Esra TAZE
Köşe Yazarı
Esra TAZE
 

ASIL SAFLIK

ASIL SAFLIK İyi insanlar hep yanlış tanınmaya, Kötü insanlar da; kendilerini iyi göstermeyle meyillidir. O yüzden hep roller değişir. İyi insan aklından kötülük geçirmeyen değil geçirmek istemeyendir. Kötülüğe maruz kalabilir öğrendiğinde de yapacağı tek şey kötülük yapmasına izin verene havale edip “Tecrübe” der kalbini boş bırakıp geçer. Safla iyi niyetlilik arasında pek fark yoktur. Aslında tek farkı saf görmez, iyi niyetli görür ama bir de iyi niyetinin de bir görmesini ister. Haticeye değil neticeye bakılırsa ikisi de aynı sonuca varır. Çünkü buradaki ana karakter iyi olmaktır. Kötülük yapmak isteyen her türlü doğru insanın kuyusunu kazmak için elinden geleni yapar. Aslında kötülük dediğin görülmeden gelir. Görülen zaten acemi kötüler tarafından hazırlanır. Kötüler de işlerin de acemi mi olur? Siz hiç acemi şeytan diye bir şey duydunuz mu? Şeytan kötülükleriyle görünmezdir. Onun da içine karıştığı ne varsa saklanır tabii ki işi bu, demi. Kötü insanlar hep uğraş için de olurlar illaki! Hayat boş kalplerle uğraşır şeytanın karıştığı kalpte yer mi bulur? Meşgul diye bırakır. Meşgul oldukları zaten merak ettiği sorulardır. Doğru insanlar kendilerini iyi göstermek için çabalamazlar, hesaba gerek duymazlar kim beni iyi tanıması gerek diye. Zaten olduğu gibi görünen hesapla ne işi olur ki? Yanlış değillerdir ki doğru görünmeye ihtiyaç duysun. Yanlış insanlar yanlış tanınmaya ihtiyaç duyup yanlış tanınmak için ellerinden geleni yapıp yanlış tanınır. Doğru insanlar da doğru görünmeye ihtiyaç duymadığı için yanlış tanınır. İki farklı insan da yanlış tanınır da iki aynı yanlışın rolleri de iki farklı kişiye verilir. *İyi insanların düşmanı da, Yanlış tanıyanı da çok. Kötü insanları da, İyi sanan çok saf vardır. Boş kalan kalbi hayat gördüğünde boş bırakır mı? Meşgul eder tabii ki, yeri geldiğinde ağlatır da doğru insanlar yanlış olsaydı ağlayacak kalbi nereden bulurdu? Yanlış insanlar doğru olsaydı sürekli meşgul ederler miydi olmayan kalplerini? Herkesi kendisi gibi bildiğinden güvendiği taşın yarmasını beklemez hele ki ummadığı bir anda taş uzaktan atılır uzaktan atılacak taşı yaratan görür yaratıcı da izin veriyorsa kim ne yapabilir? Doğru insanlar herkesi kendileri gibi bildiklerinden taşın atılmasına şaşırır, yanlış insanlar zaten herkesi kendileri gibi bildiğinden taş mı gelir? Gelirse de neye şaşırsın, şaşırsa şaşırsa tekniği yanlış uygulamasına şaşırır. Şaşırmak en çok doğru insan tarafından çağırılır. Demem o ki; Her kalp diğer kalpleri kendisine benzetir”. “Acı çekmemek için her şeyi göze alan kalp yanlıştır. Doğru kalpler de onlara benzemeyip yok olmaması için her şeye katlanır”. Katlanmasaydı gözyaşına katlanmak yerine ağlayacağı vakti ya hak etmeyen kötü plan ya da öcünü alması için kötü planlarla harcardı. Kötü plan yapmak yanlıştır. “Yanlış nerede kullanılırsa yanlıştır” Yanlış doğruyu kendisine benzetmeye bayılır. Önemli olan benzememeyi becermektir. En doğrusu izin verene havale edip doğrularla yola devam etmektir. Her şeyi göze alanlar öcünü almadan durur mu hiç? Yanlış yaratanı zikreder mi hiç? Bir yanlışa bin yanlış yapan öcünü alıp gurur duyar yanlışıyla bin yanlış yapana bir yanlış bile yapmamak doğru olana yakışır. Öç için kötü plan gerek, yaratıcıyı zikreden den kötü plan nasıl çıksın? Keşke herkes doğru olsaydı diyen çoğumuz öyle bir şeyin imkansız olduğunu imtihanın söylediğini bilmeliyiz. Dünya dediğin bir imtihan, İmtihan dediğimiz bir sınav, Sınav dediğimiz iyi ve kötü öğrenciyi bulmak. Aranılan kişiler bulunduğunda hep sorularını cevaplattırmaya çalışır. Yorulur ama pes etmez dinlemekten sınavı kötü öğrenci sınavı dinlemeyle uğraşır mı ki? İyi öğrenci doğru olanları anlatır kötü öğrenci kendi için bildiklerini bilir de kendisine fazla biledir öğrendikleri *“Ayıp edene ayıp ederek kendinize ayıp etmeyin!”. İstediğine bildiklerine anlatır haliyle. Bizler dünyada yanlışların da illaki olacağını bilerek doğru düşünmeliyiz. Yanlış insanları da doğru sanacak kadar saf olmamalıyız. Asıl saflık yanlış yapanlara izin verenlere değil sonuçta izin veren yaratandır önemli olan dikkatli olunmaktır. Yanlış yapmak isteyene dur diyemez kimse şeytan iter yaratıcı imtihan eder. Saf ve iyi niyetlilik arasın da çok fark gözükse de farklı bakan gözleri iki farklı kestirme yoldan iki farklı kişiyi aynı yola getirir. Saf ve asıl saflık arasında bir şey yok gibi gözükse de dünya kadar fark vardır. Asıl saflık yanlışı doğru görüp, doğruyu yanlış görmektir. *Yanlış tanıyanım canım Doğru olduğum için şaşırmışsın! Yanlışı doğru görecek kadar kendine ne yaptın? *Dikkatinizi vermezseniz farkı göremezsiniz farkı göremezseniz gerçekten, Saf olup gidersiniz! Esra Taze /Yazar-Şair Çığlığın Öğütleri Kitabından.
Ekleme Tarihi: 07 Temmuz 2022 - Perşembe

ASIL SAFLIK

ASIL SAFLIK İyi insanlar hep yanlış tanınmaya, Kötü insanlar da; kendilerini iyi göstermeyle meyillidir. O yüzden hep roller değişir. İyi insan aklından kötülük geçirmeyen değil geçirmek istemeyendir. Kötülüğe maruz kalabilir öğrendiğinde de yapacağı tek şey kötülük yapmasına izin verene havale edip “Tecrübe” der kalbini boş bırakıp geçer. Safla iyi niyetlilik arasında pek fark yoktur. Aslında tek farkı saf görmez, iyi niyetli görür ama bir de iyi niyetinin de bir görmesini ister. Haticeye değil neticeye bakılırsa ikisi de aynı sonuca varır. Çünkü buradaki ana karakter iyi olmaktır. Kötülük yapmak isteyen her türlü doğru insanın kuyusunu kazmak için elinden geleni yapar. Aslında kötülük dediğin görülmeden gelir. Görülen zaten acemi kötüler tarafından hazırlanır. Kötüler de işlerin de acemi mi olur? Siz hiç acemi şeytan diye bir şey duydunuz mu? Şeytan kötülükleriyle görünmezdir. Onun da içine karıştığı ne varsa saklanır tabii ki işi bu, demi. Kötü insanlar hep uğraş için de olurlar illaki! Hayat boş kalplerle uğraşır şeytanın karıştığı kalpte yer mi bulur? Meşgul diye bırakır. Meşgul oldukları zaten merak ettiği sorulardır. Doğru insanlar kendilerini iyi göstermek için çabalamazlar, hesaba gerek duymazlar kim beni iyi tanıması gerek diye. Zaten olduğu gibi görünen hesapla ne işi olur ki? Yanlış değillerdir ki doğru görünmeye ihtiyaç duysun. Yanlış insanlar yanlış tanınmaya ihtiyaç duyup yanlış tanınmak için ellerinden geleni yapıp yanlış tanınır. Doğru insanlar da doğru görünmeye ihtiyaç duymadığı için yanlış tanınır. İki farklı insan da yanlış tanınır da iki aynı yanlışın rolleri de iki farklı kişiye verilir. *İyi insanların düşmanı da, Yanlış tanıyanı da çok. Kötü insanları da, İyi sanan çok saf vardır. Boş kalan kalbi hayat gördüğünde boş bırakır mı? Meşgul eder tabii ki, yeri geldiğinde ağlatır da doğru insanlar yanlış olsaydı ağlayacak kalbi nereden bulurdu? Yanlış insanlar doğru olsaydı sürekli meşgul ederler miydi olmayan kalplerini? Herkesi kendisi gibi bildiğinden güvendiği taşın yarmasını beklemez hele ki ummadığı bir anda taş uzaktan atılır uzaktan atılacak taşı yaratan görür yaratıcı da izin veriyorsa kim ne yapabilir? Doğru insanlar herkesi kendileri gibi bildiklerinden taşın atılmasına şaşırır, yanlış insanlar zaten herkesi kendileri gibi bildiğinden taş mı gelir? Gelirse de neye şaşırsın, şaşırsa şaşırsa tekniği yanlış uygulamasına şaşırır. Şaşırmak en çok doğru insan tarafından çağırılır. Demem o ki; Her kalp diğer kalpleri kendisine benzetir”. “Acı çekmemek için her şeyi göze alan kalp yanlıştır. Doğru kalpler de onlara benzemeyip yok olmaması için her şeye katlanır”. Katlanmasaydı gözyaşına katlanmak yerine ağlayacağı vakti ya hak etmeyen kötü plan ya da öcünü alması için kötü planlarla harcardı. Kötü plan yapmak yanlıştır. “Yanlış nerede kullanılırsa yanlıştır” Yanlış doğruyu kendisine benzetmeye bayılır. Önemli olan benzememeyi becermektir. En doğrusu izin verene havale edip doğrularla yola devam etmektir. Her şeyi göze alanlar öcünü almadan durur mu hiç? Yanlış yaratanı zikreder mi hiç? Bir yanlışa bin yanlış yapan öcünü alıp gurur duyar yanlışıyla bin yanlış yapana bir yanlış bile yapmamak doğru olana yakışır. Öç için kötü plan gerek, yaratıcıyı zikreden den kötü plan nasıl çıksın? Keşke herkes doğru olsaydı diyen çoğumuz öyle bir şeyin imkansız olduğunu imtihanın söylediğini bilmeliyiz. Dünya dediğin bir imtihan, İmtihan dediğimiz bir sınav, Sınav dediğimiz iyi ve kötü öğrenciyi bulmak. Aranılan kişiler bulunduğunda hep sorularını cevaplattırmaya çalışır. Yorulur ama pes etmez dinlemekten sınavı kötü öğrenci sınavı dinlemeyle uğraşır mı ki? İyi öğrenci doğru olanları anlatır kötü öğrenci kendi için bildiklerini bilir de kendisine fazla biledir öğrendikleri *“Ayıp edene ayıp ederek kendinize ayıp etmeyin!”. İstediğine bildiklerine anlatır haliyle. Bizler dünyada yanlışların da illaki olacağını bilerek doğru düşünmeliyiz. Yanlış insanları da doğru sanacak kadar saf olmamalıyız. Asıl saflık yanlış yapanlara izin verenlere değil sonuçta izin veren yaratandır önemli olan dikkatli olunmaktır. Yanlış yapmak isteyene dur diyemez kimse şeytan iter yaratıcı imtihan eder. Saf ve iyi niyetlilik arasın da çok fark gözükse de farklı bakan gözleri iki farklı kestirme yoldan iki farklı kişiyi aynı yola getirir. Saf ve asıl saflık arasında bir şey yok gibi gözükse de dünya kadar fark vardır. Asıl saflık yanlışı doğru görüp, doğruyu yanlış görmektir. *Yanlış tanıyanım canım Doğru olduğum için şaşırmışsın! Yanlışı doğru görecek kadar kendine ne yaptın? *Dikkatinizi vermezseniz farkı göremezsiniz farkı göremezseniz gerçekten, Saf olup gidersiniz! Esra Taze /Yazar-Şair Çığlığın Öğütleri Kitabından.
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haber111.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.