Ruhların Çığlıkları
                                Ruhların Çığlıkları
Küçük; annesinin rahminde, çığlık atıyordu.
Çünkü; annesinin çığlıklarını, rahimden duyuyordu.
Kendi çocukluğunu yüklenmiş yüklü kadın, içindeki yükten korkuyordu. 
İçindekini yük olarak görüyordu.
Günün getirdiklerinin yükünü bir şekilde atıyordu.
Gün, yükünü atıyordu.
Nihayet diri diri gömülen kız çocuğuna,
Hangi günahı yüzünden öldürüldüğü soruluyordu.
Yer kabuğu,
Maddi manevi tüm yüklerini boşaltıyordu. 
Ağırlığını koyuyordu. 
Ak koyun kara koyun ortaya çıkıyordu. 
Terazinin küfesi kaçıyordu.
Güneşin defteri dürülüyordu.
İnsanoğlu mu? 
Bunların yanına kalacağını sanıyordu. 
Oysaki; 
Haddini aşıp yasak olanı ısırdığından, dünya bahçesine inip ana rahmine tutunduğu andan bu yana, yalnız Rahîm olana yapışanlar, rahmete kavuşuyordu.
O’na şahitlik edenler, O'nun selâmetine eriyordu, sevgiye gark oluyordu. Sonsuz yaşam sarhoşluğunu kuşanıyordu.
Balinaların boğuk gurultuları, baykuşların soğuk uğultuları, insanoğlunun bitmek bilmez kuruntuları, yumurtaların isyan çığlıkları değil, 
Duyarlılığını korumayı başarmış o hassas ruhların ılık ılık sevinç ıslıkları duyuluyordu.
Işık doğrudan yükseliyordu!
Betül Özer Bölük
07.10.2021                           
                            
                        
                                    Ekleme
                                    Tarihi: 17 Nisan 2022 -Pazar                                
                                                                                    Ruhların Çığlıkları
                                                                    
                                    Ruhların Çığlıkları
Küçük; annesinin rahminde, çığlık atıyordu.
Çünkü; annesinin çığlıklarını, rahimden duyuyordu.
Kendi çocukluğunu yüklenmiş yüklü kadın, içindeki yükten korkuyordu. 
İçindekini yük olarak görüyordu.
Günün getirdiklerinin yükünü bir şekilde atıyordu.
Gün, yükünü atıyordu.
Nihayet diri diri gömülen kız çocuğuna,
Hangi günahı yüzünden öldürüldüğü soruluyordu.
Yer kabuğu,
Maddi manevi tüm yüklerini boşaltıyordu. 
Ağırlığını koyuyordu. 
Ak koyun kara koyun ortaya çıkıyordu. 
Terazinin küfesi kaçıyordu.
Güneşin defteri dürülüyordu.
İnsanoğlu mu? 
Bunların yanına kalacağını sanıyordu. 
Oysaki; 
Haddini aşıp yasak olanı ısırdığından, dünya bahçesine inip ana rahmine tutunduğu andan bu yana, yalnız Rahîm olana yapışanlar, rahmete kavuşuyordu.
O’na şahitlik edenler, O'nun selâmetine eriyordu, sevgiye gark oluyordu. Sonsuz yaşam sarhoşluğunu kuşanıyordu.
Balinaların boğuk gurultuları, baykuşların soğuk uğultuları, insanoğlunun bitmek bilmez kuruntuları, yumurtaların isyan çığlıkları değil, 
Duyarlılığını korumayı başarmış o hassas ruhların ılık ılık sevinç ıslıkları duyuluyordu.
Işık doğrudan yükseliyordu!
Betül Özer Bölük
07.10.2021                                                                
                                                        
                                                
                                                    Yazıya ifade bırak !
                                                    
                                                    
                                        
                                                    
                                                    
                                                                                                                    Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
                                                                                
                                                    
                                                
                                            
                                             Okuyucu Yorumları
                                                                                            (0)
                                                                                    
                                    Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.



