Betül Özer Bölük
Köşe Yazarı
Betül Özer Bölük
 

UYANDIM, UTANDIM, USANDIM, USLANDIM.

UYANDIM, UTANDIM, USANDIM, USLANDIM. Ölmüş bir şehrin arka sokaklarında, koşuyorum soluk soluğa. Nefesimin sıcaklığı gecenin soğuğuna vurdukça, karanlık içimde demini aldıkça, bir silüet beliriyor camın buğusunda. Yaklaştıkça tanıdıklaşıyor suret. Duruyorum. Göz kenarlarındaki kaz ayaklarını bir yerlerden çıkaracak gibi oluyorum. Dilinden dökülen lakırdıları, fikrinden saçılan acabaları, gönlünde yaşlanan yangınları gözümün ısırmasından tırsıyorum. Derken fokurduyor, taşıyor çay. Engin denizlere iniyor Ay; ışıltısı gözümü alıyor, gönlüme doluyor, haneme doğuyor. Anlıyorum ki dostum boy aynası, çoktan olmuş dev aynası. Gide gide hep aynısı. Karşıma çıktı yine yanlış ben algısı. Dönüp el uzatıyorum ona, “yaklaş” diyorum bana. Onu tutamamaktan, elimden kaçırmaktan, ona baktıkça, onu yaradana kör olmaktan korkuyorum. Elim, nefesim kesiliyor. Uzanamıyorum. Yoruluyorum kovalamacadan. Kırılıyor dizlerim. Siliniyor aynadaki aksim. Paramparça bir benim. Derken deviniyor âfak denizden göğe. Gülsuyu gibi eriyor enfüste. Yine yine dökülüyor gün, gökten denize. Dile geliyor bak ne söylüyor bize. Şems’ten bir dizi dize size: Yüzü dost özü düşmandan usandım. Dili mû’min kalbi şeytandan usandım. Dostum herkesin kahrı çekilir amma Ben davasız Müslümandan usandım. Ne denir ki; bu söz üstüne? Dinlerken günü, güneşi, Şemsi, kameri; kokusundan buğusundan, huyundan suyundan uyandım. Her gölgede, gölde; camda, cananda kendimden utanmaktan usandım. Aldığım her kararda, usuma vura vura yontulmaktan uslandım. Uyandım, Utandım. Usandım, Uslandım. Betül Özer BÖLÜK
Ekleme Tarihi: 23 Nisan 2022 - Cumartesi

UYANDIM, UTANDIM, USANDIM, USLANDIM.

UYANDIM, UTANDIM, USANDIM, USLANDIM. Ölmüş bir şehrin arka sokaklarında, koşuyorum soluk soluğa. Nefesimin sıcaklığı gecenin soğuğuna vurdukça, karanlık içimde demini aldıkça, bir silüet beliriyor camın buğusunda. Yaklaştıkça tanıdıklaşıyor suret. Duruyorum. Göz kenarlarındaki kaz ayaklarını bir yerlerden çıkaracak gibi oluyorum. Dilinden dökülen lakırdıları, fikrinden saçılan acabaları, gönlünde yaşlanan yangınları gözümün ısırmasından tırsıyorum. Derken fokurduyor, taşıyor çay. Engin denizlere iniyor Ay; ışıltısı gözümü alıyor, gönlüme doluyor, haneme doğuyor. Anlıyorum ki dostum boy aynası, çoktan olmuş dev aynası. Gide gide hep aynısı. Karşıma çıktı yine yanlış ben algısı. Dönüp el uzatıyorum ona, “yaklaş” diyorum bana. Onu tutamamaktan, elimden kaçırmaktan, ona baktıkça, onu yaradana kör olmaktan korkuyorum. Elim, nefesim kesiliyor. Uzanamıyorum. Yoruluyorum kovalamacadan. Kırılıyor dizlerim. Siliniyor aynadaki aksim. Paramparça bir benim. Derken deviniyor âfak denizden göğe. Gülsuyu gibi eriyor enfüste. Yine yine dökülüyor gün, gökten denize. Dile geliyor bak ne söylüyor bize. Şems’ten bir dizi dize size: Yüzü dost özü düşmandan usandım. Dili mû’min kalbi şeytandan usandım. Dostum herkesin kahrı çekilir amma Ben davasız Müslümandan usandım. Ne denir ki; bu söz üstüne? Dinlerken günü, güneşi, Şemsi, kameri; kokusundan buğusundan, huyundan suyundan uyandım. Her gölgede, gölde; camda, cananda kendimden utanmaktan usandım. Aldığım her kararda, usuma vura vura yontulmaktan uslandım. Uyandım, Utandım. Usandım, Uslandım. Betül Özer BÖLÜK
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haber111.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.