Prof.Dr Cahit KURBANOĞLU
Köşe Yazarı
Prof.Dr Cahit KURBANOĞLU
 

İSLAM BİLİM ADAMLARI   Bediüzzaman Said Nursi 9

İSLAM BİLİM ADAMLARI   Bediüzzaman Said Nursi 9   Yeni Said Dönemi ise 1923-1950 tarihlerine tekabül etmekte olup, imanın tahrip edilmek istendiği bir ortamda imanı korumak ve güçlendirmek için gayretini bu temel meseleye tahsis etmiştir. Bediüzzaman’ın Yeni Said Dönemi sonrasını, Risale-i Nur’u neşir, yani çoğaltma ve yayma dönemi olup, takip ettiği metot ve yöntemle ilgili olduğunu belirtmiştir ve Üçüncü Said Dönemi olarak adlandırmıştır.   Bediüzzaman Said Nursi, Risale-i Nur’un yayılmasına ve anlaşılmasına yönelik hizmetlere ağırlık verdiği bir dönemdir. Bu yıllar kısmen de olsa rahatlamanın ve hürriyet havasının estiği yıllardır. Özellikle üniversite ortamlarında Risale-i Nur’lar okunmaya başlamıştır.    RİSALE-İ NUR ÜNİVERSİTESİ   Bediüzzaman Said Nursi metodu olan Kur’ânî tarz ile kurmuş olduğu Risale-i Nur Üniversitesi akıl, kalp ve duygu bütünlüğünü temin ederek iman hakikatlerini anlatmaktadır. Böylece kelam, tasavvuf ve pozitif bilimleri terkip ederek Müslümanlara yepyeni bir bakış açısı sunmuş, mektep, medrese ve tekke ayrılığını ortadan kaldırmıştır.    Ancak bu üniversite üç, beş kişinin bir araya gelmesiyle tesis edilebilmekte, öyle alt yapı masrafları da olmayan ve her yaşta, her meslekte ve her ülkeden insanların istifade edebileceği, öğrenci sayıları milyonları mütecaviz bir üniversitedir.   İslam uleması yüzyıllar boyu insanın temel soruları olan “ben kimim, nereden gelip, nereye gidiyorum, vazifem nedir?” gibi konulardan ziyade hep dış alem ve siyaset üzerine mesailerini teksif etmiştir.  Bediüzzaman Said Nursi’nin çözdüğü problem, Kur’ân’ın çağlar üstü mesajının günümüze bakan yönünü ortaya çıkarmaktır. Risale-i Nur Külliyatı ise bu mesajın açıklamasıdır. Bediüzzaman İslam dünyasının karşılaştığı en köklü ve yıkıcı krize (fen ilimlerinden kaynaklanan dinsizlik veya dinde laubalilik) karşı ilim ve mantık yoluyla cevaplar vererek milyonların imanının kurtulmasına vesile olmuştur.  VAN EREK DAĞINDAN BURDUR’A SÜRGÜN Bu Yeni Said Döneminde onu hiç rahat bırakmamışlardır. 1924 yılında başlayan Şeyh Said isyanında, kendisinin bu harekete karşı çıkmasına rağmen, isyan bahane edilerek, 25 Mart 1925’te Van’dan Erek Dağından alınarak, Karadeniz yoluyla İstanbul’a getirilmiş, oradan da Burdur’a sürgün edilmiştir. Burada Risâle-i Nur Külliyatını yazmaya ve tekrar talebe yetiştirmeye başlamıştır. BURDUR’DAN BARLA VE ISPARTA’YA NAKİL VE ZEHİRLENME 1926 yılında Burdur’dan Isparta’nın Barla karyesine gönderilmiş ve orada sekiz yıl kalmıştır. Burdur’da bu süre zarfında Nur’un İlk Kapısı adlı eseri ile Risale-i Nur Sözler, Lem'alar ve Mektubat adlı eserlerinin büyük bir kısmını yazmıştır.  Barla döneminde zehirlenmiş, özel hayatının ihlâli ve dostlarıyla görüşmeleri keyfi bir şekilde engellenmiştir. Çeşitli baskı ve zulümlerle rahatsız ettikleri Üstad Said Nursî’yi daha yakından gözleyip, kontrol altında tutmak için, Ankara’nın emriyle 1934 yılında Barla’dan  tekrar Isparta merkezine getirilmiştir.  Prof. Dr. Cahit Kurbanoğlu 17.12.2022
Ekleme Tarihi: 17 Aralık 2022 - Cumartesi

İSLAM BİLİM ADAMLARI   Bediüzzaman Said Nursi 9

İSLAM BİLİM ADAMLARI   Bediüzzaman Said Nursi 9   Yeni Said Dönemi ise 1923-1950 tarihlerine tekabül etmekte olup, imanın tahrip edilmek istendiği bir ortamda imanı korumak ve güçlendirmek için gayretini bu temel meseleye tahsis etmiştir. Bediüzzaman’ın Yeni Said Dönemi sonrasını, Risale-i Nur’u neşir, yani çoğaltma ve yayma dönemi olup, takip ettiği metot ve yöntemle ilgili olduğunu belirtmiştir ve Üçüncü Said Dönemi olarak adlandırmıştır.   Bediüzzaman Said Nursi, Risale-i Nur’un yayılmasına ve anlaşılmasına yönelik hizmetlere ağırlık verdiği bir dönemdir. Bu yıllar kısmen de olsa rahatlamanın ve hürriyet havasının estiği yıllardır. Özellikle üniversite ortamlarında Risale-i Nur’lar okunmaya başlamıştır.    RİSALE-İ NUR ÜNİVERSİTESİ   Bediüzzaman Said Nursi metodu olan Kur’ânî tarz ile kurmuş olduğu Risale-i Nur Üniversitesi akıl, kalp ve duygu bütünlüğünü temin ederek iman hakikatlerini anlatmaktadır. Böylece kelam, tasavvuf ve pozitif bilimleri terkip ederek Müslümanlara yepyeni bir bakış açısı sunmuş, mektep, medrese ve tekke ayrılığını ortadan kaldırmıştır.    Ancak bu üniversite üç, beş kişinin bir araya gelmesiyle tesis edilebilmekte, öyle alt yapı masrafları da olmayan ve her yaşta, her meslekte ve her ülkeden insanların istifade edebileceği, öğrenci sayıları milyonları mütecaviz bir üniversitedir.   İslam uleması yüzyıllar boyu insanın temel soruları olan “ben kimim, nereden gelip, nereye gidiyorum, vazifem nedir?” gibi konulardan ziyade hep dış alem ve siyaset üzerine mesailerini teksif etmiştir.  Bediüzzaman Said Nursi’nin çözdüğü problem, Kur’ân’ın çağlar üstü mesajının günümüze bakan yönünü ortaya çıkarmaktır. Risale-i Nur Külliyatı ise bu mesajın açıklamasıdır. Bediüzzaman İslam dünyasının karşılaştığı en köklü ve yıkıcı krize (fen ilimlerinden kaynaklanan dinsizlik veya dinde laubalilik) karşı ilim ve mantık yoluyla cevaplar vererek milyonların imanının kurtulmasına vesile olmuştur.  VAN EREK DAĞINDAN BURDUR’A SÜRGÜN Bu Yeni Said Döneminde onu hiç rahat bırakmamışlardır. 1924 yılında başlayan Şeyh Said isyanında, kendisinin bu harekete karşı çıkmasına rağmen, isyan bahane edilerek, 25 Mart 1925’te Van’dan Erek Dağından alınarak, Karadeniz yoluyla İstanbul’a getirilmiş, oradan da Burdur’a sürgün edilmiştir. Burada Risâle-i Nur Külliyatını yazmaya ve tekrar talebe yetiştirmeye başlamıştır. BURDUR’DAN BARLA VE ISPARTA’YA NAKİL VE ZEHİRLENME 1926 yılında Burdur’dan Isparta’nın Barla karyesine gönderilmiş ve orada sekiz yıl kalmıştır. Burdur’da bu süre zarfında Nur’un İlk Kapısı adlı eseri ile Risale-i Nur Sözler, Lem'alar ve Mektubat adlı eserlerinin büyük bir kısmını yazmıştır.  Barla döneminde zehirlenmiş, özel hayatının ihlâli ve dostlarıyla görüşmeleri keyfi bir şekilde engellenmiştir. Çeşitli baskı ve zulümlerle rahatsız ettikleri Üstad Said Nursî’yi daha yakından gözleyip, kontrol altında tutmak için, Ankara’nın emriyle 1934 yılında Barla’dan  tekrar Isparta merkezine getirilmiştir.  Prof. Dr. Cahit Kurbanoğlu 17.12.2022
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haber111.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.