;m.&nbsp;<br /> Neden alıyorsun diye sorduğunda;&nbsp;<br /> Baba bug&uuml;n Anadolu İmamhatip lisesinden ayrılmazsak, yarın başımızı a&ccedil;acaklar.&nbsp;<br /> Onun i&ccedil;in bug&uuml;n biz a&ccedil;ık liseye ge&ccedil;iş yapıyoruz dediler.&nbsp;<br /> D&uuml;ş&uuml;nme zamanı da yoktu.&nbsp;<br /> Ben bir şey s&ouml;yleyemedim, bu 7-8 arkadaşıyla birlikte ayrılıp, A&ccedil;ik Liseye ge&ccedil;tiler.&nbsp;<br /> A&ccedil;ık Liseden birincilikle mezun oluyorlardı. Ama gel g&ouml;r ki mezuniyete yakın bir g&uuml;nde, a&ccedil;ık lisenin m&uuml;d&uuml;r&uuml;, evet a&ccedil;ık lisenin m&uuml;d&uuml;r&uuml; ağlayarak beni arıyordu.&nbsp;<br /> M&uuml;d&uuml;r bey hayrola nedir bu haliniz dedim? Dediki hocam, sormayın bu &ouml;ğrencilerimiz adına yani Anadolu İmamahatip lisesinden ge&ccedil;en &ouml;ğrencilerimiz, maalesef Milli Eğitim Bakanlığından gelen bir yazıyla, 40 kredilik daha ders almaları gerekiyormuş.&nbsp;<br /> Oysa bunlar şimdiden almış oldukları dersler, Fen Lisesi seviyesinde, bu bunlara nasıl reva g&ouml;r&uuml;l&uuml;yor. Bu &ccedil;ocuklar bu &uuml;lkenin vatandaşı değil mi?</p> <p>Prof. Dr. Cahit Kurbanoğlu&nbsp;</p> <p><br /> Ben de dedim ki;<br /> M&uuml;d&uuml;r bey &uuml;z&uuml;lme, mahkemeye m&uuml;racaat ederiz ve haklarını ararız.&nbsp;<br /> M&uuml;d&uuml;r bey dediki hocam sen ne diyorsun, bunu reva g&ouml;renler de bunu istiyor ki bu &ccedil;ocuklar &Uuml;niversiteye girmesinler.&nbsp;<br /> Bunların bu bilgileri mahkeme sonu&ccedil;larına kadar kalır mı?&nbsp;<br /> Peki ne yapacağız dedim.&nbsp;<br /> Dedi ki artık sayısaldan değil, &uuml;niversite imtihanına genel k&uuml;lt&uuml;rden girecekler tamam mı?<br /> Siz &ouml;yle istiyorsanız &ouml;yle olsun dedim ve neticede genel k&uuml;lt&uuml;rden girdiler.&nbsp;<br /> Herkes &uuml;niversitede istedikleri yeri kazandılar.&nbsp;</p> <p>Yine 28 Şubat tarihinde oğlumuz ise Anadolu Lisesi yabancıdil hazırlıktan sonra&nbsp; ikinci sınıfı okuyordu. &Uuml;niversiteye giriş puanlarına sınırlama getirildiği gibi, bir de tehtit altında bulundurulmaya başladılar.&nbsp;<br /> &Ccedil;&uuml;nk&uuml; bu okullardan mezun olanlar artık işe girmeleri zorlaşacak, &ouml;zellikle de devlet işlerine girme imkanları olmayacaktı. Lise mezunlarıyla aynı eğitimi almalarına rağmen katsayıları daha d&uuml;ş&uuml;k olacaktı.&nbsp; Hatta daha da ileri gittiler bu okuldan mezun olanlar fişlenecekler, &ouml;m&uuml;r boyu onlar i&ccedil;in bir dezavantaj teşkil edecekti.&nbsp; &nbsp;<br /> Bu durumda ve tehdit altında anadolu imamhatip lisesinden&nbsp; istemeye istemeye&nbsp; kayısını alıp ortaokula gitmek zorunda kaldı. Bu travma onlara yetti de arttı bile. Ondan sonra tabi o verimi hi&ccedil;bir zaman elde edemedi.&nbsp; &Ccedil;&uuml;nk&uuml; unutamayacağı bir mağduriyet yaşadı. Onun i&ccedil;in 28 şubatın benim &uuml;zerimdeki etkileri 1988&rsquo;de hacca giderken yaşadığımdan daha ağır oldu.<br /> Hatta benide tehtit ettiler o zaman demişlerdi ki burada bazi hocalar kitapların &ouml;ns&ouml;z&uuml;ne Risale-i&nbsp; Nur&lsquo;dan kısımlar ve paragraflar yazıyorlar. Onların işine hemen son vereceğiz.&nbsp;&nbsp;<br /> Bunu bana bizatihi s&ouml;ylediler, ben de dedim ki; evet ben &ldquo;tabiat sanattır sanatkar olamaz&rdquo; diye kitabıma yazdım.&nbsp;<br /> Aksini iddia eden varsa hodri meydan, gelsinler beni ikna etsinler. Ben de oradan kaldırıyım. Neticede tabi ki niyet ortaya &ccedil;ıktı, bizim dindar oluşumuzu &ccedil;ekemiyorlardı.&nbsp;<br /> 28 Şubat&lsquo;ı da fırsat kabul ederek acaba biz aleyhimizde nasıl bir muamelede bulunabilirler onun hesabını g&uuml;nlerce yaptılar.&nbsp;<br /> Bir defasında 28 Şubat&lsquo;tın akabinde &uuml;niversite giriş imtihaninda beş arkadaşımıza, giriş imtihanında g&ouml;rev vermediler.&nbsp;<br /> G&ouml;rev vermeyenlerden bir tanesi de ben idim. Ben &Uuml;niversiteteyi kazanan m&uuml;hendis adayına meslek sahibi olma eğitiminde g&ouml;revli biriyim. Bu imtihanda g&ouml;rev vermeyi mahsurlu g&ouml;r&uuml;yorsanız, derslere sokmayın. O daha &ouml;nemli bir g&ouml;revdir, dedim.&nbsp;<br /> Dekan bu sorularıma cevap vermek istemedi ama bir ara ağzından ka&ccedil;ırdı ki; istihbarattan mahzurlu g&ouml;r&uuml;l&uuml;yorsunuz.&nbsp;<br /> Bunun &uuml;zerine ben de Dekanlıktan noter kanalıyla, bana neden g&ouml;rev verilmediğini sordum.&nbsp;</p> <p>Prof. Dr. Cahit Kurbanoğlu&nbsp;</p> <p><br /> O zaman &ccedil;ok değerli bir Valimiz vardı. Allah rahmet eylesin. Bu konuyu makamına giderek g&ouml;rev verilmemesi konusunu kendilerine ilettim.&nbsp;<br /> Sayın valim hemen istihbaratı aradı.&nbsp; Orada ilken hemen istihbarattan cevap aldı. İstihbaratın b&ouml;yle bir bilgi bulunmadığını, yakında da b&ouml;yle bir bilgi gelmediğini s&ouml;ylediler.&nbsp;<br /> Bunun &uuml;zerine ben bana yazılı cevap verilmesini istemeyen dekan bizzat yanıma gelerek &ccedil;oluğunun &ccedil;ocuğunun &uuml;zerine yemin ederek, ne olur beni yanlış anlama, hakkında konuşulanlar b&ouml;yle idi. Noterden g&ouml;nderdin yazdığını geri al.&nbsp;<br /> Şu anda sana hemen &uuml;niversite giriş sınavlarında g&ouml;rev verdik, yazınız geliyor. Beni anlayışla karşılayın, dedi.&nbsp;<br /> Bu seferde de g&ouml;revi ben kabul etmedim, reddettim.&nbsp;<br /> Ancak biri baş &ouml;rt&uuml;l&uuml; diğer d&ouml;rt arkadaş da benim takip ettiğim yolu takip ederek,&nbsp; onlara da &uuml;niversite giriş imtihanında&nbsp; yeniden g&ouml;rev verildi.&nbsp;<br /> B&uuml;t&uuml;n bunların ortak y&ouml;n&uuml; neydi biliyor musunuz? Beş vakit namazlarını kılıyor olmasıydı. İşte 28 Şubatın meyvelerini saymakla bitiremeyiz.<br /> Ama Rabbim 1988&rsquo;de olduğu gibi bunda da m&uuml;sl&uuml;manlar aleyhindeki planlarını onların başlarına ge&ccedil;irdi.&nbsp;<br /> 1988 dedim kısaca bahsedeyim.&nbsp;<br /> Hacca giderken enteresan bir şey olmuştu.&nbsp; Ben yıllık iznimi yurtdışında ge&ccedil;irmek i&ccedil;in dilek&ccedil;e verdim. O zaman Akdeniz &Uuml;niversitesi&rsquo;ne bağlı Fak&uuml;ltemizin Dekanı bana soru y&ouml;neltti?<br /> &nbsp;İzinli yurtdışında nerede ge&ccedil;ireceksin.&nbsp;<br /> Ben de cevaben dedim ki Suudi Arabistan&rsquo;da. Sonra bir ay ge&ccedil;ti ondan sonra tekrar bana dekan sordu?<br /> Yazılı olarak sorduğu soruda bana:<br /> Suudi Arabistan da b&uuml;y&uuml;kel&ccedil;iliğinden sorduk, Suudi Arabistan&rsquo;da nerede izin ge&ccedil;irilir?&nbsp;&nbsp;<br /> Onlar cevap yazısında izin ge&ccedil;irenler ya Umre&rsquo;ye veya Hacc&rsquo;a gidiyolarmış diye yazdılar. Siz izninizi Suudi Arabistan&rsquo;da ne maksatla ge&ccedil;eceksiniz?&nbsp;<br /> Ben de hacca gideceğim demedim de, o zaman Diyaneti İşleri Başkanlığının hacca gitme hazırlık yazısı elimdeydi, onu verdim. Dekana dedim ki; izinimi yurtdışında ge&ccedil;irme sebebim ekte bildirilmiştir.&nbsp;<br /> O yazıda da zaten şu tarihte hacca gidecek şu tarihte de d&ouml;necek diye yazıyordu.&nbsp;<br /> Neticede elhamd&uuml;lillah farz ibadetini ifa etmek i&ccedil;in gittik ve Suudiarabistan&rsquo;dan d&ouml;nd&uuml;ğ&uuml;m&uuml;zde soruşturma a&ccedil;tılar.&nbsp;<br /> O zaman b&ouml;l&uuml;m başkanım bizatihi kendimin okuduğum &uuml;niversitemden de hocam, dediki Cahit&rsquo;cim bu dekan sen hacca gittin diye senin işine son verecek.&nbsp; Seni &uuml;niversiteden atacak.&nbsp; Bunlar bahane, haberin olsun.&nbsp;<br /> Bahane de ben izinde iken bir dersi benim &uuml;zerime veriyorlar o dersi ben y&uuml;r&uuml;tmemişim, başkası y&uuml;r&uuml;tm&uuml;ş.&nbsp;<br /> Ayrıldığı i&ccedil;in onun imtihanlarını benim yapmam gerekiyormuş. B&ouml;yle bir g&ouml;revlendirme de y&ouml;netim kurulu kararı ile oluyor. Fakat y&ouml;netim kurulu kararı yoktur.&nbsp;</p> <p>Prof. Dr. Cahit Kurbanoğlu&nbsp;</p> <p><br /> Neticede imtihanda ben olmadığım i&ccedil;in g&ouml;revli arkadaşlar yapmışlar.&nbsp; 2 tane kağıt eksikmiş. Benim tabi onlardan hi&ccedil; haberim yoktur ama bahane arıyorlar ya bunların hesabını benden sordular.&nbsp;<br /> Ama ne var ki Isparta&rsquo;nın d&uuml;ğ&uuml;nlerinin bazıları &ccedil;ok farklı olur.&nbsp; D&uuml;ğ&uuml;nde tamamen yayla ke&ccedil;ilerini keserler onu haşlarlar ve misafirlere ikram ederler.&nbsp; &Ouml;yle bir d&uuml;ğ&uuml;nd&uuml; ben de Prof. Dr. Adnan G&uuml;lerman&rsquo;ı ev sahibimizin d&uuml;ğ&uuml;n yemeğine davet ettim.&nbsp;<br /> Ben yemekte durumu kendilerine a&ccedil;tım.&nbsp;<br /> Dediki Akdeniz &Uuml;niversitesi&rsquo;nin Rekt&ouml;r&uuml; Nejat&rsquo;a bu durumu niye s&ouml;ylemedin?<br /> Ben de dedim ki hocam kendi i&ccedil; meselemizin ve dekanlığın meselesini, yani her şeyi&nbsp; Rekt&ouml;re mi ulaştıralım? Uygun bulmamıştım.&nbsp;<br /> Ne demek dedi bundan Rekt&ouml;r&uuml;n haberi olmalıdır diyerek hemen telefonu a&ccedil;tı.&nbsp;&nbsp;<br /> Nejat ne yapıyor senin bu dekanın, hacca gidenlere ceza veriyormuş. &Uuml;niversiteden atıyormuş haberin var mı?&nbsp;<br /> Rekt&ouml;r Bey, Adnan Beye ne s&ouml;yledi bilmiyorum. D&ouml;nd&uuml; bana dediki bir şey olduğu zaman benim haberim olacak. Ben de peki efendim dedim.&nbsp;<br /> Neticede Dekan,&nbsp; Rekt&ouml;r Beyden nasıl bir uyarı aldı&nbsp; ise bana bir uyarı cezası geldi.&nbsp;<br /> Bunun &uuml;zerine ben de Rekt&ouml;r Beyi aradım. Rekt&ouml;r Bey s&ouml;ylemek istemezdim ama telefonda maalesef Dekana &ccedil;ok sinirli bir hitap&nbsp; yaptı. Bana da sen dedi merak etme, senin cezan yoktur, dedi.&nbsp;<br /> Bir g&uuml;n sonra da Dekandan, işte b&ouml;yle b&ouml;yle bir soruşturma vardı uyarı cezası almıştınız ya, şimdi o ceza kaldırmıştır, diye yazı geldi.&nbsp;<br /> Yani biz bug&uuml;nleri g&ouml;rd&uuml;ğ&uuml;m&uuml;z i&ccedil;in, ben 28 Şubat&rsquo;ta da b&ouml;yle bir şantajlarla karşı karşıya olacağımı bekliyordum.&nbsp;&nbsp;<br /> İmtihanlarımız bitiyor mu? Hayır...<br /> 15 Temmuzda isyan harekatına hayatımız pahasına k&ouml;pr&uuml;de karşı durmamıza ve Sayın Cumhurbaşkanımız masumiyetimizi bildiği i&ccedil;in mağduriyetimizi ikinci KHK ile gidermesine rağmen, daha sonra da tekrar maruz kaldığımız iftira ve ithamların hesabını şahsen vereceklere &ccedil;ok acıyorum.&nbsp;<br /> Neticede bu ihtilaller hem &uuml;lke, hem maalesef eğitim, hem eğitim elemanlar yetiştirme noktasında b&uuml;y&uuml;k kayıplara sebep oldu.&nbsp;<br /> Kaldı ki bu b&uuml;y&uuml;k kayıpları ekonomik noktadan ele almadım.&nbsp;<br /> Elbette &uuml;lke noktasından &ccedil;ok kayıplar meydana geldi.&nbsp;&nbsp;<br /> Şimdi bunları g&ouml;r&uuml;nce ve anlattıktan sonra 28 Şubat&lsquo;ın maalesef nasıl bir darbe olduğunu s&ouml;yleme hakkını okuyuculara bırakıyorum.&nbsp;<br /> Peki ne kazandırdı 28 Şubat darbesi &ccedil;ok şeyler kaybettirdi, &uuml;lkeyi her a&ccedil;ıdan &ccedil;ok gerilere g&ouml;t&uuml;rd&uuml;.&nbsp;<br /> Şimdi 2020 li yıllardan sonra bir bakınız ve15 yıldır istikrarlı bir idare var.&nbsp;<br /> Millet istikrarı istiyor.&nbsp;<br /> &Ccedil;&uuml;nk&uuml; istikrarsızlı &uuml;lkemiz her a&ccedil;ıdan geri bırakmaktadır.&nbsp;<br /> Ama maalesef bu istikrarda&nbsp; yetkililer İstanbul Anlaşması mı, s&ouml;zleşmesi mi ne olduğundan toplumumuzun sonradan haberi olduğu bir s&ouml;zleşmeye imza atmış.&nbsp;<br /> Onun neticesinde bug&uuml;n aileler patır patır yıkılarak, bunun bedelini &ccedil;ok ağır bir şekilde &ouml;demek zorunda kalıyor.&nbsp;<br /> Tekrar ediyorum, Anayasa hazırlayacaksanız; toplumun yapısına uygun olabilmesi i&ccedil;in, toplumu temsil eden anayasa olmalıdır.&nbsp;<br /> Bu da &uuml;lkemizi her y&ouml;n&uuml; ile temsil edebilecek, yani ehil insanların bir araya gelmesi ile teşekk&uuml;r edecek bir kurul tarafından hazırlanmalıdır.&nbsp;<br /> Allah &uuml;lkemizi istikrar birlik ve beraberlikden ayırmasın.&nbsp;&nbsp;</p> <p><br /> Prof. Dr. Cahit Kurbanoğlu</p> <p>&nbsp;</p>
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haber111.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.