KUTLU DOĞUM 57 SİKKE-İ EHADİYET
KUTLU DOĞUM 57
SİKKE-İ EHADİYET
Bu görünen icadın gösterdiği kuvvet ve faaliyeti görmek istersen,
şu gelen fıkralara dikkat et:
1. O icad fiili, pek azîm ve geniş bir sehavet-i mutlakadan (sınırsız, şartsız cömertlikten) geliyor.
2. Bir suhulet-i mutlaka (sınırsız kolaylık) ile
bir kuvvet-i mutlakadan (sınırsız güçten) çıkıyor.
3. Mutlak bir intizamla (sınırsız bir düzenle),
sür'at-i mutlakada (sınırsız hızda) meydana geliyor.
4. Mevzun (dengeli) ve mizanlı (ölçülü) olarak
bir vüs'at-i mutlakada (sınırsız genişlikte) bulunuyor.
5. Güzel bir eser-i san'at (sanat eseri) olmakla beraber,
mutlak (sınırsız) bir ucuzlukta görünüyor.
6. Taallûk ettiği (bağlantılı olduğu) şeyler pek karışık olmakla beraber, büyük bir imtiyaz-ı mutlak (varlıklar arasında tam ve kusursuz ayırımın olması) ve adem-i iltibasla (herhangi bir karıştırma hâlinin olmadan) yapılıyor.
7. Mahall-i taallûku (bağlantılı ve ilgili olduğu yer, bölgeler) gayr-ı mütenahi olmakla beraber,
eserlerinde çirkinlik görünmez,
ahsen (en güzel) şekilde husule gelir.
8. Efrad ve envâ (ferdler ve nevler) arasında,
bu'd-u mutlak (sınırsız uzaklık) ile beraber,
tevafuk-u mutlak (sınırsız uyum) var.
Arkadaş! Bu fıkraların herbirisi tek başına da o sikkeyi izhar etmeye kâfidir
(bir damgayı açıklamaya yeterlidir).
Bakınız, en harika bir sehavetle (cömertlikle)
en harika bir hüsn-ü san'at (sanat güzelliği),
muhit bir kudretin hassasıdır (her şeyi kuşatan Allah’ın kudretinin özelliğidir).
Ve intizamla (düzen ve tertiple) beraber harika bir suhulet (kolaylık),
hiçbir şeyden âciz olmayan (herşeyi yapabilen)
muhit (herşeyi kuşatan) bir ilim sahibine mahsustur.
Tartılmış gibi gayet mizanlı (ölçülü) olmakla beraber,
mu'cizâne (mucizeli) bir sür'at-i mutlaka (sınırsız hız),
herşeyi emrine ve kudretine teshir eden Zâta mahsustur
(herşeyi kudretine boyun eğdiren Allah’a has bir şeydir).
Nevilerin (türleri) pek dağınık bulunmasından,
pek geniş bir tasarrrufla (dilediği gibi kullanma ve yönetmeyle)
harika bir hüsn-ü san'at (sanat güzelliği ile),
ilim ve kudretiyle herşeyin yanında bulunan Zâta hastır
(Allah’a mahsustur).
Kesret ve mebzuliyetle (çokluk ve bollukla) beraber
her ferdin san'at itibarıyla (bakımından) kıymettar (değerli) olması,
sonsuz bir zenginlikle gayr-ı mütenahi hazinelere malik olan Zâta mahsustur
(sonsuz hazinelere sahip olan Allah’a hastır). (Mesnevi-i Nuriye 50)
O halde böyle tasarruf sahibi bir Zat hiç mümkün müdür ki
bir elçi vasıtasıyla kendini tanıtmasın ve bildirmesin.
İşte o tarif edici tanıtıcı muallim ise Resulü Ekrem asm dır.
08.05.2025
Prof. Dr. Cahit Kurbanoğlu
Ekleme
Tarihi: 08 June 2025 - Sunday
KUTLU DOĞUM 57 SİKKE-İ EHADİYET
KUTLU DOĞUM 57
SİKKE-İ EHADİYET
Bu görünen icadın gösterdiği kuvvet ve faaliyeti görmek istersen,
şu gelen fıkralara dikkat et:
1. O icad fiili, pek azîm ve geniş bir sehavet-i mutlakadan (sınırsız, şartsız cömertlikten) geliyor.
2. Bir suhulet-i mutlaka (sınırsız kolaylık) ile
bir kuvvet-i mutlakadan (sınırsız güçten) çıkıyor.
3. Mutlak bir intizamla (sınırsız bir düzenle),
sür'at-i mutlakada (sınırsız hızda) meydana geliyor.
4. Mevzun (dengeli) ve mizanlı (ölçülü) olarak
bir vüs'at-i mutlakada (sınırsız genişlikte) bulunuyor.
5. Güzel bir eser-i san'at (sanat eseri) olmakla beraber,
mutlak (sınırsız) bir ucuzlukta görünüyor.
6. Taallûk ettiği (bağlantılı olduğu) şeyler pek karışık olmakla beraber, büyük bir imtiyaz-ı mutlak (varlıklar arasında tam ve kusursuz ayırımın olması) ve adem-i iltibasla (herhangi bir karıştırma hâlinin olmadan) yapılıyor.
7. Mahall-i taallûku (bağlantılı ve ilgili olduğu yer, bölgeler) gayr-ı mütenahi olmakla beraber,
eserlerinde çirkinlik görünmez,
ahsen (en güzel) şekilde husule gelir.
8. Efrad ve envâ (ferdler ve nevler) arasında,
bu'd-u mutlak (sınırsız uzaklık) ile beraber,
tevafuk-u mutlak (sınırsız uyum) var.
Arkadaş! Bu fıkraların herbirisi tek başına da o sikkeyi izhar etmeye kâfidir
(bir damgayı açıklamaya yeterlidir).
Bakınız, en harika bir sehavetle (cömertlikle)
en harika bir hüsn-ü san'at (sanat güzelliği),
muhit bir kudretin hassasıdır (her şeyi kuşatan Allah’ın kudretinin özelliğidir).
Ve intizamla (düzen ve tertiple) beraber harika bir suhulet (kolaylık),
hiçbir şeyden âciz olmayan (herşeyi yapabilen)
muhit (herşeyi kuşatan) bir ilim sahibine mahsustur.
Tartılmış gibi gayet mizanlı (ölçülü) olmakla beraber,
mu'cizâne (mucizeli) bir sür'at-i mutlaka (sınırsız hız),
herşeyi emrine ve kudretine teshir eden Zâta mahsustur
(herşeyi kudretine boyun eğdiren Allah’a has bir şeydir).
Nevilerin (türleri) pek dağınık bulunmasından,
pek geniş bir tasarrrufla (dilediği gibi kullanma ve yönetmeyle)
harika bir hüsn-ü san'at (sanat güzelliği ile),
ilim ve kudretiyle herşeyin yanında bulunan Zâta hastır
(Allah’a mahsustur).
Kesret ve mebzuliyetle (çokluk ve bollukla) beraber
her ferdin san'at itibarıyla (bakımından) kıymettar (değerli) olması,
sonsuz bir zenginlikle gayr-ı mütenahi hazinelere malik olan Zâta mahsustur
(sonsuz hazinelere sahip olan Allah’a hastır). (Mesnevi-i Nuriye 50)
O halde böyle tasarruf sahibi bir Zat hiç mümkün müdür ki
bir elçi vasıtasıyla kendini tanıtmasın ve bildirmesin.
İşte o tarif edici tanıtıcı muallim ise Resulü Ekrem asm dır.
08.05.2025
Prof. Dr. Cahit Kurbanoğlu
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.