Prof.Dr Cahit KURBANOĞLU
Köşe Yazarı
Prof.Dr Cahit KURBANOĞLU
 

İSLAM BİLİM ADAMLARI     MEVLÂNÂ CELÂLEDDÎN-Î RÛMÎ

İSLAM BİLİM ADAMLARI     MEVLÂNÂ CELÂLEDDÎN-Î RÛMÎ   (resim) Muhammed Celâleddîn-i Rumi, Mevlânâ (1207 – 1273  Konya), Babası, alim olarak tanınmış Muhammed Bahâeddin Veled, babasına Sultânü'l-Ulemâ unvanına sahip olup bu unvanın verilmesini kaynaklar Türk gelenekleri ile açıklamaktadır. Annesi ise Horasan padışahı Alauddevle Alâeddin Harzemşah’ın kızıdır. Etnik kökeni tartışmalı olup; Fars, Tacik, veya Türk olduğu yönünde görüşler mevcuttur.   Babasının vasiyeti, Selçuklu sultanının buyruğu ve Bahaeddin Veled'in müritlerinin ısrarlarıyla Celâleddîn babasının yerine geçmiştir. Bir yıl süreyle ders, vaaz ve fetva vermiştir. Sonra, babasının öğrencilerinden Tebrizli Seyyid Burhaneddin Muhakkik Şems-î Tebrizî ile buluşmuştur. Celâleddîn 9 yıl boyunca Burhaneddin'e müritlik etmiştir. Seyr-û sülûk denen tarikât eğitiminden geçmiştir. Halep ve Şam medreselerinde öğrenimini tamamlamış, dönüşte Konya'da hocası Tebrizi'nin gözetiminde art arda üç kere çile çıkartmış ve riyazete (perhiz) başlamıştır. Hocası Tebrizi, Celalettin'in arzusunun hilafına Konya'yı terk ederek Kayseri'ye gitmiş, 1241'de orada vefat etmiştir. Celâleddîn, hocasını unutamadı. O'nun kitaplarını ve ders notlarını topladı. Ne varsa içindedir anlamına gelen Fihi-Ma Fihadlı yapıtında sık sık hocasından alıntılar yaptı. Beş yıl boyunca medresede fıkıh ve din bilimi okuttu, vaaz ve irşatlarını sürdürdü. Elbetteki Celalettin’i Ruminin dünyaya mal olmuş eseri, yazımına 600 yıllarında başlanılan, Dîvan-ı Kebîr ile birlikte Mevlânâ külliyatını teşkil eder. Mevlânâ'nın "Birlik Dükkânı" addettiği Mesnevî, içinde Hint, İran, Yunan, Roma mitolojisi; yaradılış gerçeği, erenlerin kıssaları, hakiki âşk ibareleri vb., fani dünyada insan hürriyetinin anahtarlarını anlamlı sözler içinde vermeyi gaye edinmiş bir eserdir. Mesnevî 25 bin beyitten meydana gelen "Mağz-ı Kur'an" yani "Kur’an’ın özü" olarak da nitelenmektedir. Çünkü Mevlânâ adeta Kur'an'ı bizlere anlatmak istediğini hikâyeler; kıssalar ve deyimler aracılığıyla anlatmıştır. İçinde ibretlik hikâyeler de vardır. Eser bizzat Mevlanâ tarafından kaleme alınmamıştır. Öğrencisi Hüsamettin Çelebi tarafından, Mevlana'nın muhtelif zamanlarda söylediği beyitlerin yazılmasıyla oluşmuştur. Burada bu anlamlı vecizelerden bazılarına aracılık edebiliriz. “Mum olmak kolay değildir. Işık saçmak için önce yanmak gerek. Kar gibi yağıp yeryüzünü kaplasan da, güneşin varlığıyla yok olup gidersin… Gönül almayı bilmeyene ömür emanet edilmez. Aradığın seni arayandır. İyiyi ara, doğruyu ara, güzeli ara fakat kusuru arama. Eğriyi kendinde arayan doğruyu kalbinde bulur. Akıl bir kuzu, nefîs bir kurt, iman ise çobandır. İman kuvvetli olmazsa nefîs aklı yer. Kapalı kapı yoktur yanlış anahtar vardır. Bir yandan korkun bir yandan umudun varsa iki kanatlı olursun. Tek kanatla uçulmaz zaten. Anlaşılmak gibi bir derdimiz vardı. Ne zaman ki kendimizi anlatamadığımızı Fark ettik. İşte o vakit susmalar Dostumuz oldu. Bir günah işlediğinde hemen tövbe et. İnsan suya düştüğü için değil, sudan çıkamadığı için boğulur. İşin başında sonunu gör de ceza gününde pişman olma.” (Hazret-i Mevlana)      Prof. Dr. Cahit Kurbanoğlu 07.05.2021
Ekleme Tarihi: 07 Mayıs 2021 - Cuma

İSLAM BİLİM ADAMLARI     MEVLÂNÂ CELÂLEDDÎN-Î RÛMÎ

İSLAM BİLİM ADAMLARI     MEVLÂNÂ CELÂLEDDÎN-Î RÛMÎ   (resim) Muhammed Celâleddîn-i Rumi, Mevlânâ (1207 – 1273  Konya), Babası, alim olarak tanınmış Muhammed Bahâeddin Veled, babasına Sultânü'l-Ulemâ unvanına sahip olup bu unvanın verilmesini kaynaklar Türk gelenekleri ile açıklamaktadır. Annesi ise Horasan padışahı Alauddevle Alâeddin Harzemşah’ın kızıdır. Etnik kökeni tartışmalı olup; Fars, Tacik, veya Türk olduğu yönünde görüşler mevcuttur.   Babasının vasiyeti, Selçuklu sultanının buyruğu ve Bahaeddin Veled'in müritlerinin ısrarlarıyla Celâleddîn babasının yerine geçmiştir. Bir yıl süreyle ders, vaaz ve fetva vermiştir. Sonra, babasının öğrencilerinden Tebrizli Seyyid Burhaneddin Muhakkik Şems-î Tebrizî ile buluşmuştur. Celâleddîn 9 yıl boyunca Burhaneddin'e müritlik etmiştir. Seyr-û sülûk denen tarikât eğitiminden geçmiştir. Halep ve Şam medreselerinde öğrenimini tamamlamış, dönüşte Konya'da hocası Tebrizi'nin gözetiminde art arda üç kere çile çıkartmış ve riyazete (perhiz) başlamıştır. Hocası Tebrizi, Celalettin'in arzusunun hilafına Konya'yı terk ederek Kayseri'ye gitmiş, 1241'de orada vefat etmiştir. Celâleddîn, hocasını unutamadı. O'nun kitaplarını ve ders notlarını topladı. Ne varsa içindedir anlamına gelen Fihi-Ma Fihadlı yapıtında sık sık hocasından alıntılar yaptı. Beş yıl boyunca medresede fıkıh ve din bilimi okuttu, vaaz ve irşatlarını sürdürdü. Elbetteki Celalettin’i Ruminin dünyaya mal olmuş eseri, yazımına 600 yıllarında başlanılan, Dîvan-ı Kebîr ile birlikte Mevlânâ külliyatını teşkil eder. Mevlânâ'nın "Birlik Dükkânı" addettiği Mesnevî, içinde Hint, İran, Yunan, Roma mitolojisi; yaradılış gerçeği, erenlerin kıssaları, hakiki âşk ibareleri vb., fani dünyada insan hürriyetinin anahtarlarını anlamlı sözler içinde vermeyi gaye edinmiş bir eserdir. Mesnevî 25 bin beyitten meydana gelen "Mağz-ı Kur'an" yani "Kur’an’ın özü" olarak da nitelenmektedir. Çünkü Mevlânâ adeta Kur'an'ı bizlere anlatmak istediğini hikâyeler; kıssalar ve deyimler aracılığıyla anlatmıştır. İçinde ibretlik hikâyeler de vardır. Eser bizzat Mevlanâ tarafından kaleme alınmamıştır. Öğrencisi Hüsamettin Çelebi tarafından, Mevlana'nın muhtelif zamanlarda söylediği beyitlerin yazılmasıyla oluşmuştur. Burada bu anlamlı vecizelerden bazılarına aracılık edebiliriz. “Mum olmak kolay değildir. Işık saçmak için önce yanmak gerek. Kar gibi yağıp yeryüzünü kaplasan da, güneşin varlığıyla yok olup gidersin… Gönül almayı bilmeyene ömür emanet edilmez. Aradığın seni arayandır. İyiyi ara, doğruyu ara, güzeli ara fakat kusuru arama. Eğriyi kendinde arayan doğruyu kalbinde bulur. Akıl bir kuzu, nefîs bir kurt, iman ise çobandır. İman kuvvetli olmazsa nefîs aklı yer. Kapalı kapı yoktur yanlış anahtar vardır. Bir yandan korkun bir yandan umudun varsa iki kanatlı olursun. Tek kanatla uçulmaz zaten. Anlaşılmak gibi bir derdimiz vardı. Ne zaman ki kendimizi anlatamadığımızı Fark ettik. İşte o vakit susmalar Dostumuz oldu. Bir günah işlediğinde hemen tövbe et. İnsan suya düştüğü için değil, sudan çıkamadığı için boğulur. İşin başında sonunu gör de ceza gününde pişman olma.” (Hazret-i Mevlana)      Prof. Dr. Cahit Kurbanoğlu 07.05.2021
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haber111.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.