Bülent ERTEKİN
Köşe Yazarı
Bülent ERTEKİN
 

ECDADINIZIN VAKFİYELERİNE SADIK KALIN!!!

ECDADINIZIN VAKFİYELERİNE SADIK KALIN!!! Vakıflar... Vakfiyeler... (1) Vakıfnameler. Daha önce Aralık ayının ilk haftası olan “Vakıflar Haftası”nın 2001 yılından itibaren Mayıs ayının ikinci haftası olarak değiştirilmiştir. Buna rağmen bazı kurum ve kuruluşlar halen “Vakıflar Haftası”nı 3-9 aralık tarihlerinde kutlamaktadırlar. Osmanlı'da vakıf, bir malın Allah'ın malı olmak üzere ferdî mülkiyetten çıkartarak insanların faydasına sunmaktır. Diğer bir unsur ise vakfedilen mal insanların faydasına olmasıdır. Ferdî mülkiyetten çıkarılıp Allah'ın mülkü olarak kabul edilmesiyle vakfedilmiş olunur. Vakıf hangi amaç için yapılmışsa o amaç ortadan kalkmadığı müddetçe vakıf olarak hizmet etmesi gerekir. Bu amacın mutlaka insanlarım faydasına olması gerekmektedir. İnsanların faydasına olmayan bir iş için vakıf yapılamamaktadır. Osmanlı’da eğitim, sağlık, sosyal yardım, diyanet, bayındırlık gibi bütün yardımı vakıflar yapmaktaydı. Yolları, hanları, çeşmeleri vakıflar yapmaktaydı. Her mahallenin bir vakfı olup bunların bütün işlerini vakıflar yapmaktaydı. Dolayısıyla Osmanlı bir vakıf medeniyetiydi. Osmanlı'dan günümüze gelen Vakıflardan bir tanesi de Vakıf Gureba Hastanesi. Vakıf Gureba Hastanesinin vakıf hüviyetinden alınıp Özel Üniversiteye çevrilmesi sürecinde ulusal manada yayın yapan bir gazete bu kararı alanları ağır bir dille uyarmış ve sıkı bir eleştiri yayını yapmıştı. Peki ecdadın fakir fukaranın tedavisi için hizmetine sunduğu bu hastanede ne olmuş derseniz, bir bakalım derim. 2010 yılında kurulan Bezm-i Alem Vakıf Üniversitesi'nin kurulmasının ardından bu isimle anılan hastane de vakfın üniversitesi tarafından kullanılmaya başlamıştı. Vakıflar Meclisi, üniversitenin kuruluşuna ilişkin aldığı kararla, Bezm-i Alem Valide Sultan Vakfı'nın vakfiyesindeki "guruba şartının" yerine getirilmesi maksadıyla, üniversite hastanesi ve sağlık kuruluşlarının hizmetlerinin yüzde 20'sinin yoksullara ücretsiz bir şekilde vermesini kararlaştırdı. Oysa, ücretsiz olarak 20 fakirlere ayrılması gereken bütçeden 1 dahi verilmemiş. Peki bu nasıl ortaya çıktı? Sayıştay'ın, Vakıflar Genel Müdürlüğü'ne yaptığı denetimde bu şartın yerine getirilmediği belirlendi. Vakıflar Genel Müdürlüğü kontrolü yapmadı. Geçen aylarda kamuoyuna duyurulan raporda, "Tıp fakültesi hastanesince verilen sağlık hizmetinin yüzde 20'sinin ücretsiz olarak fakir ve ihtiyaç sahibi kişilere verilmesi şartının sağlanmadığı ve genel müdürlükçe, üniversitenin bu yükümlülüğünün yerine getirilmesine ilişkin kontrolünün yapılmadığı görülmüştür" denildi. Vakıflar Genel Müdürlüğü'ne bağlı Sağlık Hizmetleri Daire Başkanlığı'nın görevleri arasında "Bezm-i Alem Vakıf Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'nin vakfiye şartlarına uygun, eğitim hastanesi olarak etkin ve verimli çalışmasını sağlamak" da bulunuyor. Oran çok düşük kaldı 1 Ocak 2020-31 Aralık 2020 tarihleri arasında muayene edilen hastalara ilişkin verileri inceleyen müfettişler, söz konusu tarihler arasında hastanede 538 bin 775 kişinin muayene edildiğini ama sadece 404'ünün yoksul olduğunu ortaya çıkardı. Bu tablo, ücretsiz muayene edilmesi gereken yoksul hasta oranının yüzde 20 olması gerekirken yüzde 0,07'de kaldığını gösteriyor. Benzer durum polikliniklerdeki muayene oranlarında da benzer. 746 bin 637 kişi polikliniklerde muayene olurken ücretsiz muayene olan yoksul hasta sayısı bin 528'de kaldı. Garipler... Yetimler... Kimsesizler... Fakirler... Tüm bu saydığımız ihtiyaç sahibi insanlarımız için vakfeden sultan ve dönemin bütün hayırsever müslümanların vakifnameleri de belirtilen oranlara niçin sadık kalınmaz? Niçin ihtiyaç sahibi olanların sağlık konusundaki bakımları layıkıyla yerine getirilmez? Hiç mi Allah'tan korkmazlar? Hiç mi ecdadın bedduasından sakınmazlar? Kim yada kimlerin bu işin içinde bilerek parmakları var ise garibin gurebanın ahı bu işi yapanların üstüne olsun. Bu çok ağır bir vebal değil mi? Bu çok büyük bir günah değil mi? Rabbim yetimin, ihtiyaç sahibi insanlarımızın hakkıni yemekten, hukuklarına tecavüz etmekten bizleri tüm Ümmeti Muhammed'i Allah korusun. (1). Vakfedilen bir malın hangi hayır işlerinde kullanılacağını, ne şekilde yönetileceğini gösteren senet” anlamındadır Selâm ve dua ve. Bülent Ertekin
Ekleme Tarihi: 16 Ekim 2021 - Cumartesi

ECDADINIZIN VAKFİYELERİNE SADIK KALIN!!!

ECDADINIZIN VAKFİYELERİNE SADIK KALIN!!! Vakıflar... Vakfiyeler... (1) Vakıfnameler. Daha önce Aralık ayının ilk haftası olan “Vakıflar Haftası”nın 2001 yılından itibaren Mayıs ayının ikinci haftası olarak değiştirilmiştir. Buna rağmen bazı kurum ve kuruluşlar halen “Vakıflar Haftası”nı 3-9 aralık tarihlerinde kutlamaktadırlar. Osmanlı'da vakıf, bir malın Allah'ın malı olmak üzere ferdî mülkiyetten çıkartarak insanların faydasına sunmaktır. Diğer bir unsur ise vakfedilen mal insanların faydasına olmasıdır. Ferdî mülkiyetten çıkarılıp Allah'ın mülkü olarak kabul edilmesiyle vakfedilmiş olunur. Vakıf hangi amaç için yapılmışsa o amaç ortadan kalkmadığı müddetçe vakıf olarak hizmet etmesi gerekir. Bu amacın mutlaka insanlarım faydasına olması gerekmektedir. İnsanların faydasına olmayan bir iş için vakıf yapılamamaktadır. Osmanlı’da eğitim, sağlık, sosyal yardım, diyanet, bayındırlık gibi bütün yardımı vakıflar yapmaktaydı. Yolları, hanları, çeşmeleri vakıflar yapmaktaydı. Her mahallenin bir vakfı olup bunların bütün işlerini vakıflar yapmaktaydı. Dolayısıyla Osmanlı bir vakıf medeniyetiydi. Osmanlı'dan günümüze gelen Vakıflardan bir tanesi de Vakıf Gureba Hastanesi. Vakıf Gureba Hastanesinin vakıf hüviyetinden alınıp Özel Üniversiteye çevrilmesi sürecinde ulusal manada yayın yapan bir gazete bu kararı alanları ağır bir dille uyarmış ve sıkı bir eleştiri yayını yapmıştı. Peki ecdadın fakir fukaranın tedavisi için hizmetine sunduğu bu hastanede ne olmuş derseniz, bir bakalım derim. 2010 yılında kurulan Bezm-i Alem Vakıf Üniversitesi'nin kurulmasının ardından bu isimle anılan hastane de vakfın üniversitesi tarafından kullanılmaya başlamıştı. Vakıflar Meclisi, üniversitenin kuruluşuna ilişkin aldığı kararla, Bezm-i Alem Valide Sultan Vakfı'nın vakfiyesindeki "guruba şartının" yerine getirilmesi maksadıyla, üniversite hastanesi ve sağlık kuruluşlarının hizmetlerinin yüzde 20'sinin yoksullara ücretsiz bir şekilde vermesini kararlaştırdı. Oysa, ücretsiz olarak 20 fakirlere ayrılması gereken bütçeden 1 dahi verilmemiş. Peki bu nasıl ortaya çıktı? Sayıştay'ın, Vakıflar Genel Müdürlüğü'ne yaptığı denetimde bu şartın yerine getirilmediği belirlendi. Vakıflar Genel Müdürlüğü kontrolü yapmadı. Geçen aylarda kamuoyuna duyurulan raporda, "Tıp fakültesi hastanesince verilen sağlık hizmetinin yüzde 20'sinin ücretsiz olarak fakir ve ihtiyaç sahibi kişilere verilmesi şartının sağlanmadığı ve genel müdürlükçe, üniversitenin bu yükümlülüğünün yerine getirilmesine ilişkin kontrolünün yapılmadığı görülmüştür" denildi. Vakıflar Genel Müdürlüğü'ne bağlı Sağlık Hizmetleri Daire Başkanlığı'nın görevleri arasında "Bezm-i Alem Vakıf Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'nin vakfiye şartlarına uygun, eğitim hastanesi olarak etkin ve verimli çalışmasını sağlamak" da bulunuyor. Oran çok düşük kaldı 1 Ocak 2020-31 Aralık 2020 tarihleri arasında muayene edilen hastalara ilişkin verileri inceleyen müfettişler, söz konusu tarihler arasında hastanede 538 bin 775 kişinin muayene edildiğini ama sadece 404'ünün yoksul olduğunu ortaya çıkardı. Bu tablo, ücretsiz muayene edilmesi gereken yoksul hasta oranının yüzde 20 olması gerekirken yüzde 0,07'de kaldığını gösteriyor. Benzer durum polikliniklerdeki muayene oranlarında da benzer. 746 bin 637 kişi polikliniklerde muayene olurken ücretsiz muayene olan yoksul hasta sayısı bin 528'de kaldı. Garipler... Yetimler... Kimsesizler... Fakirler... Tüm bu saydığımız ihtiyaç sahibi insanlarımız için vakfeden sultan ve dönemin bütün hayırsever müslümanların vakifnameleri de belirtilen oranlara niçin sadık kalınmaz? Niçin ihtiyaç sahibi olanların sağlık konusundaki bakımları layıkıyla yerine getirilmez? Hiç mi Allah'tan korkmazlar? Hiç mi ecdadın bedduasından sakınmazlar? Kim yada kimlerin bu işin içinde bilerek parmakları var ise garibin gurebanın ahı bu işi yapanların üstüne olsun. Bu çok ağır bir vebal değil mi? Bu çok büyük bir günah değil mi? Rabbim yetimin, ihtiyaç sahibi insanlarımızın hakkıni yemekten, hukuklarına tecavüz etmekten bizleri tüm Ümmeti Muhammed'i Allah korusun. (1). Vakfedilen bir malın hangi hayır işlerinde kullanılacağını, ne şekilde yönetileceğini gösteren senet” anlamındadır Selâm ve dua ve. Bülent Ertekin
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haber111.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.