Kürşat Şahin YILDIRIMER
Köşe Yazarı
Kürşat Şahin YILDIRIMER
 

ÜLKEMİZ COĞRAFYASINDA TANIMLANAN BİPOLAR BOZUK

ÜLKEMİZ COĞRAFYASINDA TANIMLANAN BİPOLAR BOZUK Bipolar bozukluk insan nüfusunu ciddi oranlarda etkileyen ve yaygın olan psikiyatrik bozukluklardan biridir. Bipolar bozukluk (BB) genel olarak, yaşam kalitesinin azalması ve psikososyal işlevselliğin bozulması ile ilişkilendirilmektedir; bunun nedeni yineleme ve hastaneye yatış oranlarının yüksek olmasıdır. Ayrıca ebeveyninde bipolar bozukluk olan gençlerin, benlik tasarım puan ortalamalarının düşüklüğü ruh sağlığı açısından riskli bir grubu oluşturduklarını göstermektedir. Ruh sağlığı ekibinin bir üyesi olan uzman psikiyatri hemşireleri tarafından ebeveyninde bipolar bozukluk olan gençlerin, benlik tasarımlarının olumlu yönde geliştirmeye odaklanan çalışmaların yapılması önerilmektedir. Bipolar bozukluk eğer tedavi edilmez ise daha erken ölüm, kişinin genel sağlık durumunda bozulma gibi olumsuz sonuçlar doğururken, doğru tanınıp, uygun teknikler ile doğru bir şekilde tedavi edildiğinde hastanın yaşam kalitesini arttırmak mümkün olabilmektedir. Bipolar bozukluk durumunun klinik olarak birbirinden farklı ve hatta bazen de tanısı zor olan birkaç alt tipi bulunmaktadır. Bu bozuklukların tanı ve tedavileri, genel tıbbi hastalıkların ilerleyiş seyrini ve prognozunu etkilediği için psikiyatristler dışındaki hekimleri de ilgilendirmektedir. Risk Faktörleri: Bipolar Bozukluk Gelişimini Öngörmek Çocukluk çağında yaşanılan her şey bu başlık altında karşımıza çıkmaktadır. Bipolar bozukluk esasen multifaktöriyel bir hastalıktır. Çevresel faktörler açısından yapılan çalışmalar, yaşam olaylarının bipolar bozukluk gelişimine etkisi yönünde çelişkili sonuçlar vermiştir. Çocukluk çağı cinsel kötüye kullanımının kötü prognozla ilişkisi kanıtlanmıştır. Ergenlerde antidepresan kullanımı da bir risk faktörü olabilir. Yine madde kötüye kullanımı da hem prognozu kötüleştirmekte, hem de depresyon ve anksiyete bozukluğu tanısıyla izlenen hastalarda bipolar bozukluk gelişim riskini artırmaktadır. Bipolar bozukluk gelişiminde genetik faktörlerin etkisi tartışılmaz, aile öyküsü bipolar bozukluk gelişim riskini artırır. Özellikle ebeveynlerin erken başlangıçlı (21 yaş öncesi) bipolar bozukluk tanısı olması, çocuklarında bipolar bozukluk gelişimi açısından en büyük risk faktörüdür. Nörogelişimsel açıdan bakıldığında ise düşük Denver skoruna sahip çocuklarda mani gelişme riski artarken depresyon ve psikoz riskinin değişmediği bulunmuştur. İlginçtir, akademik başarısı yüksek olan çocukların en yüksek bipolar bozukluk gelişim riskine sahip olduğu yönünde bir çalışma mevcuttur. Bipolar Bozuklukta Erken Müdahale Hekimler son yüzyılda tüm hastalıkların gelişimini önleyecek ya da en azından seyrini iyileştirecek erken müdahale stratejilerini araştırmaktadır. Psikiyatrik hastalıkların da erken ya da prodromal dönem bulgularına yönelik ilgi giderek artmaktadır. Bipolar bozukluğun progresif doğası üzerine artan miktarda veri, hastalığın başlangıcından önce daha hafif hastalık dönemlerinin var olabileceğini göstermektedir. Nitekim, bipolar bozukluk hastalarının 50-70'inin 21 yaşından önce duygudurum belirtileri gösterdiği bilinmektedir. Bu nedenle bilişsel, sosyal ve mesleki yeti kaybını minimuma indirecek erken müdahale yolları ve stratejileri son derece büyük öneme sahiptir. Vieta, E, Salagre E, Grande I, Carvalho AF, Fernandes BS, Berk M. & Suppes T. (2018) Hastalığa farklı bir pencereden yaklaşalım: Psikoeğitim ile iletişim ve problem çözme becerilerini birleştiren aile odaklı terapi, bipolar bozukluk gelişimi üzerinde çalışılan tek psikolojik erken müdahale yöntemidir. Bu yöntem yüksek riskli çocuklarda daha uzun afektif stabilite ve daha hafif semptom düzeyi ile ilişkili bulunmuştur. Bu yaklaşımda, hastalıktan ziyade semptom ve problem odaklı bir yaklaşım önerilmektedir. Sosyal ritim terapisi ve birden çok aileyi içeren psikoeğitimsel psikoterapi, kişiler arası ve sosyal ritim terapilerinin de hastalık gelişim oranı ve hastalık şiddetini azaltmada kısıtlı ancak ümit vaat eden etkileri vardır. Sosyal ritim terapisi insanların henüz tam olarak tanımadığı alandadır. Psikoterapi bu alanda ciddi mücadeleler vererek gelişmeler kaydetmiştir. EMDR'nin DSÖ tarafından daha uygun tedaviler arasından seçildiği bir TSSB (Dünya Sağlık Örgütü 2013). Bipolar bozukluklarda EMDR uygulamasına ilişkin mevcut çalışmalar şu anda gerçekten az olsa da, sunulan her çalışmanın sonucu bazı noktalarda hemfikir görünmektedir: EMDR, ilgili travma duygulanım belirtileri ve nüksetme açısından umut verici bir tedavi gibi görünmektedir. ÖNLEME; Aslında EMDR, bipolar hastalarda tedaviye uyum ve hastalık farkındalığı da dahil olmak üzere, bu psikopatolojik durumun terapötik sürecinde çok ilgili olan bazı olumlu etkiler ortaya çıkarıyor gibi görünmektedir. (Bedeschi, Ludovica) Feske ve Goldsteina (1997), agorafobili panik bozukluk tanısı almış 43 hastayı EMDR Terapisi, göz sabitlemeye maruz bırakma ve yeniden işleme terapisine ya da bekleme listesine randomize olarak atamıştır. Hastalar, 3 haftada biri 120 dakika dördü 90 dakika olan 5 seans almıştır. EMDR Terapisi alan hastaların son testleri bekleme listesindeki grubun son testleri ile karşılaştırıldığında, EMDR Terapisi alan kaygı bozukluğu tanısı olan hastaların anlamlı derecede ilerleme kaydettiği tespit edilmiştir. EMDR Terapisi’nin tek uçlu duygu durum bozukluğundaki etkililiği incelenmiştir (Behnammoghadam ve ark., 2015). Depresyon tanısı almış 60 hasta 4 ay boyunca her hafta 45-60 dakika EMDR Terapisi almış, kontrol grubu işe hiçbir psikoterapötik müdahale almamıştır. EMDR Terapisi alan depresyon hastaları terapiden önce ve sonra yapılan Beck Depresyon Envanteri (BDE) son test ölçümlerinde ön test ölçümlerine göre anlamlı farklılık göstermiştir (27.26 ± 6.41 ve 11.76 ± 3.71, p < 0.001). Çalışmada her iki grubun son test ölçümleri arasında da anlamlı fark tespit edilmiştir (deney grubu 11.76 ± 3.71; kontrol grubu 31.66 ± 6.09, p < 0.001). Araştırma göstermektedir ki, EMDR Terapisi depresif bozuklukta etkili ve yararlı bir terapi yaklaşımıdır. SONUÇ BİPOLAR BOZUKLUKTA 4 TEMEL FAKTÖR - Genetik faktörler - Hücresel Yapı - Ailesel Faktörler - Tetikleyici unsurlar Yukarıda da bahsettiğim gibi genetik ve çevresel faktörler doğrultusunda günümüzde psikiyatrik sorunların varlığı dikkat çekecek ölçüde artmıştır. Bu hem bireysel hem de toplumsal boyutta, önemli bir halk sağlığı problemi haline gelmiştir. Tıbbi yardım için başvuran hastaların dörtte üçünde acil müdahaleyi gerektirecek düzeyde psikiyatrik sorun bulunmaktadır. Psikiyatrik hastalıklar içinde en sık görülenlerinden biri bipolar bozukluk tedavi edilmediğinde insanda önemli yeti yitimine neden olan ruhsal bozukluklarının başında gelmektedir. BİPOLAR 1 VE BİPOLAR 2 BOZUKLUK BELİRTİLERİ - Yukarıda manik olarak bahsedilen aşırı iniş ve çıkışlar - Çıkışlar manik, inişler ise depresif atak olarak bilinir. - Kişideki olağanüstü enerji - Huzursuzluk - Odaklanmada zorluk - Aşırı mutluluk - Olası tehlikeli davranışlar - Yaşamı etkileyen kalitesiz ya da yetersiz uyku - Kronik yorgunluk - Sinirlilik - Uyku düzeninde değişiklikler - Yeme düzeninde değişiklikler - Özkıyım düşüncesi BİPOLAR BOZUKLUK BELİRTİLERİ Uyku problemleri (uyku ihtiyacında azalma) Oldukça yükselmiş (öforik) duygudurum Düşünme ve konuşma içeriğinde artış Tahrik edici, uygun olmayan davranışlarda artış Alkol ve madde kullanımında artış Cinsel istek artışı Artmış enerji, etkinlikler ve yerinde duramama hali Konsantrasyonda azalma Çok para harcama Kişinin kendi kabiliyeti konusunda gerçek olmayan inanışlara sahip olması Yargılama kapasitesinde azalma Yıllarca önce ilk kez ülkemiz coğrafyasında tanımlanan bipolar bozukluğu erken tanımak, akut dönem ve sürdürüm tedavisi konusunda tüm sağlık çalışanlarının duyarlı olmasının önemi açıktır. Bu sayede hastaların tedavi uyumu, yaşam kalitesi, sosyal işlevi artacaktır. Sevgiyle Kalın Doç.Dr. Kürşat Şahin YILDIRIMER
Ekleme Tarihi: 10 Ağustos 2022 - Çarşamba

ÜLKEMİZ COĞRAFYASINDA TANIMLANAN BİPOLAR BOZUK

ÜLKEMİZ COĞRAFYASINDA TANIMLANAN BİPOLAR BOZUK Bipolar bozukluk insan nüfusunu ciddi oranlarda etkileyen ve yaygın olan psikiyatrik bozukluklardan biridir. Bipolar bozukluk (BB) genel olarak, yaşam kalitesinin azalması ve psikososyal işlevselliğin bozulması ile ilişkilendirilmektedir; bunun nedeni yineleme ve hastaneye yatış oranlarının yüksek olmasıdır. Ayrıca ebeveyninde bipolar bozukluk olan gençlerin, benlik tasarım puan ortalamalarının düşüklüğü ruh sağlığı açısından riskli bir grubu oluşturduklarını göstermektedir. Ruh sağlığı ekibinin bir üyesi olan uzman psikiyatri hemşireleri tarafından ebeveyninde bipolar bozukluk olan gençlerin, benlik tasarımlarının olumlu yönde geliştirmeye odaklanan çalışmaların yapılması önerilmektedir. Bipolar bozukluk eğer tedavi edilmez ise daha erken ölüm, kişinin genel sağlık durumunda bozulma gibi olumsuz sonuçlar doğururken, doğru tanınıp, uygun teknikler ile doğru bir şekilde tedavi edildiğinde hastanın yaşam kalitesini arttırmak mümkün olabilmektedir. Bipolar bozukluk durumunun klinik olarak birbirinden farklı ve hatta bazen de tanısı zor olan birkaç alt tipi bulunmaktadır. Bu bozuklukların tanı ve tedavileri, genel tıbbi hastalıkların ilerleyiş seyrini ve prognozunu etkilediği için psikiyatristler dışındaki hekimleri de ilgilendirmektedir. Risk Faktörleri: Bipolar Bozukluk Gelişimini Öngörmek Çocukluk çağında yaşanılan her şey bu başlık altında karşımıza çıkmaktadır. Bipolar bozukluk esasen multifaktöriyel bir hastalıktır. Çevresel faktörler açısından yapılan çalışmalar, yaşam olaylarının bipolar bozukluk gelişimine etkisi yönünde çelişkili sonuçlar vermiştir. Çocukluk çağı cinsel kötüye kullanımının kötü prognozla ilişkisi kanıtlanmıştır. Ergenlerde antidepresan kullanımı da bir risk faktörü olabilir. Yine madde kötüye kullanımı da hem prognozu kötüleştirmekte, hem de depresyon ve anksiyete bozukluğu tanısıyla izlenen hastalarda bipolar bozukluk gelişim riskini artırmaktadır. Bipolar bozukluk gelişiminde genetik faktörlerin etkisi tartışılmaz, aile öyküsü bipolar bozukluk gelişim riskini artırır. Özellikle ebeveynlerin erken başlangıçlı (21 yaş öncesi) bipolar bozukluk tanısı olması, çocuklarında bipolar bozukluk gelişimi açısından en büyük risk faktörüdür. Nörogelişimsel açıdan bakıldığında ise düşük Denver skoruna sahip çocuklarda mani gelişme riski artarken depresyon ve psikoz riskinin değişmediği bulunmuştur. İlginçtir, akademik başarısı yüksek olan çocukların en yüksek bipolar bozukluk gelişim riskine sahip olduğu yönünde bir çalışma mevcuttur. Bipolar Bozuklukta Erken Müdahale Hekimler son yüzyılda tüm hastalıkların gelişimini önleyecek ya da en azından seyrini iyileştirecek erken müdahale stratejilerini araştırmaktadır. Psikiyatrik hastalıkların da erken ya da prodromal dönem bulgularına yönelik ilgi giderek artmaktadır. Bipolar bozukluğun progresif doğası üzerine artan miktarda veri, hastalığın başlangıcından önce daha hafif hastalık dönemlerinin var olabileceğini göstermektedir. Nitekim, bipolar bozukluk hastalarının 50-70'inin 21 yaşından önce duygudurum belirtileri gösterdiği bilinmektedir. Bu nedenle bilişsel, sosyal ve mesleki yeti kaybını minimuma indirecek erken müdahale yolları ve stratejileri son derece büyük öneme sahiptir. Vieta, E, Salagre E, Grande I, Carvalho AF, Fernandes BS, Berk M. & Suppes T. (2018) Hastalığa farklı bir pencereden yaklaşalım: Psikoeğitim ile iletişim ve problem çözme becerilerini birleştiren aile odaklı terapi, bipolar bozukluk gelişimi üzerinde çalışılan tek psikolojik erken müdahale yöntemidir. Bu yöntem yüksek riskli çocuklarda daha uzun afektif stabilite ve daha hafif semptom düzeyi ile ilişkili bulunmuştur. Bu yaklaşımda, hastalıktan ziyade semptom ve problem odaklı bir yaklaşım önerilmektedir. Sosyal ritim terapisi ve birden çok aileyi içeren psikoeğitimsel psikoterapi, kişiler arası ve sosyal ritim terapilerinin de hastalık gelişim oranı ve hastalık şiddetini azaltmada kısıtlı ancak ümit vaat eden etkileri vardır. Sosyal ritim terapisi insanların henüz tam olarak tanımadığı alandadır. Psikoterapi bu alanda ciddi mücadeleler vererek gelişmeler kaydetmiştir. EMDR'nin DSÖ tarafından daha uygun tedaviler arasından seçildiği bir TSSB (Dünya Sağlık Örgütü 2013). Bipolar bozukluklarda EMDR uygulamasına ilişkin mevcut çalışmalar şu anda gerçekten az olsa da, sunulan her çalışmanın sonucu bazı noktalarda hemfikir görünmektedir: EMDR, ilgili travma duygulanım belirtileri ve nüksetme açısından umut verici bir tedavi gibi görünmektedir. ÖNLEME; Aslında EMDR, bipolar hastalarda tedaviye uyum ve hastalık farkındalığı da dahil olmak üzere, bu psikopatolojik durumun terapötik sürecinde çok ilgili olan bazı olumlu etkiler ortaya çıkarıyor gibi görünmektedir. (Bedeschi, Ludovica) Feske ve Goldsteina (1997), agorafobili panik bozukluk tanısı almış 43 hastayı EMDR Terapisi, göz sabitlemeye maruz bırakma ve yeniden işleme terapisine ya da bekleme listesine randomize olarak atamıştır. Hastalar, 3 haftada biri 120 dakika dördü 90 dakika olan 5 seans almıştır. EMDR Terapisi alan hastaların son testleri bekleme listesindeki grubun son testleri ile karşılaştırıldığında, EMDR Terapisi alan kaygı bozukluğu tanısı olan hastaların anlamlı derecede ilerleme kaydettiği tespit edilmiştir. EMDR Terapisi’nin tek uçlu duygu durum bozukluğundaki etkililiği incelenmiştir (Behnammoghadam ve ark., 2015). Depresyon tanısı almış 60 hasta 4 ay boyunca her hafta 45-60 dakika EMDR Terapisi almış, kontrol grubu işe hiçbir psikoterapötik müdahale almamıştır. EMDR Terapisi alan depresyon hastaları terapiden önce ve sonra yapılan Beck Depresyon Envanteri (BDE) son test ölçümlerinde ön test ölçümlerine göre anlamlı farklılık göstermiştir (27.26 ± 6.41 ve 11.76 ± 3.71, p < 0.001). Çalışmada her iki grubun son test ölçümleri arasında da anlamlı fark tespit edilmiştir (deney grubu 11.76 ± 3.71; kontrol grubu 31.66 ± 6.09, p < 0.001). Araştırma göstermektedir ki, EMDR Terapisi depresif bozuklukta etkili ve yararlı bir terapi yaklaşımıdır. SONUÇ BİPOLAR BOZUKLUKTA 4 TEMEL FAKTÖR - Genetik faktörler - Hücresel Yapı - Ailesel Faktörler - Tetikleyici unsurlar Yukarıda da bahsettiğim gibi genetik ve çevresel faktörler doğrultusunda günümüzde psikiyatrik sorunların varlığı dikkat çekecek ölçüde artmıştır. Bu hem bireysel hem de toplumsal boyutta, önemli bir halk sağlığı problemi haline gelmiştir. Tıbbi yardım için başvuran hastaların dörtte üçünde acil müdahaleyi gerektirecek düzeyde psikiyatrik sorun bulunmaktadır. Psikiyatrik hastalıklar içinde en sık görülenlerinden biri bipolar bozukluk tedavi edilmediğinde insanda önemli yeti yitimine neden olan ruhsal bozukluklarının başında gelmektedir. BİPOLAR 1 VE BİPOLAR 2 BOZUKLUK BELİRTİLERİ - Yukarıda manik olarak bahsedilen aşırı iniş ve çıkışlar - Çıkışlar manik, inişler ise depresif atak olarak bilinir. - Kişideki olağanüstü enerji - Huzursuzluk - Odaklanmada zorluk - Aşırı mutluluk - Olası tehlikeli davranışlar - Yaşamı etkileyen kalitesiz ya da yetersiz uyku - Kronik yorgunluk - Sinirlilik - Uyku düzeninde değişiklikler - Yeme düzeninde değişiklikler - Özkıyım düşüncesi BİPOLAR BOZUKLUK BELİRTİLERİ Uyku problemleri (uyku ihtiyacında azalma) Oldukça yükselmiş (öforik) duygudurum Düşünme ve konuşma içeriğinde artış Tahrik edici, uygun olmayan davranışlarda artış Alkol ve madde kullanımında artış Cinsel istek artışı Artmış enerji, etkinlikler ve yerinde duramama hali Konsantrasyonda azalma Çok para harcama Kişinin kendi kabiliyeti konusunda gerçek olmayan inanışlara sahip olması Yargılama kapasitesinde azalma Yıllarca önce ilk kez ülkemiz coğrafyasında tanımlanan bipolar bozukluğu erken tanımak, akut dönem ve sürdürüm tedavisi konusunda tüm sağlık çalışanlarının duyarlı olmasının önemi açıktır. Bu sayede hastaların tedavi uyumu, yaşam kalitesi, sosyal işlevi artacaktır. Sevgiyle Kalın Doç.Dr. Kürşat Şahin YILDIRIMER
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haber111.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.