Bilal Dursun YILMAZ
Köşe Yazarı
Bilal Dursun YILMAZ
 

BİZİ KİM KURTARABİLİR?

<p><span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">D&uuml;n &ouml;ğle arası mesai arkadaşımla sohbet ederken arkadaşım şu c&uuml;mleyi kurdu: &ldquo;Atat&uuml;rk&rsquo;&uuml; &ccedil;ok &ouml;zl&uuml;yorum. Keşke &ccedil;ıkıp gelse de &ccedil;ok değil, 20 yıl bizi y&ouml;netse her şeyi d&uuml;zeltip gitse&hellip;&rdquo; sohbeti devam ettirip ettirmemekte biraz teredd&uuml;t ettikten sonra arkadaşıma ifade ettiğim d&uuml;ş&uuml;ncelerimi sizlerle de paylaşmak istiyorum.&nbsp;</span></p> <p><br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Arkadaşımın bu &ouml;zlemine karşılık ona şu c&uuml;mleyi kurdum: &ldquo;değil Atat&uuml;rk, kim gelirse gelsin dediğin şekilde bir d&uuml;zelmeden, gelişmeden, kalkınmadan s&ouml;z edemeyiz.&rdquo;&nbsp; Evet, genelde İslam &acirc;lemi &ouml;zelde ise T&uuml;rkiye 400 yıldır bir tedenni trendinde gitmektedir. Bu aşağı doğru eğilim bazı zamanlarda yukarı doğru bir hareket g&ouml;stermişse de uzun vadede aşağı doğru gidiş devam etmiş, hala da etmektedir. Zaman zaman T&uuml;rk tarihini dinden ayrıştırarak sadece T&uuml;rklerin t&ouml;reye dayanan devlet geleneği mevzu bahis yapılsa da hakikatte Talas Savaşı (751) ile başlayan yaklaşık 1300 yıllık bir İslami ge&ccedil;mişe sahibiz. İslamiyet&rsquo;i kabul etmekle de kalmamışız yaklaşık bin yıldır da İslam&rsquo;ın d&uuml;nyaya bayraktarlığını yapmaktayız. Bu g&uuml;n de d&acirc;hil&hellip; T&uuml;rklerin İslamiyet&rsquo;i kabul&uuml;yle başlayan bu bin yıl ortalama şeklinde d&ouml;nemlere taksim edildiğinde &uuml;&ccedil; y&uuml;z yıl terakki, &uuml;&ccedil; y&uuml;z yıl r&ouml;lanti, d&ouml;rt y&uuml;z yıldır da tedenni d&ouml;nemindeyiz denilebilir. Elbette k&ouml;şe yazısını tarih dersine sokacak değilim lakin tarihe bakıldığında fazlaca genellenmiş bir bilgi de olsa ortalama durum b&ouml;yledir&hellip; F&uuml;tuhatların devam etmesi bu mantıki yaklaşımı değiştirmemektedir. Hen&uuml;z T&uuml;rklerin İslam&rsquo;la m&uuml;şerref olmadığı, i&ccedil;inde asrısaadetinde olduğu ilahi d&ouml;nem istisna tutulmuş, k&acirc;bil-i kıyas yapılmamıştır.</span></p> <p><br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Buna mukabil aynı d&ouml;nemi yaşadığımız Avrupa&rsquo;nın bin yılı da bizim tam tersimiz gibidir denilebilir. Yani onların da ilk &uuml;&ccedil; y&uuml;z yılı tedenni, sonraki &uuml;&ccedil; y&uuml;z yılı tedenninin dibi, son d&ouml;rt y&uuml;z yıl da geri doğru bir terakki d&ouml;nemi olarak kabul edilebilir. Avrupa&rsquo;nın bir asrısaadetinden bahsedemesek de İslam m&uuml;tefekkirlerini de etkisi altına almış Aristo ve Sokrat&rsquo;a dayanan klasik d&uuml;ş&uuml;nce sisteminden bahsedebiliriz.&nbsp;</span></p> <p><br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Peki, ne oldu da Orta &Ccedil;ağda insanlara g&uuml;lmeyi yasaklayan, d&uuml;ş&uuml;nmeyi engelleyen Skolastik D&ouml;nem kırılarak Avrupa&rsquo;da bir terakki (y&uuml;kselmek-ileri gitmek) d&ouml;nemi zuhur etti? Evet, ge&ccedil;tiğimiz aylarda b&uuml;y&uuml;k bir yangın faciasıyla adını tekrar d&uuml;nya g&uuml;ndemine getiren Notre Dame Katedrali gibi Avrupa&rsquo;da nice hayranlık uyandıran g&ouml;rkemli dini yapılar aslında nasıl bir trajedinin &uuml;st&uuml;ne inşa edildiği tarih&ccedil;e malumdur. Bug&uuml;n farklı şekilde pazarlansa da&hellip; Papazların cenneti parsel parsel sattığı o tahakk&uuml;m d&ouml;nemlerinde inşa edilen bu yapılar bug&uuml;n aslında Avrupa&rsquo;nın karanlık tarihinin de hafızasıdır. Avrupa; R&ouml;nesans ve Reform hareketleriyle Hristiyan dininin mensuplarınca da safiliğini kaybedip, bozulmuş bir dinin tahakk&uuml;m&uuml;nden kurtulup her sahada bir kalkınma harek&acirc;tı başlatmıştır. Aynı tarihlerde İslam &acirc;lemi ise yozlaşama d&ouml;nemine girmiş, Avrupa&rsquo;nın kalkınma usullerini İslam&rsquo;a uyarlamak isteyenler ve bunu reddedenler şeklinde iki fırkaya ayrılmıştır. Baskın olan taraf ise Avrupa&rsquo;nın &uuml;st&uuml;nl&uuml;ğ&uuml;n&uuml; kabul edenler olmuş, yaklaşık d&ouml;rt y&uuml;z yıldır da kıblemiz Batı olmuştur. Ş&ouml;yle diyelim; kendilerinin sahip &ccedil;ıkmadığı Aristo&rsquo;dan da etkilenen M&uuml;sl&uuml;man ilim adamları İbn-i R&uuml;şt&rsquo;ler, İbn-i Sina&#39;lar, Farabi&rsquo;ler vs. karanlık Avrupa&rsquo;yı y&uuml;z yıllarca aydınlatmışken son d&ouml;rt y&uuml;z yıldır biz Avrupa&rsquo;nın ışığından medet ummaya &ccedil;alışıyoruz. Peki, bir netice aldık mı? d&ouml;nemsel olarak kısa vade de buna evet diyebilsek de uzun vade de hayır.</span><br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Bug&uuml;n Avrupa&rsquo;nın dışında Asya&rsquo;nın kadim k&uuml;lt&uuml;rleri &Ccedil;in, Japonya ve Hindistan gibi devlet ve milletlerle birlikte son &uuml;&ccedil;&uuml;y&uuml;z yılda ortaya &ccedil;ıkan ABD gibi emperyalist bir toplama bir k&uuml;lt&uuml;rden de bu mevzuda bahsedilebilir.&nbsp;</span></p> <p><br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Asıl soru şu: Avrupa d&uuml;ş&uuml;nce tarihinin temellerini oluşturan Aristo ve talebelerinin fikirlerini Avrupalılara yeniden keşfettirip onları terakkiye sevk eden M&uuml;sl&uuml;man m&uuml;tefekkirler kendi mensubu oldukları ve M&uuml;sl&uuml;manlara asrısaadeti yaşatan bir dine sahip olmalarına rağmen neden d&ouml;rt y&uuml;z yıldır baş aşağı gidiyorlar, bu aşağı gidişe ni&ccedil;in mani olunamıyor?&nbsp;</span><br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Kısa cevabı şu: Avrupa, kendi mensuplarının da tasdik ettiği bozulmuş bir dini terk ederek, eski klasik felsefesine geri d&ouml;n&uuml;p terakki etmeye başladı. M&uuml;sl&uuml;manlar ise insanı diri diri g&ouml;men bir vahşilikten asrısaadete &ccedil;ıkaran bir dinden vaz ge&ccedil;meseler de onda lakaytlık g&ouml;sterip yozlaştıkları nispette uzun vade de hep aşağı doğru gittiler. Kişilere ve belli d&ouml;nemlere indirgenen kısmı terakkiler ise umumi tedenniyi &ouml;nleyememiştir. Yani son d&ouml;rt y&uuml;z yılda İslam &acirc;lemi i&ccedil;inde bazı kişiler d&ouml;neminde bazı d&ouml;nemler &ccedil;&ouml;ldeki vaha gibi olsa da İslam &acirc;lemi genel olarak &ccedil;oraklaşmıştır.&nbsp;</span></p> <p><br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Başa d&ouml;nersek arkadaşım &ldquo;Atat&uuml;rk yirmi yılda bizi d&uuml;ze &ccedil;ıkartsa&rdquo; dediğinde ona &ldquo;kardeşim kısaca tarihe baksan bu tarihin i&ccedil;inde Atat&uuml;rk&rsquo;&uuml; de g&ouml;receksin&rdquo; dedim. O da &ldquo;abi kıyaslayamasın o, k&uuml;llerinden bir devlet doğurdu&rdquo; dedi.&nbsp; Ona şunu dedim; Almanya hem 1. D&uuml;nya Savaşının hem de 2. D&uuml;nya Savaşının en b&uuml;y&uuml;k kaybeden devletidir. Malum tarih&ccedil;e 1. D&uuml;nya Savaşında Almanya, Avusturya ve Osmanlıyla birlikte diğer Avrupa devletlerine karşı savaşmış, savaşta Osmanlının iki katı, bir milyonun &uuml;zerinde asker kaybetmiş, 2. D&uuml;nya Savaşında da aynı Almanya yine en b&uuml;y&uuml;k savaş kaybeden devlet olmuştur. Bug&uuml;n aynı Almanya İngiltere&rsquo;nin rakibi, Avrupa&rsquo;nın en g&uuml;&ccedil;l&uuml; devletidir. Yani bizim 2. D&uuml;nya Savaşında bizzat yer almamış olmamıza rağmen Almanya&rsquo;nın iki kere k&uuml;l olup yeniden d&uuml;nyanın en g&uuml;&ccedil;l&uuml; devletlerinden biri olması nasıl a&ccedil;ıklanmalı?&nbsp; Ya da Japonya 2. D&uuml;nya Savaşının en b&uuml;y&uuml;k kaybeden ikinci devleti, bug&uuml;n ise d&uuml;nyanın s&uuml;per g&uuml;c&uuml; biz ise savaşa girmedik ama her sahada bu devletlerinin gerisindeyiz&hellip;</span><br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Bu arada pek &ccedil;oğumuzda hayranlık uyandıran Japonların aslında 2. D&uuml;nya Savaşında Hitler&rsquo;in g&ouml;lgesinde kalan d&uuml;şmana yaptıkları insanlık tarihi a&ccedil;ısından mide kaldıracak cinsten şeyler değildir ki bu durumlar bahsimizden hari&ccedil;tir&hellip; Gelelim &Ccedil;in&rsquo;e; Japonlardan &ccedil;ok b&uuml;y&uuml;k darbe yemiş, Japonların vahşi kıyımlarından en b&uuml;y&uuml;k nasibi (!) &Ccedil;in almıştır. Endonezya &Ccedil;in&rsquo;den sonra Japonlardan en b&uuml;y&uuml;k darbeyi yiyen diğer bir devlettir.</span></p> <p><br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Bug&uuml;n Almanya, Japonya, &Ccedil;in, Endonezya hepsinin gelişmişlik d&uuml;zeyleri bizimle kıyaslanamayacak kadar ileridir (M&uuml;sl&uuml;man olan Endonezya&rsquo;yı biraz istisna tutmak gerekiyor). Bir başka devletten de s&ouml;z edip konuyu bağlayayım. Burun kıvırdığımız İran, M&uuml;sl&uuml;man olmakla yukarıda s&ouml;z&uuml; edilen devletlerden farklı bir konuma sahiptir. Bizden ileri mi geri mi bilmiyorum ama d&uuml;nya &ouml;l&ccedil;eğinde etki g&uuml;c&uuml;ne sahip &uuml;lkelerden biri olmakla beraber birbirimize karşı farklı &uuml;st&uuml;nl&uuml;klerimizle aynı kategoriye girebileceğimizi d&uuml;ş&uuml;n&uuml;yorum. İran&rsquo;ı da kadim bir k&uuml;lt&uuml;re sahip olduğu i&ccedil;in bu &ouml;rnekleme d&acirc;hi ettim.&nbsp;</span></p> <p><br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">E o zaman biz nasıl Japonya kadar her sahada g&uuml;&ccedil;l&uuml; bir devlet olabiliriz? Ya da &Ccedil;in kadar d&uuml;nyayı korkutabilir, Almanya kadar &ccedil;alışma isteği doğurabilir, İngiltere kadar hayaller &uuml;lkesi olabiliriz?</span><br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Yukarıdaki tarihi bağlama d&ouml;nerek verilen &ouml;rnekler muvacehesinde &ccedil;ok kısa bir cevap verelim: &ldquo;Başkası olma kendin ol&rdquo; teziyle.</span><br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Yani; biz d&ouml;rt y&uuml;z yıldır Avrupa&rsquo;yı takip etmek yerine Japonya gibi, &Ccedil;in gibi, İngiltere ve hatta Hindistan gibi kendi t&ouml;resine, inancına sımsıkı bağlı kalarak bunu yapabiliriz. Biz bug&uuml;n Almanlar gibi ya da k&ouml;ks&uuml;z ABD ya da Rusya gibi dininden tecerr&uuml;t ederek teknik akılla onların seviyesine ulaşamayacağımızı tarih bize a&ccedil;ık&ccedil;a g&ouml;steriyor. Başkası olmayıp kendimiz olarak Silikon Vadisinden sonraki ikinci b&uuml;y&uuml;k bilişim ve teknoloji yatırımlarına sahip olan ineğin kutsallaştırıldığı Hindistan kadar gelişebiliriz. Bizi d&uuml;n, bug&uuml;n&uuml;n medenilerine &uuml;st&uuml;n eyleyen değerlerimize millet olarak şuurla bug&uuml;n sahip &ccedil;ıkarsak bin yıl &ouml;nceki gibi yine başarırız.&nbsp; En &ouml;nemli esas topyek&ucirc;n bir şuurla bunu irade etmektir. Yoksa bug&uuml;n d&uuml;nyanın en s&uuml;per beynini getirip &uuml;lkeye y&ouml;netici yapsan ne yazar, taban aynı avam olduğu s&uuml;rece, zihniyet değişmedik&ccedil;e yapılacak t&uuml;m m&uuml;dahaleler palyatif d&uuml;zeyde kalacaktır. Sonu&ccedil; &ouml;l&uuml;m&uuml; geciktirmekten başka bir işe yaramayacaktır. İşin &ouml;z&uuml;; ben, kardeşim, arkadaşım yani biz &ouml;z&uuml;m&uuml;ze d&ouml;nmedik&ccedil;e tavandan yapılacak m&uuml;dahaleler ancak ge&ccedil;ici &ccedil;&ouml;z&uuml;mler getirecektir, y&uuml;z yıl sonra da bu tartıştığımız mevzuların aynen devam etmesi ka&ccedil;ınılmaz olacaktır.&nbsp;&nbsp;</span></p>
Ekleme Tarihi: 18 Temmuz 2019 - Perşembe

BİZİ KİM KURTARABİLİR?

<p><span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">D&uuml;n &ouml;ğle arası mesai arkadaşımla sohbet ederken arkadaşım şu c&uuml;mleyi kurdu: &ldquo;Atat&uuml;rk&rsquo;&uuml; &ccedil;ok &ouml;zl&uuml;yorum. Keşke &ccedil;ıkıp gelse de &ccedil;ok değil, 20 yıl bizi y&ouml;netse her şeyi d&uuml;zeltip gitse&hellip;&rdquo; sohbeti devam ettirip ettirmemekte biraz teredd&uuml;t ettikten sonra arkadaşıma ifade ettiğim d&uuml;ş&uuml;ncelerimi sizlerle de paylaşmak istiyorum.&nbsp;</span></p> <p><br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Arkadaşımın bu &ouml;zlemine karşılık ona şu c&uuml;mleyi kurdum: &ldquo;değil Atat&uuml;rk, kim gelirse gelsin dediğin şekilde bir d&uuml;zelmeden, gelişmeden, kalkınmadan s&ouml;z edemeyiz.&rdquo;&nbsp; Evet, genelde İslam &acirc;lemi &ouml;zelde ise T&uuml;rkiye 400 yıldır bir tedenni trendinde gitmektedir. Bu aşağı doğru eğilim bazı zamanlarda yukarı doğru bir hareket g&ouml;stermişse de uzun vadede aşağı doğru gidiş devam etmiş, hala da etmektedir. Zaman zaman T&uuml;rk tarihini dinden ayrıştırarak sadece T&uuml;rklerin t&ouml;reye dayanan devlet geleneği mevzu bahis yapılsa da hakikatte Talas Savaşı (751) ile başlayan yaklaşık 1300 yıllık bir İslami ge&ccedil;mişe sahibiz. İslamiyet&rsquo;i kabul etmekle de kalmamışız yaklaşık bin yıldır da İslam&rsquo;ın d&uuml;nyaya bayraktarlığını yapmaktayız. Bu g&uuml;n de d&acirc;hil&hellip; T&uuml;rklerin İslamiyet&rsquo;i kabul&uuml;yle başlayan bu bin yıl ortalama şeklinde d&ouml;nemlere taksim edildiğinde &uuml;&ccedil; y&uuml;z yıl terakki, &uuml;&ccedil; y&uuml;z yıl r&ouml;lanti, d&ouml;rt y&uuml;z yıldır da tedenni d&ouml;nemindeyiz denilebilir. Elbette k&ouml;şe yazısını tarih dersine sokacak değilim lakin tarihe bakıldığında fazlaca genellenmiş bir bilgi de olsa ortalama durum b&ouml;yledir&hellip; F&uuml;tuhatların devam etmesi bu mantıki yaklaşımı değiştirmemektedir. Hen&uuml;z T&uuml;rklerin İslam&rsquo;la m&uuml;şerref olmadığı, i&ccedil;inde asrısaadetinde olduğu ilahi d&ouml;nem istisna tutulmuş, k&acirc;bil-i kıyas yapılmamıştır.</span></p> <p><br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Buna mukabil aynı d&ouml;nemi yaşadığımız Avrupa&rsquo;nın bin yılı da bizim tam tersimiz gibidir denilebilir. Yani onların da ilk &uuml;&ccedil; y&uuml;z yılı tedenni, sonraki &uuml;&ccedil; y&uuml;z yılı tedenninin dibi, son d&ouml;rt y&uuml;z yıl da geri doğru bir terakki d&ouml;nemi olarak kabul edilebilir. Avrupa&rsquo;nın bir asrısaadetinden bahsedemesek de İslam m&uuml;tefekkirlerini de etkisi altına almış Aristo ve Sokrat&rsquo;a dayanan klasik d&uuml;ş&uuml;nce sisteminden bahsedebiliriz.&nbsp;</span></p> <p><br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Peki, ne oldu da Orta &Ccedil;ağda insanlara g&uuml;lmeyi yasaklayan, d&uuml;ş&uuml;nmeyi engelleyen Skolastik D&ouml;nem kırılarak Avrupa&rsquo;da bir terakki (y&uuml;kselmek-ileri gitmek) d&ouml;nemi zuhur etti? Evet, ge&ccedil;tiğimiz aylarda b&uuml;y&uuml;k bir yangın faciasıyla adını tekrar d&uuml;nya g&uuml;ndemine getiren Notre Dame Katedrali gibi Avrupa&rsquo;da nice hayranlık uyandıran g&ouml;rkemli dini yapılar aslında nasıl bir trajedinin &uuml;st&uuml;ne inşa edildiği tarih&ccedil;e malumdur. Bug&uuml;n farklı şekilde pazarlansa da&hellip; Papazların cenneti parsel parsel sattığı o tahakk&uuml;m d&ouml;nemlerinde inşa edilen bu yapılar bug&uuml;n aslında Avrupa&rsquo;nın karanlık tarihinin de hafızasıdır. Avrupa; R&ouml;nesans ve Reform hareketleriyle Hristiyan dininin mensuplarınca da safiliğini kaybedip, bozulmuş bir dinin tahakk&uuml;m&uuml;nden kurtulup her sahada bir kalkınma harek&acirc;tı başlatmıştır. Aynı tarihlerde İslam &acirc;lemi ise yozlaşama d&ouml;nemine girmiş, Avrupa&rsquo;nın kalkınma usullerini İslam&rsquo;a uyarlamak isteyenler ve bunu reddedenler şeklinde iki fırkaya ayrılmıştır. Baskın olan taraf ise Avrupa&rsquo;nın &uuml;st&uuml;nl&uuml;ğ&uuml;n&uuml; kabul edenler olmuş, yaklaşık d&ouml;rt y&uuml;z yıldır da kıblemiz Batı olmuştur. Ş&ouml;yle diyelim; kendilerinin sahip &ccedil;ıkmadığı Aristo&rsquo;dan da etkilenen M&uuml;sl&uuml;man ilim adamları İbn-i R&uuml;şt&rsquo;ler, İbn-i Sina&#39;lar, Farabi&rsquo;ler vs. karanlık Avrupa&rsquo;yı y&uuml;z yıllarca aydınlatmışken son d&ouml;rt y&uuml;z yıldır biz Avrupa&rsquo;nın ışığından medet ummaya &ccedil;alışıyoruz. Peki, bir netice aldık mı? d&ouml;nemsel olarak kısa vade de buna evet diyebilsek de uzun vade de hayır.</span><br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Bug&uuml;n Avrupa&rsquo;nın dışında Asya&rsquo;nın kadim k&uuml;lt&uuml;rleri &Ccedil;in, Japonya ve Hindistan gibi devlet ve milletlerle birlikte son &uuml;&ccedil;&uuml;y&uuml;z yılda ortaya &ccedil;ıkan ABD gibi emperyalist bir toplama bir k&uuml;lt&uuml;rden de bu mevzuda bahsedilebilir.&nbsp;</span></p> <p><br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Asıl soru şu: Avrupa d&uuml;ş&uuml;nce tarihinin temellerini oluşturan Aristo ve talebelerinin fikirlerini Avrupalılara yeniden keşfettirip onları terakkiye sevk eden M&uuml;sl&uuml;man m&uuml;tefekkirler kendi mensubu oldukları ve M&uuml;sl&uuml;manlara asrısaadeti yaşatan bir dine sahip olmalarına rağmen neden d&ouml;rt y&uuml;z yıldır baş aşağı gidiyorlar, bu aşağı gidişe ni&ccedil;in mani olunamıyor?&nbsp;</span><br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Kısa cevabı şu: Avrupa, kendi mensuplarının da tasdik ettiği bozulmuş bir dini terk ederek, eski klasik felsefesine geri d&ouml;n&uuml;p terakki etmeye başladı. M&uuml;sl&uuml;manlar ise insanı diri diri g&ouml;men bir vahşilikten asrısaadete &ccedil;ıkaran bir dinden vaz ge&ccedil;meseler de onda lakaytlık g&ouml;sterip yozlaştıkları nispette uzun vade de hep aşağı doğru gittiler. Kişilere ve belli d&ouml;nemlere indirgenen kısmı terakkiler ise umumi tedenniyi &ouml;nleyememiştir. Yani son d&ouml;rt y&uuml;z yılda İslam &acirc;lemi i&ccedil;inde bazı kişiler d&ouml;neminde bazı d&ouml;nemler &ccedil;&ouml;ldeki vaha gibi olsa da İslam &acirc;lemi genel olarak &ccedil;oraklaşmıştır.&nbsp;</span></p> <p><br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Başa d&ouml;nersek arkadaşım &ldquo;Atat&uuml;rk yirmi yılda bizi d&uuml;ze &ccedil;ıkartsa&rdquo; dediğinde ona &ldquo;kardeşim kısaca tarihe baksan bu tarihin i&ccedil;inde Atat&uuml;rk&rsquo;&uuml; de g&ouml;receksin&rdquo; dedim. O da &ldquo;abi kıyaslayamasın o, k&uuml;llerinden bir devlet doğurdu&rdquo; dedi.&nbsp; Ona şunu dedim; Almanya hem 1. D&uuml;nya Savaşının hem de 2. D&uuml;nya Savaşının en b&uuml;y&uuml;k kaybeden devletidir. Malum tarih&ccedil;e 1. D&uuml;nya Savaşında Almanya, Avusturya ve Osmanlıyla birlikte diğer Avrupa devletlerine karşı savaşmış, savaşta Osmanlının iki katı, bir milyonun &uuml;zerinde asker kaybetmiş, 2. D&uuml;nya Savaşında da aynı Almanya yine en b&uuml;y&uuml;k savaş kaybeden devlet olmuştur. Bug&uuml;n aynı Almanya İngiltere&rsquo;nin rakibi, Avrupa&rsquo;nın en g&uuml;&ccedil;l&uuml; devletidir. Yani bizim 2. D&uuml;nya Savaşında bizzat yer almamış olmamıza rağmen Almanya&rsquo;nın iki kere k&uuml;l olup yeniden d&uuml;nyanın en g&uuml;&ccedil;l&uuml; devletlerinden biri olması nasıl a&ccedil;ıklanmalı?&nbsp; Ya da Japonya 2. D&uuml;nya Savaşının en b&uuml;y&uuml;k kaybeden ikinci devleti, bug&uuml;n ise d&uuml;nyanın s&uuml;per g&uuml;c&uuml; biz ise savaşa girmedik ama her sahada bu devletlerinin gerisindeyiz&hellip;</span><br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Bu arada pek &ccedil;oğumuzda hayranlık uyandıran Japonların aslında 2. D&uuml;nya Savaşında Hitler&rsquo;in g&ouml;lgesinde kalan d&uuml;şmana yaptıkları insanlık tarihi a&ccedil;ısından mide kaldıracak cinsten şeyler değildir ki bu durumlar bahsimizden hari&ccedil;tir&hellip; Gelelim &Ccedil;in&rsquo;e; Japonlardan &ccedil;ok b&uuml;y&uuml;k darbe yemiş, Japonların vahşi kıyımlarından en b&uuml;y&uuml;k nasibi (!) &Ccedil;in almıştır. Endonezya &Ccedil;in&rsquo;den sonra Japonlardan en b&uuml;y&uuml;k darbeyi yiyen diğer bir devlettir.</span></p> <p><br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Bug&uuml;n Almanya, Japonya, &Ccedil;in, Endonezya hepsinin gelişmişlik d&uuml;zeyleri bizimle kıyaslanamayacak kadar ileridir (M&uuml;sl&uuml;man olan Endonezya&rsquo;yı biraz istisna tutmak gerekiyor). Bir başka devletten de s&ouml;z edip konuyu bağlayayım. Burun kıvırdığımız İran, M&uuml;sl&uuml;man olmakla yukarıda s&ouml;z&uuml; edilen devletlerden farklı bir konuma sahiptir. Bizden ileri mi geri mi bilmiyorum ama d&uuml;nya &ouml;l&ccedil;eğinde etki g&uuml;c&uuml;ne sahip &uuml;lkelerden biri olmakla beraber birbirimize karşı farklı &uuml;st&uuml;nl&uuml;klerimizle aynı kategoriye girebileceğimizi d&uuml;ş&uuml;n&uuml;yorum. İran&rsquo;ı da kadim bir k&uuml;lt&uuml;re sahip olduğu i&ccedil;in bu &ouml;rnekleme d&acirc;hi ettim.&nbsp;</span></p> <p><br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">E o zaman biz nasıl Japonya kadar her sahada g&uuml;&ccedil;l&uuml; bir devlet olabiliriz? Ya da &Ccedil;in kadar d&uuml;nyayı korkutabilir, Almanya kadar &ccedil;alışma isteği doğurabilir, İngiltere kadar hayaller &uuml;lkesi olabiliriz?</span><br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Yukarıdaki tarihi bağlama d&ouml;nerek verilen &ouml;rnekler muvacehesinde &ccedil;ok kısa bir cevap verelim: &ldquo;Başkası olma kendin ol&rdquo; teziyle.</span><br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Yani; biz d&ouml;rt y&uuml;z yıldır Avrupa&rsquo;yı takip etmek yerine Japonya gibi, &Ccedil;in gibi, İngiltere ve hatta Hindistan gibi kendi t&ouml;resine, inancına sımsıkı bağlı kalarak bunu yapabiliriz. Biz bug&uuml;n Almanlar gibi ya da k&ouml;ks&uuml;z ABD ya da Rusya gibi dininden tecerr&uuml;t ederek teknik akılla onların seviyesine ulaşamayacağımızı tarih bize a&ccedil;ık&ccedil;a g&ouml;steriyor. Başkası olmayıp kendimiz olarak Silikon Vadisinden sonraki ikinci b&uuml;y&uuml;k bilişim ve teknoloji yatırımlarına sahip olan ineğin kutsallaştırıldığı Hindistan kadar gelişebiliriz. Bizi d&uuml;n, bug&uuml;n&uuml;n medenilerine &uuml;st&uuml;n eyleyen değerlerimize millet olarak şuurla bug&uuml;n sahip &ccedil;ıkarsak bin yıl &ouml;nceki gibi yine başarırız.&nbsp; En &ouml;nemli esas topyek&ucirc;n bir şuurla bunu irade etmektir. Yoksa bug&uuml;n d&uuml;nyanın en s&uuml;per beynini getirip &uuml;lkeye y&ouml;netici yapsan ne yazar, taban aynı avam olduğu s&uuml;rece, zihniyet değişmedik&ccedil;e yapılacak t&uuml;m m&uuml;dahaleler palyatif d&uuml;zeyde kalacaktır. Sonu&ccedil; &ouml;l&uuml;m&uuml; geciktirmekten başka bir işe yaramayacaktır. İşin &ouml;z&uuml;; ben, kardeşim, arkadaşım yani biz &ouml;z&uuml;m&uuml;ze d&ouml;nmedik&ccedil;e tavandan yapılacak m&uuml;dahaleler ancak ge&ccedil;ici &ccedil;&ouml;z&uuml;mler getirecektir, y&uuml;z yıl sonra da bu tartıştığımız mevzuların aynen devam etmesi ka&ccedil;ınılmaz olacaktır.&nbsp;&nbsp;</span></p>
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haber111.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.